- 810 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Ruhumu da attım denizlere
Masmavi denizlerinde artık sevda gemimi arama
Her yağmurda biraz kül, biraz da dumanım şimdi.
Mağrur bir sevdanın kilometrelerini asla aşamam
Ben ki gururuma yenildim, ruhumu da attım denizlere
Beni anlamak, belki de nicelerinin başaramadığı bir muamma olarak geçecek yazıtıma. Yıldızıma sevdalanmak, ayıma dokunmak zor gelir yüreksizlere. Kimi bir imbata yürümek, kimi de ışıkların uzak olduğu bir gezegene yol almaktır. Gecelerim masum, gündüzlerim tutkuludur. Sonsuz karanlığımda bile ışıklarım hep yansır. Ben, hüznün sözcüsü, acının gözcüsüyüm. Biraz ateş, biraz duman, belki de aşkın en çözümsüzüyüm.
Hüzünlere düşmüşse yürek umutların yükü indirilir. Bulutlar yağmura sevdasını döktükçe yeryüzü sulara gömülür. Aşk, sürgün kelimeleri özlemeye başlamışsa ve yıldızlar bulutlara ihaneti seçmişse yürekler rotasını kaybetmiş bir gemi gibi sevdanın gezegenine asla ulaşamaz. Geride kalan bastırılmış duygular, hiç yaşanamamış yaşanılacaklardır.
Ben ki, yıldızların o görkemine ve inanılmaz ışığına aldanışlarla tükettim ömür sayfalarımı. Onları keşfetme arzum, dokunma isteğim göz yaşlarımı gözlerimden indirirken bir bulut gibi örttüler zaman zaman yeryüzümü. Avuçlarımdaki ıslaklık kurumakta, yörüngemdeki sevdalar birer birer kaybolmakta şimdi. İçimi burkan, yüreğimi kanatan, gönlümü darmadağın eden serseri mayınlardan bedenim de acıyor şimdi.
Günler sonra oturmuş bir köşede saçlarımdaki akları sayıyorum bir başıma. Utangaç kelimelerim birbiri peşi sıra dökülüyor dilimden. Bir müzik tınısında yolculuğa başlıyorum ve ülkene seni ziyarete geliyorum. Geçmişini diken bir makinenin başında yüzümdeki çizgilere aldırmadan uzatıyorsun ellerini. Gözlerindeki yaşlarla ve ellerindeki nasırlarla bilmediğim bir rüyaya beliyorsun özümü.
Az sonra gün yükselecek bu şehirde de. Toprağa koşar gibi çamurlu dizlerimle geriye döneceğim, biliyorum. Daldan dala konan şu ozan gönlümle yeni sevdalar arayacağım. Dizlerimin yorgunluğuna aldırmadan ilk kez seni yazmayacağım. Ellerimi uzattığım, yüreğimi kelepçelerden kurtardığım bir deniz kentinde yeni yıldızlar arayacak, başka bir dolunayda gözlerini, ellerini arayacağım. Dudaklarının titremesine bile aldırmayıp başka yüreklerde sevdayı bulacağım.
Biliyorum bütün mavilerin özü siyaha çalar. Her yağmurun bir meleği, her meleğin de bir sevdalısı vardır bu garip yerkürede. Şimal rüzgârlarının estiği kentlere hiç gidemeden ruhumuzun serkeş fırtınalarıyla avunacağız. Nefesimiz sazlıklarda dolaştıkça biz bu sevdadan yeni başaklar yetiştireceğiz. İçimizdeki sızılar, yüreğimizdeki labirentler hiç bitmeyecek, hiç eskimeyecek şefkati aramamız.
Aşk ve sevdanın nice bilinmezliklerinde her buluşmada yeni ayrılıklar, her ayrılıkta da yeni sevdalar umacağız masal kuşum. Yüreğindeki fırtınalara her dokunuşumda gözyaşlarının bentleri boşalan, selleriyle bu ozan gönlümü alıp götüren yürekler oldukça sevda hiç eksik olmaz bende. Sensizlik belki de yorgun bir akşamüstü dinlenen bir şarkı, o şarkıda tüm zamanları takıp peşime sana yürümelerim olarak kalacaktır. Uzak kentlerine bir sevda rüzgârıyla uçup gelen bir saman çöpü say bundan sonra beni.
Selahattin Yetgin