- 1045 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MİLLET, KAVİM VE MİLLİYETÇİLİK
Millet, kavim ve milliyetçilik kavramlarını ele alıp incelemeğe ve araştırmaya başlarken,
mensubu bulunduğumuz İslam inanç sisteminin delilerinden hareket etmek gerektiğini vurgulamak gerekir.Bu zamana kadar millet kavramının tanımında mutabakat sağlanamamıştır. Bunun bir çok sebepleri vardır. İnsanlar arasındaki ayrılıklar (ihtiyaç, coğrafi bölge, kültür, inanç, tarih, menfaat vs.) buna sebep olarak sayılabilir.Bir bölgede yaşayan insanla arasında en kuvvetli bağ hangisi ise o ilk ve en önemli unsur olarak kabul edilmiş, diğerleri tali unsur olarak kalmıştır.Örneğin, Alsas bölgesinde yaşayan insanların ırk özelliği itibariyle Alman, kültür özelliği itibariyle Fransız olmaları sebebiyle Almanların ve Fransızların "millet" tanımlamasında farklılıklar görülmektedir.
Millet tanımlamasında ne kadar fazla farklılıklar olursa olsun, yinede ortak özellikler bulunmaktadır.Bunlar din, dil, kültür, soy, vatan tarih, ülkü, menfaat birlikleri gibi vs. Bu özelliklerin hepsinin bir araya gelmesi şart olarak kabul edilmemiş, bununla birlikte ortak özelliklerin fazlalığı milli yapının sağlam olması açısından elzem kabul edilmiştir.
Milletlerin teşekkülü suni değildir. İlahi emrin tecellisi ile vücud bulmuştur.Milletlerin teşekkülünde çeşitli ayrılıklar söz konusu olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de bunlardan Allah’ın delilleri olarak bahsedilmektedir.Fizikî özelliklerden olan renk farklılığı da delillerdendir.Düşünenler için bunlardan ibretler vardır.
İnsanlar arasındaki bu farklılık, sadece doğmatik özelliklerde değildir. Aynı zamanda inanç
bakımından da farklılık bulunmaktadır. Bu farklılığın hikmeti ise, insanları hayırlı işlerde birbirleriyle yarışmaya sevketmektir.İsteseydi yüce Allah bütün insanları aynı inanca sahip kılabilirdi. Bir fert, kendisinden başka kimsenin olmadığı bir yerde, üstünlüğünü kime karşı ve nasıl ispatlayacaktı ? Bu meyanda yarışmanın olabilmesi için farklı rakiplerin olması geekir.
Millet kelimesinin Türkçe’ye geçişini ve batı dillerindeki karşılığını inceleybiliriz. kelimeler bir dilden başka bir dile geçerken veya aynı dil içinde zamanla mânâ değişikliğine uğrayabilir. Millet kelimesi Arapça ’dan Türkçe ’ye geçerken ilk mânâsından farklı sosyolojik bir mânâ kazanmıştır.Bilhassa meşrutiyetten sonra sosyolojik mânâsı , Türkçe’ye iyice yerleşmiştir.Arapça’da ki mânâsı ne olursa olsun, Türkçe’de kullanılan millet
kelimesi ile bir topluluk,bir cemiyet birimi anlatılır. Bu kullanım çok eski olmamakla birlikte
Türkçe ile yazılmış eserlerde ve ilmi kitaplarda "millet" topluluğu ifade eder.
Millet kelimesi, Türkçe’ye mecaz mânâsı ile, yani tutulan prensiplerin kendileri değil, prensipler etrafında toplanan kitleyi ifade edecek şekilde geçmiştir. Dolaysıyla Türkçe’de
millet denilince insan topluluğu anlaşılır.Böyle bir toplulukta çeşitli müştereklerin bulunması
zorunludur.Aksi takdirde fertlerin adedi olarak toplamından kuru bir topluluk olur.
Millet bir cemiyet birimidir.Bir grubun cemiyet birimi olmasının temelinde aşıladığı "mensubiyet şuuru" yatar. O halde millet tanımına yönelmeler aslında bir şuurun
tarifine, bir şuurun sebebine derinlemesine inmeğe çalışmaktır.Millet teşekkülü için gerekli
gördüğümüz müşterekler de aslında millete mensubiyet şuuru için gerekli özelliklerdir.
Tanımlarda kullanılan özelliklerden hareket ederek dinimizin bakışını da tesbit edebiliriz.
Şayet millet tanımındaki özelliklerin mevcudiyetini ispat edersek milletlerin varlığını ispat etmiş oluruz.Yukarıdaki tanımlardan çıkan ortak özellikler din, dil, kültür,soy, ülkü birliği,
tarih birliği şuuru, menfaat birliği, örf ve adetler vs. gibi. Bu ortak özeliği taşıyanlar millet olma bir millete ait olma yani mensubiyet şuurunu geliştirerek,bir aidiyetlik duygusu oluşturmaktadır.
SAYGILARIMLA
YORUMLAR
Ümmet ilk kavram/anlamsallığıyla Arap'ın birliği anlamında milletleşmiş halidir. Ondan önce yok, böyle bir birlik...
Demek ki Saygın elçinin, dinsel görevi yanında büyük bir millet oluşturucu olmasını da görebiliyoruz. Görebilene elbette...
Arap'ın asabiyeli ve bunun karşıtı tepki olarak doğan şuubiyellik filan sonradan Emevi hortlamalarıyla ortaya çıkıyor. Demek ki şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Ümmetleşme ilk önce Arap'ın millletleşmesi, daha sonra da bildiğimiz anlamıyla, yani diğer uluslarında İslam'a girmesiyle evrensel ümmetleşmek oluyor !
Bir de people, nations, millet gibi doğu ve batı toplumsal kavramları eni boyu düşünüp, daha sonra konu hakkında böyle iddalı şeyler yazmak gerek !
Çok fark var. Ulus/ bod/ bodun/ uruk kavramları ile yukarıdaki verdiğim kavramları karşılaştırmalı kavramasal irdelemek gerekiyor.
Farkı İbn-i Haldun okuyan bile görür !
Göçebe toplum sınıfsalı asabiyelliği bağlamında karşılaştırıyorum ve bu niyetle göndermede bulunuyorum.
Göktürkmen tarafından 3/25/2009 9:08:07 PM zamanında düzenlenmiştir.