- 528 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMAN
ZAMAN
Zaman kavramı, yerine göre vakit, asr, dehr, hengâm, devir, eyyam gibi kelimelerle de izah edilebilir. İnsan, ruhsal ve fiziksel tecrübelerini, sosyal ve doğal çerçevede yaşayışını zaman içerisinde sürdürür. Akıp giden zamanda hisseder, düşünür, faaliyetler yapar. Fırsatlarla da orada karşılaşır, kayıplarla da. İnsanı şaşkınlığa ve hayrete düşüren bir kavramdır.
Vakit öyle bir değerli hazine ki, büyük insanları büyük yapan faktör, bu hazineyi kullanmadaki hassasiyet, itina ve maharettir. Bir daha geri dönüşü olmayan nehir gibidir zaman. Ya da gözyaşıdır bazılarına göre, boşa geçtiğinde ağlanması gereken.
Kimi hunharca harcar zamanı. Kimi zaman dakikalar günler geçmek bilmez, sanki gün uzar yüzyıl olur, geçmemekte ısrar eden dakikalar, asırlara taş çıkartır. Bu noktada gecelerin ne denli uzun olduğunu acıyla ve ızdırapla kıvranan hastalar kadar kimse bilemez. Bazen de su gibi akıp gider, keşke hiç bitmese dediğimiz anlar.
Zaman üç boyutlu bir kavramdır. Bir ilahi zaman (mutlak zaman), kronoloji dediğimiz dünya zamanı, bir de dünyada geçen ömür dediğimiz bizim kendi zamanımız var. İnsanlığın varlığı ve insan ömrü zaman ve mekân olmak üzere iki temel üzerinde ifade ediliyor. İlahi zamana kıyasla dünya zamanı nokta mesabesinde olduğu gibi, dünya zamanı içinde de bir insan ömrü ancak nokta kadar yer işgal eder. Tıpkı uçsuz bucaksız galakside dünyanın kütlesel varlığının işgal edebileceği nokta da böyledir. Doğum yeri ve tarihiyle başlayan hayat maceramızın bir gün ummadığımız bir anda ve bilmediğimiz bir yerde son bulacağı muhakkak. Ezelden ebede doğru giden zaman içinde biz neredeyiz, zaman bizim için neler ifade ediyor, zamanı nasıl kullanıyoruz?
Maziyi, hali ve istikbali aynı karede görebilmek gayreti ile üç boyutlu zamanda kayda değer hiçbir iz bırakmadan gidilmesine engel olmak zorundayız. “Dün-Bugün-Yarın” kavramları birbirinden farklı olmakla beraber aralarında doğrudan bir ilişki vardır. Basiret, feraset denen ve olacakları önceden sezebilmeyi sağlayan kaabiliyetler bütünü; dünü iyi bilmek, bizi güvenli ve sağlıklı yarınlara hazırlayıcı tedbirleri önceden temin etmek suretiyle bugünü en iyi ve en doğru biçimde tesis etme çabalarıyla kazanılır.
Zamanı tespit ve takip için insanların yaptıkları mekanik ve elektronik saatlerin çok pahalı ve mükemmel oluşu, zamanın çok iyi kullanıldığının bir göstergesi değildir. Saat, zamanın taşıdığı güçlükleri çözmeye de yetmez, ama akıl sahipleri için, zamanı en iyi şekilde kullanmaya yardımcı olur.
Yüce Allah tüm kullarına güzelliği, zenginliği, zekâyı, kardeş sayısını, ömrü, serveti vs. eşit oranda vermemiş. Fakat zamanı herkese eşit vermiş. Dünyanın her yerinde 1 gün, 24 saattir. 1 yıl 365 gündür. Kullanmasını bilen ve iyi değerlendirenler zamanın da ömrün de bereketinin ne olduğunu bilir. Nice büyük insanların kısacık bir ömre kocaman kacaman işleri, ciltler dolusu eserleri nasıl sığdırdığının sırrı, ömrün bereketindedir.
Geçen zamana kimsenin sözü geçmiyor. Yaydan fırlayan ok ve dilden dökülen söz gibi boşa geçen zaman da bir daha geri gelmiyor. Zaman atı hataya mola vermiyor, çünkü hayat bir kereliktir. Ne tekrarı vardır, ne de telafisi. Belli bir yaştan sonra ise zaman neredeyse ışık hızıyla ilerliyor.
Buna duyarsız kalanlar tarih sahnesinden dışarı itilmeye mahkûmdur. Dünya siyasetinde geleceği belirleyecek bilgiye ve bilgiden bilgi üretmeye dayalı hâkimiyet savaşında zaman, imkân ve üretim ekseninde bu kritik ve analitik düşünceye ilgisiz kalanların söz hakkı da olmayacak.
Kısacık dünya hayatında göçebe ömrümüzde yaptığımız her şeyin, yapmamız gerekirken ihmal veya zaman israfıyla yapmadığımız ya da doğru yapamadığımız şeylerin de hesabını sonsuz ahiret hayatında vereceğiz. Mazide Müslüman Türkü üstün kılan değerlerin başında tefekkür, okuma, akletme, çalışma vardı. Onların, tüm insanlığa faydalı olacak faaliyetleri yaparken, bilgi ve değer üretmede zamanı kullanmadaki hassasiyetleri bizi en doğru çizgilere ulaştıracak cetvel olarak önümüzde duran en güzel örneklerdendir.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.