- 1017 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
bkz. Şair
Şair: Yazargiller familyasından duyarlı bir canlı türüdür. Yaşamın her alanındaki duygu ve düşüncelerini şiir denilen edebiyat kolu ile anlatırlar.
Yazın sanatına saygılı toplumlar bu canlı türünü koruma ve yaşatma çabasını gösterirken, sanata değer vermeyen bazı kesimler de bu sanat koluyla dalga geçmeyi kendilerine asla sorulmayacak ve sorgulanmayacak bir hak olarak görmeye devam etmişlerdir.
Bu dalgacı kesim, kendilerini cinsiyetlerine göre ikiye ayırırlar. Bunlardan, erkek olanlarına, “şair,” dişi olanlarına da “şaire,” denilir. Bu ayrımı kendileri yaptıklarından, kendilerine ayrı bir anlam ve ayrıcalık yüklerler.
Şair ve şairenin, şakir ve şakire ile hiçbir ilgisi yoktur. Her ne kadar bu çevrelerde bunun bir bağlantısı aranmış ise de tam olarak teoriye dönüşmeden hipotez olarak düşünülmeye devam etmektedir.
Bu cinsiyetçi zihniyette olanlar, kimi çevreler tarafından zaman zaman, “yiğit yarasından at harasından belli olur,” diyerek bulundukları ve yetiştikleri ortam eleştirilmek istense de pek gerçekçi bir yaklaşım olmamıştır.
Bunların şiir yorumları da çok ayrıdır.
Belirgin olmasa da belli konularda aralarında ikiye ayrılırlar.
1. Şakşakçı.
2. Bakbakçı
Şakşakçı olanlar, “övgü de yerginin kardeşiyse eğer, o zaman fark etmez ,” düşüncesiyle yergiyi hak eden şiirlere de övgüler dizmeleriyle tanınırlar.
Hatta şiire övgü yetmediği yerde, şair veya şaireye, şair veya şaire olabildiğince ayrıcalıklı hitap şekilleriyle kendilerini belli ederler.
Örnek:
“Benim mavi gözlü, yürek sözlü, kalem kaşlı, ceylan bakışlı –arkadaşım- kardeşim!..”
Bazı şiirlerin altına yorum olarak şunların da söylendiği söylenti halinde dolansa da kanıtlanmakta zorluk çekilmektedir.
Örnek:
“Kız ben sana ölürüm, bu ne güzel şiir böyle.
Haa! Aklıma gelmişken söyliimm, geçenlerde Neclalara gitmiştim. Senin o sevdiğin sehpa örtüsünün örneğini istedim de vermedi.
Kıskanç anam, bu kıskanç!”
Bakbakçılar ise şiire öyle bakar bakar dururlar. Ve onların yorumları da şöyledir.
Örnek 1:
“Sizin için üzüldüm; ama güzel bir şiir gördüm…”
Örnek 2: (Edebiyat Defteri’nde Ömer Nazmi’nin ‘şiir ve yorum’ denemesine kardanadam’ın yazdığı yorumda...)
Aslında bu topraklarda şiirin önemli bir yeri vardı bir zamanlar.
Şairden önce şiire saygı duyulurdu.
Şeyh Galip, Fuzuli, Nedim, Baki gibi anlamda ve manada zirve yapmış değerli insanlar yetişmişti.
Cumhuriyet döneminde de öyle önem verildi ki şiire; heceyi kullananlarla serbest nazımda yazanlar arasında tatlı bir çekişme bile vardı.
Şimdiki şiire verilen önemi ve de şaire şakir ve şakire muamelesi yapanları Nazım Hikmet, M. Akif, Necip Fazıl gibi şahsiyetler görseydi ne yapardı bilinmez. (Elbette bu türleri şair yerine koyarlar ise!)
Hele ki şiirde yollar açmak için kalemlerini ve yüreklerini sıvayan; beş hececiler – Yusuf Ziya, Faruk Nafız, Orhan Seyfi…- yedi meşaleciler – Cevdet Kudret, Yaşar Nabi…- garipçiler – Melih Cevdet, Oktay Rıfat, Orhan Veli- bunlara ne derlerdi acaba!
Herhalde Orhan Veli’nin yüzünde garip bir gülümseme belirirdi önce.
Bu satırları yazarken kimsenin duygularını anlatma şekline dil uzatma gibi bir amacım asla olamaz, öyle bir şey değil aklımdan, aklımın kapısından bile geçmez.
Her zaman şunu söylemek istedim, amacı şiir yazmak olan hiçbir kalemin iyi niyetinden kaygı duymamak gerekir, ancak amacı şiir yazmak olmayanların da hiç değilse şiire saygı göstermesini beklemek her şiir seven kişinin hakkıdır.
Yoksa biz de biliriz bunlara hitap şeklini.
Önce, bisiklete binmeyi beceren maymun muamelesi yaparak başlarız söze, sonra da öyle bir haşlarız ki dilimizle, çiyliği gider, mecburen pişer bu kazanda.
Haa!.. Birilerinin hoşuna gitmez ise söylediklerimiz, dilimizi ağzımızda, fikrimizi beynimizde bohçalar, alır çıkınımızı gideriz.
YORUMLAR
Sayın hanımefendi,
Tdk'da bunun karşılğının olduğunu herkes bilir. Bunu denizde bir inci bulmuş gibi söylemenizin anlamı nedir anlamadım. Ama şunu anladım ki benim demek istediğimi anlamamışsınız.
Ben sanatta cinsiyet ayrımının olmasını ayıplarken siz bunu doğal karşılıyorsunuz.
Eğer istiyor iseniz her arap hayranı size de şaire diye hitap edebilir, bunu asla kendime dert etmem.
Arapça da kahve kelimesi de şarap olarak geçer; yani bir kaç kere kullanılmış bir kelimeyi tdk almış ise kelime haznesine, bunu kabul etmek zorunda değilim ben.
Bu da benim düşüncem Sayın şaire!
Oldumolası,sunilik kokan deyimlerden,sıfatlardan hoşlanmadım. Burası bir edebiyet sitesi öncelikle,gördüğümüz kadarıyla da şiir baş köşeye oturmuş durumda. Yazıların şiirler kadar okunmadığını ve ilgilenilmediğini de görüp,yaşıyoruz. Demek şiir bu site için önemli,yani burada sözetmeye değer. Tabi ki herşeyin üzerinde insanız,sonra edebiyat sever,sonra şiir sever. Şahsen ben arkadaşların sayfalarına uğradığımda bu üç tanımlamanın dürtüsüyle hareket ediyorum. Bazen biri öne çıkar bazen öteki. Eleştiriden çok hoşlanılmadığından o defteri kapatalı çok oldu. Uğramamayı yeyliyorum. Bazende tereddüt ediyorum,istemiyor olabilr birisi,dolayısıyla hergün sayfasına uğrayıp rahatsız etmenin de çok anlamı yok. Zaman içinde süzülerek bir ilişkiler ağı oluşuyor,dolayısıyla hitap şekilleri ve değerlendirmelerin gerçekliği de aşına biliyor. Şuna inanıyorum. Gerçekten edebiyatla,şiirle uğraşan insanlar seçilir hale geliyor bundan hiç şüphe etmedim. Eğer değerseniz size gecikerekte olsa insanlar değer veriyor. Arkadaşlar üzerinden benim yaptığım değerlendirmede bunu görüyorum. Sonuçta biraz arızalarda olsa deyiyor onu biliyorum. Özelde ben,gerçek şiiri arayan biriyim...Yazınıza katıldım ve kutladım efendim.Selam,saygı...
Haa!.. Birilerinin hoşuna gitmez ise söylediklerimiz, dilimizi ağzımızda, fikrimizi beynimizde bohçalar, alır çıkınımızı gideriz.
Gitmek kolayı şair, yine bam telinden faydalı bir neşriyattı yazınız.Okudukça öğreniyorum desem yeridir.
Orhan VELİ bu eleştirel yazıya sanırım şöyle destek olurdu kendinden bir deyişle;Aleyhimde yazılan yazıların, lehimdekilerden fazla olması beni memnun eder.
Orhan Veli
(Oktay Akbal'a söylemiştir)
Saygılarımla
Ömer Bey ; sizi bile kızdırp bu sözleri söyletebildiklerine göre, vallahi korkmak gerekiyor galiba...Çünkü siz kolay kızacakl biri değildiniz, bidiğim kadarıyla..Bence yine de gülüp geçmeye bakın...Sanırım hak etmişlerdir...Saygılar..
Fikret TEZAL tarafından 6/1/2009 5:10:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sn Ömer Nazmi sizin sayfanızda her zaman güzel birşeyler bulacağımı bilerek geliyorum ve giderken elim boş dönmüyorum...Düşünmeye davet ediyorsunuz okurları..
Herşeyden evvel şu okur sınıflandırılmasını gülümseyerek okudum... ve bırakılan yorumları ))) Bazen okurlar yorumlarını kopyalayıp birkaç kişye iletiyorlar ve şahsım adına çok üzücü bir eylem...Bırakalım şiiri bir yana, şair*e sayğısızlık değil midir? Her şairin emeği aynı mıdır ?.. Bir maden ocağı gibidir şiir !... Malzemeler potaya konan alaşımlara göre nitelik kazanır..Ve her alaşımın bir adı bir değeri vardır... Şiir anlaşılmayınca üşür...Dediğimi ancak duyarlı bir kalem anlıyabilir...
Sayğı duyuyorum kaleminizin özgürlügüne...Saygılarımla.
kurakyaz tarafından 6/1/2009 4:17:06 PM zamanında düzenlenmiştir.