- 1269 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SOSYALİZM TARİHİ VE 1 MAYIS -6
d)Sosyalizmde Yeniden Yapılanma ve Yaşadığımız Çağın Sorunları.
Yeni bir 1 Mayıs emekçilerin bayramı arifesinde geçmişte yaşananlara ve günümüz dünya sorunlarına baktığımızda,insanın ve doğanın karşı karşıya olduğu sorunlar kaygı verici boyutlara ulaştığı görülmektedir. Başta küresel ısınma ve ekolojik bozulmanın vardığı boyut,diğer yanda insan doğasının ve sosyal yaşamın bozulması,derin yozlaşma, aşınmalar ve ekonomik kriz yeni toplumsal felaketlerin kapıda olduğu bir dönemde sosyal mücadelenin yeni bir aşamaya girmesi ve sosyalizmin kendini yeniden çağa uyarlaması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.Genel anlamda sosyal yaşamı ve onun mücadele tarzını yeniden formüle etme kabilinde bu uyarlamanın olacağını açıktır. Buda çağımızın temel sorunu nedir? Sorusundan hareketle,emperyalizmin yarattığı tahribatları giderme ve tümüyle sosyal yaşama yeni bir nitelik kazandırma,üretimin ve ekonomideki eşitsizliğin giderme temelinde olmak zorundadır. Bu doğa tahribatlarını gidereme açısında da böyle olmak zorundadır.
Nitekim yaşadığımız gezegen ve üzerinde yaşayan bütün canlılar daha fazla büyük tehlikelerle karşı karşıyadır.Mevcut küreselleşen kapitalist ekonomi küresel bir krizle emekçilerin sırtına yeni angaryalar yüklerken ve yoksulluğu derinleştirirken öte yandan emperyalist tekellerin tek güç olma hırsları,çevreyi,doğayı müthiş tahrip etmektedirler.Her gün yapılan nükleer silah denemeleri,çevreye ve doğaya sızan kimyasal atıklar neredeyse dünyanın sonunu getirecek boyutlara ulaşmış bulunuyor.Nitekim gündemde olan domuz gribi önceleri kuş gribi,kenelerden bulaşan kanamalı kırım Kongo vb. hastalıklar birer sosyal felaket olarak karşımıza çıkmaktadırlar.Yine günümüzdeki toplumsal sorunlara çözüm getirilmediği gibi,çok kontrolsüz çarpık toplumsal yapılanmalar çığ gibi büyüyor.İdeolojik-politik olarak insanlar bir belirsizliğe doğru itiliyor.İnsansal tahribatlarla birlikte insanı var eden toplumsal değerler,onun yaşam,umut,iddia ve düşünsel yanları bitirilmek isteniyor.Ortaya çıkan gerçek insanın insana ilişkin geleceğin ve yaşamın belirsizliği,ütopyasızlık,yaşamsal olguların basitleştirilmesi –bu aynı zamanda insanın bir değer olmaktan çıkarılması ve basitleştirilmesidir- popüler kültür denilen yozlaştırmanın etkisi ile insan hayvanlaşmanın eşiğine getirilerek çok anlamsız ve tehlikeli bir sosyal yaşamla insanlar yüz yüze getirilmek isteniyor.Bu durum genel anlamıyla bir sosyal varlık olan insanın bitirilmesidir.İşte en çok da sosyal yaşam ihtiyacı bu noktada ortaya çıkıyor.Sosyal yaşam mücadelesi ihtiyacı burada bir kez daha önem kazanıyor.İnsanın kendi sosyal mücadelesinden vazgeçmesi demek bir tür olarak kendi sorunu yaşaması demektir.
İnsan tarihin hiçbir döneminde kendi sosyal mücadelesinde vazgeçmediği gibi,bundan sonrada vazgeçmesi elbette düşünülemez.Önemli olan bu noktada,toplumu yeniden şekillendirecek,ona iddia ve umut verecek,yeni bir mücadele tarzını kazandıracak bir ideolojiye morale ve toplumsal yaşama ihtiyaç vardır.Çünkü yaşanan sorunlar ağırlıkta ekonomik politik ve ideolojik sorunlardır.Çözümü de bu temelde olmak zorundadır.Kesin olarak insana yeniden değer kazandırılması ve onun öz yaratıcılığı ortaya çıkarılması zorunluluğu vardır.Günümüzde bu anlamda çözüm üretebilecek en bilimsel tarzda ele alacak olan insanın sosyal mücadelesinin ifadesi olan sosyalizmdir.Bu anlamda sosyalizmi tüm insanlara ve tüm toplumlara mal etmek gerekir.Zira günümüzde insanın kaderi ile,onun mevcut yaşamı ile en bağlantılı olan düşüncedir.İnsanlık sorunlarının çözümünde de sosyalizm kaçınılmaz olacaktır.Yalnız en önemli sorun sosyalizmin mevcut kayıt ettiği gelişmelerle ve mevcut konumu ile buna yeterli gelemeyeceği gerçeğidir.Öncelikli olarak sosyalizm kendini gerek teorik ve gerekse programatik olarak yeniden formüle ed(il)mesi ihtiyacı vardır.
Sosyalizmin mevcut sahip olduğu program ve teorik düzeyin günümüz sorunlara cevap olacak düzeyde olmadığı ve hatta oldukça yetersiz olduğu görülmektedir.Dolaysıyla sosyalizm de yeni bir aşamanın yakalanması ve ortaya çıkarılması gereği kendini dayatmaktadır.En başta görülmesi gereken temel sorun ve ihtiyaç bu olmak zorundadır.Nasıl ki;sosyalizm 19.yy’da Marks’ın önderliğinde bilimsel olarak formüle edilmiş,insan ütopyası ve insan ufku daha da genişletilip gerçekçi kılınmışsa,ardında pratik uygulayıcısı olan Lenin 20.yy’ın başında politik ve pratik bir öze kavuşturmuşsa,ardın da dalga,dalga yayılarak ulusal,sınıfsal kurtuluş mücadelelerinde vazgeçilemez bir çizgi haline getirilmişse,günümüzde de bu anlamda yeniden gözden geçirilmesi gereği kendini dayatmaktadır.