- 2922 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Dil Üzerine
Dil; bizim millî kimliğimiz, değerlimizdir.
“Bağımsızlık mı önce gelir, dil mi?” diye sorulduğunda hepimiz “bağımsızlık” deriz hiç düşünmeden. En mantıklısı da bu görünür aslında. Şimdi kulaklarınızı dört açın ve sıkı durun. Şaşırabilirsiniz! Ben de diyorum ki, “Dil, bağımsızlıktan önce gelir.” Karşı çıkıyorsunuz, bunu tahmin edebiliyorum. Durun, hemen sinirlenip önyargılı davranmayın. Ben de bağımsızlığa en az sizin kadar düşkünüm. Bunu daha iyi anlatabilmek için size tarihten bir örnek vermek istiyorum.
“Julius Sezar’a kadar Keltler Romalılara çok çektirmişler. Bu yabani kavimler, yüzlerine mor boyalar sürülü, sarı saçları kireç sürülerek havaya dikleştirilmiş hâlde, vahşi çığlıklarla saldırır, başlangıçta Romalıları çok ürkütürlermiş. Roma daha küçükken Romalılar bunlarla uğraşa uğraşa bilenmişler, askerî yöntemler geliştirmişler. Gene de birkaç yüzyıl sonra Sezar’a gelindiğinde Keltlerle devamlı uğraşmaları gerekiyormuş. Bunun üzerine ne yapsak da bu dertten uzun vadeli bir şekilde kurtulup rahat etsek, diye düşünmüşler. Üç şıkkı tartışmışlar.
1. Bunların hepsini katliamdan geçirsek; buna kolumuzun kuvveti yetmez (o zaman atom bombası yok ya!).
2. Tüm ülkelerini istilâ etsek, devamlı askerî baskı altında tutsak, buna da ne askerimiz ne paramız yetişir. O hâlde?
3. Bunları Latinleştirelim, yani kültürlerini, törelerini, bunun için de dillerini unutturalım.
Ve öyle yapmışlar. İş bitmiş.
…
Evet, belki şimdi içinizde küçük ya da büyük bir kıvılcım parladı.
Bir millet dilini unutursa zamanla kültürünü, millî benliğini de kaybetmeye başlar. Ve en sonunda da bağımsızlığını…
Bağımsızlık tekrar kazanılabilir, ya dil? Onu tekrar kazanabilir miyiz? Onu kaybettiğimiz anda bağımsızlığımızı kazanabilir miyiz? Onu kaybettiğimiz anda bağımsızlığımızı da tekrar kazanabilme şansımız olabilir mi? Evet, bağımsızlık yolunda atılacak en büyük adımlardan biri, bağımsızlığı koruyabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz bu önemli şey “dil”dir.
Bu şartlar altında da yapmamız gereken şey, dilimize sahip çıkmamızdır ve bunu yapabilmek için de en büyük görevlerden biri gençlerimize düşüyor.
Gençlerimizin günlük yaşamda bile yabancı dil kullanmaktan, kendi anadillerini yetersiz görüp başka dillerde konuşmayı övünç konusu saymaktan vazgeçmesini diliyoruz. Dilin geleceği için yapmamız gerekenlerden ilki ve en önemlilerinden biri budur.
Gelecek sayıda yeni bir dil makalesi ile karşınızda olabilmek dileği ile…
__________________________________________________________________________
* Bye Bye Türkçe, s.13–14 (Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu)
www.pelikandergi.com/s9