- 1083 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
KANSIZ ÇARŞAF
.Fazla dinlemişti hocalarını,annesini-babasını.Üstün ahlaklı biri olmayı hedef seçmişti kendine.Başkalarının kendisine yapmasını istemediklerini o da kimseye yapmamaya özen gösterirdi.
Erkek ayrı kadın ayrı demezdi asla.Bakire eş arayan erkeğin kendisinin de bakir kalması gerektiğine de inandırmıştı kendini.Cinsellikten uzak durdu çocukluğunda da gençliğinde de.
Arkadaşlarına dedikodu konusu oldu çoğu zaman.Ama o aldırmadı.
En çok uğradığı yer yaşadığı köyün camiisi olmuştu.Kırları da çok severdi.Kahve meyhane uzak durduğu,sevmediği yerlerdi.Düğünlerde bile fazla kalmazdı.Kadınlardan-kızlardan bile oldukça uzak durdu.Bir annesini tanıdı en çok,bir de bacısını.
Fazla da okumadı.Zamanında gitti askerlik görevini yerine getirmeye.Döndüğünde baba mesleği hayvancılığı,rençberliği meslek edindi kendine.Severek yaptı bu işleri.
Selami ,kısa sürede maddi durumu babasından daha iyi biri durumu geldi.Çok çalıştı,kazandı ve harcarken çok düşündü.Biraz rast gitti işleri.Hayvanların sayısını da artırdı,
yetiştirdiği mahsülün miktarını da.Damızlık sığırlar,süt inekleri besledi.Etten-sütten .buğdaydan güzel paralar kazandı.
Babasının da sülalesinin de iftihar kaynağı oldu.Özellikle abdestinde- namazında olması babasını çok mutlu etti.O yüzden işinin gücünün rast gittiğni söylerdi babası.Onun da bundan hiç şüphesi olmadı.
Kız annelerinin en ideal damat adayı oluverdi Selami..Doğrusu yakışıklı,boylu poslu bir de dindar,güzel ahlaklı ve maddi durumu da iyi olunca bunu hak ediyordu.Her ne kadar kızlara fazla görünmese de onlar tarafından da beğenilen bir delikanlıydı.
Babasının kendisine uygun gördüğü kız için hiç itirazı olmadı.Düşünme payı bile istemeden,adeta dini bir görev ve şeref bildi babasının bu dileğini.Köyün iyi bilinen,ahlaklı,dindar güzel Cemile’sine dünür olundu.Kız tarafı da sevindi bu işe.Cemile de
hiç itiraz etmeyince kısa sürede düğün kuruldu.
Selami kendi evini çoktan yapmıştı bile.En güzel eşyalarla donattı evini.Düğünde yedirip içirmekten hiç sakınmadı.Kendi beslediği sığırlardan kesip köylüye ikram etti.Takılarını da bol bol aldı gelinin.Bir tek içki ikram etmedi misafirlerine ve düğününde içilmemesi için rica etti.
Kur’an-Kerim okunarak girdi gerdek odasına ve çokça rekat namaz kıldıktan sonra,hem de bakir olarak girdi eşinin koynuna.Eşinin de tertemiz olacağından hiç şüphesi ypktu.Köy yerinde kimin ne yaptığı genelde bilinir,konuşulurdu.Cemile’nin adı hiçbir dedikoduya karışmamıştı.Öyle olmasa babası onu gelin diye tavsiye etmezdi Selami’ye.
Annesi kapıda kanlı çarşaf bekledi tüm gece.Ama olmadı.Selami’nin aklına hiçbir kötü şey gelmedi.Kendi acemiliğnden bildi.Hiç yaklaşmamaıştı ya kadınlara,demek ki bilemediği bir şey vardı.Şüphe bile etmedi Cemile’den.Hatta özür bile diledi.
- Üzülme,başka akşam olur inşallah,dedi.Cemile’nin de aklına bir şey gelmedi doğrusu.Kendinden emindi çünkü.Eline erkek eli bile değmemişti ki….
Annesine merak etmemesini,çarşaf için biraz sabretmesini,kimseye de bir şey söylememesini anlattı.Kadıncağız meraklandı ama kimseye de bir şey söylemedi.Doğrusu Cemile’nin temiz biri olduğu bilindiğinden kimse de merak etmedi.
Günler böylece geçmeye başladı.Çarşaf hala bembeyazdı.Değişik düşüncelere kapılmaya başladılar.Anne oğlunun sağlığından şüphe eder oldu.Selami’nin aklına Cemile ile ilgili yanlış şeyler gelmeye başladı.Kendini böyle düşünmekten,günaha girmekten koruması için Allah’a yalvarmaya başladı.Cemile ne düşüneceğini bile bilemedi.Kimselere de anlatamadı.
Bir ay geçmiş,Cemile adetten kesilmiş,mide ağrıları,istifralar başlamıştı.Ebeye gidildi ve Cemile’nin hamile olduğu anlaşıldı.Cemile,ne diyeceğini ne yapacağını şaşırmışken Selami,
Cemile hakkında kendisine bakire gelmediği hükmüne vardı.Ama o da kimselere diyemedi.Hatta Cemile’nin yüzüne bile.
- Selami ; inandığın Allah’ın üzerine yemin ederim ki,elime senden başka erkeğin eli değmedi ,dese de nasıl inansın buna Selami.Duymuştu ; ilk ilişki anında çarşaf mutlaka kanlanmalıydı.Eğer kendisi bu işi beceremediyse,nasıl hamile kalmıştı Cemile ?
Bir daha yatmadı karısının yanına.Onu evden kovmayı da günah bildi,yakıştıramadı kendine.
Kimselere derdini anlatamadan,başı önde yaşamaya başladı.Sığırları daha çok hastalanır oldu,ekinleri daha bir bereketsizdi o yıl.yeni doğan buzağıların bile azı yaşadı.İnekleri daha az süt verir oldu.
Namazlarda bile utandı,yüzü kızardı Selami’nin.Gün geldi,doğurdu Cemile.hem de nur topu gibi bir erkek evlat.Selami’nin babası Burak koydu bebeğin ismini.Peygamberimizin Miraç gecesi göğe çıkarken bindiği atın adıydı Burak.Sevinemedi Selami.Yüzü bir türlü gülmedi.Annesi de onunla birlikte endişeli ve üzgün durdu hep.O da gelininden şüphe eder oldu.Nüfus cüzdanı bile geç alındı Burak’ın.Doğru dürüst sevemedi babası da babaannesi de.İçten gelen bir ilgi gösteremediler çocuğa.Cemile bunun farkındaydı,üzüldü ama elinden bir şey gelmezdi ki….
Yine çok kurak bir yıl.Ekinler doğru dürüst olmamış.Sığırların sayısı hızla azalmakta.Ülkede ekonomik kriz.Et-süt para etmiyor.Ekinden alınan para tohuma,mazota yetmiyor.Moraller bozuk.Selami bunalımda.Ne bilsin Burak bebek.Yürümeye yeni başlamış,evin içinde koşturup duruyor.Masanın üzerindeki su dolu sürahiyi yere düşürüp kırdığında Selami hayatının en büyük günahına sebep olacak o çok kötü sözü ağzından kaçırıveriyor :
- Piiiç !
Koskoca düşman orduları en büyük silahlarını doğrultup ona,ateşlemiş olsalar ancak bu kadar etkisi olurdu Cemile’ye.Vuruldu kadıncağız yüreğinden.paramparça oldu.Dünyanın ve hatta kainatın tüm uzak noktalarına kadar ulaştı yüreğinin parçaları.Kimseler tutamadı artık Cemile’yi.Bebesini kucağına alıp doğruca odasına koştu.kapıyı kilitledi içeriden.Burak ağlıyordu.Cemile ağlıyordu.Yıldızlar,gezegenler,melekler,kelebekler hep ağlıyorlardı.
Selami de ağlıyordu şimdi.Dışarıya çıkıp kırlara bayırlara attı kendini.Bilinçsizce yürüdü sabaha kadar.
Sabahleyin eve döndüğünde bir sessizlik hakim olmuştu yuvasına.Cemile susmuştu,Burak susmuştu.Kapı kilitliydi.İçeriden ses gelmiyordu.Kırarak girdi kapıyı içeriye.
Beyaz çarşafı boynuna bağlayıp,Burak’a salıncak yaptığı tavandaki çengele asmıştı kendini Cemile.Burak oturduğu yerde bir şeyleri kendine oyuncak etmiş oynuyordu.Çarşaf hala bembeyazdı.Cemile’nin yüzü bembeyazdı.Ölürken bile kirletememişti çarşafı.
Odanın içindeki küçük sehpanın üzerinde beyaz kağıda yazılı küçük bir notu vardı Cemile’nin.
‘Şimdi inandın mı ? Burak’ın babası sensin.Başkasının eli değmedi dedim sana!..
Ağladı Selami ama hala bitmedi içindeki şüphe.Anneler ağladı,babalar ağladı,komşular ağladı.Kimse bilemedi Cemile’nin neden kendini astığını…
Anasız kaldı Burak.Kadınsız kaldı Selami..Yıllar yeniden geçmeye başladı.
Bir gün sığırları otlatırken bir gazete geçti Selami’nin eline.Annesinin hazırladığı azıkları sardığı gazete idi bu.Can sıkıntısına şöyle bir göz attı Selami.Hiç okumadığı cinsellikle ilgili bir yazıya takıldı gözleri :
‘ Kızlık zarı bazen değişik yapıda olabilir.Uzun süre yırtılmadığı için hamile kalındığında bile kan gelmeyebilir’ diyordu bir cinsel danışman.Bir daha bir daha okudu Selami bu yazıyı.Ancak anlayabildi Cemile’nin günahına girdiğini.Ancak inanabildi Burak’ın kendi çocuğu olduğuna.
O günden sonra daha bir yakın davrandı çocuğa.Daha çok sevdi,ilgilendi.Ne yazık ki Cemile’yi geri getirmesi,ona kendini affettirmesi asla mümkün olmayacak,girdiği günahın karşılığında ömür boyu azap çekecekti artık…
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Sayın Erol BAŞÇI'yı,
Darbeci zihniyetin taşeronluğuna soyunmuş bulunan Fikret Bey'e yazmış olduğu değerli yorumdan dolayı tebrik ediyorum.
Çünki darbeler Halk için değil ZİNDE GÜÇLERİN KAYBETMEKTE OLDUKLARI MEŞRUİYYETLERİNİ KAZANMA MÜCADELESİNİN GAYRI AHLAKİ MÜDAHALESİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.
DARBE:
Halka rağmen Halkçı geçinen İşgalci elitist zihniyetin haklarını elinden almış oldukları halkın kalkınma mücadelesine müdahalesinin adıdır.
Necdet EREM tarafından 5/31/2009 1:09:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
ATATÜRKÇÜLÜKTEN GEÇİNEN BİRİLERİNE YAZMIŞ OLDUĞUM BU YAZIMI YİNE BURADA ATATÜRKÇÜ DEĞİL,
ATATÜRKÇÜ GEÇİNEN DE DEĞİL,
ATATÜRKÇÜLÜKTEN GEÇİNEN ERGENEKONCULARA ATFEDİYORUM.
Polat ALEMDAR'lar yetişiyor.
Forum sitesi konferans salonunda, Ergenekon adlı eli kanlı çete ve çetecileri değil de, tüm tehdit ve tehlikelere karşı bu çeteyi çökertmek milleti bu alicengiz oyunundan kurtarmak için can siperane çalışan emniyet ve asayiş görevlilerini sanki suç işliyor ve vatana ihanet ediyormuş gibi göstermeyi amaçlayan, vatandaşa VE AYNI TEZLERİ SAVUNAN HERKESE yazdığım cevabi bir yazıdır.
Sevgili Dostum.
Bütün bu yazdıklarınla ne anlatmak istediğini anlamış değilim.
Yoksa eli kanlı Ergenekoncularımı savunuyorsun.
Veli Küçüğün cinayetlerinin ortağı, Perinçeğin ülke içindeki fitne ve PKK ile olan ilişkilerini tasvipmi ediyorsun?
Paşaların suikastının ortağı mısın?
Cepheye avlanacak keklik gibi gönderilen ve hainlerce katledilen vatan evlatlarının öldürülmesi seni sevindiriyor mu?
Asit kuyularında eritildiği iddia edilen binlerce Kürt vatandaşın hesabını verebileceğini mi sanıyorsun? Bu menfur hadisenin meşruluğunu mu savunuyorsun?. Bir ordu teçhiz edecek kadar silahın kaybolup Batmanda illegal bir ordu kurulup Hizbullah adı altında ülkede kanlı olayların tezgâhlanmasında seninde bir rolünüz mü var?
Bütün bunlara rağmen senin ne yazmak ne anlatmak istediğini anlamış değilim.
Sonra Ergenekon çetesi deşifre olmadan evvel biz halk olarak bu oyunu görmüştük amma maalesef bizim görmemiz bize müdahale etmem hak ve şansını vermiyordu. Sabrediyorduk.
İnanın ne kadar gizleseniz de ancak başınızı kuma sokarsınız, Mağdurlar, Mazlumlar perde arkasına saklansalar bile zalimleri tanır fakat güçleri yetmediğinden dolayı boynunu büker ve selamet olan sessizliğe bürünür. Türk Halkı zalime karşı gücü yetmediğinden, Vatanına, Milletine, Bayrağına, Devletine, Ordusuna olan saygı ve güveninden dolayı sessizliği tercih etti.
Amma "ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE" Bakalım daha kimler merdivenden düşüp boynunu kıracak.
Daha kimler ani ortaya çıkan kanser tedavisi ile hayatını kaybedecek.
Daha kimler hafızasını kaybedip herkesin bildiğini bilmiyorum diye yalan perdesi arkasına sığınacak.
Milletçe yaşamış olduğumuz hayatımızın senaryosu olan Kurtlar vadisini biz hüzünle seyrediyoruz.
Sizlerde eğe hala vicdanınız ve utanma duygunuz varsa korku ve utanç ile seyredin.
Rahmetli İstiklal Şairimiz Merhum Mehmet AKİF’in hasretini çekip destanını yazdığı ASIM’ın nesli yetişiyor.
“DEDİM YA ASIMIN NESLİ, NESİLMİŞ GERÇEK, İŞTE ÇİĞNETMEDİ NAMUSUNU ÇİĞNETMEYECEK.
Filim bile olsa Bu ülkede Polat ALEMDAR'lar yetişiyor.
Necdet EREM tarafından 5/31/2009 12:59:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizde, ondan sonraki dönemlerde, neredeyse her on yılda bir, ordunun siyasete müdahalesi, ihtilâller alışkanlık haline gelmişti..
Ordu kime karşı niye ihtilal yapma ihtiyacı his etmiş?
Çanakkale’de şehit düşenler hangi moral değerler uğrunda canlarını ve mallarını vermiş?
Darbe nedir?
Kim kime karşı yapar?
Hangi ülkelerde yapılır?
Evet, her on senede bir muhtıra!
Her yirmi senede bir darbe neden icap etmiş?
?
On yıl geçip de ihtilâl olmadığında, mutlak bir beklenti içine girilirdi..27 Mayıslar, 12 Mart
lar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar derken, din ağırlıklı bir parti olarak bilinen ve ülkede irticai
faaliyetlerde bulunacağına ve bulunduğuna endişe ile bakılan AKP iktidarında, askerî bir
müdahale olunacağına kesin bir gözle bakılmaktaydı...
Son günlerde kamu oyu ile paylaşıldığına göre, böyle bir girişimde bulunmak isteyenler deolmuş zaten. Fakat başaramamışlar..Genelkurmay ve diğer komutanlar buna izin vermemiş
ler..Yani şu anda yetkili olan ordu mensubu komutanlar, darbeden yana değiller.
Evet, On yıl geçipte ihtilal olmaması dünyanın demokratlaşması baskıcı müstebit meşruiyetini darbe zemini hazırlayarak darbe yapmakta bulan ottaliter zihniyet sahibi tiranların devrinin kapanarak özgür düşünce ve yaşamın hayata geçmesi ve dünyada yaygınlaşması artık
DİKTATÖRLER DEVRİNİN KAPANDIĞININ BİR DELİLİ ODUĞUNDAN ARTIK TÜRK ORDUSUNUN ÇAĞINI İDRAK ETMİŞ PAŞALARININ ÇAĞIN GERİSİNDE KALMIŞ VE HALA DİKTATÖRLÜK PEŞİNDE OLAN NERONLARINA OLAN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN BİR GÖSTERGESİDİR. ,
AKP’ ye rağmen, ülkedeki irticaî gelişmeler bütün çıplaklığı ile gözler önünde iken bile, demokrasiye bağlı kalmakta kararlılar...
Darbe sözünü telefon konuşmalarında bile ağızlarından kaçıranlar, Ergenekoncu sıfatı ile
göz altına alınıyor ve ordu yetkilileri buna izin veriyorlar. Sonuçta adalete güveniliyor...
AKP bunu ağır bir şekilde suistimal ediyor..Kendilerine karşı olan herkesi, darbe yanlısı ilan
edip, Ergenekoncu damgası ile suçlayarak, güdümüne aldığı savcıları da kullanarak, göz
altına aldırıyor..Adeta, muhalefet yapmayı imkânsız hale getirmeye çalışıyor. Baykal için
bile bu tür gayretler sarf edildi, halâ da sarf ediliyor...
Üstelik, her fırsat ve bahanede orduyu yıpratma gayretleri de işin cabası.. Kendisine bile
tahammül edebilen orduyu yıpratma gayretleri açıkça görülüyor...
ORDUYU DEĞİL ORDU İÇİNDE ÇÖREKLENMİŞOLAN;
KENDİSİNİ VE KAPRİSLERİNİ AŞAMAMIŞ, MENFAATLERİNİN ESİRİ,
TAHSİLÂTÇI,
TETİKÇİ,
ÇETECİ VE İŞBİRLİKÇİ
PAŞA BOZUNTULARI,
ŞANLI VE ŞEREFLİ TÜRK ORDUSUNUN İÇİNDEN AYIKLANARAK;
DIŞ UAZNTI VE DETSKÇİLERİ OLAN;
ANTİK ROMA HUKUKU EZBERLEMEKTEN BEYNİ SULANMIŞ,
TÜRK MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİNE DÜŞMANLIĞI HAYATININ GAYESİ OLARAK GÖREN,
BU DÜŞMANLIĞI VARLIK SEBEBİ SAYAN,
ADLİYE KORİDOR SÜPRÜNTÜSÜ HÂKİM VE SAVCI MÜSVEDESİ TEKAUTLAR,
BÜTÜN MARİFETLERİ TÜRK GENÇLİĞİNİ TÜRK KÜLTÜRÜNDEN UZAKLAŞTIRMAK VE ANARŞİT BİR KARAKTER KAZANDIRMAK OLAN İNTİHALDEN BAŞKA MARİFET VE KARİYERLERİ OLMAYAN,
MEDENİ DÜNYANIN TARİH MÜZESİNE MAHKUM ETTİĞİ KOMÜNİZİM SEMPATİZANI,
ÖĞRENİM DÖNEMLERİNDE TERÖRE DOYMAMIŞ ŞİMDİ DE TERÖR ÖRGÜTLERİNİ YÖNETEMEYİ BİR VAZİFE BİLEN İLME İHANET ETMİŞ REKTÖR BOZUNTULARI,
ALAATTİN ÇAKICI,
SEDAT PEKER,
NURİŞ,
DREJ ALİ, DAHA ADI GÜN GÖRMEMEİŞ NEİDÜĞÜBELİRSİZ KABADAYI BOZUNTULARI,
SİYASET ALANINDA HENÜZ ULAŞILAMAMIŞ OLAN NİCELERİ İLE BERABER,
SELAMETİ YURT DIŞINA KAÇMAKTA BULAN Prof. Turhan ÇÖMEZ VE SAYIN DALAN, MEHMET AĞA,
SEDAT BUCAK,
VE DAHA NİCELERİ İLE
İBRAHİM ŞAHİN VE BİR DÖNEM HİZMET ETMİŞ OLSALAR BİLE (30.000) OTUZ BİN FAİLİ MEÇHULE İMZA ATARAK ÜLKEDE KARDEŞ KAVGASINI KÖRÜKLAYARAK MİLLİ BİR DÜŞMANLIĞIN ZEMİNİNİ HAZIRLAYARAK ÜLKEYİ BÖLÜNME AŞAMASINA GETİREN ELİ KANLI EMNİYET RUH VE MANASINA İHANET ETMİŞ ÇETE İDARECİ VE MENSUPLARI,
TÜRK MİLLETİ İÇİNDE 200 SENEDİR BİR TRUVA ATI NİTELİĞİ TAŞIYAN İHANET ŞEBEKESİ, AHLAKI, AHLAKSIZLIKTA GÖREN,
TİRAJINI MÜSTEHCEN YAYINLARA VE MAGAZİN HABERLERE BORRÇLU,
TÜM YETENEK VE İMKANLARI İLE YALAN YAZMAYA VE YAYMAYA KİLİTLENMİŞ ASPARAGASÇI SATILMIŞ BASIN VE İDEALİST MENSUPLARININ TEHDİT VE BASKILARI İLE HARACA BAĞLANARAK YANDAŞ KONUMUNA MECBUR BIRAKILMIŞ OLAN SANAYİCİLER!
EVET, BUNLAR VE BUNLARIN TİCARİ HAYATTA SUNİ OLARAK MEYDANA GETİRDİKLERİ SÜPEKÜLASYOLAR, SOSYAL HAYATTA ALİ KALKANCI, MÜSLÜM GÜNDÜZ, FADİME ŞAHİ VE BENZERİ AKTÖRLER İLE MEYDANA GETİRDİKLERİ GERİLİM,
KURUP SİLAHLANDIRDIKLARI;
SÖZDE HİZBULLAH DENİLEN CANİ ÇETESİ İLE OTUZ SENEDİR YÖNETTİKLERİ SINIR BORLARINDA NİŞANGÂH GİBİ ÖNLERİNE DİKİLMİŞ OLAN KINALI KUZU VATAN EVLATLARINI ÖLDÜREN DESTEK VE GAYRETLERİ İLE ULUSLAR ARASI BİR BOYUT KAZANDIRDIKLARI MENFAAT ORTAKLARI PKK;
EVET BU ÜLKE VATANDAŞLARINI HER ON SENEDE BİR MITIRA VE HER YİRMİ SENEDE BİR DARBEYİ CANKURTARAN SİMİDİ GÖRMEYE MECBUR BIRAKMIŞTIR. , ,
Şimdi, terörizmin bitirilebilmesi için, türlü açılımlar ve hatta genel affı gündeme getirme
çabası içine girdiler. Genelkurmayın bu gayretlerin pek fazla karşısında olmadığı da görülü
yordu. Yani terörizmin bitirilmesi için yapılacak bir dizi radikal önlemin alınmasına ordunun
pek itirazı olmayacaktı. Hatta bizzat genelkurmay başkanı, böyle isteklerinin olduğu şek
linde açıklamalarda bulunmuştu..
Tam da genel af sözü manşetlerde dolaşmaya başladığında Çukurca’da hain bir pusu neticesinde altı canımızı daha şehit verdik...
Evet, bu hainliği yapanlar kesinlikle barışı istemeyen hainlerdi....
Fakat,AKP yanlısı bazı basın yayın organlarında, barışı ordunun istemediği ve bu cinayetlerin ordunun marifeti olabileceği, üstü kapalı, dolaylı lâflarla söylenmeye- yazılmaya
başlandı...Hatta sitemizdeki bazı yazı ve yorumlarda bile bu tür ifadeler yer aldı...
İşte buna’ cami duvarına işeme ’dememiz gerekiyor....
Ordu, kendilerine böylesine müsamaha tanımışken, demokraside böylesine ısrar etmişken,
tüm koşulları oluşmuş olmasına rağmen, darbe yapmazken, onu bu kadar incitmenin, aşa
ğılamaya çalışmanın, başka nasıl bir açıklaması olabilir ?
Her kuruluşun olduğu gibi bizim ordumuzun içinde de çürük yumurtalar olabilir, olacaktır
da..Fakat, o çürük yumurtaların bence en az olduğu ve hızla da temizlenmeye çalışıldığı
bir dönemde olduğumuzu hepimiz görüyoruz..Öyle olmasa, AKP iktidara geldiği gün, darbe
olmuştu bu ülkede...
Bu güzelliği anlamayan,kendisine verilen şansı şımarık çocuklar gibi, kötü kullanan AKP,
kesinlikle cami duvarına işemektedir ve yine kendilerinin de bildikleri gibi, çarpılmaları
kaçınılmaz olacaktır...
Ne yazık ki sonunda olan yine ülkeye ve vatandaşa olacaktır..Çünkü onların küpleri çoktan
doldu ve ABD’ de, İsviçre’de yerleri çoktan hazır...
Çok yazık ülkeme,çok yazık gariban vatandaşıma....
Necdet EREM tarafından 5/31/2009 1:01:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hemen her kuruma (kurulanların) sızanların kimler olduğunu iyi araştırmak gerekli !
Hangi tipte yapılanma olduğunu tespitle beraber...
Ülkede en büyük darbe hasır altı ediliyor ve bu sunii gündemlerle gözlerden kaçırılıyor !
Sn. Eş:) Hülya hanımın da bahsettiği üzre
Konuşan Türkiye nidaları ile ortaya çık... Türkiye konuşurken herkesi gizlice dinle "din/le" sonra da içeri tık. Vatandaş olarak hepimizin konuşmalarının kayıtlarla depolandığı maillerde gezmekte hâlâ !
Adam evinde... yatağının baş ucunda komodinin üstünde telefonunu bırakmış. Nikâhlı karısıyla uyuyacağı zaman (tel. kapalı dahi olsa) tüm sesleri dinle kaydet !
Ayrıca...
Sanırım Aynur Hanımla Fikret bey birbirlerini yanlış anladılar
Saygımla
Rom@ntik tarafından 5/30/2009 7:47:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Ordu, kendilerine böylesine müsamaha tanımışken, demokraside böylesine ısrar etmişken,
tüm koşulları oluşmuş olmasına rağmen, darbe yapmazken, onu bu kadar incitmenin, aşa
ğılamaya çalışmanın, başka nasıl bir açıklaması olabilir "
Lutfetmişler mi diyeceğiz?
Milletin hizmetinde ordu da devlet de.
Milletin hizmetinde olan bir kuruluş, milletin seçtiklerini darbe ile alaşağı edecek?
Biz de bunu yapmadıklarında lutfetmişler mi diyeceğiz?
Hangi koşullar oluşmuş?
Hala koşulları kimlerin oluşturmaya çabaladıklarının farkına varamadık mı?
15-20 yıl önce belki böyle düşünenler vardı ben dahil, ama bu devirde artık bu türden düşünceler olması ilginç.
12 eylül darbesi koşullarını kimler oluşturdu?
Solculara da sağcılara da aynı silahı verip eylemler yaptıranlar kimlerdi?
12 Martta neler olmuştu?
Deniz gezmişlere "leblebi gibi bomba attırıyordum" diyen resmi görevliler kimlerdi?
Son ergenekon yapılanmaları, siyasi parti kurmayı mı planlıyorlardı yoksa yeni bir darbeyi mi? BUnun için terör örgütlerini kullanan, kurduran, eylem yaptıranlar kimler?Danıştay saldırısını kimler yaptı, kimlerin üzerine ihale edilmeye çalışıldı?
"Darbe için her türlü ortam müsait" derken biraz vicdanlı düşünmek lazım.
Ali kalkancıları, fadime şahinleri, müslüm gündüzleri peydahlayarak gündeme sokan, medya uzantıları ile zikir ve baskın görüntülerle halkın beyinlerini yıkayan oluşumlar kimlerdi.? Şİmdi biliyoruz hepsini değil mi?
Şu artık çok açık ki, halk "artık darbe olmalı işler çığırından çıktı" dediğinde, mutlaka çığırından çıkan işleri tezgahlayan bir darbe lobisi işbaşında demektir.
Kimileri bu arka planı hiç değilse artık bunca yıllık tecrübeden ve her seferinde aynı taktiklerle darbe ortamı oluşturulmasından işkillenip, düşünmeye çalışır.
Kimileri, arka planı görmek istemez, çıkarı darbe isteyen çevrelerle benzerdir.Kimileri de yakın geçmişi inceleme fırsatı bulamadıklarından dönen tezgahların farkında değildir, samimi olarak karışıklığın nedenlerini "bize gösterilenlerde" arar.
12 eylülden 3 yıl önce üniversitedeydim.terör yüzünden okula gidemiyorduk ve 12 eylülü bayram gibi karşıladık.Sonrasında sağ salim bitirebildik okulumuzu.Şİmdilerde ancak terörü azdıranların kimler olduğunun idarakine varabiliyoruz.
26 yıl önce eruhta askerlik yaptığımdan beri bunca yl geçen sürede niçin terörün bitirilememesini düşündüğümüzde 2+2 nin dört etmediğini gördük.
İşte bu gizli yapılanmalar hep terör sürsün istiyordu.Silah satan yabancı ülkeler, komisyon alan iç odaklar, uyuşturucu ticareti için devlet hakimiyetinin değil çete hakimiyetinin kalmasından çıkar umanlar, Türkiyenin hakettiği ekonomik sıçramayı yapmasını arzu etmeyen dış güçler, bu sıçramayı yaptığında içerideki iktidarlarını, astığı astık kestiğim kestik güçlerini kaybetmekten korkan odaklar operasyonlarını yaptılar sürekli.Hemen her kuruma da sızmışlar bugünlerde gördüğümüz gibi.
Asıl görevlerini yapmaları gerekenler, seri halde darbe planlıyorken terörü ihmal etmişler, üstüne gitmeye vakit bulamamışlar hakkıyla.Şİmdi bu yabancı otlar ayıklanıyor.Devletin her kademesindeki , asker içindeki uzantıları da deşifre edilip yargılanıyor.
Bazı hususlar, yıpratmama adına dile getirlmiyor ama halkın artık her türlü düzensizliği bilmesi hakkı var.
Ölen mehmetçikler bu milletin evlatları.
Dağlıca da Aktütünde bu ergenekon yapılanmalarının, onların uzantılarının marifeti var mı hala bilmiyoruz.
Poyrazköye toprağa silahları kimin gömdüğünü bilemiyoruz hala.Üstelik kimin gömdüğünü araştırırken, askeri birliğin yanına gelen , toprağa gömen kişilerin, bir askeri birliğin bu kadar yakınına bu silahları nasıl yaklaştırabildiğini tartışmıyoruz.Toprağa gömmeyip de oradaki askeri birliğe saldırsalardı ne olacaktı?
Gn Kurmay başkanının açıklamasına göre o silah ve mühimmatlar ordunun değil. Ama, başka birilerinin onları oraya gömdüklerinden hemen yanıbaşındaki birliğin haberi yok?Kim taşıdı, kim gömdü, nereden temin etti.Kimse görmedi mi?
Tıpkı aktütün ve dağlıca karakollarının yanına kalabalık terörist gruplarının yaklaştığını, askerleri esir alıp kaçırabildiklerini anlamlandıramadığımız gibi Poyrazköyü de anlamlandıramıyoruz.
Bu kadar kolay ulaşılabilmenin ihmali kimin sorumluluğunda.Poyrazköyde, toprağa silahları gömme vakti bulanlar, terörist saldırı planlıyor olsalardı, gömene kadar harcadıkları zamanda bunu çok rahat yapabilirlerdi.Çünkü gömdüklerinden kimsenin haberi yok söylendiğine göre. Görüp ses çıkarmamış olmaları da mümkün değil?
Peki sorulacak hiç soru yok mu?
İşte bu soruları sorduğumuzda, soruların cevaplarını bulduğumuzda belki terör daha az can yakabilecek artık.
Terörle mücadele anlayışımızda eksiklikler var bu kesin.
İhmaller var.
Yetersizlikler var.
Kuvetle ümit ediyoruz ki sadece bu kadardır ve kasıt ve başka maksat asla yoktur.Akıldan geçirmesi bile felaket çünkü.
Bunları sorgulamak her Türk vatandaşının görevi.Çünkü şehitler bu ülkenin evlatları.Sahipsiz değil hiçbirisi.
Kimse de hesap vermez konumda değil.
Fransa 1966 yılında NATO nun askeri kanadından ayrılmış.
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi(ASAM) Başkan Yardımcısı ve Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Müdürü Doç. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye`nin, AB üyeliği önündeki engelleri kaldırmadıkça Fransa`nın NATO`nun askeri komuta kademesine dönme isteğini veto etmesi gerektiğini söyledi.
Erhan, Türkiye ile Fransa arasında, Ermeni meselesi, AB sürecinde çıkarılan zorluklar ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy`nin Türkiye hakkındaki olumsuz sözleri gibi temel problemlerin varlığına işaret ederek, bu açıdan Türkiye`nin veto kartını sonuna kadar bir koz olarak kullanması görüşünü dile getirdi.
Yunanistan ın NATO ya geri dönebilmesi amacıyla 12 eylül darbesinin hazırlandığı ve buna zemin hazırlamak içinde terörün bilerek artırıldığı artık bilinen bir gerçek olduğuna göre....
Fransa içinde bir darbe sebebi oluşturulabilir dimi ???????
ordu devletin emrinde bir kurumdur.Kimseye müsamaha tanımak gibi bir lütufları olamaz.Yıpratılmasına da karşıyım, tokmak gibi gösterilmesine de.
ordu siyaset bekçiliği yapmaktansa, terörü bitirmelidir.Bir avuç çapulcuyu yok edemedik. ordunun görevleri arasına vtanı irticadan korumak şıkkını ekleyen tek nmillet Türklerdir galiba.Dinden neden bu kadar korkuluyor, düşmanlar neredeyse misyoner faliyetlerle odalarımıza kadar girmiş durumda.
artık sıcak savaş devri bitti.soğuk savaş da modasını kaybetti.Devir psikolojik ve kültürel savaş devri.
ben ilk okulda okurken öğretmenimiz Türkiye dünya devletleri için bulunmaz bir pazardır derdi. Geçen yirmi yılda görüyorum ki, biz hala pazarız. tüketim toplumuyuz.Var mı yabancı marka al...arabanın yabancısını,ayakkabının giysinin...tencere tavanın bile...
EY ULUSALCI, MİLLİYETÇİ GEÇİNENLER...giysilerinizin sırtındaki etiketi okuyun bakalım ne yazıyor...
tişörtlere seni seviyorum yazarsa banel buluruz almayız. illa da I Love You yazacak. daha karizmatik.
1999 depreminde kocaeliye incil yağdı göklerden.Bir sürü klise kreşler açtı. Elalem de laik. ama bizim gibi sakızı edeni yok.madem din gereksiz bir olsu kültür gereksiz bir olgu neden ençok bunların üzerine oynuyor düşmanlar...Milyon dolarlar harcayıp dünyaya papaz yolluyorlar.Hem de laikler. Devlet başkanları incil üzerine yemin ediyor, mahkemeleri de öyle. Ama laikler. Biz de bismillah desen irticadan göz altına alınıyordun bir zamanlar.Şimdilerde "yanlışlıkla ağzında darbe sözünü kaçıranlar" gibi.
biz kimliğimizi kültürümüzü korumazsak, birleştirici bir harç olan dinimize sahip çıkmazsak daha çok üzerimizde at koşturanlar olur.
aynur engindeniz tarafından 5/30/2009 3:11:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Fakat,AKP yanlısı bazı basın yayın organlarında, barışı ordunun istemediği ve bu cinayetlerin ordunun marifeti olabileceği, üstü kapalı, dolaylı lâflarla söylenmeye- yazılmaya başlandı...Hatta sitemizdeki bazı yazı ve yorumlarda bile bu tür ifadeler yer aldı..."................Bir zamanlar "KONUŞAN TÜRKİYE" söylemi ve istemi vardı sonra "AĞZI OLAN KONUŞUYOR" oldu.TSK.sızmaya çalıştıkları,ara ara sızdıkları ve tespit edilip temizlendikleri tek yer,ülkenin emniyet kemeri,içlerinde var olan çirkinlikleri,pislikleri kusuyor zaten.Her kurum istila edilmiş TSK.hariç.Evet dediğiniz gibi çürük yumurtalar temizleniyor.Acaba bundan rahatsızlık duyanlar mı var?
Sn:Tezal sevgimle,saygımla...