NiYeT ve NaSiP
her güne uyandığımızda, gün içinde birazda dünden kalma bir sürü planlarımız olur... bazılarımız unutmamak adına bunları (benim gibi) tek tek not da alırız.
ve not aldığımız halde bu niyetlendiğimiz şeylerin elbette gün akışı içinde nasip olup hepsini yaşayamayız. demekki işin sırrı not almada değildir.
ve tabiki sonuç istediğimiz gibi gerçekleşmeyince elimizde olmadan üzülürüz hatta kızarız ama kızdığımızla kaliriz. kul nasibine razı gelip susarsa muhakkak onun yararınadır.
çünkü kul acizdir ve hakkında neyin hayırlı olup olmayacağını bilemez. her şeyin en iyisini bilen Allah’dan başkası değildir.
an gelir bazı niyetlerimize fırsat oluşmaz, bazılarına zamanımız yetmez, bazılarına paramız kalmaz, bazılarınada sabrımız yetişmez. nihayetinde niyetimiz olsada nasip olup yaşanmaz ve buda takdir olunmadığındandır.
Allah’in takdiriyle ilgili beni üzen, düsündüren hatta kızdıran, sürekli yaşanılan bir hadisede suki; bazı kişilerin ’kader’ konusunda bilgisizliğinden, karşılaştığı her şeye isyan ve itiraz etmesidir ve bunu hem kendi yaşantılarında hemde bir başakasının yaşantısına karışmakla taşımaktadırlar.
bu meseleyi kendimden örnek vererekde yazabilirim. evliligimin başlarında sadece iki çocuk arzu etmeme rağmen, nasibimize üç kız bir erkek çocuğumuz olmuştur. 3. numara aysu doğduğunda yakın çevremden Allaha isyan, şirk tarzında ve benide kıracak cinsden laflar çok edildi.
biz eşimle hiç bir şekilde şikayetçi olmamamıza rağmen, yine kız olduğu için üzüldüğümüzü düşünen bir kac cahil ’bana ver’ der gibisinden laflar etti ve buda beni çok kırdı, Allahı ne kadar gücendirdi kimbilir.
ve 3 sene sonra 3 kızdan sonra kerem ismini verdiğimiz erkek çocuğumuz olunca milletin telaşı dahada başkalaşti. bazıları, erkek olana kadar çocukmu yaptın v.s sözler. bir diyeride ne zorun vardı 4 çocuk yaptın gibisine laflar edildi.
iyi ve kötü amellerimiz haricinde, bizler sahip oldugumuzu sandigimizin aslinda birer emanetcileriyiz ve bu maalesef unutuluyor. ve öyle oluncada bu gibi konular sıkca yaşanıyor.
şayet Allah nasip etmeseydi, ben bir insanın ’i’sini dahi yapabilirmiydim. eger burda, karar bana verilmiş olsaydı şayet, gözünün renginde, boyunda, huyunda söz hakkım olmazmıydı. vede en önemlisi kızmı erkekmi, kaç çocuk istediğim sorulmazmıydı.
böyle cahilane sözler eden insanımız, Allah’ın ol deyince her bir şeyin olduğunu ya bilmiyorlar yada çabuk unutuyorlar. zaten işin aslı, bilmekle sınırlı değildir. kişi bildiğine inanmıyorsa o bilgi boşadır ve gün gelir kişiye tuzak olacaktır.
O’ki kimini kısır bırakarak imtihan ediyor, kimini çok çocukla imtihan ediyor. v.s. mülk O’nun kararda O’nun olacaktır elbette, itirazı olan başka kapıyada gidebilir şayet varsa gidecek kapısı.
niyetlenilen şeyler kul için o anda gerçekleşmemesi ve hatta hic gercekleşmemesi hayırına olabilir veya niyetimizin dışında gerçekleşen olaylar kabul etmesekde ancak kulun yararınadır ve burda algılayamadığımız nice inceden sırlar gizlidir.
şayet niyet nasiple buluşmazsa kulun söyleceği bir söz varki, oda "Allah en iyisini bilir, nasip etmediyse bir bildiği vardır " deyip ona teslim olup güvenmektir.
Rabbim yaşadığım sürece beni öyle törpilediki, yaşadığım her bir zerreyi, kötü görünüp beni ağlatıp üzdüysede hayırıma yormayı öğrendim.
çünkü yaşanan nice şerli olayların ardından, her şeyin hayıra ve güzele vesile olduğunada şahit oldum.
ve...
unutmadan sunuda yazmak istiyorum; Efendimiz buyuruyorki "kişinin niyeti neyse eline gecende odur." başka bir hadisdede " ameller niyetlere göredir" deniliyor.
bu demek oluyorki, kişi niyetlendiği hayırlğı ve güzel bir işde, gercekleşmese bile amel defterine iyilik yazılıyor.
cümlemize, niyetlerin halis ve nasibin hayırlı olanını diliyorum. selam ve muhabbetle kalın.
Şahinde Hülya Kahraman / 19.5.2009
YORUMLAR
AHMED HULUSİ yazılarıyla tanışmış bir kişi nasıl da belli oluyor.
Kafasında KADER meselesini anlayabilen bir kişi düşüncelerinde tutarlı oluyor bunu sizde de gördüm kutlarım
Cahil kişiler sizi üzmüşler maalesef.
Bu cahil kişiler Şaban ayının 15. gecesi olan BERAT gecesinden habersiz kişilerrdir
Berat gecesinde o yıl doğacaklar ve ölecekler belirlenir listelenir
Anlayana bu yeter sadece
Allah çocuklarınızı size bağışlasın yuvanızda mutluluk hakim olsun inşallah
Hayatta peşin yargılı olmamayı insan benimsemeli.Allah bile insanı yaptığı şeyden hemen ceza ve ya mükafat vermezken niyedir ki biz aciz bir kul iken hemen yargılama gereği duyarız.Aslında bakıldığında gerçekten bizim için hayır görmediğimiz şeylerde bir sınav vardır.ama bunu idrak etmek zordur biraz.Çünki insani kaygılar ve sabırsız hallerimiz bunu görmemize engel olur.
Bir insan hasta ise ve onun ilacı mevcut ise,o ilacı kullanmalı ve şifayı Allahtan sonra dilemeli.İlacı kullanmayıp şifa beklemek birebir Allah'ın rahmetine anında zuhur etmesini dilewmek olur.Ama Allah bunu vesile yolu ile vermişken sana ,sen kendini ne diye zora sokacaksın ki.işte burda ki anlattığım konuda kaderci yaklaşım ve Allah'ın dileğinin olması basitçe anlattım.
amellere niyetlere göredir. gerçektende öledir.Düşünün bir dul kadın var.muhtaç ama çok güzel.birde çocuğu var.siz bu çocuğu okutmak istiyorsunuz.ona bir şekilde maddi katkıda bulunuyorsunuz.bu çok güzel bir davranış olur.ama bu yardımın altında ki niyet düşünce o dul ve muhtaç kadından bir şekilde faydalanmak için bu yolu seçmekten geçiyor ise.o zaman çok kötü bişey ortaya çıkar.işte niyet burda öne çıkmaktadır.
Düşünün bir insan camiide sürekli namaz'a katılıyor.Namazı hiç geçirmiyor.Bu çok güzel bir davranış olur.ama o namazda zengin makam sahibi insanlar vardır.ve siz bir şekilde camide o insanlarla diyalok kurarak ilerde sağlam bir iş ve kariyer hesaplıyarak o camide namaza devam ediyor ve Allah'ın rızasından evvel onu gözetiyorsanız.bur da da bir niyet bozukluğu ortaya çıkar.
Yada borcu olan biri sizden gelip para istese borç olarak.sizde veririm tabii deseniz bu iyi bişeydir.ama bu parayı gecikmeli ödersen faiz farkı alırım derseniz,burda niyet bozulur. bunu gibi birçok benzeri vardır.Yeterki etrafımıza bakalım o göz ile.
Allah'ın takdiri hususunda da bir kabul etme veya inkar etme durumu vardır.burda kadercilik ve isyancılık ortaya çıkar.Allah kıyame 36 ayetinde
''İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! diyor
mü'minun 115 ayet te ise:
Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? *
buyurmaktadır.
yani hiçbirşey sebebsiz değil.onun için tefekkür etmeliyiz.Bize şer gibi gelen şeylerde mutlaka bir hayır vardır.Ancak sabredemeyip isyan edenler bunu göremez.
İnsanlar genellikle dünyada zenginlik,güzel bir eş,evlat,makam,güç vb. şeyleri ister ve mutluluk diler.ama bunları eline geçirdiğinde geçmişte bir çok insan da olduğu gibi helaka gider.Bir bakın tarihe helak olanların içinde ne kadarda bu şeyleri elinde tutupta böbürlenenler helak olmuştur.
Bu saydığım şeyler kötü şeyler değildir.ama insanın nefsi bunlara köle olur.Allah'a köle olcağına dünya malına köle olur.işte Allah da bu sebebten kahhar sıfatı ile o insanları kahreder.
Yukarda yazarın yazdıklarına katılmamak mümkün değil ve bir kaç örnek ile onun bu duruşunu doğru bir şey olduğu kanısındayım.Allah kimsenin niyetini kötüye yormasın.Yüreğinize sağlık .Dua ile kalın...