KİTAP
MÜZİK
ATÖLYE
- 529 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
AYAKBAĞI !
Erzurum’da ki olaya baktığınız da,her şey bir an, normalmiş gibi gözüküyor değil mi? Büyütülecek ne var bunda canım! Koskoca Vali bir de ayakbağını mı bağlasın? İşinin ne denli çok olduğunu bilmiyor musun? Sonra belki ağabeysi falandır,devlet kalkıpta, başka bir devletin ayağını bağlayacak değil ya! Ortada ne var? Bir adam eğilmiş,başka bir adamın ayağını bağlıyor! Hem de eğilmekten de aciz sporcu bir adamın ayağını!...Sizce komik değil mi?
Bu bir yüzüyle despotizmin ,bir yüzüyle yalamalık ve yalakalığın son kertesidir bence! Unutulmamalı ki,doğu dünyasının tümünde toplumlara ayakbağı olanlar,bu kültürle yetişenler oldular. Bir yanda kendi ayakbağlarını bağlatırken,öbür yanda mahiyetlerinde ki toplumların ayaklarını bağlattılar. Bu feci bir iç döngüdür ve binlerce yıldır bu coğrafyalarda yaşanıp gider...Topyekun doğu dünyasının bu pürmelali! Bu ayakbağı zihniyetinden gelmektedir!...
Biliyorsunuz, son zamanlarda üniversite mezunlarını da, polis memuru yapıyorlar.
Ne acıdır ve ihtimaldir ki, Bay Vali’nin ayakbağını bağlayan,onunla aynı okuldan yıl farkıyla mezun olmuştur. Ama,memur yanlş yapıyr ve yaptığı işi çok geç kalarak yapıyor..Bay Vali gibi zamanında bağlamayı öğrenebilmiş olsaydı,şimdi ayakbağlarını o bağlatıyor olacaktı. Demek okumak falan da çok önemli değil de, işleri-oluşları zamanında görmeli insan!Ayakbağılarını zamanında bağlamayı öğrenebilmeli!..
Söylenecek çok söz var belki,ama binlerce yıl bir arpa boyu yol alamadığımıza göre,fazla lakırdının anlamı ne ki?
Gelin ayakbağlarını bağlama yerine, çözünüz bağlarınızı,çözüm çözmektedir,asla bağlamakta değil!...
Hem de, biz, bağlarımız çözülecek diye beklerken...
Selam,saygı...
YORUMLAR
Gelin ayakbağlarını bağlama yerine, çözünüz bağlarınızı,çözüm çözmektedir,asla bağlamakta değil!...
Hem de, biz, bağlarımız çözülecek diye beklerken.
KUTLU / YORUM...
Gelin ayakbağlarını bağlama yerine, çözünüz bağlarınızı,çözüm çözmektedir,asla bağlamakta değil!...
Hem de, biz, bağlarımız çözülecek diye beklerken...
DERİN B,İR AMNLATIMDA...
KISA VE NET BİR SESLENİŞ...
TEŞEKKÜRLER...
Sayın Selma Hocam,O dediğiniz bilgisayar oadalarını-sınıflarını da iy bilirim. Zamanında yüksekokullara uzak doğudan çok yüksek fiyatlarla alıp sınıflara doldurdular fakat yıllarca klavyelerine el sürdürtmediler. Ne bilsin zavallı,halbuki bilgisayar denilen meret kirlendikçe güzelleşen bir şey! Binler yetmez,milyonca bilgisayar elsürülmeden çöpe gitmiştir.Çünkü çok az gelişmiş modellerdi ogünler ithal edilenler? Bu ayakbağı kültürünün en bariz tezahürüdür. Mücadele de sanıldığı gibi çok kolay değidir. Bu yüzden ben eve bile aldığım hiçbir kullanılmayan eşya bırakmam,halıysa alır bir defalığına çiynerim ayaklarımla,gülse koklarım,cam eşyaysa icabında kıraraım! Çok teşekkür ederim.Selam,saygı...
Söylenecek çok söz var belki,ama binlerce yıl bir arpa boyu yol alamadığımıza göre,fazla lakırdının anlamı ne ki?
Gelin ayakbağlarını bağlama yerine, çözünüz bağlarınızı,çözüm çözmektedir,asla bağlamakta değil!...
Hem de, biz, bağlarımız çözülecek diye beklerken...
Siz yeterince söylediniz. Bize TEŞEKKÜR etmek kaldı.
SAYGIMLA..
AAhh hocam ne kadar haklısınız.
Okullarımızda teknoloji odaları ve bir sürü cihaz var öğretmenler ve öğrenciler kullansın, kendini geliştirsin diye.Ben kendi adıma öğrencilerim adına şanslıyım biz okularımızdaki bu cihazları kullanıyoruz,hem de istediğimiz kadar hiçbir kıstlama yok.
Ama bazı okullarda müdürler bu cihazlarların ve teknoloji sınıflarının kullanılmasını yasaklamışlar sebep de bozulabilirlermiş!
Peki kullanılmayan ,kimseye yararı olmayan hatta naylon kılıfından hiç çıkarılmamış cihazın okulumuzda olmasının bize ne faydası var.Böyle okullardan mezun, korkuyla adam edilmiş, eğitimli(!?) insanlardan onurlu bir duruş beklemek safdilliktir değil de nedir.
Hocam çok güzeldi tam puan. var olunuz. Saygılar
