KAMYON YAZISI 3
Kamyon yazıları serimize devam edelim. En son Kamyon yazıları 2’de kalmıştık. Bu da üç olsun.
Bir kamyon düşününki konuşuyor ama sloganlarla. Sayfası kimi zaman kasası, kimi zaman damperi, kimi zaman römorku… Şiir gibi kamyonlar dolanır durur memleketin asfaltı erimiş, badalı bol ince ve uzun yollarında. Biraz âşıkça bir cümle oldu ama yazımızdaki şiirimsi havaya uydu sanırım.
“Evlat fazla bıdı bıdı yapma!
Baba yorgun.” Toplumun görünen sathında bıdı bıdı yapıp bizleri oyalayan o kadar eşhas var ki! Topyekûn yorgunuz anlayacağınız. Yorgunluğumuzun halk gibi anlamlı bir yanı var, halkın yanındayız yani. Ana haber bültenlerinde, gazetelerde, dergilerde fazla bıdı bıdıya lüzum yok. Çünkü baba yorgun,- sakın ha bu baba sülü baba değil!-çünkü bu milletin artık boş lafa karnı tok. Öyle her söze yol yok.
Türk insanı ne eder uydurur, ne yapar benzetir sonra alır giyer. Paris Hilton gibi nazenin bir hatunun bir kamyonun arkasın mevzu bahis olacağını söyleseniz dünyada hiç kimse inanmaz. İşte size örneği, işte bize geyiği. Hem de kereste yüklü bir kamyonun arkası:
“Kamyon çeker 10–20 ton
Gönlüm çeker Paris Hilton”
Ah gençliğim diyeceği gelir insanın ama gençlik elde iken hiç de bu durumun idrakinde değildir âdemoğlu. Ayrıca yollara göbek bağı ile bağlı olanlar yolsuz kalamazlar.
“Sadaka verdim gençliğimi yollara.” diyen adam esasen ömrünü vermiştir, sadece sadakasını ifade etmiştir. Bir kamyonun arkasında yazılı olan vecize…
“Hayatımı yazsam roman olur.” Türk insanının meşhur efsanelerinden birisidir. Hemen hemen her insanın bir ‘hayatım roman’ dönemi vardır. Çocukluk, gençlik, hayatım roman devresi, olgunluk vesaire… “Hayatımı yazsam duble yol olur.” yazısını görünce geçip giden bir kamyonun arkasında, gerçekten de güncel olan hususların cümlelerimizin arasına nasıl girdiğini ve nasıl güzel yer ettiğini beyan açısından önemlidir. Duble yollar arttıkça sakın ola dublelerde artmasın şoför mahallinde.
“Araman için illa hata mı yapmam gerekir.” Bu mesajlar kime yazılır, kimin aklına gelir böyle sözler anlayamıyorum? Sevgilisine olan sitem belki de bu, haykırış, isyan, çaresizlik… Ve dışa vurumu bir insan ruhunun; ifrazatı hem de duygu ifrazatı…
“Ben seni hatalarınla sevdim;
Yanlış şeride girmenle,
Hatalı sollamanla,
Havalı kornanla…” diye yanıtlasa sevgili sanırım bunu da alıp kamyonun arkasına yazar.
Küresel ısınma içine ettiğimiz dünyamızın en büyük sorunu. Hiç değilse dikkat çekmek babında bir yazı ile bunu bütün insanlara duyurmak istemiş kamyoncu abi: “Küresel ısınmaya karşı su tankerlerine geçiş üstünlüğü verilsin.” Çekilin yoldan geliyor dan dan, dünya yanıyor umurunuzda mı hadi oradan, su tankerim var benim çıkın yoldan.
“İyi mazot selüloit yapmaz.” Güzellik sorunu demek ki kamyonlarda da varmış, kamyoncularda da. Fazla yağ iyi gelmiyor anlaşılan hiç kimseye. Yürüyen güzellik salonlarımız var, kasalı, damperli… Havalı kornası var, dingilli bir hayatı. Mazotu kabarmış kamyonun gaza geleceği var. Kaçak bir mazottur kamyonun romantik olanı, kamyoncunun değil.
“Gazla uçabilirsin ama frenle konamazsın.” Güzel bir ikaz bence. Fazla gazlama anlamında sonra toslama. Tamam mı tosbağa! Çok tosun tosun sürme, gaza gelme, heyecan yapma sakın! Frenlerin garantisi yok, hayatın iki ayağının ayarında. Freni çok olan şoför iyi şoför değildir esasında.
Kamyonculara daha çok arabesk müzik uyar. Ya da biz öyle algılarız. Geçip giden bir kamyonun ardında okumaya çalıştığımız şu dörtlük bize bu arabesk tavrı yine hissetirdi:
“Ne Müslüm’den,
Ne Orhan’dan.
Sevdiğim tek parça,
Yedek parça.” Fazla para kazanmanın zor olduğu ama yedek parçanın ateş pahası olduğu kamyonculuk mesleği sanırım karın açlığının kulak açlığından daha evvel geldiğini güzel bir şekilde ifade ediyor.
“Arabada yalnız var.” Çok kısa ve dikkat çekici. Bazen çok uzun cümleler dahi bu kadar net bir şekilde anlatamaz derdimizi. Kocaman bir aracın içinde, milyonlarca insanın içinde bir yalnız var. Meskeni ise kamyon koltuğu. Kim bilebilir ve kim onun yalnızlığını alabilir ki!
“Çarpma bana devlet sarsılır.” Siyasi konulara dahi göndermeler yapan yazılar da yok değil. Fazla girmemek lazım bu konulara, neme lazım kamyon mamyon çarpar sonra! Usulden cümleyi bitiriyorum.
“Sağlam şoför kalmaz rampada
Müslüm Baba sığmaz ipoda” Teknolojik ürünler hemen kasalarımızdaki yerini almış ve idolümüz olan seslerin ağırlığı altında ezilmiştir. İpodun olayım emi!
Yılmaz ERDOĞAN dahi bir şekilde bu kamyon sayfalarında kendisine nazire yapılırcasına yer bulmuş.“Ben senin beni sollayabilme ihtimalini hiç sevmedim.”Kim demiş kamyoncular okumamış diye! Kaç kişi böylesine cümleler kurabilir ve kaç kişi cesaret edebilir böylesine yazdıklarını başkasına duyurmaya. Dünyanın en paylaşımcı grubudur kamyoncular.
“Ferrarisini satan bilge kamyonundan vazgeçemedi.” Kitap ismine göndermede bulunmuşlar. Entellektüel birikime saygı gösteriyorum. Hiç değilse ferrarisini gazlı bir ferrariye çevirmiyor.
İnternet âleminin kralı olsanız da bir kamyoncunun cakalı haline ulaşamazsınız.“Bir gaza bassam googlede arasan bulamazsın.” Onun hızına, karizmasına, var olan cazibesine hiçbir arama motorunun gücü yetmez. Buna yapmaya çalışan sonunda bir kapaklama olayı ile baş başa kalır.
Şair yazmış şiirini şoför almış hissesine düşeni:“Sana benim dikiz aynamdan bakan gözler kör olsun.” Dikizlemek insanımız için hoş bir durum olarak revaç görse de esasında nahoş bir durumdur. Herkesin özeli vardır, herkesin mahremi vardır.
Mevlana’nın otağında gaza basıp gelen ve onun evrensel mesajlarını iletmeyi kendisine vazife bilen bir kamyoncu ve uyarladığı sözü:“Ya olduğun gibi görün ya da gözüme görünme!” Yoksa üstüne sürerim kamyonu. Olduğu gibi görünmeyenlere, göründüğü gibi olmayanlara duyurulur. Kamyon peşinizde.
Amacımız biraz mizah, biraz dikkat çekmek… Bazen yanı başımızda olan şeyleri dahi görmeyiz, duymayız. Eğer birazcık da olsa yüzünüz gülebilmişse bu yazı amacına ulaşmış demektir. Ve birazcık uyanabilmişsek daha ne isteriz.
“Ezdirmem kendimi sana!” :Son söz < bu > işte bir terslik var ama!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.