- 691 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KUŞA KAFES, RÛHA BEDEN
Kafes kuşun yuvası değil, beden rûhun...
Bu yüzden çırpınır;
Kuş kafeste, ruh bedende...
Odamız dar gelir bazen;
Evimiz, şehrimiz, sokağımız hatta...
Dünya dar gelir de sanki, sığamayız bir türlü...
Ağrılarımız, sızılarımız olur; hastalıklardan, dertlerden yakamızı kurtaramayız ne kadar uğraşsak da.
Çoğu zaman adını koyamasak da, bir nevi çırpınıştır bunlar.
Çırpınır; “çırpındırılırız” belki de...
Nasıl ki yolcu, bir süre için konakladığı handa evindeki huzuru asla bulamaz ve hep evini, vatanını özlerse...
İnsan da aslında, işte böyle, bir süre için konaklanmış han gibi olan dünyada evini, asıl vatanını özlemektedir. Değişik şekillerde tezahür eden çırpınışı bundandır...
Ama insan bu gerçeği unuttuğu için, çoğu zaman bu özlemenin adını koyamaz... Ne için çırpındığından haberi olmaz...
Ama çırpındığı gerçektir; ve bu çırpınışa mahkumdur...
.....
Kuşun kafesten kurtulmak için çırpınması, kafesin ona dar gelmesi ne kadar normalse...
Bedenin rûha dar gelmesi, rûhun çoğu zaman başka iklimleri özlemesi de o kadar normal...
Çünkü ne kafes kuşun, ne de beden rûhun asıl vatanı değildir...
Ve bu çırpınış devam edecektir;
Kuş kafesten, ruh bedenden kurtuluncaya kadar...
Hicran Seçkin