Sevgilim,
Geceye düşen yağmur damlalarının hissiyatıma bıraktığı hasret sancılarında yazıyorum bu mektubu sana yalnızlığımın kan ağladığı saatlerde.
Duygularımın tüm enerjisini sana yükleyerek, gurbet gecelerinin kimsesizliğine bürünmüş, öksüzleşen odamın loş ışıkları altında gözyaşlarımı imbikten damıtırcasına, kalemimin beyaz sayfaların üzerinde sana sızlanarak, ah’lar çekerek sesleniyorum ilerleyen saatlerde!
Her yer sessiz, sanki sensizliğe yasa bürünmüş... Yağmur seslerine karışan Mustafa Yıldızdoğan’ın memleket- aşk türküleri eşliğinde Lahey’i ıslatan yağmurun camlara dokunuşunda, geceyi ıslıklayan rüzgarın sesinde beyaz satırlara diziliyor hasretim. Gecenin sessizliğine eşlik eden dudaklarımdaki adının fısıldanışı... Bu saatten sonra her onbeş dakikada penceremin önünden homurdanarak giden oniki nolu tranvayda yorgunluğuna yenik düşüp ıstirahatine çekilmiş. martılar ve güvercinler uykunun tam ortasında rüyaları ile cilveleşiyorlarken ben sabahı senin düşlerinde edeceğim. Yani bir çıt yok sokakların yağmurlu karanlığında...
Türkülerde kaybolup gidiyorum uzaklara doğru. Sınırlar ötesine... Yeditepe’nin sevda kokan yüreğine akıyorum... Elimdeki kalemim, özlemleri yazmaya mecali kalmamışcasına otururken masamda, çok sevdiğin mor menekşelerinin sen gülüşleri karşımda durur ve pembe hayallerimin ışığında yorgun ve yoğun duygular içinde özlem doluyum sana sevgilim. Direncimi toparlamaya çalışırken kimbilir sen şimdi hangi kuytularda sıcaklığımı arar, beni turnalara sorarsın?..
Sensizlikte kahrolduğum gecelerin yıldızları ve sana benzettiğim dolunayda bu gece terk ederken beni, acılar içinde boğuluyorum yapayalnız... Dopdoluyum, bir dokunulsa bana; yağmur yüklü gözlerim çağlayanlara dönüşecek! Gülen yüzüm, ışıldayan gözlerim karanlığın ağlarına takılıp kaldı. Neşemden eser yok! Ne yapayım, bilemiyorum? Karabulutların dağılmasını beklemekten başka çarem kalmadı ki... Gecem yaslı, ben gamlı, türküler hicranlı, yürek yangın! Hasretinin alazları içimi öyle yakıyor ki sevgilim. Tepemden aşağı sızan ayrılık sancılarına öfkelerim tekme atası geliyor odamın beton duvarlarında. Kendimi hücrede, tecrid odasında hissediyor gibiyim. Duyanım yok!.. Yalnızlığıma fısıltılar serpecek sende yoksun! Geceyi yırtıp gelen asi rüzgarın serzenişleri daha da duygusallaştırıyor beni! seni arıyor pencereden umutsuz bakıslarım !..
Yıldızlar kayıyor bir bir!.. Gözlerim asılı kalıyor duvarda asılı fotoğrafındaki gülümsemelerine. Yeditepe’nin tüm sevecenliğini kondurduğun fotoğrafında olmasa şu duvarda; elime balyozu alıp sensizliğin hıncını ondan alacağım... Endamında uzakları yakın ederken dalıp gidiyorum Yeditepe’nin çiçekli bahçelerine. Türüm türüm memleket kokuları düşer içime sen diye sevgilim. Özlemin o kadar büyüdü ki; bir Allah bilir, birde şu yürek!
Kendimi avutabildiğim tek mekanım Lahey sahilleri. Hafta sonları oraya mutlaka uğrar, Okyanus’un dalgalarını uzun uzun süzer, kumsallarında aşkı doyumsuz yaşayanlara bakar, martıların kanat çırpışlarında içler çekerim derin ’of’ larımla...
Göz uçlarıma düşersin öylece. Kirpiklerimden süzülürsün ceylan gibi...
Sahile bu hafta sonunda da gittim yine... Altı günün yorgunluğunu, depreşen hasretlerimi dindirebilmek için! Sana en efkarlısından şiirler patlattığım rıhtımlara attım kendimi. Oturdum bir banka, masmavi gökyüzünün aşkımız sıcaklığındaki güneşin teninde eridim, bittim hayali siületinde. El ele tutuşup sahildeki Latina’da soluklanmak istedim...
Yoktun!..
Yokluğun acısı öylesine içime çöktü ki; idamlıkların bitkinliğinde kösüldüm kaldım!.. Sadece mel mel baktım denize ve sis kaplamış ufka, bir de el ele tutuşup Okyanusun kokusunu damarlarına çeken sevdalılara ...
Oturduğum yerden kalkıyorum, düşesim geliyor vicdanı çalınmış kaldırım taşlarının üstüne. Ah yanıbaşımda bir kaç saniyelikde olsaydın, keşke gelebilseydin de şehrimin katran havasını değiştirseydin, kalbimin yorgunluğunu dindirseydin! Sensizlikte hiç tadım, tuzum yok menekşe gözlüm, kehribar kokulu ceylanım...
Yürüyorum şehrimin sokaklarında vuslatı heba olmuş delikanlılar gibi. Beni tanımayan ara sokaklarda kayboluyorum! Kaybolsam kime ne?! Sanki beni senden başka düşünen var da gurbette?.. Vuslata hasret bir yiğidin kaybolmasının ne önemi var değil mi başkaları için?! Yürüyorum adresi belli olmayan mekanlara. Biliyorum sen de Sultanahmet’de, Eminönü’nde belli belirsiz adımlarla dolaşıyorsun. Yapayalnızsın anlamsız kalabalıklar arasında değil mi?.
Sevgilim,
Her şey öylesine hızlı akıp gidiyor ki; mevsimler, aylar, günler değişiyor, göçmen kuşlar şehrimi terk edip uzaklara, belki de Yeditepe’ye yol alıyorlar. Lakin ben, benle kalıyorum yokluğunla şu batası gurbet ellerde. Kadere isyan edilmez ama, asileşiyorum işte!.. Hangi nazlı bir sesi duysam,hangi telefon çalsa; sen diye fırlıyorum yerimden! Umutlarım kırılıyor sen olmadığına. Yüreğim dayanmaz oldu sensizliğe, yenik düşmesinden korkuyorum sevgilim. İpeksi saçlarına el süremeden, alnına ’kadınım’ diye öpücük konduramadan yüreğim sensizliğe kefenlenecek diye çok endişeleniyorum sevgilim, yürek sancım!..
Sevgilim,
Yarınlara umutlar besliyorum, vuslat çiçeklerimizi büyütüyorum her dem. Sevda türkülerinde vuslatımızın inancını kuvettlendiriyorum hergün! Umutsuzluklara rağmen, ömürlük askımız her doğan güne büyüyor taptaze! .
Ne olur sabırlarımızın zembereği çözülmesin, düşlerimizi kimselere çaldırtmayalım! Gözyaşlarımızla büyüttüğümüz sevdamıza sıkıca sarılalım menekşe kokulu bebeğim...
Ayrılıklarımıza sen fazla üzülme, ağlama! Benim direncim yeter, ben ağlarım ikimizinde yerine... Düşmesin kirpiklerinden Direniş’ine yaşların! Kıyamam sana, incinmesin gözbebeklerin, nazlı yüreğin sızlanmasın sevgilim! Bak göreceksin, Allah şahidimiz olacak ayrılık sancılarımızın bittiğine!.. Ben, bu aşkımıza ömrümü adadım! Aşkımızın pembeliğinde menekşelerimiz mor mor açacak her mevsimde sevgilim...
Seni var ya; uğrunda öleceğim vatanım kadar çok sevdiğimi bil emi!..
Seni Allah’a ve vatanıma emanet ediyorum menekşe yüzlü yarim...
Hasretimin her zerresinde seni yudum yudum öpüyorum...
Zafer Direniş
...
YORUMLAR
Öyle içten ve güzeldiki, yüreğinize sağlık.Tebrikler.Selamlar, saygılar uzaklara..
direniş
varolasın
selam ve saygılar çokça .... uzaklardan...
Sevgili Direniş,
Sevgiliye ancak böylesine içten,özde satırlar yazılabilir di.Yüreğindeki sevdanın güzelliği nakış,nakış işlenmiş beyaz sayfana.Dupduru bir yürek ve yüreğin sevgiliye haykırışı,söylemleri harika.Kurulan her bir cümlede ne çok şeyler bezeli.Bahar kokulu bir mektuptu adeta..Sevecen yüreğini yüreğimle kutluyorum.
Yeditepeden mor menekşeler,bahar dalları,rengarenk çiçekler yolluyorum.
Varolsun yazan ellerin ,yüreğin.
Sevgilerimin en derini ile
Bahar