- 1337 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖLGESİ ÖMRÜM OLAN AĞAÇ
Kaç yıldır kar yağmıyordu bu kentin yüzüne.. lapa lapa yağıyor şimdi kar taneleri. Geçmişten geleceğe bir anılar demeti sunuyor donuk gözlerime. Tarihi senden öncesi ve senden sonrası diye ayırıyorum. Şimdi her taraf bembeyaz karşıdaki orman ne heybetli duruyor. o orman ki ağaçları ne güzel gölge bırakıyor. gece ağlamaklı bir gelini yüklemiş gibi anlayamadığım sesler yüklüyor sıcak yerlerime.
Bir bahar günüydü. Doğanın doğumu daha doğrusu bizde bir şeylerin doğması, doğanın ağlaması değil. Doğana bakarak ağlayanların en diplerdeki şeyleri doğurmanın mevsimiydi.
Bir rüya gibiydi her şey özellikle sen. Ve belki bazı şeyler rüya olarak kaldıklarında gerçeklerden daha sahici ve anlamlıdır. Çünkü gerçeklere anlam katan şeylerin başında rüyalar gelir.
Hiçbir zaman tutamadım yanımda taşıyamadım. hep korktum kara gözlü canavar bakışlı günlerin zamanın burgacı çarpar diye.
Ve sen hep rüyaların prensi oldun gerçeklere biricik gerçekliğime. Sığdıramadım koskoca rüyalarını. bana hep bir rüya kadar uzak kaldın bana hep uzaklar kadar uzak kaldın. şimdi ömrüm uzak bir rüya .
Bugün saat saat 14:30’a biletimi kestim.o sevdiğim kutsal Cuma bugün.uzak bir şehre gidiyorum.kalmasın ardımda hiçbir şey.herşeyi unutayım,seni ve sana ait olan ne varsa.
Elimde kavanozum yıllarca biriktirdiğim gözyaşlarım saklı.
Belki nereye gittiğimi bile bilmeden gidiyorum.yeter ki anılar gölgem olmaktan çıksın.yeter artık bana verdiği acılar oysa ne çok sevmiştim,seni ve şehrimizi bizim şehrimiz aşk şehriydi.
Birgün çocuklar doyasıya oynasın diye,sevenler kavuşsun diye,ayrılıklar kavuşmalara dönsün diye.sokağımıza ismini koydum.biz et ve tırnak gibiyiz biliyorsun.zordur ayrılması bunların.
Biz kardelenler gibiydik.üşüyen bir dünyada sıcak bir sevgimiz vardı.sen vardın dünyamda dünya olan.ellerin saçların gözlerin vardı.geceleri düşüne düşüne uykuya daldığım.sen rüyalarımın başkentiydin.olur ya sevgili bir gün et ve tırnakta ayrılır.istemeye istemeye bir gün bizi kahreden bir dünyada bulunur sana rağmen.
Yıllar önceydi en çocuklar sevinirken seviniyorduk.dünya kocaman bembeyaz bir gelinlik oluyordu.hele gözlerimiz birbirine değince o zaman dünya ekseninden çıkardı.şu anda ayrı şehirlerdeyiz.kahrolası kaderimizde ayrılmakta varmış.birbirimizden ayrı tam on sene oldu.
Evet on sene oldu görmeyeli seni.ve elimde fotoğrafın gülen yüzün arkanda baharı müjdeleyen yemyeşil olmaya hazır bir dünya.kader ağlarımızı kötü örmüş sevgili.ben yana yana erirken hasretinden gözyaşlarımı gizlice içime akıtırken,sen belki çoktan unutmuşsundur beni.sizler hep böylesiniz derdimde inanmazdın.çünkü kanayan vurulan hep ben oldum.on senedir gülüşünün fotoğrafını kalbime kazıdım.unuturum diye geldiğim bu memleket on sene oldu.inan sevgili hala unutamadım.nasıl unutabilirim ki.sevdan bende milyonlarca atom değerindedir.ve derinimdedir.
Sen anılarsın, sen bir kar topacıydın,sen güzel şehrimizdin.sen aklımın yüreğimin ulaşabildiği
Her şeydin.şimdi sonbahar aşkımızın da sonbaharı birazdan kış gelecek..üşümemen benim tek dileğim.sana hediye ettiğim o kırmızı atkıyı sıkıca boynuna dolamışsındır inşallah.çünkü sen üşüdüğünde biliyorum bütün dünya üşür.ellerimde biletim kalbimde o eski türkü otobüsün camına dayalı başım,nice yollar aşıyoruz.şehirler, köprüler, dağlar,vadiler ve sen gittikçe sönük bir mum oluyorsun,gecenin geç vakitlerinde o şehre yaklaşıyorum.beni sadece ışıkların yalnızlığı karşılıyor.her yer sessiz, burada heryer kar bir ormana dalıyor otobüsümüz.bir damla yaş iniyor gözlerimden.kucağımda anılar gölü birikiyor.hala yüzün taptaze akarsular gibi hayalimde.otobüs duruyor.iniyorum yanımda kavanozum, kuytu bir köşeye bırakıyorum.
Gecenin geç vakti bir kuş yağmurda ıslanıyor.alıp seviyorum.o kuş birden sıcaktan ölüyor.
Evet sevgili tıpkı hayatımız gibi.suda yansıyan suretim çoktandır.tanıyamadığım bir suret.
Ve içimde saklı o türkü gene mırıldanıyor bu ormanda ..”yarim ormanda ıslanmış sorsam ağaçlara hangisine yaslanmış’’ söyle sevgili ne olur söyle hangi ağaca yaslandında gölgesi ömrüm oldu.
Sebahattin TAYŞUN