- 560 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İDAM CEZASI VE AF
Şu Mardin katliamı!
Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Tam 44 kişi acımasızca, hunharca, vahşice katledildi.
3-5 kişi tarafından katliam yapıldı. Olayın ne için meydana geldiği anlaşılamadı. Çünkü, kan davası, töre olayı ya da menfaat bölüşümündeki uyuşmazlık gibi sebepler olayı açıklamıyor. Böyle açıklamalar olsa bile, zaten bu katliamı haklı görmemize asla sebep teşkil edemez.
Yetkililer, psikologlar, sosyologlar, güvenlik kuvvetlerinin mensupları hep bu konuyu tartışıyoruz. Acaba neden yapıldı, nasıl oldu?
Bence bundan sonra ne olacak konusu tartışılmalı. Dersler çıkarılmalı. Bu menfur olayın gelecek nesilleri de intikam hisleriyle etkisi altına almasını önleyecek tedbirler alınmalı. Bu tedbirler sadece katil zanlılarının köydeki yakınlarını muhafaza altına alarak, ya da köyden onları çıkararak alınmış olamaz.
Diyeceksiniz ki, başka ne yapabiliriz? Bu insanlara ömür boyu bir güvenlik görevlisi tahsis edip korunmalarını sağlamamız mümkün değil ki?
Elbette bu veya benzeri tedbirler alınmasını istemek akıl ve mantığa ters olduğu gibi tatbik kabiliyeti de olamaz.
İnsanın aklına iki tane tedbir geliyor:
Birincisi nesilleri eğitim yoluyla şuurlandırmak…
İnsanlara maddi ve manevi mesuliyet duygusunu aşılamak, Allah korkusunu öğretmek, kapısına ömür boyu bir jandarma koymayı düşünmek yerine doğumundan ölümüne kadar onu murakabe edecek bir jandarmayı kalbine yerleştirmek. Bu günkü eğitim zihniyetiyle bunu ne kadar yapabilirsiniz tartışılabilir.
İkincisi ise şudur:
Mardin olayları benzeri, ya da başka mekanlarda başka hunharlıklar neticesi, hiçbir hafifletici sebeple vicdanların galeyanını dindiremeyecek derecede yapılan bu tür vukuatlarda, gerek kamuoyunun, gerek maktul veya mağdur yakınlarının acılarını bir nebze olarak azaltacak sonuçların olması gerekir.
İnsanlar faillerin, yapılan yargılamaları sonunda hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını beklemektedir.Vicdanlar ancak böyle sakinleşecektir.
Siz Avrupa Birliği’ne uyum sağlayacağız diye idam cezasını kaldırdınız. (Gerçi Avrupa Birliğine uyum sağlamak için değil de, terörist başının kurtarılması için bunu yaptığınızı iddia edenler de var.) Bu yargıladığınız insanlar şayet suçları sabir olursa, en çok müebbet hapse mahkum olacaklar. Daha sonra da bir seçim sonucu, ya da toplumu etkileyen bir olay sonucu çıkarılacak bir afla salıverilecekler.
Mağdur yakınları ve kamuoyu bununla tatmin olabilir mi? Kan ve intikam davalarını böyle çözebilir misiniz? Ma’şeri vicdanı böyle tatmin etmeniz mümkün mü?
Ben ceza hukukçusu değilim, hatta hukukçu da değilim. Lakin söyler misiniz, bu günkü geçerli müeyyidelerle bu işin gelecek nesilleri de mahvetmesini önlemeniz mümkün mü? Siz mantık yürütün. Hem canilere katillere, eşkıyaya, ya da mütecavize hak ettiği cezayı veremeyeceksiniz, hem de mağdur veya maktul yakınlarına hiç sormadan, onların olurunu almadan aflar çıkarıp bunları toplum içine geri salacaksınız.
Bırakın ön yargıları! Bırakın falanca veya filanca topluluğa uyum sağlamayı, kendi toplum yapınızı düşünün! Hem eğitim sisteminizi, hem de ceza ve infaz hukukunuzu düşünün!
Hiç olmazsa bu sefer şapkanızı önünüze koyup yeniden düşünün!..
www.ekremsama.com
YORUMLAR
değerli hocam...
yazınızı noktasına virgülüne kadar okudum ve altına imza atacak kadar da doğruluğuna inanıyorum...
bu tür konular hakkında benim naçizane düşüncem şudur ki; maalesef katliamın bulunduğu yöre ve civarından başka hiçbir yerde bu tür olaylar olmamaktadır ve olmasına mümkün değildir...Zira; bu eylemin içinde, takip ettiğim kadarıyla binbir türlü alavere dakavere türü durumlara (kaçakçılık, toprak uyuşmazlığı v.s. gibi) namus işinide kattılar ve işi içinden çıkılmaz bir duruma götürdüler...
Şimdi devletin bu noktada yapabileceği şeyleri siz gayet güzel izah ettiniz ve haklı olarakda bunların mantıksız olduğunu gayet güzel açıkladınız...
Bu yöre insanımızın yüzyıllardır kendi içlerinde doğurup besledikleri bir TÖRE zihniyeti var biliyorsunuz. Ve bu zihniyetin yıkılmasının tek çaresi; sizinde beyan ettiğiniz gibi EĞİTİM... Ancak; maalesef yüzyılların kabuklaştırdığı bu düşünce tarzının tamamen ortadan kaldırılması imkansız gibi görünmektedir... Zira o yöre insanımız devletten çok kendi büyüklerine itimat eder ve onların sözlerini Allah emri imişcesine kabul ve tatbik eder. Benim naçizane fikrim şudur ki; bu insanımızın büyükleri ile alakalarını, irtibatlarını kesmek lazım...Bir jenerasyon aradan çıktığı zaman bugün yaklaşık 13-15 yaşındaki jenerasyona verilecek eğitimle ve bu TÖRE mantıksızlığının aşılanması ile bu tür eylemler ortadan kalkacaktır.
En zor eğitimde, yüzyılları bulan ve artık kemikleşmiş bir hal almış olan bu mantıksızlığın tamamen ortadan kaldırılması değilmidir?...
Saygılarımla...
değerli hocam
bu insanlık dışı olay karşısında hepimizin kanı dondu. kimileri ekran karşısında ağladı kimileri de kendince fikirler yürüttü. bilindik şeyler. alıştırılmışız böyle yaşamaya. bu vahşetten her şey olup bittikten sonra haberimiz oldu. ama çok değil on beş sene öncesinde insanlar diri diri yakılırken biz ekran karşısında gözlerimiz yerinden fırlamışcasına olanları seyrettik. bu iki vahşet arasında hiç bir fark yok.zihniyet aynı , cehalet aynı , kendilerince mantıklı olan mantıksızlık aynı. insanların ölümünü seyrederken de sus, öğrendikten sonra da sus. konuşan sadece " yapacaklarımız var elbet" diyen politikacılar. şimdiye kadar ne yapmış ki şimdiden sonra yapacakları olsun.bir diğeri de çıkar "koruculuk sistemini uygulamaya koyarak kürdü kürde kırdırma politikasının böyle acı sonuçlar doğurması kaçınılmazdı " der. her şeyini batıya endekslemiş bir yönetim doğuya çifte standart uygularsa , orda yaşayan insanlar da kendi kanunu koyar, cezasını verir, kendi akıllarınca töre denilen terörü uygular. on bin değil yüz bin eğitimli askeri personel alınsa da asayiş sağlanmıyormuş. bunu kanla koca ülkenin gözüne soka soka gösterdiler.
avrupa birliğinden önce kendi ülkendeki birliği sağla ki aynı topraklarda yaşayan halkların dirliği olsun.
bir süre sonra olanları unutacak bir çoğumuz, olayı yaşayanlar ise her gün o gecenin acısını hissedecek. biraz olsun bunlardan ders çıkarılması, biraz daha eğitime önem verilmesi ve her şeyden önce o insanların hayat standartlarını biraz daha yükselterek sağlanabilir. suçu, suç işlediğinde cezalandırmakla değil, suçun işlenmesine mahal vermeden, insan olmayı, insan gibi yaşamayı öğreterek, Allahın gözünde kul ne kadar kıymetliyse, insana o kıymetle bakarak azaltabiliriz.
ölen her can bizimdir. kalan her yetim de bizim çocuğumuzdur. dilerim gerekenler yapılır o çocukların elinden şefkatli büyük eller tutar.
"Hiç olmazsa bu sefer şapkanızı önünüze koyup yeniden düşünün!.."
evet başka da söze gerek yok Ekrem hocam
Hainlere af çıkaranlar, af çıkardıkları hainlere maruz kalacaklar...
Sizin yazdığınız şu yazıya katılmamak ne mümkün. Gökkuşağı koalisyonu adı altında idam cezasını kaldırdılar. Yetmedi "eve dönüş yasası" çıkardılar, bu bahsolunan soysuzları aramıza geri saldılar. Yetmedi, bunlardan bazılarına yüz operasyonu gerçekleştirip yüz hatlarını tamamen değiştirip iş imkanı sağladılar... Hainlere gösterdikleri ilgi alaka nedendir bilinmez, ama "beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın" diyen kaygısızları her zaman o yılanların soktuğu da bir gerçektir!
serhatkahraman tarafından 5/7/2009 10:40:53 AM zamanında düzenlenmiştir.