SÖZÜN TÜKENDİĞİ YER DE YAŞAM DA TÜKENİR...
dile hayranım...durmadan konuşan insanlara hayranım...doğru yada yanlış önemli değil...konuşan dil..düşünen dildir...düşünen dil ise insandır..bir hayat var demektir...yazan insanlara da hayranım..konuşmaktan daha zordur yazmak...konuşurken rahatsındır...ama yazarken o rahatlığın yerine kaygıların vardır...acabaların vardır...yalanlarınla hesaplaşmaların vardır..iki dil karışır..biri konuşan dil..diğeri konuşanı dinleyen dildir...yazarken konuşan dili susturup..dinleyen dil ile yazarsın.. bu yüzden yazmak bu kadar zordur...bizim gibiler için ise..konuşmak zordur...yazmak daha kolaydır..duygularımızı biliriz...sevgimizden..aşkımızdan eminizdir...yalanlarımız yoktur...acabalarımız da yoktur..her cümle ile bir hayat doğururuz...kah kendimizi anlatırız..kah çevremizdeki gözlemlediğimiz..hissettiğimiz düzeni..yalanları...bazen de gördüğümüz sevgileri..aşkları anlatırız..biz türkçe yazmaya çalışırız...kendi dilimize sahip çıkmak adına bize yabancı olan dilleri kabul etmeyiz...duygusallığımız öylesine büyüktür ki...bu yüzden bakışımızda duygusaldır...ihanetleri..ayrılıkları bile yazarken duygusal yanımızı da katarız..elimizde değildir..tarafsız olamayız..bazen tarafsız olalım deriz..bu yüzden de tarafsız bakış ile yazarız..bu seferde duygu eksikliğini hissedip..üzülürüz..biz sevgiyi.aşkı..ayrılığı..ihaneti..vefayı...kısaca insanların yaşadığı hayatı anlatırız..bizler de insanızdır..bu yüzden daha bir fazla sahip çıkarız kelimelere..düşüncelere...duygulara....sevdiklerimizden vazgeçemeyiz..duygusal yanımız terketmeyi bilmez.sahip çıkar...kendi sevgisine...belki de bu yüzdendir.dost sandıklarımızdan yediğimiz darbeler...yine de uslanmayız...sevmelerimiz hiç tükenmez..kelimelerimizin de hiç sonu gelmez...mezara kadar yazacağız diye söz veririz kendimize..yazmayı bıraktığımız an hayatın bitmesinden korkarız...bazen hayallerimizi de..rüyalarımızı da anlatırız...bazen kelebek...kuş oluruz...gökyüzünde süzülürken..izleriz tüm dünyayı..dünyanın tüm karmaşasını...kapatırız gözlerimizi..içimizdeki huzura yöneliriz..yazarız her gördüğümüz karmaşayı..yazarken de akıtırız mutlak bir iki damla yaş...yemen türküsünü söylerken daha bir acıklı söyleriz...daha bir yürekten..ana oluruz.yar oluruz..bazen de gelmeyen oluruz...hissetmeden duygu olmadan yazamayız ki...yazanlarda var dersen...evet var derim..ama duygusu nerede diye sorarım...karşı çıkışlarımız da bu yüzdendir..duygularımıza söz söyletmek istemeyiz..yazdığımız her kelime bizim için değerlidir....biz hayat karmaşasından sığınırız yazdığımız birkaç satırlık sözlerimize...konuşmak kolaydır herşeyi konuşursun bilsen de olur bilmesen de..bazen etrafındaki olaylardan..bazen duygulardan..düşüncelerden....konuşurken daha kolay anlatılır sevgiler..aşklar...ayşe mehmeti seviyor derken ne kadar rahatızdır...sanki sıradan bir olay olmuştur..halbu ki sevgiyi yazarken içindeki şelale de coşmaya başlar...ellerin titrer..dudakların kenetlenir...kalbin hızla atmaya başlar...nefes alışların bile daha bir derin olur...bize sevgi basit gelmez...sevgi kadar aşk ta...düşünceler de...hayatta...acısı ile tatlısı ile..yazmak.. su gibi..hava gibi..yiyecek gibi..yaşam gibidir...yazmak sadece yazmak isteriz...kim ne yazarsa yazsın yeter ki yazsın deriz..ne güzel sevgiyi..aşkı yazıyorlar deriz...yazdıkça yaşıyoruz deriz..çünkü biliriz ki sözün tükendiği yerde yaşam da tükenir..
UÇUK...