- 823 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sosyal Evrimleşme;
Her nedense hepimiz var oluşumuzda geçirdiğimiz evreleri genlerimizdeki moleküler değişmelerden olduğunu kabulleniriz ve bunu bilimsel olarak ta kanıtlayabiliriz.
Hal böyleyken, her yaşam oluşum evrimleşmesini tamamlar. Ve o değişmelerle beraber bilimin ve sosyal yaşamın getirdiği zorluklardan, uyuşmazlıklarından ders çıkararak değişen çağdaş bir yaşam biçimi sergileyip geliştirir. Bununla birlikte her canlının oluşumundaki genetik değişiklerle beraber değişim gösterirken içinde yaşadığımız ve bizi sosyal anlamda evrimleştiren (tıbbi anlamda evrimleşmede olduğu gibi)yaşamın sosyal evrimleşme sürecinin basamaklarını bedel ödemeden atlayan toplumlar,çağdaş toplumlarla aynı çağda yaşamalarına rağmen çağdaş yaşama uyum sağlayamazlar.
Bu tip toplumlar, ülkeler, sosyal evrimleşme basamaklarını sindirerek gelmeli ki sosyal evrimleşme süreci bir daha geriye dönüşümü olmasın. Yani bu sosyal evrimleşmenin bedeli ödenmeli.Bu bedel biyolojik evrimleşme sürecinde geçirilen zorluklarda yaşanılan uyumsuzluklar sonucu gelişen beden evrimleşmesi gibidir.
Sosyal anlamda evrimleşme basamaklarını toplumumuzda olduğu gibi ülkemizin ve modern Türkiye’nin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa
Kemal Paşanın öngörüsü sayesinde toplumun o dönemde yaşadığı sosyal yaşam şeklini çağdaş düzeye çıkarması sonucu Cumhuriyetin ilk yıllarında çağdaş yaşam tarzı sergilenirken,gelinen noktada bu günkü uyumsuzluklar ortaya çıkmıştır.
Bu günkü bağnazlığın, yobazlığın temelinde yatanda budur.Bedeli ödenmeyen,toplum tarafından benimsenmeyen hak ve özgürlüklerin böyle toplumlarda değeri olmayacağı gibi gelinen noktada çağdışı, bilimden uzak, yobaz yaşam değişiklikleri topluma bilinçli olarak ta yaşam tarzı gibi sunulması hatta bu gerici yaklaşımlar, yeni anayasal değişikliklerle,yasal yollarla sosyal evrimleşmesini tamamlamış dünya ülkeleri arasına Türkiye Cumhuriyetini de sokmaya çalışmaktadır.
Mevcut iktidarların görevi çağdaş bir dünyada toplumda ki hurafeleri kullanarak toplumu bağnaz ve gericileştirme yerin, çağ dışı olan gelenek göreneklerini yanlış olduğunu söylemesi, toplumu eğitmesi ve böylece ülke genelinde (dünya ile eşzamanlı olan genetik evrimleşmenin yanında) toplumunun sosyal evrimleştirilmesi yönünde çaba ve katması olmalıdır.Ulu önder Atatürk bunu modern Türkiye’yi kurmayı planladığı yıllarda düşünmüş olup 86 yıl önce bu amaçla kurulan Türkiye Cumhuriyeti aradan 86 yıl geçmesine rağmen Ulu önderin Türk Gençliğe Hitabesinde belirttiği gibi iç ve dış bedhahlar tarafından bilinçli olarak ve Atatürk sonrası gelen dini siyasete alet eden, dinle ticareti bütünleştiren daha sonrada siyasete oynayarak sosyal evrimleşmesini tamamlamamış gerici politikacılar aracılığıyla Türkiye cumhuriyeti bilinçli olarak sosyal evrimleşmenin gerici basamaklarına götürülmesi istenmektedir.
Genetik evrimleşme bedenimizde oluşun engellenemez bir değişimken, yaşayan insanlar olarak sosyal evrimleşmemiz toplumsal olarak çağdaşlığı özünde benimseyip benimsemememize bağlıdır.Bu açıdan sosyal evrimleşme ilgili toplumun yaşam dinamikleriyle bağlantılı olup o toplumun yöneticileri, siyasetçileri, liderleri eliyle bu süreçler doğru, çağdaş yaşam anlamda hızlandırıldığı gibi, geciktirilebilmekte, hatta geriye götürülebilmektedir. Yani sosyal evrimleşme elimizde olan bir süreçtir.
Saygılarımla
Dr. Şinasi Erdemoğlu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.