Nerdeyse inanacağız, ‘’balıklar karada yaşar’’..
Nerdeyse inanacağız, ‘’balıklar karada yaşar’’ deseler bile.
Beyinler geçim derdinin cenderesinde sıkışmış vaziyette, ondan başka bir şeyi düşünemez olmuş.
Düşünenlerse ‘’işimi kaybederim, iş bulamam ’’ korkusuyla gördüğüne kör, duyduğuna sağırlaşıyor..
Vicdanının sesine kulak verme cesaretini gösterenlerse konuşuyor..
Konuşuyor da ne oluyor ?
Çok geçmeden kendini parmaklıklar arkasında buluyor; ama suçlu ama suçsuz, adının çıkması bile ona suçlu damgasını vurduruyor..
Ne olacak bunun sonu ?
Korku imparatorluğuna araç mı? Bu yapılanlar.
Sapla saman birbirine karışmış vaziyette; kurunun yanında yaş da yanıyor.
Kim haklı, kim haksız ayırt edilemez oldu.
Neye inanıp inanmayacağımız bir sis perdesi arkasında aydınlanmayı bekliyor..
Vatandaş olarak olanları izlemekle yetiniyoruz sadece.
Karşı duruşu sergileyen protestoları kenardan seyretmeyle yetiniyoruz; içine girmeden.
Kendi kendimize konuştuğumuzu yine kendimiz dinliyoruz..
Haksızca uygulamalara beddua ediyormuşuz,lanet okuyormuşuz, kim duyuyor ?
Düşündüğümüzü anlatan konuşmacıları bazı tv.lerde takip ederken, ‘’iyi ki konuşuyorlar, bunlar da olmasa halimiz harap’’demelerini izlemekle, biliyoruz ki taraf olduk sayılmayız.
Bazı tv ler dedim çünkü, bu konuşmacıları bazı tv ler konuşturuyor.
Yönetimden yana tutum sergileyenler zaten olan biten karşısında ‘’suçlular ki tutuklanıyorlar ‘’diyebiliyorlar; hem de sesli olarak..
Hem de ‘’bizim bu işlerde parmağımız yok, savcılar görevini yapıyor’’diyerek !
Vatandaş olarak yapabileceğimiz ne var ?
‘’Sıra bana da gelir mi’’ sorgusuyla susmaktan başka !
Sustukça sıra bana değil, Atatürkçü düşünen herkese gelecek o başka !
Yine de umutluyum; Atatürkçü düşünmek, demokrasinin olmazsa olmazının olduğunu, olanları haklı gösterenleri bile ikna edecektir.
Göreceklerdir ki demokrasiden uzaklaştıkça haksızlıklar artıyor.
17.04.2009
Gülden Işık