- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İDEALİZM ve TOPLUMCULUK…
İDEALİZM ve TOPLUMCULUK…
İdeal, idealist kelimelerini duyduğumuzda pek çoğunun zihninde şekillenen tablo aynıdır, iyi bir iş, iyi bir eş, ev, araba… İdealizmi “hayattan istediklerini almak, alabilmek” gibi dar bir açıyla algılayanlar şüphesiz bu hataya düşeceklerdir. İdealizmi basit bir hırs ve aşağılık bir yükselebilmek histerisi olarak düşünmek en hafif haliyle gaflettir. Bu gaflet kişiyi etrafındaki olaylara duyarsız, yeyip içmekten ve kendi zevkleriyle zaman geçirmekten başka bir şeyle ilgilenmez bir zavallı haline getirebilir.
İdealizm; ideal insandan ideal topluma ve ideal devlete geçiş sürecindeki temel fikri yapılanmadır ancak bu fikri yapılanma toplumculuk ile desteklenmediği sürece yavan bir kavram ve hayvani bir bencillikten başka bir şey olamaz!
Toplumculuk; yaşadığımız toplumun her katmanından insanları kültürel, sosyal, ekonomik, milli ve dini yaşamlarını rahatça sürdürebilmeleri için gerektiğinde kişi olarak bazı haklarımızdan feragat etmemiz demektir.
Gerçek idealizm; küçük ve basit hesaplardan ziyade toplumu her konuda mümkün olan en iyi seviyeye çıkarmak demektir. Her ordunun bir komutanı olduğu gibi bu yolda da öncüler elbette olacaktır… Kendisine karşı yapılan hücumlara en iyi karşı koyan, inandığı değerler için yaşamayı ve inandığı değerler için ölebilmeyi meziyet haline getirmiş kişiler ancak bu fikrin öncüleri olabilirler. Fakat ne hazindir ki; en önde duranlar ilk gezlenenlerdir… Mücadele sırasında büyük kayıplar veren bir ordu nasıl bir öfke ve hırsla düşmanına saldırırsa bu fikrin adamları da aynı şekilde bilenerek yorgunluk ve güçsüzlükten sıyrılıp saldıracaktır!
Kür Şad, idealizmin tunçtan bir heykeli gibi çağlar öncesinden bugüne heybetinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bu gün hala yüreklerde kırk çerisiyle Çin Sarayını basmasının coşkusu yaşan mıyormu? Kür Şad kırk çerisiyle Çin ülkesine kafa tutarken neyi düşünmüştü? Bence düşündüğü şey; Çin ülkesini bir ağaç olarak tahayyül ederseniz gövdesine bir çentik atmaktı… Atılan bu çentik hem Çin ülkesini rahatsız etmiş hem de Çin esareti altındaki Türklerde bir heyecan uyandırmıştı. Kür Şad ve kırk çerisi geri dönüşü olmayan, uçmağın kaçınılmaz olduğu bu harekete kalkışırken bize idealizmin resmini çizmişlerdir. Özgür Türk milleti için kendini feda edebilmek coşkusuyla ölüme koşan Kür Şad ve kırk çerisine selam olsun…
Ya Ulubatlı? Hangi vicdani yaklaşım Ulubatlı’nın şahsi çıkarları için ölümle eğlenerek Bizans surlarına tırmanmış olduğunu söyleyebilir ki… Bütün hayatlarını cüzdanlarındaki paranın hesabını yaparak geçiren sürüngenler bu ulvi duygulara elbette yabancıdırlar. Her vazgeçiş yeni bir başlangıçtır, Ulubatlı kendinden, keyfinden vazgeçmiş Konstantinapol’ü İstanbul yapmak için hayatını ortaya koymuş, Peygamber(S.A.V.) Efendimizin övgüsüne mazhar olmuş bir mücadele insanıdır. Selam olsun Ulubatlı’ya! Selam olsun onu önder belleyen yiğit nesile!
Genç Osman için ne söylenebilir ki; tek kelime ile kararlı bir idealist. Yer yarılsa, gök çökse Genç Osman savaşacaktır, savaşmıştır. Hala bugün dillere destan olmuş bir marşa konu olmuştur serdengeçtiliği…
İşte toplumcu bir idealist için bu figürler tıpkı birer kutup yıldızı gibidir, kendisine yön tayin etmekte zorlanan idealist bu figürlere bakarak olaylar karşısında nasıl bir tavır takınacağını, nerde durup, nereye gideceğini belirleyebilir.
Dostlar, şimdi bütün siyasi ön yargılarınızdan ve gerçek bellediğiniz varsayımlarınızdan sıyrılarak, ideal yerine ülkü, idealist yerine ülkücü, ve idealizm yerine ülkücülük kelimelerini koyarak yazımı yeniden okuyunuz.
Zira ülkücülük; ülküsü uğruna tüm maddi gerçeklerden vazgeçebilme ve maneviyata teslim olabilme yeteneği ve kararlılığıdır.
20.05.2009/ Atabey TÜRKSOYLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.