- 1141 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
"BEN" DEĞİL "BİZ"/BİZ DEĞİL "HEPİMİZ"
Türkiyem bu kritik günleri aşacak.
Buna tüm kalbimle inanıyorum ancak
Her gün ,üzerimizde oynanan oyunlardan söz ediyoruz.Tv.lerdeki panellerde, açık oturumlarda, haber programlarında, gazetelerde ,aklı başında yazarlarımız, siyasilerimiz, emekli ordu mensubu, paşalarımız, kurmay subaylarımız durumun ciddiyetini anlatıyorlar. Eleştiri ve önerilerini aktarıyorlar.Can kulağıyla dinliyoruz. Tahlil ediyoruz. Okuyoruz, yazıyoruz.
SORU: ÇÖZÜM BULUYORMUYUZ ?
Artık ezbere, madde madde sayabildiğimiz bütün bu yanlışlara, ülkemizin, insanımızın karşı karşıya bırakıldığı ve seslerimizin, ikazlarımızın duyulmadığı bu ortamda, en büyük tehlikeyi ,aynı duygu ve itirazlar içinde olan kesimlerin birleşememesinde görüyorum.
Her birimiz, vatan severlikte , tezlerimizde, söylemlerimizde,birbirimizle yarış halindeyiz. Bu da güzel.Çünkü aklın yolu bir. Fakat Milliyetçiler, Ulusalcılar, kendilerini ne olarak adlandırıyor ise, bütün vatanseverler büyük ve muhteşem bir koro oluşturmak mecburiyetindeyiz. Bu mecburiyet kaçınılmaz ve elzemdir. Başka bir seçeneğimiz yoktur.
Bu durumda, her birimiz samimi olmak durumundayız. Aynı söylemleri, bir konağın çatısı altında yapıyoruz hepimiz. Fakat farklı odalarda , ayrı salonlarda toplanıyoruz.Çoğu zaman konuştuklarımız birbirimize ulaşmıyor. Bu odalara nifak için hariçten sızanlar, bu söylemleri kullanıyorlar ve bizleri birbirimize düsürmek istiyorlar.
Bu sefer ne oluyor ?
Karşılıklı olarak " vatan severliğimizi sorgular hale geliyoruz"
İşte asıl ve büyük sorun burada.
Birbirimizin samimiyetine inanmamız, desteklememiz gerekiyor.
Bakış açımızdaki küçük farklılıklar bizi bir araya gelip, tek ses, tek yürek olmaktan alıkoymamalı.
Her bir grubun ürettiği çözüm formüllerini karşılıklı dinleyip anlayalım.Hemen elimizin tersiyle itip, "siz eskiden şunu bunu yaptınız" demeyelim.
Bu ülkemize, toprağımıza, bayrağımıza ne yazık ki bizlerin eliyle yapılacak en büyük kötülük olur.
Aile içinde minik kırgınlıklar olabilir.Fakat bunlar hiç bir zaman aile fertlerinin birbirini inkârına ve haksız görme inadına kadar varmamalıdır.
Şimdi bunları ısıtıp ortaya koymanın zamanı değildir.
Davamız, birlik olmamızla kazanılacak bir kutsal emanetin mücadelesidir.
Birbirimizi etiketlendirmeyi bırakıp, bir akıl bir şuurla el ele verip harekete geçmek zamanıdır.
Eğer Vatan sevgimiz, toprak bütünlüğümüz, bayrağımız, ortak değerlerimiz, memleketi pazarlayanlara bir karşı durmamız var ise, ve bunda SAMİMİ isek, tek formülümüz vardır.
BEN değil BİZ,
BİZ değil HEPİMİZ olmalıyız.
Ceyda Görk
YORUMLAR
Türkiyem bu kritik günleri aşacak.
Buna tüm kalbimle inanıyorum ancak
Her gün ,üzerimizde oynanan oyunlardan söz ediyoruz.Tv.lerdeki panellerde, açık oturumlarda, haber programlarında, gazetelerde ,aklı başında yazarlarımız, siyasilerimiz, emekli ordu mensubu, paşalarımız, kurmay subaylarımız durumun ciddiyetini anlatıyorlar. Eleştiri ve önerilerini aktarıyorlar.Can kulağıyla dinliyoruz. Tahlil ediyoruz. Okuyoruz, yazıyoruz.
SORU: ÇÖZÜM BULUYORMUYUZ ?
Artık ezbere, madde madde sayabildiğimiz bütün bu yanlışlara, ülkemizin, insanımızın karşı karşıya bırakıldığı ve seslerimizin, ikazlarımızın duyulmadığı bu ortamda, en büyük tehlikeyi ,aynı duygu ve itirazlar içinde olan kesimlerin birleşememesinde görüyorum.
Her birimiz, vatan severlikte , tezlerimizde, söylemlerimizde,birbirimizle yarış halindeyiz. Bu da güzel.Çünkü aklın yolu bir. Fakat Milliyetçiler, Ulusalcılar, kendilerini ne olarak adlandırıyor ise, bütün vatanseverler büyük ve muhteşem bir koro oluşturmak mecburiyetindeyiz. Bu mecburiyet kaçınılmaz ve elzemdir. Başka bir seçeneğimiz yoktur.
Bu durumda, her birimiz samimi olmak durumundayız. Aynı söylemleri, bir konağın çatısı altında yapıyoruz hepimiz. Fakat farklı odalarda , ayrı salonlarda toplanıyoruz.Çoğu zaman konuştuklarımız birbirimize ulaşmıyor. Bu odalara nifak için hariçten sızanlar, bu söylemleri kullanıyorlar ve bizleri birbirimize düsürmek istiyorlar.
Bu sefer ne oluyor ?
Karşılıklı olarak " vatan severliğimizi sorgular hale geliyoruz"
İşte asıl ve büyük sorun burada.
Birbirimizin samimiyetine inanmamız, desteklememiz gerekiyor.
Bakış açımızdaki küçük farklılıklar bizi bir araya gelip, tek ses, tek yürek olmaktan alıkoymamalı.
Her bir grubun ürettiği çözüm formüllerini karşılıklı dinleyip anlayalım.Hemen elimizin tersiyle itip, "siz eskiden şunu bunu yaptınız" demeyelim.
Bu ülkemize, toprağımıza, bayrağımıza ne yazık ki bizlerin eliyle yapılacak en büyük kötülük olur.
Aile içinde minik kırgınlıklar olabilir.Fakat bunlar hiç bir zaman aile fertlerinin birbirini inkârına ve haksız görme inadına kadar varmamalıdır.
Şimdi bunları ısıtıp ortaya koymanın zamanı değildir.
Davamız, birlik olmamızla kazanılacak bir kutsal emanetin mücadelesidir.
Birbirimizi etiketlendirmeyi bırakıp, bir akıl bir şuurla el ele verip harekete geçmek zamanıdır.
Eğer Vatan sevgimiz, toprak bütünlüğümüz, bayrağımız, ortak değerlerimiz, memleketi pazarlayanlara bir karşı durmamız var ise, ve bunda SAMİMİ isek, tek formülümüz vardır.
BEN değil BİZ,
BİZ değil HEPİMİZ olmalıyız.
Ceyda Görk
Yazınızı buraya aktarmaya çalıştım. Fikirlerinize de katılıyorum. Dilerim bir gün başarırıız..