- 505 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SANALDAKİ DOSTLARIN BİR ARAYA GELİŞLERİ(3)
SANALDAKİ DOSTLARIN BİR ARAYA GELİŞLERİ(3)
Valilikten ayrıldıktan sonra Tekirdağ belediyesinin tahsis etmiş olduğu belediye otobüsüyle Kumbağ beldesindeki otelimize geldik.Gelirken de otobüsün içerisinden etrafı incelemeyi de ihmal etmiyordum.Emekli olmadan önceki mesleğim(ziraatcı) icabı gözlerim, yol boyundaki tarlalara çevrilmişti.Buğday ve arpa başakları, olgunlaşmışlar bir aya kalmaz hasat yapılır diye düşünmüştüm.Sonra tarlaların etrafında mahsule gölge yapacak büyük ağaçlar yoktu.Sadece tarla sınırlarındaki ağaçlar kendilerini gösteriyordu.
Otobüste önümdeki koltukta oturan ozan Şaziye Çelikler hocam,inceden inceye şiirlerin mısralarını sıralıyordu:
Sazım beni yalnız koyma
Sakın şu ellere uyma.
Sen benimsin ben de senin
Benzersin can yoldaşıma.
Kendisi emekli öğretmen. “Hayalim Güçlüydü” diye Ocak 2009 da yayımlanmış bir de (anı,deneme,öykü,şiir) kitabı var.
Resepsiyonda kayıtlarımızı yaptıktan sonra eşyalarımızı odalarımıza bırakıp aşağıya otelin lokanta kısmına geçtik ve orada tekrar toplandık.Lokantanın içerisinden dışarıya bakıldığında manzara harikaydı.Marmara denizinin maviliği ayaklarınızın altındaydı adeta.Lokantanın balkon kısmına masalar sıra sıra dizilmişlerdi.Masalara oturup denizin maviliğini seyretmekten daha güzel ne olabilirdi.Arada bir sağa sola giden tekneler gözümüze çarpıyordu.Marmara denizinin sakinliği kendisini öyle sevdiriyordu ki alelacele soyunup kucaklaşmak geldi içimden.Bizim Karadeniz ise ne zaman, ne yapacağı hiçbir zaman belli olmazdı.Bir bakmışsın ki dalgalar,göğe doğru tırmanmış yaralı bir arslan gibi kükremekte…
Denize doğru uzanan küçük liman ve limanın bitimindeki “fenerli” kule,kimbilir kaç adsız gemiye tanıklık yapmıştır diye düşündüm.Kafama yer etmişti.Sabah erkenden gidip orayı gezecektim.
Akşam güneşin, denizin ufukla birleştiği çizgide kaybolmasıyla, eğlence faslımız başlamıştı.Programdaki iki mahalli sanatçı yaptıkları kısa bir fasıldan sonra bizim şair ve yazarlar coşmaya başlamışlardı.Yavaş yavaş ve tek tek herkes kendi sesinden şiir dinletisi sunuyordu.Burada yüreklerden coşan şiirler,sahiplerinin ağzından gerçek manada akıp gidiyordu:
Güler Birsözü,
Yaşamak İçin
Hep güzel şeyler düşledim
Yaşamak için
Elimde bana yakın mırsam oldu
Umutlarımhep körpe idi
Zaman aşımı hiç uğramadı…
Şiiri ve sonrasında devam edip gitti şiir dinletileri.Gecenin geç saatleri olmasına rağmen yatıp uyumayı akıl edememiştik.Şaziye Çeliker hocam,sazıyla ve sözüyle döktürmeye ve dinletmeye devam ediyordu:
Ben bir türkü öğretmenim
Hem yazarım hem söylerim
Saçımın teli kadar öğrencilerim..
Ben,esnemeye başlamıştım bile.Bir taraftan ayrılmak da istemiyordum.Diğer taraftan da erkenden güneş doğmadan kalkıp rıhtımda güneşin ufukla birleştiği çizgide güneşin doğuşunu izleyecektim.
Eşimle odamıza çekilip yatağa uzanmadan önce tetbiri elden bırakmadım.Telefonumun çalar saatini sabah beşe kurmuştum.Üç saatlik uyku yetecekti…
Ayhansarıkaya
(devam edecek)
YORUMLAR
O gün çok yakında olupta orada olamamak, içime oturdu doğrusu... Ne çok istemiştim orada olmayı.
"Hayır Tuğba gidemezsin bir yere, bu ödevler teslim edilecek."
ama hocam...
"konu kapanmıştır."
ne çok istemiştim gelebilmeyi, ben de geliyorum diyebilmeyi...
Tekrar Tekirdağ buluşması istiyorum(z) :D