Mal de L'amor
Aşkın kötülüğü idi benim çektiklerimin karşılığı. Yani Mal de L’amor. Tüm sıkıntılarımın bahanesi, beni geceleri uzun uzun düşünmeye sevk eden Mal de L’amor idi.
Yüzünün güldüğü vakit yüzünde oluşan çukurda olsun isterdim mezarım. Yaptıklarımdan hiçbir zaman pişmanlık duymadım hatalarımda bile pişman olmadım. Fakat benim en büyük hatam sendin. Senin kadar kimse yaralamadı beni. Ama çok derinmiş bu yara, çok... çok sızlıyor sen olmayınca...
Herşey biter dedim. Bir başlangıcı varsa her yolun, bir bitimi de vardır. Öyleyse sen de bitersin içimde. Bir ülke sandım aşkımızı, bir deniz, sınıra varacaktım, senin olmadığın bir yere. Ve bir gün yalnızlığa kavuşacaktım... halbuki yalnızdım, yerini yadırgayan bir misafir gibi, kayıp ilanlarındaki yüzler gibi yalnızdım... sensizdim....
Benden uzakta nefes alabildiğine inanmak istemiyorum...
Senden uzakta nefes alamıyorum....
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün. Her yüzüne gözlerim takılı kaldığında bu kir pas içindeki dünyadan soyutlanır apayrı bir dünyaya adımımı atardım. Aya ilk ayak basan insan gibi heyecan sarardı içimi. Binbir güzellikleri yüzünde bulur, her daim sana susayıp, susuzluğumu pınarlarından giderirdim. Seni görmek bile yeterdi bu yetim kalbime. Sana her bakışımda kelebekler sarardı gül yüzünü. Nurlar saçılır rüzgar seni dansa kaldırmak için fırsat kollardı. Sana bakmak senden bile güzeldi. İzlediğim en etkili bir film gibi gelirdin bana. Ama bu filmde benim için mutlu son yoktu.
Dinlenilen en güzel melodi oldun benim için hep sıkılmadan, bıkmadan dinlediğim melodi. Uçurumlarda tuttuğum dal oldun benim için. Ama hiçbir zaman kalbimin sesini duymadın. Hissetmedin, belki de hissetmek istemedin.
Şu an seni seviyorum diyemem. ne zaman ki seni gerçekten severim ve bana seni sadece seviyor olmak bile yetmez, işte o zaman bu cümleyi kurabilecek kadar cesur olurum.
zamanlar, ey be zamanlar, bre zamanlar, acımasız zamanlar....
" seni seviyorum "
Evet tüm bunlar Mal de L’amor…