mayıstaki ay yasaları aralıkta hükümsüzdür
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tekrar
tekrar
..ve tekrar
Can sıkıntısını hissetmek istemiyorum. Her gün bir öncekinin aynısı. Bir sonrakindense hiç şüphem yok.
Ufak,
Değişken ruhumun en büyük kanıtı her yazımın altında farklı, imza niteliğini taşıyan işaret ya da anlamlı birer kelime gibi görünen anlamız şekillerimdir.
Belki de bir gün diyorum.
Bir gün işte işe yarar bunlar. Hatırlanır, göz atılır nebilim işte.. hayatın bir yerine değer belki..
- Birisi böyle demiş sesleri karışır uzay boşluğuna.
Yankılanır durur belki de öylesine.. duyulur belki de bir gün bir yerlerde..
Söylediklerim değil, söylettiklerim.
Aslında bazen farklı olmadığımı düşünüyorum. Ya da hayal ediyorum. Belki de diğer insanlar özellikle de yaşıtlarımın birçoğu benimkinin aynısına benzer şeyler yaşadıklarını ya da hissettiklerini düşünüyorum. Ama onlar ne şanslılar ki böyle yaşarken hayatlarını sadece ellerinde ki bir şeye belki de elinde bile olmayan sadece var sanıp onun ekseninde yaşamıyorlar.
Hayatlarını da devam ettirebiliyorlar. Ne yaşadıklarını biliyorlar. Bir şeyi sadece yapmış olmak için yapmıyorlar. Eğer öyleyse ‘yaşıyorlar ‘ demektir.
Ve eğer öyleyse o zaman onlar ya da tüm insanlar işte çok güçlü ve bana gelince çok ama çok zayıfım demektir.
Belki de sadece avuntudur;
Genelden olmaktansa zayıf, farklı olmayı isteyerek tercih edebilirim. Edebilirdim eğer normal olsaydım. Beynimin farklı çalıştığını iddia eden sadece ben değildim zaten. Ben sonradan iddiacı oldum bu konuda tüm bilinçaltıma sindirilenlerden sonra. Artık ben zaten normal olamazdım.
İş işten geçmişti zira..
Bir hasta olabilirdim, bir üstün olabilirdim. Hatta bir bitki bile olabilirdim, ama asla normal olamazdım artık. Ben olmaktan çıkardım yoksa!
Herkesin mutlaka masum ve saf göründüğü bir an vardır.
Çizdim
Ne çizdim
Ne yazdım
Ne yaptığımı bilmiyorum aslında.
Yalnızca düşündüklerim. Çünkü yaşamıyorum. Sonunda saçma, boş bir arayışta beni buldum. Ama bu basitti. Çünkü onu yani beni oraya yine ben koymuştum. Ama kendimi bulmak için bana giden yolu kedi yavrusu misali çözüp dağıttığım yumağın ucunu bulmak için bile uzun ince bir yola dönüştürdüm.
Bir şeyleri hissetmek için zamanının gelmesini beklemek çok sinir bozucu. En azından bana göre.
Şuan pek bir şey hissetmiyorum. Yani hissetmemeyi hissetme hali. Ya da isimsiz hissetme.
Yeni bir his şekli bulup onu belgelemek hoşuma gitti.
Her şeyi zamanı gelmeden yaşarsak bu kader olur muydu? Ya da bu da kader olur muydu? Zamansız.
Hangi zamandı bana küsen?..
‘söylememeliyim, söylemeyeyim’ diyorum. Yine de kendime itiraf etmeden duramıyorum. Normal insan hisleri taşıdığımı hissediyorum bazen.
Geç oldu uyandığımda.
Birde;
Birde bize süslü ya da fazla manevi gelen şiirler, şarkılar, romanlar ya da bazı anlatılar var ya hangi alanda olursa olsun ister dini, ister ruhani, ister fantezi..
Bugün bütün onların anlatıldığı gibi yaşanabileceğine inandım.
Hayatım o kadar boş geçiyor ki bazen diyorum;
- İnsanların hayatlarındaki yaşadıklarından değil ama yaşananlarından birer parçası bende olsaydı ne kadar meşgul bir insan olurdum. Ama yine de ben olurdum.
Allah bana zaman bolluğu vermiş. Kendimi bazen V.C. Andrews’in Çatı’sındaki Chaty gibi hissediyorum. Bazen gelen gidende olmasa.
Hayatımdaki hiçbir yürüyüşüm boş olmamıştır. Yani hep hayal kurarak veya bir şeyler düşünerek geçmiştir mutlaka. Ama mutlaka doldurmuşumdur o zamanı sanki hiç zamanım yokmuş gibi. Oysa geceler zaten benimdi.
Yürüyüşlerimin boş olanlarını da zaten ben hatırlamam, birçoğunda ise yürüdüğümün bile farkında olmam. Tıpkı bu güneşli günün ardından gelen ıslak İstanbul akşamında olduğu gibi.
Derdim ki hep;
- Bana âşık olacak kişinin ya gözleri kapalı olmalı ya gözleri kapanmalı ya da kendini kandırmalı. Öyle değilmiş meğer.
Meğer; olduğu gibi beğenmek, ben olabilmekmiş aşk. Bunu anlamak içinde âşık olmak şart değilmiş.
Evet arkadaşlar; mayıstaki ay yasaları aralıkta hükümsüzdür.
(Peter Lauster)
Hükümsüzmüş. Yani hükümsüzdür ki çok doğrudur.
Ve yine evet ki, yazının sonuna geldim yine. Dibe vurdu kalem.. (dibe vurdu klavye)
yaşayışsız - yaşama özürlü ben-
(imzadır kendisi, hakaret değil)
Hoş kendime hakaret etsem kime ne. Kesin hak etmişimdir zaten. Zaten hakaretlerde hak edenlerindir.
Tamam, saçma bir felsefe kırıntısı oldu..
gülden.
YORUMLAR
''mayıstaki ay yasaları aralıkta hükümsüzdür''
başlık ile başlayan ''ben'' macerası...
yazım kurallarında bir kaç eksiklik görünse de gözüme ve anlatımda ufak kopmalar olsa da ;
çok ilgimi çeken
''ben'' konusunda
samimi anlatımınız ile fikrinizi belirten görüş açınızı almak,
bEn için oldukça faydalı oldu diyebilirim...
hoş ve samimi bir anlatım olmuş...
lakin, kendinizi küçümsemeyin...
sevgimle kalın..