- 817 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAHIM SEN BİZİ SEVİNDİR BU GÜN
Koca dünya bu gün bana öyle dar
Mart ayında başa yağdı boran, kar
Ana ocağında şimdi matem var
Ciğerlerim küle döndü bu gece.
ALLAHIM SEN BİZİ SEVİNDİR BU GÜN
Ülkemizin ve milletimizin birkaç gündür yaşadığı hem çaresiz hem ümit dolu ama çoğu zaman ümitlerin de sabırların da tükenme noktasına geldiği bekleyiş esnasında yaşanan duygular yazımızı bu yöne sevketti. Yazıyı hazırladığım cuma sabahı itibariyle niyazım; İnşallah en kısa zamanda Sn. Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarının hayatta olduklarına dair sevindirici haber gelir.
Partili partisiz bu memlekette yaşayan milyonların gönlünde dürüstlüğüyle, temizliğiyle taht kurmuş, ilkeli siyasetiyle, özellikle 28 Şubat dönemindeki demokrasi karşıtı zorba güçlere dik duruşuyla tarihe geçmiş bir liderin bütün takdir puanlarının ve saygınlığının sandığa bir türlü yansımayışı, memleketini hesabî değil hasbî seven bu yiğit adamın iktidara gelemeyişi sosyologların ve siyaset bilimcilerin akademik anlamda araştırması gereken bir konudur.
Bir lider ki, kendini çok sevdiği ülkesine, çok sevdiği güzel ülkesinin insanlarına ve ülkesinde temiz siyaset yapmaya adamış! Aksini düşünenlere şu kadarını söyleyeyim; O kadar iftiraya ve işkenceye maruz kalan biri çoktan ülkesini terk eder ve başka bir ülkeye sığınırdı. Ayrıca bazı bedel ve beklentiler karşılığında önüne serilen pek çok imkânları reddetmeyip milletin aleyhine kullansaydı şüphesiz paşalar gibi yaşardı. Ama onun milliyetçi, maneviyatçı, vatanperver yüreği böyle bir şeyi asla tercih etmedi. Sadece millete diyet borcu olan ve o şuurla var olan bir lider.
“Büyük dava adamlarının çileleri de büyük olur. Bir liderin ızdırabı vatan ve bayrak ise ardından gelecek her türlü eziyete, işkenceye ve iftiralara da peşinen hazır olmalıdır.” M.YAZICIOĞLU
12 Eylül öncesinde Türkiye’nin her tarafında sıkıyönetim olduğu halde, olaylar neden önlenemedi de 12 Eylül sabahı, ne kadar örgüt mensubu, suçlu, anarşist varsa hepsi bir gecede yakalandı? Bunların isimleri, adresleri belli olduğu halde neden o güne kadar beklendi? General Bedrettin Demirel “İhtilale bir yıl önceden karar vermiştik, ama henüz olgunlaşmamıştı.” demişti. O bir yıl içinde sağcı solcu binlerce genç hayatlarını kaybetti, binlercesi de suçlu duruma düştü. Buna neden izin verildi? Cevapları verilmeyen o kadar çok soru, o kadar değişik işkence metotları ve defteri dürülmeyen o kadar çok işkenceci ovar ki. Sorularımızı unuttuk, bari yaşananları tekrar gözden geçirelim dedim.
“Kendi vicdanımda doğru kabul ettiklerimin dışında bir şeyi asla kabullenmeyeceğim. Gerekirse bir ülkücü işkence masasında ölür. Böyle bir psikolojiyle karşı koyuyorum. Beni yatırır yatırmaz serçe ve ayak parmaklarımdan devreyi tamamlayacak şekilde cereyan verdiler. Kollarım açık olarak, üzerime omzumdan bir kalas bağladılar, -T- şeklini aldım. Bir sandalyenin üzerine çıkartıldım. Kalas tavanda bir yere çengellere asıldı, sandalye altımdan çekildi, havada sallanarak boşlukta kaldım. O şekildeyken küçük parmağımdan ve tenasül uzvumdan elektrik verdiler…” M. YAZICIOĞLU
Bunlar, yaklaşık on sene boyunca içerde çektiklerinden sadece bir bölümü. Bir sürü suçlamalara ve böyle insanlık dışı işkencelere maruz kalan biri mücadelesinden, ilkesinden taviz vermiyor ve kendisinin ne kadar dürüst ve temiz biri olduğunu yıllar sonra da yine almış olduğu” En Temiz Siyasetçi” ödülleriyle bir kez daha ispat ediyor.
Bütün Belediye Başkan adaylarının, hep kendi imkânları ile bir şeyler yapmakta olduklarını, devletten tek kuruş yardım almadıklarını, kendi imkânlarını sonuna kadar seferber ettiklerini, nasıl canla başla çalıştıklarını, yüreklerini, gönüllerini nasıl ortaya koyduklarını kendisinden dinlerken ve çevremde şahit olurken hissettiklerimi şu an ifade etmekte zorlanıyorum.
Bazıları devletin hazinesinden beslenirken, bazıları da böyle yüreklerinden besleniyorlardı!
İki gündür millet olarak tarifi imkânsız büyük bir üzüntü ve keder içindeyiz. Kaza mı suikast mı şüphesi bir yana, bir sürü asılsız, yalan yanlış birbirini tutmayan haberlerin verilmesi, sonuçta arama taramada gelinen noktanın kocaman bir hiç olması kafalarda bir sürü soru işaretleri oluşturuyor! Bütün olumsuz şartları da anlamaya çalışıyoruz ama ilk olay günü saat 13.30 gibi bir vakitte İHA muhabiri 112 acil yardımı arıyor, uzun süre karşılıklı konuşma yapılıyor ama neredeyse 40–50 saat geçiyor, elimizdeki 21. yy. teknolojisine ve her türlü imkâna rağmen hâlâ kaza yerine ulaşılamıyor!
Fazla söze gerek yok, sadece şunu soruyorum; Acaba bu, benim güzel ülkemin kaderimidir? Neden hep dürüst ve temiz siyasetçiler gencecik yaşlarda bir bir kazaya kurban gidiyor! Neden?
Böyle yiğit, vatansever, inançlı insanların kadrini kıymetini hep kara topraklar mı bilecek?
Yüce Allah’tan ümit kesilmez inancı ile Dualarımız Değerli Muhsin YAZICIOĞLU için,
Dualarımız yanındaki değerli şahsiyetler için.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
Partili partisiz bu memlekette yaşayan milyonların gönlünde dürüstlüğüyle, temizliğiyle taht kurmuş, ilkeli siyasetiyle, özellikle 28 Şubat dönemindeki demokrasi karşıtı zorba güçlere dik duruşuyla tarihe geçmiş bir liderin bütün takdir puanlarının ve saygınlığının sandığa bir türlü yansımayışı, memleketini hesabî değil hasbî seven bu yiğit adamın iktidara gelemeyişi sosyologların ve siyaset bilimcilerin akademik anlamda araştırması gereken bir konudur.
Böyle temiz insanların kıymeti sağken bilinmiyor,öldükten sonrada biliniyor fakat geç kalınıyor,böyle temiz siyasetci dünyaya daha az gelir. siz değerli şairin yüreğine sağlık,ve
MUHSİN beye ALLAHtan rahmet diliyorum mekanı cennet olsun
Helikopter dağı aşamadı yere çakıldı.
Rotasına değil ters istikamete bakıldı.
Akıllara cevapsiz,binbir soru takıldı
Maraş dağı makber oldu canlara.
Yarpuz,nane,kekik kokusunu özlemiş durmuş.
Pınar başında yatmayı düşlemiş hayaller kurmuş.
Mihnetli yaşantıdan ruhu bezmiş yorulmuş.
Tertemiz yaradana kavuşmuş gencecik yaşta.
Değerli kardeşim bende yazmıştım bekleyiş sırasında bir şiir,sizinle paylaşma gereği duydum.
...ALLAH'tan umut kesilmez deriz,
...Kendimizi teselli ederiz,
...Siz sağ,salim gelin yıllarca bekleriz.
...Üzme sakın bizi MUHSİN reisimiz.
Bende yazmıştım ama çok üzülüp çok ağladık,cenazesinde gördüğüm o muhteşem kalabalık benim içimi rahatlattı.Ama rahmetli her zaman böyle olun,alperenler,ülkücüler her zaman böyle bir arada olun diyor gibiydi.saygılarımla...
Belirsizliğe sıkılı yumruklarım
Sıkmasam düşecek avucumdan yürek
Geceye yenilmek üzere iradeler
İhtilalciler şaha kalkmış ruhumun yamaçlarında
Hilâl kollarını açmış
Öpüyor yaralı bir kurdu
Alnının tam ortasından
Benim yüreğim yanıyor, ah!
Umut dualarımda asılı kaldı
Dualar merhamet edene dönük
Mamak’ta yenilmedin ya zulümlere
Baş eğmedin ya şerefsize namerde
Böyle bir günde meçhul kalınır mı
Diren göğsünü gere gere
Yine çık gel
Bütün heybetinle
Binboğa dağında sis var duman var
Eyvah!
Bir koca kurt ecele terk edilir mi?
Kargülü’nün dilinden düşmüyor dua
Seni sarsın korusun Allah!
DEMİŞTİM DÜN BU SAATLERDE
SON SÖZ MEVLANIN OLDU
ÇAĞIN SON KÜR-ŞAD'ININ SONU DA KÜR ŞADINKİ GİBİ OLDU.
iNŞALLAH BU DAVANIN SONU DA YİNE ÖYLE OLUR
KÜRŞADLAR ÖLMEZ
ÖLEMEZ!