- 917 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
O, YALNIZLIKLARIN YAZARIYDI... (Denemelerim)
DENEME
Birkaç gün önce bilgisayar ekranını kararttığı zaman, sabahın ilk saatleriydi. Ak-şam, geç saatlerde günün yorgunluğu sebebiyle, isteksizce oturmuştu bilgisayarının önüne... Mevsim güzdü.. Aylardan Aralık., bir Cumartesi günüydü...Biraz zorladı kendini.. Yazmakta olduğu yeni kitabına, birkaç sayfa daha yazı yazdı. Biraz daha yazdı... Çalıştığı kitabın dosyasını kapattı. Şiir kitabı çalışmalarının olduğu dosyayı açtı. Birkaç şiir de oraya yazdı. Amma olmuyordu...İçinde bir boşluk vardı.
Yaptığı işler zevk vermez olmuş, onun içindeki boşluğu dolduramıyordu. Ne yapabilirdi gecenin bu geç vaktinde? Gariplik, yalnızlık yine çökmüştü omuzlarına... Hiçbir arkadaşının, gece kahveye çıkma alışkanlığı yoktu.. Kendisinin de yoktu..? Kentin, Şairler ve Yazarlar Derneği vardı ama geceleri, orası da kapalı oluyordu. Zaten gece saat: 21.00’den sonra derneğin bulunduğu pasajın, dış kapıları kapatılıp, kilitleniyordu.. Derneğe, bir lokal açamamışlardı. Derneğin gücü yoktu.. Yoksuldu. Bazen, büronun kirasını bile ödemekte zorlanıyor, bağış alarak götürmeye çalışıyorlardı.. Onun için, çok istemelerine rağmen, dernek lokalini açamamışlardı. İşte ondan evde hapis kalmış, içindeki boşluğu doldurmaya çözüm bulamamıştı.
Bir son çare gelmişti birden aklına... “ Şu bilgisayarın msn’ ni açayım da, belki bir-iki arkadaşla çetleşirim..” diye, düşündü. E-mailini yazıp, şifresine girerek, msn’ yi açtı. Birkaç arkadaşına mesaj gönderdi. Arkadaşların hepsi “çevrimdışı” gösteriyordu.. Kapalı durumdaydılar. Gönderdiği mesajların sonunu beklemeye başladı... beklerken de, öykülerinin bir dosyasını açıp, aklına gelen bir öyküyü yazmaya başladı. Bu öyküsü de, yaşanmış olaylardan yola çıkılıp, düzenlenen bir öyküydü. Yaşanmıştı... Yaşanmaktaydı.
Öyküdeki bayanın deniz yeşili gözleri vardı. “Yosun Yeşili” de denebilirdi o yeşillere...Gencin yalnız kaldığı aşkında, tek taraflı bir şarkısı vardı. O yosun gözlüsünün aşkına, hep o güzel şarkıyı söylerdi.. Düşmezdi dudaklarından...
“... Kapat gözlerini kimse görmesin
Yalnız benim için bak yeşil yeşil
Gözlerin kimseye umut vermesin
Yalnız benim için bak yeşil yeşil..”
İşte, bu şarkıydı dilinden düşmeyen.. Her yerde, her zaman söyler olmuştu... Seviyordu delilercesine... Seviyordu. Efkara geldi, şarkının sözlerini mırıldanırken... Yalnız odasında, yüksek sesle, kendisi duyacağı kadar bir ses tonuyla bağırdı:
-Seviyorum ulan!... Seviyorum işte. Ötesi var mı!? Her gün sitem etsen de, her gün kan kustursan da, kurtuluşun yok.. Seviyorum. Seviyorum işte... Deliler gibi.
Bu derece ilerlemişti sevdası gencin. Yosun gözlü güzel ona, çok acı çektirmişti. Hep üzüyor, hep kırıyordu... Karşısındaki kişinin kendisini deliler gibi sevdiğini anlıyor, biliyordu. Fakat, yine de yapacağından geri kalmıyordu. Sanırım; karşı cinslere acı verip, işkence edercesine üzmek bir bakıma ona, haz veriyordu... Hoşuna gidiyordu. Kadınların; tarih boyu erkekler tarafından ezilişini hazmedemiyor, kabullenemiyor, gurur meselesi yapıyordu... Bunu acısını da, seven erkeğinden almak istiyordu.
Genç adam bunları aklından geçirirken, “Hocam..” dediği, bir arkadaşı aradı. Onunla bir süre yazışıp, çetleştiler. Bir süre sonra bir başka arkadaşı devreye girdi. İki tarafla da çetleşiyordu.. Sık sık gelen sorularla bir hayli boğuştu. İki tarafa da yetişmek zor oluyordu.. Sonra bir üçüncü kişi, çetleşmeye girdi. Artık; üçüne yetişmek çok daha zor hale gelmişti.. Hem de bu üçüncü kişi, Yosun gözlüsü idi... Yine gecenin bir vaktinde aklına esmiş, bilgisayarın başına geçerek aramıştı yazarı...
O, öyleydi işte... Zaman zaman aklına ne eserse, canı ne isterse yapardı. Şuan, bilgisayar başındaydı... Ve, cetleşmek istiyordu. İsteği, yerine gelmeliydi.. Gelecekti. Yalnızlığın adamı yazar, içinde bir heyecanla:
-Merhaba, güzeller güzeli.. İyi akşamlar. Yoksa geceler mi ? deseydim, diye
yazdı. Öte yandan diğer iki arkadaşı msn’den sıkıştırıp duruyor, açmasını, cevap vermesini istiyorlardı.
Yalnızlıkların yazarı kısaca, onlardan tek tek izin alıp onlarla çetleşmeyi bitirdi. Kaldı Yosun gözlüsüyle... gecikince yosun gözlü, bozuldu.
-Galiba çok meşgulsün, ben gidiyorum. Hoşça kal... diye, yazınca: acele olarak tuşlara saldırıp:
-Geldim...Geldim. İşte buradayım diye, yazdı.
Birkaç gün önce; burcunu sorup öğrenen, doğum günü, ayı ve yılını soran Yosun Gözlü güzel... Burcunun özelliklerini araştırıp, öğreneceğini ona söyleyip, yazdıracağına söz vermişti..
-Hazır mısın yazmaya? Burcunu araştırıp, öğrendim, dedi.
-Benim yazmama gerek yok. Zaten biliyorum. Bilinç altıma, usuma yaza-rım, demişti. O saymış, o da doğru olanları onaylamış, yanlışların yanlış olduğunu söylemişti. Uzun süre bu şekilde yazıştılar.. Vedalaştıkları zaman, sabahın ilk saatlerine gelmişlerdi.
Yalnızlıkların yazarı, içindeki boşluğun o olduğunu anladı... Demek onu sıkça düşünüyor, onsuz olamıyordu artık. Onun tutkunu, bağımlısıydı artık. Yalnız yatağına uzandığında onun için ne hayaller, çılgınlıklar canlanmıştı usunda... Farkında olmadan bilinç altı, onunla doluymuş meğer... Dudaklarında; tatlı bir bıyık altı tebessümü belirdi... Az sonra, uyuya kalmıştı. Yüzünde huzura ulaşan, rahatlayan insanların tatlı ifadesi vardı. Sabah güneşi doğduğunda onun yüzündeki o gülüşüyle yakaladı.
Suat TUTAK
O, YALNIZLIKLARIN YAZARIYDI... (Denemelerim) Yazısına Yorum Yap
" O, YALNIZLIKLARIN YAZARIYDI... (Denemelerim)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.