İLGİNÇ BİR ÖYKÜ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yaz gecelerinde balkonda otururken,karşı dağlarda yanıp sönen ışıkların ne olduğunu sorardım.Annem de
-Çoban ışıkları yavrum.Derdi.
Babam,görevi icabı teftişe giderken,yaz aylarında ailece giderdik.Merkez Samsun du.Ben o zaman Ondokuzmayıs Lisesi son sınıfta okuyordum.
Yine böyle tatile rastlayan sıcak bir yaz günü idi.İç Karadeniz de Alucra ilçesine gelmiştik.Misafirhanenin balkonunda oturuyorduk.Ortalık ıssızdı,sadece ağustos böcekleri ötüyor,birde uzak dağ köylerinin yamaçlarında ışıklar yanıp sönüyordu.
Çocukluğumdaki ışıkları anımsadım.Yaz tatillerinde anneannemlerin yanına giderdik.Terasta seyrettiğim çoban ışıkları geldi aklıma.
Babam akşam geldiğinde bir dağ köyünde düğüne davetli olduğumuzu söyledi.
Sabahleyin erkenden atlara binip yola koyulduk. O zaman köye araba çıkmıyordu.Ben çok keyiflenmiştim.atla seyahat çok cazip gelmişti. Öğleyin köye geldik.Bizi davul zurnalarla merasimle karşıladılar.
Burası dağın yamacında yemyeşil tipik bir Karadeniz köyü idi.
Düğünün teferruatına fazla girmeyeceğim.Beni en çok etkileyen kısmını sizinle paylaşmak istiyorum:
Erkekleri alıp götürdüler.Kadınları da içinde ocak bulunan geniş bir toprak odaya doldurdular.
İs kokusundan,dumandan,kalabalıktan göz gözü görmüyordu. Düğüne gelme sevincim yavaş yavaş kayboldu..
Gelin olacak kızı ortaya koymuşlar,Başına kırmızı bir bez örtmüşler.Ocağın iki tarafına oturmuş yaşlı kadınlar ağıt havaları okuyor, sırayla herkes sarılıp sarılıp ağlıyordu.Zavallının nefes alacak hali kalmamıştı.,.Düğün evi değil sanki ölü evi idi.
Bu gidişle gelinin buradan ölüsü çıkacak galiba diye düşündüm.
Atlara binip bütün köyü dolaştıktan sonra oğlan evinin önüne geldik.
Damat evin damında, yanında küçük bir erkek çocuğuyla birlikte gelini bekliyordu.Elindeki para ve yemişleri başına serpti.
Bundan sonra gördüklerime inanamadım.Gelini attan indirip,Yine isli ve dumanlı,mutfak olarak kullanılan karanlık bir yere soktular.Burada düğün yemekleri pişiyordu.Hertaraf karmakarışıktı.
Ben hayretle sordum.
-Gelinlikle gelin kızın burada işi ne? Dedim.
-Sabaha kadar düğün bulaşıklarını yıkayıp,buraları temizleyecek,biz de becerisini göreceğiz dediler.
Akşam olmuştu.Damat ve arkadaşları meydanda yanan ateşin etrafına halay çekip oynadılar.
Gelinin çektiği işkenceye inat,davul zurna sesleri birbirine karıştı.Zavallı kızı düşündükçe sabaha kadar uyuyamadım.Bu nasıl bir adetti böyle inanamadım.
Demek ki,karşıdan gördüğüm,yanıp sönen ışıklar;bunlarmış dedim.
İçim acıdı.Keşke gelmeseydim de, o ışıkları romantik bir hava içinde uzaktan seyretseydim.Dedim.
Hiç unutamadım .Ne zaman bir düğüne gitsem.Bu dağ köyündeki gelin aklıma gelir.
Ülkü Ahıska.24.Nisan.2009
YORUMLAR
Çok entresan bir yaşanmışlık hikayesi Neler oluyor hayatta türünden .Bizler şanslıyız böyle töre ,adet,vs, vs sanırım A.Kayalaşırdım
EZDİRMEM SANA KENDİMİ misali Sırf kendimi düşünmek demiyelimde Ben biraz artık bayanlarda gözünü açsın ,başkaldırsınlar diyorum demesinede lafta kolay bekara kadın boşamak gibi birşey oldu:))
ÜLKÜCÜM YAZIN ÇOK İLGİNÇDİ TEBRİKLER CANIM.NE TUHAF BİR ADETMİŞ ÖYLE.BENDE ACIDIM GELİN KIZA.AMAN İYİKİ ORALARDA DOĞMAMIŞIZ.HİÇ ÇEKEMEZDİM DOĞRUSU.AMA SANIRIM ARTIK BÖYLE SAÇMA ADETLER KALMAMIŞDIR.SANA GÖNÜL BAHÇEMDEN BİR KUCAK DOLUSU CENNET KOKULU KIRMIZI GÜLLERİ SEVGİMİDE İLAVE EDEREK GÖNDERİYORUM CANIM.SEVGİYLE KAL HOŞÇAKAL.GÜL KOKULARIYLA ÖPÜYORUM.GÜLHAN KESKİN.
sevdapınarı tarafından 5/18/2010 11:37:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yaz gecelerinde balkonda otururken,karşı dağlarda yanıp sönen ışıkların ne olduğunu sorardım.Annem de
-Çoban ışıkları yavrum.Derdi.
Babam,görevi icabı teftişe giderken,yaz aylarında ailece giderdik.Merkez Samsun du.Ben o zaman Ondokuzmayıs Lisesi son sınıfta okuyordum.
Yine böyle tatile rastlayan sıcak bir yaz günü idi.İç Karadeniz de Alucra ilçesine gelmiştik.Misafirhanenin balkonunda oturuyorduk.Ortalık ıssızdı,sadece ağustos böcekleri ötüyor,birde uzak dağ köylerinin yamaçlarında ışıklar yanıp sönüyordu.
Çocukluğumdaki ışıkları anımsadım.Yaz tatillerinde anneannemlerin yanına giderdik.Terasta seyrettiğim çoban ışıkları geldi aklıma.
Babam akşam geldiğinde bir dağ köyünde düğüne davetli olduğumuzu söyledi.
Sabahleyin erkenden atlara binip yola koyulduk. O zaman köye araba çıkmıyordu.Ben çok keyiflenmiştim.atla seyahat çok cazip gelmişti. Öğleyin köye geldik.Bizi davul zurnalarla merasimle karşıladılar.
Burası dağın yamacında yemyeşil tipik bir Karadeniz köyü idi.
Düğünün teferruatına fazla girmeyeceğim.Beni en çok etkileyen kısmını sizinle paylaşmak istiyorum:
Erkekleri alıp götürdüler.Kadınları da içinde ocak bulunan geniş bir toprak odaya doldurdular.
İs kokusundan,dumandan,kalabalıktan göz gözü görmüyordu. Düğüne gelme sevincim yavaş yavaş kayboldu..
Gelin olacak kızı ortaya koymuşlar,Başına kırmızı bir bez örtmüşler.Ocağın iki tarafına oturmuş yaşlı kadınlar ağıt havaları okuyor, sırayla herkes sarılıp sarılıp ağlıyordu.Zavallının nefes alacak hali kalmamıştı.,.Düğün evi değil sanki ölü evi idi.
Bu gidişle gelinin buradan ölüsü çıkacak galiba diye düşündüm.
Atlara binip bütün köyü dolaştıktan sonra oğlan evinin önüne geldik.
Damat evin damında, yanında küçük bir erkek çocuğuyla birlikte gelini bekliyordu.Elindeki para ve yemişleri başına serpti.
Bundan sonra gördüklerime inanamadım.Gelini attan indirip,Yine isli ve dumanlı,mutfak olarak kullanılan karanlık bir yere soktular.Burada düğün yemekleri pişiyordu.Hertaraf karmakarışıktı.
Ben hayretle sordum.
-Gelinlikle gelin kızın burada işi ne? Dedim.
-Sabaha kadar düğün bulaşıklarını yıkayıp,buraları temizleyecek,biz de becerisini göreceğiz dediler.
Akşam olmuştu.Damat ve arkadaşları meydanda yanan ateşin etrafına halay çekip oynadılar.
Gelinin çektiği işkenceye inat,davul zurna sesleri birbirine karıştı.Zavallı kızı düşündükçe sabaha kadar uyuyamadım.Bu nasıl bir adetti böyle inanamadım.
Demek ki,karşıdan gördüğüm,yanıp sönen ışıklar;bunlarmış dedim.
İçim acıdı.Keşke gelmeseydim de, o ışıkları romantik bir hava içinde uzaktan seyretseydim.Dedim.
Hiç unutamadım .Ne zaman bir düğüne gitsem.Bu dağ köyündeki gelin aklıma gelir.
SAYFANIZDAN ÇOK MÜKEMMEL HOŞ BİR ANI OKUDUM TEBRİK EDERİM HARİKAYDI EFENDİM.
Ansızın köy düğünlerine götürdünüz beni ..! Türk geleneklerinde kına gecelerinde mutlak kına yakarken hazin türküler şarkılar söylenir de ,sizin hikayenizde aşmış çizmeyi gördüğünüz manzara..! Biliyormusunuz bende her gelin kınasında çok mahsunlaşırım son gecedir baba evinde ve ben babamı kaybettiğimden, kına gecem olmadı hala içimde o sızı vardır !Kına geceleri çok hoş bir gelenek !Sevgiler size...
Sn.Gülperi hanımefendi öykünüzü merek ve heyecanla okudum baştan çok hoşuma gitti.ancak konunun sonuna doğru bir süpriz olacagınıda düşündüm.uzayçağında olmamıza rağmen bu tür insanları rahatsız aşağılayıcı kötü alışkanlıklar örf ve adetler halen yaşıyoruz yukarıda yorum yazan bağzı yorumcu arkadaşlar gibi bende üzülerek öykünüzü okudum .Türkiyemizde bağzı toplum ve yörelerimizde Kadınlarımıza kızlarımıza reva görülen kölelik hızmetciliklere yıllar öncesinden karşıyım.inanıyorumki bu tür konuları biz şairler- -yazarlar eğitim açısından kamu oyununa bu tür konuları açıklarsak ne kardar faydalı olur gelecek kuşakllar da bilinçlenir diye düşünüyorum .Yüce ALLAH'tan duyarlı kalbinize esenlik geleceğinize mutluluk dilerken sevgi ve saygılar sunarım.
Bu hikayenizi okuyunca ben de çok duygulandım. Ninelerimiz, analarımız, bacılarımız aklıma geldi. Nice umulmadık hikayelerle karşılaştık. Baş tacı yapacağımız kadınlarımıza NE BUĞUZLAR yaptık. Kimisi ACI-ZULUM yaşadı, buna yaşamak denirse, kimisi de ÖLDÜ gitti genç yaşında.
Daha ilk okula gitmeyen öksüz bir çocuktum. Gelin eve gelince, yüzü görülsün, yüz görümlüğü para toplansın diye gelinin duvağını açmak bir gelenekti. Ebem beni gelin evine götürdü. Gelinin duvağını açtım. Kayınvalidesi olacak hanım, bana 5 kuruş verdi. Diğer hanımlarda yüz görümlüğü olarak geline hediyelerini verdiler.
Gelinin duvağını açtığım anı ömrüm boyunca unutamadım ve unutamayacağım da...ALA BİR GÖZ, SÜRMELİ, İÇİ DERİN BİR VADİ GİBİ... ÇOK ETKİLENDİM . SAÇLARINA KARANFİLLER; MERDUŞLAR, SARDUNYALAR ÇEŞİT ÇEŞİT ÇİÇEKLER TAKILMIŞ. MİS GİBİ KOKULAR SAÇILMIŞ.
Bir hafta sonra gelinin kocası ASKERE alındı. 4 yıl hıç izine gelemedi. İKİNCİ CİHAN SAVAŞI YILLARIYDI. Kocasın hasretinden, kayınvalide zulmundan, görümce, kayın derdinden VEREM OLDU. Kocsı askerde iken hastsın diye, babasının evine gönderdiler. BANBASININ EVİNDE ÖLDÜ.
Babası kızın adına bir kuyu kazdı. Gece gündüz çalıştı. O kuyu suyu içilir hale geldikten sonra babası, akıl hastası oldu. Dağ-taş kızını aramaya başladı. Şimdi o kuyunun suyunu içen geline bir dua gönderiyordur herhalde....
Demek ki,karşıdan gördüğüm,yanıp sönen ışıklar;bunlarmış dedim.
İçim acıdı.Keşke gelmeseydim de, o ışıkları romantik bir hava içinde uzaktan seyretseydim.Dedim.
Hiç unutamadım .Ne zaman bir düğüne gitsem.Bu dağ köyündeki gelin aklıma gelir.
-----------------------------------------------------------------------
.....İLGİNÇ BİR KÖY.........
YANIP SÖNEN IŞIKLAR !...
YANIP SÖNEN IŞIKLAR KARŞI TARAFTA !...
AHH !... YANIP SÖNEN IŞIKLAR...AHH !
EN GÜZEL DÜŞLERİMİ,
SİZLER KURDURMUŞTUNUZ BANA,
TA GENÇLİK RUHUMUN İLK SOLUKLARINDA
ONDOKUZ MAYIS LİSESİNDE OKURKEN
BEN O IŞIKLARI SEYREDİYORDUM KARANLIK UFUKLARDA
NELER OLDU NELER...
KİMBİLİR O YAŞIMDAYKEN BENİM DÜŞ SOFRAMDA ?
DÜNYAYI AYAĞIMA GETİRİYORDU SANKİ,
GİZEM DOLU IŞIKLAR O BALKONDA !...
AHH !...BİR DOKUNSAM...
AHH !...BİR DOKUNABİLSEM ONLARA ?
BENİ ÖLÜMSÜZLEŞTİREBİLİRDİ EMİNİM BUNA
İÇİMDEKİ O DÜŞ DOLU DÜNYA !...
VARSAM MI YANINA ?
DOKUNSAM MI IŞIKLARA ?
SAKLASAM MI VEYA ?
ÇİL ÇİL MUTLU GÜNLER İÇİN ONLARI RUHUMA,
ÇIKARIP İÇİNDEN ONLARI SONRA ;
İHTİYAÇ OLUDUĞUNDA,
TUTUNMAK ÜZERE YAŞAMIN GİRDAPLARINDA !...
EN,EN ZOR ZAMANLARIM DA.....
SONRA...SONRA...VE ÇOK SONRA DA ;
BİR VESİLEYLE GİTTİM O UZAKLARDA
KAVUŞACAĞIMI SANMIŞTIM IŞIKLARIMA...
BENİM IŞIKLARIM...
HANİ...BALKON DA...
KEŞKE,
KEŞKE KAVUŞMASAYDIM BEN ONLARA !
DÜŞLERİMDE YAŞASALARDI SADECE,
HER ZAMANKİ GİBİ YİNE...
YAPRAĞI DÖKÜLEN DOKUNUNCA,
ÇİÇEKLER GİBİ OLMUŞLARDI HEPSİDE !
DÜŞLERİM KANIYORDU ADETA !
O GÜNLERDEN BERİ RUHUMDA !...
UZAKLARDA KALSALARDI O ŞEKİLDE
GÜLERLERDİ BELKİDE,
ESKİSİ GİBİ BAKIP BAKIP KÖRPE YÜZÜME !....
UZAKLARDA KALSALARDI DÜŞLER KEŞKE ?
ZEHİR OLMAZLARDI DOKUNUNCA
ZEHİR OLMAZLARDI HİÇ DEĞİLSE !.....
KAVUŞUNCA SANKİ ;
KAYBOLAN BİR SEVGİ GİBİ ,
SÜSLEMİYOR O ARTIK İÇİMİ
SÜSLEMİYOR NE YAZIK Kİ ;
ŞİMDİLERDE DUYDUĞUM BU ÖZLEMİ !.....
---------------------------------------------------
ANILAR ZAMANINDA YANMIŞ ZATEN,
RESSAMLIĞINIZIN,ŞAİRLİĞİNİZİN OCAĞI !
BURALARA DEĞİN TAŞIMIŞSINIZ ANLAŞILAN,
RUHUNUZDAKİ O ENGİN SANCAĞI !
O IŞIKLAR,O YANIP SÖNEN IŞIKLAR
ETKİLEMİŞ SİZİN YAŞAMINIZI BAYAĞI....
-------------------------------------------------
RUHUNUZU ANLATTINIZ BİZE !
RUHUNUZUN NİCELİĞİNİ.....
GERİDE KALMIŞ OLSADA ANILAR YANİ,
RUHUNUZ HALA EN ÖNDEDİR TABİ !....
TEBRİK EDERİM BU İNCECİK YÜREĞİNİZİ !........
Onatça tarafından 5/27/2009 2:09:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
merhaba ülkü hanım,okumakda çok geç kaldığım öykünüz hakikatten etkileyici ve güzel.ben bir karadeniz insanıyım sanırım siz çok eskiden kalma yada daha küçüktünüz ki böyle bir estante yaşamışsınız ve kanımca size espri yapmışlardır diyorum.nedenmi ; bizde gelin ve damat' a en az bir hafta kimse dokunmaz hatta el üstünde tutulurlar ki yeni kurdukları yuvaları; huzurlu, bereketli , kutlu olsun diye...yine de yanılmak istemem tabii ki...beni aldınız çocukluğuma gençliğime götürdünüz.size teşekkürediyorum.yüreğinize sağlık.selamlarımla.....
Okumakta çok geç kaldım yazınızı ama okuduğklarımda tam bir şaşkınlık yararttı bende.
Bizim köyümğzde de adetler vardır ama bu adetler hep gelin ile damadın rahatlığını sağlamak içindir. Geline en az bir hafta kimnse nerdesin diye sormaz ve onların yalnız kalması için çaba sarfederler. Bir kaç gün rahat etsinler diye.
Umarım o köyle bu çok kötü adet kalkmıştır ve umarım hiç bir gelin bu işkenceyi çekmiyordur.
Kutluyorum kaleminizi teşekkür ediyorum paylaşımınız için. Sevgiler yüreğinize
Günün yazısı 5 yıldızlı.Size bu yıldızlar çok yakışıyor.İnşallak güzel hikayelerinizde bu eski adetleri artık okuyamıyacağız.Gelişen ve yenilikçi bir ülkede çağın gereklerini yaşayacağız.Yazınız harika.Puan kısmını bulamıyorum.Resimlerde harika.Yüreğimde kutluyorum sizi ve başarınızı.Sizlerle çok sevinçliyim.Esen kalın...
Merhaba Ülkü hanım.Size katılıyorum.O kadar farklı gelenek ve kültürler yaşanıyor ki,demek o yörede yaşanan gelenklerle dolu bir düğüne tanık oldunuz.Ben de çok yaşadım.Belki biz alışık olmadığımız için yöre geleneklerine yabancı geliyordur.Fakat o yörede evlenen insanlar hiç yadırgamıyorlar,yaşamlarının bir parçası olmuş şikayetçi değiller.Her yörenin ayrı gelenekleri var elbette.Çok güzel kaleme almışsınız,yaşattınız okurken adeta.Kutlarım can-ı gönülden.Selamlar,sevgiler.
merhabalar
hoş gelmişsiniz ama biraz hüzünlü gelmişsiniz inaın merakla ve dikkatle okudum ilk kez duydum ama ben yüzlerce gelinin düğününün organizasyonu yapan bir organizatör olarak şimdiki gelinlerin ne kadar şanslı olduklarına şahit oldum .ne bir yayıntı ne bir duman nede bulaşıklar vardır .şimdiki düğünler özel otellerde salonlarda ve ihtişamla yapılır . ilk danslarında lavanta kokulu sis ler vardır konfetiler yağar gül yaprakları serpilir ..açık mekanlarda ise havai fişeklerle kutlanır .bu düğün gerçekte düşündürücü ama işte haritanın sağ tarafı çok farklı .bizimle paylaşımınızı tebrik ederim
saygı ve selamlarımla
EFENDIM OKUDUKTAN SORA NE YAZACAGIM SASIRDIM EVET BIZIM GELENEKLERIMIZDE BIR COK DEGISIK SEYLER VAR
NEDENINI MERAK EDIYORUM ICERDE YERMI YOKTU YOKSA DISARISIMI SOGUKTU? EVET BUNA BENZER GLENEKLER DUYDUM HATTA DÜYÜNDEDE BULUNDUM GELININ HAMARATLILIGINI ÖLCMEK ICIN BUNA BENZER DÜYÜNLERE
SAHIT OLDUM AMA BENIM TEK ÜZÜLDÜGÜM O GÜZEL HAYAL
ETIGINIZ KARNLIKTAKI YILDIZLAR YASANARAK YAZILANI
KUTLUYORUM...CANIII GÖNÜLDEN SAYGILARIMLA...ON PUAN....
Gerckten warolan bu gibi seyler çok derin ve insanlar neden güzel yanlarını kullanmazlarda böyle içler acısı seyleri adet edinirler anlamıyorumm.insanız ama insanı da yasadıklarını da onun yerine koyup düşünmeliyiz.çok güzel bir paylasımdı gercekler acı ama acı olan hala bunların war olmasıdır
Böyle bir ananeyi ilk kez kaleminizden okudum sevgili ülkücügüm,anladimki gelin basinda yakilan agitlar gecmisin izlerini yansitiyor bu zamanda böyle gelenek görenekler hala bir yerlerde yasatiliyor cok aci bir tablo o an ki duygularini cok iyi anliyorum,hala kadinlarimiz pazardan alinan mal degerinde baslica köle diyelim nutkum tutuldu dizelerin karsisinda,bunlarin her biri bir cehalet örnegi,okadar hashas bir yürege sahipsinizki bu dizeleri bizlerle paylastin,gül yüzündeki isik hep parlasin benim güzel yürekli arkadasim,anlatimin cok güzeldi icindeki yasanmis öykü ise tam bir trajedi,yüregimden kutluyorum benden on puan sevgili arkadasima,sevgilerimle..
Değerli Ülkü hanım;
Türk Milletinin Anadolu halkının çok güzel davranışlarının yanında birde böyle insanı hayrete düşürecek gelenekleride bulunuyor.Yaşam karşılıklı paylaşım.Ama hala kadını zorluk ve böyle insanlık dışı davranışlar bekliyor.
Büyük Atatürk boşuna Çağdaş medeni ve insan ca bir yaşam dememiş.Yerden göge kadar hakılıymış.
Hala günümüzde kadını bir meta gibi gören zihniyet var.Allah bunlardan kurtarsın.
Çok duygulandım ve hayret içinde kaldım okurken.
Yüce Allah insanı insan gibi gören zihniyetlerden etsin.
Yüreğine sağlık .
Saygılar ...
Sevgili Ulku Hanimcigim,
Sevincle okumaya basladim ama gelinin namina icime uzuntu coktu.ne diyebiliriz asirlardir bildiklerini ,gorduklerini yapiyor insanlarimiz yasadigi yorelere gore. Ben bu guzel cok degerli akici ve hos yazinizi okurken cocukken bir Arnavut kina gecesine gitmistim aglasmalar sizde oldugu gibi banada ayni hissi vermisti , olu evimi yoksa eglencemi hatta bir kac kisiyede kizi aglatiklari icin kizdigimi ifade etmistim .Icime okadar oturmuski bir daha kina gecelerine gitmez oldum ve evlenecegim vakit kina gecesi yaptirmadim.
Yazinizi gonulden kutlarim cok mukemmel olmus anlatim cok guzel ve egitici idi.TEBRIKLER!!!!!!
Sevgimle
NILGUN tarafından 4/25/2009 12:40:04 AM zamanında düzenlenmiştir.
MUHTEREM ÜSTADIM ÇOK GÜZEL BİR ANI OKUDUK. OKUDUKTA..O GELİNE ALLAH SABIR VERSİN. İŞİ ZORMUŞ..
AMA İNŞ. GELENEK GÖRENEK ÖYLEYMİ DİLERİM DEĞİŞMİŞTİR..
AMA .. ÖNEMLİ OLAN ONLARIN MUTLULUĞU..
İNŞ. O BULAŞIKLARI TEMİZLEMİŞ VE BECERİKLİLİĞİ GÖRÜLMÜŞ .. MUTLULUĞA ERMİŞTİR.
SELAMLAR SAYGILAR HÜRMETLER EDERİM...
Tüm arkadaşlarıma, duygularıma ortak oldukları için,Teşekkür ediyorum.
Öykünün yüreklerinizde bıraktığı etki farklı yorumlarla bana döndü.
Ben de yorum yapan bu güzel kalemleri canı gönülden Kutluyorum.Elleriniz gönülleriniz dert görmesin.İyiki varsınız iyiki yazıyorsunuz.Sizlerden aldığım güç ve ilhamla ben varım.
Güzel yüreklerinize selam ve sevgilerim gitsin.
Saygı değer Ülkü hanım;
Ben hayretle sordum.
-Gelinlikle gelin kızın burada işi ne? Dedim.
-Sabaha kadar düğün bulaşıklarını yıkayıp,buraları temizleyecek,biz de becerisini göreceğiz dediler.
Akşam olmuştu.Damat ve arkadaşları meydanda yanan ateşin etrafına halay çekip oynadılar.
Gelinin çektiği işkenceye inat,davul zurna sesleri birbirine karıştı.Zavallı kızı düşündükçe sabaha kadar uyuyamadım.Bu nasıl bir adetti böyle inanamadım.
Demek ki,karşıdan gördüğüm,yanıp sönen ışıklar;bunlarmış dedim.
İçim acıdı.Keşke gelmeseydim de, o ışıkları romantik bir hava içinde uzaktan seyretseydim.Dedim.
Hiç unutamadım .Ne zaman bir düğüne gitsem.Bu dağ köyündeki gelin aklıma gelir.
Çoçukluk döneminde aklımızda kalan bir çok önem arz eden küçük ama bizim gözümüzde büyük görünen olay vadır hiç unutulayan...
Tıpkı karşı dağda gördüğünüz ışıklar gjbj..Sonradan içine girdiginizde şaşkınığınız gözünüzde ve yüreğinizde sizi mutlu eden küçük şeyler sünüp gitmektedir..
Hikaye gerçekten harukulede anlatım olarak içten samimi duygularla anlatılmış ve yaşanmış...
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu şiirinize Erzurum’dan sayfanıza başarılarınızın devamı dileği ile sevgi ve saygılarımı getirdim. Lütfen kabul buyurunuz.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun
Bu içten öyküyü Yazan yüreğin Kalemi daim olsun..Mutluluk yüreginizden tebessüm yüzünüzden asla eksik olmasın...
Sezai Binici/umut_adam/Erzurum..
Saygılarımla
Ülkücügüm, yine kaleminden samimi anilarini okumak nasip oldu, yüregine saglik...
o kirmizi örtü bizdede, almanyada bile 'halen' kullanilir ama KINA GECElerinde...
benim bildigim kizin beceriligini kizi istemeden sinarlar...
böyle yerlerde yetisen genc bireylerimize cok yazik oluyor...
birde töreyi/gelenegi farz sünnet kadar önemseyenler cok var...
Yaradatan insana, dahasi kadina deger vermis, anne olarak ayaklarinin altina CENNET'i sunmus...
insanlik ve dinden uzak cahil kalmis insanlarimiz töre-adet diyerek insan hayatini hice sayiyor, arkadan yetisen yeni nesilede kötü örnek oluyorlar...
birileri cesaret edip böyle acitan hatta öldüren töre/adetlere dur demeli... insallah gec olmadan...
sevgilerimle...
segili arkadaşım gülperi hanımefendi öncelikle hoş geldiniz tekrar aramıza bizleri sevindirdiniz.adet töre ve geleneklerimizide tanıyarak gelmişsiniz.onaylamadığınızı ve üzüldüğünüzüde belirtmişsiniz haklısınız bende aynı fikirdeyim . bazı gelenekler değişmeli zamana adapte olmalı gelenekler tabiki özünü bozmadan ama insanlarıda üzmaden.İLGİNÇ BİR ÖYKÜ bu gerçekten ama size ve bize ilginç onlara doğal geliyor.sizin bu olayları kaleme almanız ve bizlerle paylaşmanız çok harika bir olay teşekür ediyorum ve on (10) puan veriyorum.selamlar.
NOT:birde kısa bir not düşmek istiyorum.
Hem Ağlarım Hem Giderim...Bu söz o ortamda çok ağlayan gelinlerin ağzından söylenen bir özdeyiş olmuştur.
Hoş geldiniz:
Saygı değer hemşerim yazmış olduğunuz acıklı olayı okuyunca üzülmemek elde değil.Bu yazıyı okuyan kızlarımız o dönemlerde oralarda gelin olmadıklarına sevinecekler kim bilir bazı kızlarımızda gelin olmaktan korkup ürkecekler.Anadolumuzun bölgelerinde değişik enterasen gelenekler vardır.Siz bu olayı bi zat yaşadığınız içinde şanslısınız.Sevindirici durum şu an adetlerimiz çok değişti .Belki de karadeniz bölgesinde yaşanan bu adet gerilerde kalmıştır.
Sabaha kadar düğün bulaşıklarını yıkayıp,buraları temizleyecek,biz de becerisini göreceğiz dediler.
....
Pes...
Bu kadarınada. Gelinin hali,ni unutamadığı ız kadar varsevgili hemşehrim. Unutulacak gibi de değil zaten.
Bence abartılı bir adet. Keşke kaldırılsa diyorum. Zulüm gibi bir şey bu.
Teşekkürler paylaştığınız için.
Sevgi ve saygılarımla.
vallahi bazı adetler iyi de bazıları da çok saçma..ya yazık değil mi elin garibine...hiç o kızda gelin olmanın zevki ve duygusu kalır mı ? zavallı yorgunluktan ölmüştür..yok ya...böyle adetler çok yanlış...her şeyin belli bir ölçüsü olmalı...
duyarlı tavrınızı ve anlamlı, düşündürücü yazınızı bu vesileyle kutlarım efendim...demek 19 Mayıs Lisesi'nde okudunuz lise son sınıfı...hemşehriyiz desenize...memnun oldum efendim...sevgi ve saygımla...
sevgili dostum güzel insan yazın çok etkileyici olmuş nerdeyse yorum yapanlar ağlayacak bu durumda çok başarılı olduğun muhakkak yanlız bilirsin bizim geleneğimide de var gelinin başına vala örtmek o ağlayanlar kızın evden çıkişina yabancı bir yere gelin oluşuna yapılır bulaşık olayını her halde sana şaka yaptılar yoksa geline bir hafta yemek bile yaptırmazlar hep hazır yerler damatla birlikte köy yerinde yemeklerin yapıldığı yerler genellikle oturulan yerdedir mutfak ayrı deyil dumanın olması çok normal keşke daha sonra gidip gelini konuşturup sorsaydın eminim ki çok mutluydu
bütün bünları yazdığın için teşekkürler insanlar boyle ,böyle öyreniyor
güzel yüreğine sağlık dilerim ağ günner göresen inşallah
Her ışık bir adınlıktır dememek gerekiyor sanırım..
Bu ışık kıyıda kalmış bir geleneğin inşaalah bitişi olur..anılarda kalır diyelim çünki çok acıklı ve duygulu bir gelin... ama malesef azda olsa nadirde kalsa butür gelenekleri sürdürenler var..malesef...üzücü
Çok güzeldi ve içtenlikle okudum ..
Sıcacık yüreğini kutluyorum daim olsun kalemin güzel şairem,,
Sevgilerimle,,
Can arkadaşım öyle güzel gidiyordu ki bir masal okur gibi hissettim kendimi sıcacıktı ama birden değişti herşey çok kötü imiş yazık işte çoğu yerde kadınların kaderi dedirtti.
Betimlemeler harika masal gibi ama sonra kötü masal o bile güzel anlatılmış.
kalemine sağlık sıcacık gelmişsin gelirken.
sevgiyle...
merhaba efendim öncelikle hoş geldiniz diyorum güzel ve acı olan bir öyküyle gelmişsiniz eli boş değil kutluyorum değerli yüreğinizi bunlar birer gerçek öyküler bunları bizlerde yaşadık güzel anılarımız oldu anlatılanlar doğru ve nalatanlarda çok haklı evet çoban ışıkları bizlerde köylerin yamaçlarında ışıkları yakıp söndürüyorduk bende o güzel eski günlerimi anımsadım ama burada düğünler bizimkilere göre biraz acımasızca oluyormuş inanın içim acıdı sanırım burada damat adayına baya bir işgence ediliyormuş bende eski damat ve gelinlerin çok düğünlerini gördüm bizdede var damların üzerinde gelinin başına elma atarlar değdiyse kesinlikle bir saat ağlardı acıdanmı evleniyor diyemi ailesinden ayrıldı ondanmı orasını bilemem ama benim anladığım kadarıyla acıdan olması gerek ama sizin oralarda damat ve gelin adayı baya bir zorluklarla yaşıyormuş bence vaz geçseler daha iyi çoğu yerlerde köy adetleri baya ağır oluyor ama köy gibisi ve yaşam gibisi hiç bir yerde kolay kolay ele geçmez bunuda bilelim şimdi özlemle köyümü düşünmeye başladım bilesiniz
bu acı ve güzel öykünü bizimle paylaştığınız için çok teşekür ederim saygılarımı sunarım
emeğinize ve yüreğinize sağlık güzel bir çalışma kaleminiz daim olsun saygılarımla
"...İçim acıdı.Keşke gelmeseydim de, o ışıkları romantik bir hava içinde uzaktan seyretseydim.Dedim...."
BİR ÇARPIKLIĞIN VE NEYİN ADINA YAPTIĞIMIZI VE YAPILMASI GEREKLİ OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ BİR YANLIŞIN ,AĞDASIZ VE YORUMSUZ TIPKI ANLATILAN OLAYIN OTANTİĞİİÇİNDEKİ AKICILIĞI ANCAK BU KALEMLE ANLAŞILIR HALE GELİR..
İNANIYORUM Kİ BU ANLATILANLARIN YAŞANMADIĞI YERLER " iyiki böyle bir alışkanlık ve geleneğimiz yok .." DİYE KESİNLİKLE SEVİNMİŞLERDİR..DOLAYISIYLA BÖYLE YAŞANAN HAYATLARDA VAR ANLAMINDA DİKKAT ÇEKEN YZINIZI İBRET ALARAK VE BİR ÇIRPIDA OKUDUM..KALEMİ VE YÜREĞİ KUTLUYORUM..
Boşuna denmemiş, kadının adı yok diye
Ne yazıkki bu çoğu yerde hala böyle, eh kadın kadını anlar yaşlılar kendileri o yoldan geçtikleri için ağıt yakıp ağlıyordu...Birden içim burkuldu yaşam hakkı verilmeyen hemcislerime..Akıcı bir dille anlatmışsınız hikayeyi kutlarım.
Sevgi ile kalın.
yazı baştan sona akıcı;kesinlikle bir usta işi..öncelikle bunun için tebrik ederim ...içerik elbette hoş değil!... geleneklerimiz elbette bizim millet olarak bir parçamız,ama; adettir diyerek saçmalıklardan uzak olmamız gerekir diye düşünenlerdenim...
davullu zurnalı karşılamalar,seçkin misafirler için onur göstergesidir;anladığım kadarı ile,sizler o düğünün şeref konukları idiniz... bunlar çok eskiden yaşanan gelenekler;günümüzde kaldımı? sanmam...bir keresinde izmirden dönüyordum,bartın arabası ile; bagaja 100 kg yün koydular, sordum;kız istemeye gidiyoruz,oranın adeti böyle dediler...
bunlar elbette güzel,ama abartı
omamalı tabiki.
neyseki bizde böyle gelenekler yok!...olsada kabul edemem...
tekrar kutluyorum,
çok güzel bir paylaşımdı!...saygılarımla
Böyle bir şeyi ilk defa duyuyorum. Kusura bakmayın ama yirmi birinci yüzyılda böyle adetlere akıl sır erdirmek mümkün değil. Çağdaşlık yolunda ne kadar gerilerde olduğumuzun ıspatı bunlar. Kadının ucuz bir mazeretle hala ikinci sınıf insan muamelesi görmesi çok acı. Her neyse.
öykü yazarının başarısı, anlattığı olayın okuyucunun gözünde canlanması ile ölçülür. At üstünde çıkılan Karadeniz bitki örtüsüle kaplı tepeleri ve tipik köy düğünü atmosferini ben de yaşamış gibi hissettim. Bence gerçekten çok başarılıydınız, kutlarım.
Oyyyy arkadasim, icim acidi geline ama bu adetleri ve o köylerdeki dügünleri cocukken birkac kez görmüstüm.
Bazi sacma adetlerimiz var sürdürdügümüz, bu da onlardan biriydi. Zaten toplum olarak kadina eziyet verecek her seyi benimsemisiz. Tam puanlik bir öyküydü, yüreginize saglik Ülkü hanim...
aslında ışığı ve ışık olan her insanı severim ama ÜLKÜ can, bu ışık benim içimi burktu be dost, gerçekten konuyu senin kalaminden okumakta yorumlanmasıda ayrı bir güzellik katmış anılarına.
ömrünce var olsun kalemin.
kalın sağlıcakla.
bu arada hoş geldiniz, Tekirdağdaki toplantımıza bekliyoruz, sizin gibi farklı renkdeki güzel yürekleri..saygılarımla...
Canım Arkadaşım,
Artvinliyim. Bizde de benzer gelenekler var. Gelinin başına örtülen kırmızı örtü ki biz ona 'vala' deriz, damadın çatıya çıkıp gelinin başına çerez atması... Damat zorla evlendirilip gelini sevmiyorsa ceviz atarak ona acı verir!
Ama mutfağa kapatıp sabaha kadar çalıştırma olayı kesinlikle yok. Hatta bir süre gelini korur, kollarız.
Yine anılarımı canlandırdın...
İyi ki okudum, maziye döndüm.
Sen anılarını yazmaya devam et, ben okumaya...
Teşekkürlerimle sevgilerimi gönderiyorum.