- 664 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENE SENEYE YAKINDIR - hanaklı aşık mazlumi- ard. öyk. 26 (kitap22)
Me’met Azeri’nin anısına
...
1899 yılı
Sene seneye yakındır.
1900 yılı senesi...
Güneş Hanağın kendi güzelliği içerisinde şafaklıyor.
Ağartılarıyla bir bir tan’ı aşıp adladı. Son ufuğu son sinoru.
Kim bilir neyin ne olacağını?
Kimin ne olacağını?
Uçsuz bucaksız Orta Hanak uçan- uçamayan bir küçücük kelebek için ucu bucağı olmayan Orta Hanak.
Ahmet adında Mazlumi isminde bir delikanlı.
Tekeş tan’ın şafağında ışınlar gözüne doluştukca kipriklerini kırpa kırpa bakındı.
O güneşin başka ışıkları başka yerde aynı güneşten gelme ışıklarıyla Ahıska’da HAYATLI evin bahcesinde... sessiz sedasız aydınlık başlamıştı.
" BUGÜN BEN BİR PERİ GÖRDÜM
SIRMA SAÇIN TARAR GEZER
BÖLÜP DÖKMÜŞ SAĞA SOLA
DAL GERDANDA ÖRER GEZER"
Bahçenin ortasındaki ceviz ağacı dallarına asılan ışıntılar dolanı dolanıp yaprakların arasından altından yanından yorasından inip yerdeki kameriye’yi andıran tahta masaya dizili adamın başından aşağı şır şır dökülüyordu.
" EL BENİMDİR ETEK SENİN SULTANIM
ELİM KES ETEĞİN KESME SEVDİĞİM "
Güneş dört adamı sularıyla ışıl damcalarıyla boydan ayağa yıkıyordu. Hanak’ta Mazlumi Ahmet’i Ahıska’da üç dev’i...
1900’ler...
Dağlar taşlar...
Menekşeler sarı çiçekler umurunda mı?
Taş toprak insanoğlunun halinden bilir mi?
Umurunda mı çiçeğin dünya?
" EY DAĞLAR YAR SEYRANA ÇIKIPTIR
ÖZ ÖZÜNE DEĞİL YENGE ÇIKARIR
GEYİNMİŞ KUŞANMIŞ TÜRLÜ LİBASI
İNCİSİ MERCANI DENGE ÇIKARIR "
Orta Hanaklı Ahmet
Bir dağında dağ’da: Ilgar Dağında.
Ilgar’da çiçekler yeşil bitkilerin yeşil renginde buna üstlük dikine dikine gülüşüyorlar. Sarı kırmızı kızıl al; kahkahalarla kahkaha atıyorlar. Çiçek ne de olsa!
" ÇOKTUR GAM FİRAKIM İÇMİŞİM ZEHRİ
TARÜMAR OLMUŞTUR BU GÖNLÜM ŞEHRİ
ELİN SİTEM SÖZÜ FELEĞİN KAHRI
İNSANIN BAĞRINI ACI DAĞIDIR"
Gelincikler kalağey açılmış serilgin!
Valalar ucucuna bağlı eklengin!
Yeşil kırmızı nasıl açıyor bir birini !..
Ilgar’da senenin çiçekleri
Halı duvarda asılı. Gont’un başında pencereden sızan huzme Ahmet’in peykede yatıp kalktığı; dip köşede yayılı sarılı halılara eremedi. Dürülü halılar yüklükteydi; onlara hiç erişemedi!.. Çiçekler gece gündüz ve akşam sabah; yazın kışın gözlerde sarı çiçek şeklini göz görende:
" Arkasından çiçek varsa güneşte vardır deyip kavramsal tümleyiş ile karanlıklar ayıldı."
Ahmet Mazlumi mahlasını sekili odada aldı.
Aşhana’nın önünde ki oda da: Halıların çiçekleri halıdan çıkıp seyirci oldular.
Kudret Mektebini okuduğu yerde. Halının mıydı sarı çiçekler! Ilgarın mıydı? Ilgardan mı halıya getirmiştiler sarı çiçekleri?..
Kim bile?..
Ahmet’i anası dümsükledi. Uyandırdı.
Gözünü açtı. Çiçekler halılara henüz konmuştu.
Asuman’a çıktıkları çiçekler. Onlar da yorulmuştu. Helekten düşmüştüler. Nal mıh kesmişdi çiçekler. Asumanın duvara asılı resim gibi görkeme asılı derya deniz olduğunu görmüştü. Ahana deniz!
Anası:
- Ola ciğerize ataş düşmiye kalksaza! NAHIR geldi!..
BU GELEN NAHIR MIDIR?
AY MARAL MARAL
SARALAN TAHIL MIDIR?
KIZ MISIN GELİN MARAL
BU DAĞDA MARAL GEZER
TELİNİ TARAR GEZER
DAĞ BİZİM MARAL BİZİM
AVCI BURDA NE GEZER
Hanaklı Mazlumi uyandı: Ay bacayı savuştu. Ozanlık derdine düşmüştü bir kerre. Kaç mal nahırı gelip sağına kapıda bekleşecekti.
HERCAİ SÖZLERDEN DEM OLDU BAŞTA
SALAĞAN ADAMIN YÜREĞİ TAŞTAN
BET NAZAR KOMŞUDAN YAMAN KARDAŞTAN
KADİR BİLENLERİN İTİ YAHŞİDİR.
Ahıska’ya vasıl olamadı...
Ilgarı aşamadı...
Ağaçların yaprağında çitti- kukku oynayan ışıkların altında kameriyede de oturamadı...
Hanak’ta kaldı...
Hanağın Büyük Ozanı MAZLUMİ’Sİ olarak anıldı.
Nur içinde yatsın.
MAZLUMİ DALIPSIN FİKİRE GAMA
YETMEDİK BİR YERDE SOHBETE DEME
AÇIP YAR VASFINI HER YER DE DEME
ALEME SÖYLENİR DİLLERE DÜŞER.
YALÇINER YILMAZ
12/05/2009
GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.