Ben bir Anayım Anadoluda, Mezarım sahipsiz
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Anayım ben anlıyor musun? Üşüyorum mezarda, İkliminize ihtiyacım var, gönlünüzün sıcak yerlerine alın beni. Yüreğinizin ince tüllerine sarın, üşüyorum... Soluğum dumanlı soğuk bir kış mevsimi. Duyuyor musunuz?... Bu kuş uçmaz kervan geçmez diyarlarda kimsesiz bıraktınız beni… Dilsiz ve sükut… Sancı dolu, acı dolu, keder dolu bir kısık feryat’ım şimdi...
Anayım ben ey oğulcuklarım, kızlarım, kızanlarım, çocuklarım, ben Perihan Ana bu yerlerin öz Anası, bu yerlerin öz gelini, bahtsız, kimsesiz, tesellisiz kalmışım şimdi... Nerdesiniz?
Hasta yatağımda kıvranırken de yoktunuz, mezarım kazılırken de, mezarımın üzerini otlar kaplarken de yoksunuz....
"Yaşlı bir çınarım ben ulu mu ulu
duyun beni ey, tanıyın beni
ben Zaza güzeli, ben kürt kızıyım
ben yörük esmeri. ben laz gelini
ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim
kıbeleyim ben, helenim, belkısım
kezbanım, nergizim
mezopotanyayım, likyalı prensesim
fatmayım, emineyim, cankızım
namert ellerimle doğurdum sizi
duyun beni tanıyın beni
ben Anadoluyum"
Ben Kezban nine, Perihan Ana Cafer ağanın yeni gelini, Anadolunun özbeöz Anası. Bahar kadar güzelim, toprak kadar kavruk, dünya kadar yaşlı... Munzur kadar acılı... Nerdesiniz?... Terkedip gittiniz buraları...
Ben kocası savaşta dönmeyen Peri gelin, ben gencecik oğlunu yitirmiş Gülsüm Ana, ben Sırma teyze, ben Periza Ana, Elif Ana, ekmeğinizi pişiren, çamaşırınızı yıkayan, sizi doğuran, üzerinize titreyen Zilif Ana...
Ben bir Anayım anadoluda
yas içinde yaşadım, karalar içinde
her gün küçük çocuğumu kilitleyip evime
yanıma alıp kızamıklısını her sabah
belime bağladığım ekmek çıkınıyla
çapaya, çifte, oduna gittim...
Şimdi kanadı kırık kuş olmuşum üşüyorum mezarımda, üzerimde bir dua okuyan, hani yılda bir kez de olsa bir anan, arayan, soran yok. Üşüyorum mezarımda...
Sesinize hasret kalmışım. Öyle kimsesiz, yetim, kadersiz... Ah ne kadar da uzağımdasınız.... Bilemezsiniz? Ana yüreği nasıl yanar, anne kokusu nedir? Unuttunuz hepsini.
Bilemezsiniz sizi dokuz ay karnımda nasıl taşıdığımı, hastalandığınızda dizlerime yatırıp uyuttuğumu, şefkatli ellerimle saçlarınızı nasıl okşadığımı, beşiğinizi sallayıp ninniler söylediğimi sabahlara kadar, sizin için gülüp, sizin için ağladığımı...
Ben bir anayım Anadoluda
yoksuluk içinde yaşadım, yamalı giysiler içinde
kazma saplarında, buğday başaklarında
haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime
orak biçtim tarlalarda
ellerim nasır, tabanlarım yarık
çatlak çatlaktı dudaklarım
demedim kimseye niye çatladığını...
Bilemezsiniz ana yüreği nasıl ağlar, nasıl yanar cayır cayır, nasıl ızdırap damlar gözlerinde yavrusu ayrıldığında, bilemezsiniz?... Bilemezsiniz hastalandığınızda, okula başladığınızda, askere gittiğinizde, kızını gelin verdiğinde, asker mektubu aldığında nasıl ağlar bir Anne?...
İşte güz geldi yine, yine yoksunuz. Dökülen her yaprak yaralıyor yüreğimi, nasıl da üşürüm kimsiz, kimsesiz, sahipsiz...
Mezarımın üstünde solan gül, boyun büken sümbül nasıl da burkuyor içimi. Gözümden her damlada fırtınalar eser, haykırır başı karlı dumanlı dağlara.. Üzerimde geçip gittiğinde Turnalar, kanat çırpışını duyduğumda nasıl da özlerim sizi, nasıl da haber bekler gözlerim...
Gelmeseniz de yanı başıma yılda bir kez de olsa, yine canınız yandığında Ah! Anne diye haykırdığınızda içim parçalanır....
Taş olsam dayanırım, toprak olsam dayanır
ama ben bir anayım
Bir an olsun aklımdan, yüreğimden çıkaramam sizi. Ben Anne’yim. Anadolu’yum yani hep sizi düşünen.... Sizin için üzülen... Bilmelisiniz ki, en sıkıntılı anlarınızda, etrafınızda kimsenin bulunmadığı anda hep yanınızdayım, sizinleyim, ben anayım çünkü.... Anneyim ben, annelerin en acılısı en fedakarı... Anneyim ben, sevgiyim, şefkatim, baştan sona hasret....Ah bir bilseniz aklımdan neler geçer? Yüreğimde neler var? Bilemez siniz?...
Koyunlarım, kuzularım dağılmış, kurt dalmış sürüme yoktur sahip çıkanım, ocaklar sönmüş artık duman çıkmıyor bacalardan... Dağlar ıssız, hasretler susuz... Kapılar kilitli, Köyler viran, kuşlar eskisi gibi ötmüyor artık...
Ben bir ölüyüm artık, sahipsiz yıkık bir mezar... Bir rüzgar kokunuzu getirir bazan yüreğim sızlar... Hayalinizi görürüm bazen, dokunmak isterim dokunamam, ellerim bağlı, kollarım kırık... Konuşmak isterim konuşamam, dillerim bağlı... Ağlarım öylesine sahipsiz, öksüz, kimsiz, kimsesiz...
Her sabah rüzgarında titrer yüreğim mezarımın üstündeki otlar gibi... Üşürüm öylesine, üşürüm... Üşürüm... Nerdesiniz...
"Anne girdin düşüme.
Yorganın olsun duam;
Mezarında üşüme".
diyen kimsem yok artık...
Nuri CAN
www.nurican.com
.
YORUMLAR
Yaslı Gelin
Ben bir kadınım Anadolu’da
Ben bir kızım Anadolu’da
Doğmadan solmuş yıldızım
Anamın ak sütü gibiyim
Suçsuzum, günahsızım
Doğmuşum ahırda,büyümüşüm yabanda
Mektep yüzü görmemişim
Satılmışım mal gibi, tarla gibi
Al demişler almışım, kal demişler kalmışım
İnsan değilim yeryüzünde
Çağımın gerisinde kalmışım
Bahtsızlığım ’EZO GELİN’lerde’ türküleşmiş
Ben bir kadınım Anadolu’da
Yoksulluk içinde yaşarım
Yamalı giysiler içinde yaşarım
Baharımı yaşamadan kararıp kalır düşlerim
Kazma saplarındayım, buğday başaklarında
Haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime
Orak biçerim ağa tarlalarında
Ellerim nasır, tabanlarım yarık
Çatlak çatlak dudaklarım
Demem kimseye niye çatladığını
Küskünlüğüm kendime,küskünlüğüm hayata
Küskünlüğüm dünyayaya
Küskünlüğüm kavruk bir boskır çiçeği
Ben bir kadınım Anadolu’da
Yas içinde yaşarım, karalar içinde
Hergün küçüçük çocuğumu kilitleyip evime
Yanıma alıp kızamıklısını her sabah
Belime bağladığım ekmek çıkınıyla
Çapaya, çifte, oduna giderim
Son çocuğumu tarlada doğurup
Can veririm boskırın kollarında
Gelmez kimseler imdadıma
Ben bir anayım Anadolu’da
Umudum harman yeri,saçlarım süpürge
Yangınlı sevdaların yurdu yüreğim
Bereket memelerimde savrulur
Göğsümde beslenir Türkiye
Kitaplar yazmaz beni, şairler tanımaz
Yanlızca bir simgeyim
Ben bir anayım Anadolu’da
Ben bir bacıyım
Yaralı yüreğim, paramparçayım
Kah zincire vurulmuş bir köle, kah baş tacıyım
Kah gözyaşıyım, kah acıyım
Ağıtlar dudağımda kanar, ırmaklar çığlığımda
Taş olsam dayanırım, toprak olsam dayanırım
Ama ben bir anayım
Dağlarımca oğullarım ,dağlarımca kızlarım var
Yaşlı bir çınarım, ulu mu ulu
Gövdem ihanetlerin izleriyle dolu
Öfkem bu çileyi reva görenleredir
Duyun beni, tanıyın beni
Ben Zaza güzeli, ben kürt kızıyım
Ben yörük esmeri, ben laz geliniyim
Her zulme boyun eğmiş, her çileyi çekmişim
Her acıya razıyım
Bağırsamda duyulmuyor sesim
Kıble’yim ben, Helen’im, Belkıs’ım
Kezban’ım, Nergiz’im
Mezopotamya’yım,Likyalı prensesim
Fatma’yım, Emine’yim, Cankız’ım
Namert ellerimle doğurdum sizi
Duyun beni,tanıyın beni
Ben Anadolu’yum Anadolu
Gencecik ölümlerin yaslı gelini
(Bu yazı alıntıdır)
Bu anlamlı güzel yazınız günün yazısı seçilmiş ama ne yazık çok fazlada ilgi çekmemiş olacak yorum yetersiz kalmış.
Bende yukarda eklediğim buna benzer bir yazı eklemiştim sayfama. O zamanda pek ilgi duyan olmamıştı. Buna üzülmüştüm.
Oysa ne güzel anlatılmış anadolu kadınımız, annelerimiz..
Yinede günün yazısı seçilmiş olması sevindirici. Kutluyorum kaleminizi....sevgilerimle...
Sevay tarafından 5/10/2009 1:07:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şimdi kanadı kırık kuş olmuşum üşüyorum mezarımda, üzerimde bir dua okuyan, hani yılda bir kez de olsa bir anan, arayan, soran yok. Üşüyorum mezarımda...
Sesinize hasret kalmışım. Öyle kimsesiz, yetim, kadersiz... Ah ne kadar da uzağımdasınız.... Bilemezsiniz? Ana yüreği nasıl yanar, anne kokusu nedir? Unuttunuz hepsini.
..........
GÜNÜN YAZISIYDI...
Hiç bir anne üşümesin..Ana dolu Anadolu'da, doğuda batıda, uzakta yakında, üşümesin Anneler..Kalmasın yorgansız..Kalmasın goncasız...Kalmasın duasız...
* ANNE GİRDİN DÜŞÜME
YORGANIN OLSUN DUAM
MEZARINDA ÜŞÜME *..............CENNET ANALARIN AYAĞI ALTINDA SERİLİ İKEN ÜŞÜMEZ CENNETİN ANALARI..
ÜŞÜTMEZ YÜCE MEVLA ANALARI...
KUTLARIM GÜZEL YAZINIZI...