- 1589 Okunma
- 23 Yorum
- 0 Beğeni
TESLİM OLUYORUM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yağmurlu bir güne erkenden uyanmıştım. Bir elma ve kahveyle sabahın ve yağmurun keyfini çıkarmaya koyulmuştum.
Birden içimdeki ses git ekmek al dedi. Oysa ki kahvaltıya yetecek kadar ekmeğimiz vardı.
Zihnimin bütün vazgeçirme çabalarına rağmen, kendimi sokakta, yağmurun altında bulmuştum bile. Su taneleri yüzüme vurdukça gülümsüyordum. Görünen sebep ekmek almaktı. Görünmeyen sebep neydi? Bunu yakalayabilecek miydim?
Bu yüzden, hep yaptığım gibi, bütün algılarımı açtım. Yağmur öyle güzel yağıyordu ki, su tanelerinin denizle buluşmasındaki, birbirine karışıp bir ve bütün oluşlarındaki o güzel vuslat anını izlemek üzere, önce sahilde bir tur atmaya karar verdim.
Sahile indiğimde denizi coşmuş buldum. Kordona kadar ulaşıp, betonu dövüyordu adeta dalgalar. Gözlerimi kapadım, denizin sesini dinleyerek ve su tanelerinin yüzümü öptüğünü, rüzgarın yanağımı okşadığını hayal ederek yürümeye başladım.
Martıların çığlıklarıyla açtım gözlerimi. Bir bayan ekmekleri parçalayıp denize atıyordu. Martılar çığlık çığlığa ekmek kapma yarışındaydılar.
İçimden beni gülümseterek şu düşünce geldi ve geçti. İnsanlar ekmek aslanın ağzında derler ya, martılar da ekmek insanın elinde diyorlar mıdır acaba? İnsanlar kadar zorlaştırıyorlar mıdır bu ekmek bulma işini? Hiç sanmıyorum diyerek hem izledim hem yürüdüm. Yanlarından geçip gittikten sonra, gözlerimi kapadım ve martıların çığlıklarını dinleyerek yürüyüşüme devam ettim.
Ara sıra gözlerimi açıp, benden başka kimseler var mı diye, hem yoluma hem etrafa bakınıyordum. Benden, martılardan ve martılara ekmek atan bayandan başka kimseler yoktu.
Bayan, sahildeki restoranlardan birinin çalışanlarındandı. Sık sık rastlıyordum martıların ekmek kavgalarına. Martılar da ben de ekmek için yağmur çamur demeden kendimizi atmıştık sahile.
Bunları düşünürken birden bir şimşek çaktı. Ardından gök çatlayıp ikiye ayrılacakmış gibi gürlemeye başladı. Çocukluğumdan beri gök gürlemesinden korkmam.
Çocukluğumda elime geçen, belki de bu bilgiyi edinmem için kendime çektiğim bir dergide, ’’Şimşek ve gök gürlemesi aynı anda oluşur, fakat ışık sesten daha hızlı olduğu için şimşek önce çakıyormuş, ardından gök gürlüyormuş zannedilir. Gök gürlemesi bize ulaşıncaya kadar, şimşek çaktığı anda olan olmuştur, düşeceği varsa yıldırım düşmüştür zaten. Gök gürlemesi anında korkulacak bir şey kalmamıştır,’’ diyordu dergi özet olarak.
Karanlıkta uzaktan bize doğru gelen aracın önce ışığını sonra motorunun sesini duyarız ya, onun gibi işte. Ben bunu öğrendiğim günden beri ne gece ne de gündüz korkmam gök gürültüsünden.
Bu bilgimi tazeleyip yine korkmadım. Bunu düşünürken martılar geldi aklıma. Korkuyorlar mı acaba? Ne tür bir davranış içindeler diye merak edip arkama, ekmek kavgası yaptıkları yere baktım. Kadın da martılar da yoktu. Gök gürlemeye devam ediyordu.
Gökyüzüne çevirdim gözlerimi. İnanılmaz bir görüntüyle karşılaştım. O alabildiğine gürlemenin ve çatlamanın ortasında, dondurulmuş ve iple gökyüzüne asılmış gibi duran martı sürüsünü gördüm.
Gürleme boyunca tek bir çırpınış ve harekette bulunmadılar. Martıları ilk kez böyle, sanki bir fotoğraf karesi içindeymişçesine, hareketsiz görüyordum.
Uçuş değildi, süzülme değildi, teslimiyetti yaptıkları.
O’na ve olana teslimiyet. Görünüşlerinde teslimiyetin sonsuz huzuru vardı. Bu huzur veren görüntü beni de teslim almıştı. Gök gürlemesini duymaz olmuştum, martılardan biri olmuştum. Onlarla o anı paylaşmaktan büyük haz duymuştum.
Gök gürlemesi bitince martılar dağılmış ve normal uçuşlarına dönmüşlerdi. Yağmur da alabildiğine hızlanmıştı. Islanmaya değerdi gördüğüm teslimiyet anı.
İçimdeki bilgeye ve dışımdaki bilge dünyaya, bana bu anı yaşattıkları için teşekkür ederek ve gülümseyerek yoluma devam ettim.
Devam ederken de gördüklerimi öğrene-bildiklerimle örtüştürmeye başladım.
Hep böyle olmaz mı?
Önce içimizde şimşek çakar, ışık, bilgi gelir ve ardından gök gürler, ışığın, bilginin deneyimi gelir. Gök gürlemesine, bilginin deneyimine teslim olanlar, içindeki hayrı görür, korkup telaşlananlar, kaçıp saklananlar, teslimiyeti öğreninceye kadar korku içinde yaşarlar.
Ya olana teslimiyet ya korku, ben martılar gibi teslimiyetçi olmayı seçiyorum. Hak’ka teslimiyeti seçiyorum.
Hak’ka teslimiyet deyince, o günlerde içinde bulunduğum bir teslimiyet ile bir örtüştürme daha yapıyorum ardından. Bundan on beş gün kadar önce, annem öldüğünden dolayı annemin babasından, bana ve diğer varislere kalan tarlanın satılmak istendiği bilgisi, ihtiyacı olanları bir ışık gibi aydınlatmış, ferahlatmıştı.
Ardından ölen anneannemin hakkının kime kalacağı konusunda gürlemeler başlamıştı. Gürleyenler de vardı, hakkına teslim olanlar da.
Ben martılar gibi, bütün gürlemelerin içinde teslimiyeti seçenlerdendim. Bana hakkım olanı verin yeter. Hakkıma düşenin bolluğu ve bereketi bana yeter, diyordum.
Hakkıma teslim oluyordum. Hak’ka, Hak’kın bolluğuna ve bereketine teslim oluyordum.
Hakkım olmayan bolluk ve bereket geçidir, Hak, hak edilmeyeni fazlasıyla geri almayı bilir. Hakk’ın bolluğu ve bereketi kalıcı ve doyurucudur. Bunu çok iyi biliyordum. Hakkı olmayanı isteyenlerin bunu bir an önce öğrenmelerini diliyordum. Fazlasını aldıklarında, kendi haklarına düşenden de hayır görmüyorlardı çünkü, uçup gidiyordu ellerine geçen para.
Bu geçmişte defalarca yaşanmış olmasına rağmen, ders almıyorlar, yine fazlasında diretiyorlardı. Derslerini alamadıkları için bu deneyimi bir kez daha yaşayacaklardı. Söylenecek, yapılacak hiçbir şey yoktu. Herkes yaşayarak, defalarca da olsa deneyimleyerek öğrenecekti bunu nasılsa.
Sırılsıklam olmuş bir halde ekmeğimi aldım ve evime döndüm. Kapıdan içeri girer girmez telefonum çaldı. Miras için, saat 13:30 da, Çatalca’da toplanılacaktı.
Kızlarımla kahvaltımızı yaptık ve hemen çıktım. Tam zamanında ordaydım. Bütün varisler bir aradaydık. Sadece cenazelerde ve miras paylaşımlarında bir araya toplanır olmuştuk. Bu durum içimi acıtıyordu. Çoğunun da umurunda değil gibiydi. Bu yüzden dilimin ucuna kadar gelip bir türlü dökülemeyen şu sözleri söyleyememiştim:
Hep mirası ve parayı paylaşmak için mi bir araya toplanacağız? Sevgiyi paylaşmak için bizi bir araya toplamayacak mısınız sevgili büyüklerimiz? Yoksa sevgiyi miras bırakmadı mı bize göçüp giden büyüklerimiz?
Böyle giderse biz de çocuklarımıza ne parayı ne de sevgiyi miras bırakamayacağız. Sevginin olmadığı yerde para da, bolluk ve bereket de fazla durmaz. Yüreğimizde taşıdığımız sevgi kadar olacaktır bırakabildiklerimiz. Sevgiyle çoğalacaktır elimize geçen miraslarımız ve çocuklarımıza bırakabildiklerimiz.
O gün orada içimde tuttuğum ve söyleyemediğim bu sözleri günlerce içimde taşıdım. Her zaman olduğu gibi, yazmadan kurtulamayacaktım bu ağırlıktan. Yazdım ve yazar yazmaz da hafifledim. Varislerin bir kısmı bunları yazdığım için bozulacak, gözlerinden şimşekler çaktırıp, göğ(s)ünün ortasından gürleyeceklerdir.
Ben gürlemelerden yine korkmayacağım. Martılar gibi huşu içinde teslim olacağım.
Yüreğimle bakıyorum hepinize ve ne kadar gürlerseniz gürleyin, yüreğinizde ki sevgiyi görüyorum.
Şimdiden yüreğinizdeki sevgiye, O’na ve olacak olana teslim oluyorum.
YORUMLAR
"Önce içimizde şimşek çakar, ışık, bilgi gelir ve ardından gök gürler, ışığın, bilginin deneyimi gelir. Gök gürlemesine, bilginin deneyimine teslim olanlar, içindeki hayrı görür, korkup telaşlananlar, kaçıp saklananlar, teslimiyeti öğreninceye kadar korku içinde yaşarlar.
Ya olana teslimiyet ya korku, ben martılar gibi teslimiyetçi olmayı seçiyorum. Hak’ka teslimiyeti seçiyorum."
Mübarek olsun...
Kolay değil teslim olmak. Hariçte tanrı arayan asla beceremez.
"Enel hak" Hakka giden yol içimizde. Dışarda arayan yanılır.
Hakka teslim olanlar mahzun olmayacak.
Hakka teslim olmayanlar halka teslim olmaya mecbur olacak.
Tebrik ederim.
Hep mirası ve parayı paylaşmak için mi bir araya toplanacağız? Sevgiyi paylaşmak için bizi bir araya toplamayacak mısınız sevgili büyüklerimiz? Yoksa sevgiyi miras bırakmadı mı bize göçüp giden büyüklerimiz.
Yazınızın can alıcı noktası bu cümlelerdi benim için. Ne güzel anlatmışsınız.
Keşki mirastan önce payımıza bu sevgi tomurcukları düşse.
Bunun en büyük miras olduğunu kavrıyabilsek ve öyle hayat penceresinden bakabilsek.
Kaleminizi kutluyorum ve bu güzel duyguları bizimle paylaştığınız için teşekkür ediyorum...
Yolunuz hep sevgiden geçsin, sevgilerimle!
Üstadem..
Öncelikle bu harika eseri geç okumanın hüznünü yaşıyorum..
Özrüm olsun..
Üstadem, ayna kirlenmeden önce güzellikleri ve her şeyi
yansıtır, önemli olan gönül güzelliklerimizi, inancımızı vede
ruhumuzu kirletmemeye çaba göstermemizdir, dünya fani
diyenlere ne mutlu..
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler..
Anlıyorum sizi vede duygularınızı, maddeciliğin girdabında çırpınarak bir ömür tüketenlerdir bedbaht olanlar..
Defalarca okudum defalarca ders aldım, okunulası vede ders
alınası harika bir eser zuhur etmiş usta kaleminizden..
Bizler yaratılmışların en aciziyiz, hiçbir zaman ne cennetten
bir gül alıp cehenneme dikebiliriz, nede cehennemden bir kor alıp cenneti yakabiliriz,
Biz beşeriz ve bize yüklenen olumlu vazifeleri hayattan ders alarak
layıkıyla yerine getirmeliyiz, ne mutlu ben insanım diyenlere
ne mutlu yaratılmışlara değer verenlere ben demeden sen demeyi şiar edenlere..
Üsdadem, tebrik etmenin başka altarnatifi olsa en iyisini
seçer sizi öyle kutlardım, bilinen haliyle teşekkür ediyor
vede tüm yüreğimle sizi ve bu muhteşem eserinizi kutluyorum TEBRİKLER..
Selam vede muhabbetlerimle..Allaha emanet ol..yudumyunus
Duyarlı makale/duyarlı yürek yarınlara ne bırakacağız...????
Böyle giderse biz de çocuklarımıza ne parayı ne de sevgiyi miras bırakamayacağız. Sevginin olmadığı yerde para da, bolluk ve bereket de fazla durmaz. Yüreğimizde taşıdığımız sevgi kadar olacaktır bırakabildiklerimiz. Sevgiyle çoğalacaktır elimize geçen miraslarımız ve çocuklarımıza bırakabildiklerimiz.
yağar rahmet damla damla
yıkar beni özden sözden
özüm toprak özüm yaprak
pür olana akmam gerek
ben zerreyim o dünya
ben damlayım o derya
hem var idi hem var etti
benim yüzüm dönmem gerek
bir gün bende siz gibi benzer bir olaydan sonra(hani ailevi hani miras denen,hani önce birliktelik sevgi olmalı dediğimiz ama öncelik hep maddiyat denen)
bu şiri yazmıştım
gerek 1 demiştim şiirime
teslim olmam gerek
sanırım akşam yazınızı bir daha bir daha okuyacağım
kimbilir belki gerek 2 çiziliyor yüreğimde
ama biliyorum ki
en büyük gerek sevgi
sevmek gerek öncelikle korkmak deil
' allahtanda korkun yokmu
o günah bu günah kork diye'hep korkutmaya çalıştılar bizi.
ama biliyorum ki korkmak deil ,sevmek gerek, teslimiyet gerek, güvenmek gerek
sanırım ortak bazı duyguları paylaşıyoruz bilge hanım
teşekkür ederim böyle bir olayı paylaştığınız için bizimle
nertenn tarafından 3/23/2009 10:43:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
nertenn tarafından 3/23/2009 1:35:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Hakkıma teslim oluyordum. Hak’ka, Hak’kın bolluğuna ve bereketine teslim oluyordum."
anlamlı.. uyaran... mesajı olan ... özel paylaşıma gönül güzelliklerinize teşekkürler değerli dost sevgili bilgeperi...
kutlarım günün değerli yazısını ...çok değerli yazarını...
sevgim saygım her daim...
Böyle giderse biz de çocuklarımıza ne parayı ne de sevgiyi miras bırakamayacağız. Sevginin olmadığı yerde para da, bolluk ve bereket de fazla durmaz. Yüreğimizde taşıdığımız sevgi kadar olacaktır bırakabildiklerimiz. Sevgiyle çoğalacaktır elimize geçen miraslarımız ve çocuklarımıza bırakabildiklerimiz
Harikasınız arkadaşım.Bu yazı ödülü ne güzel haketmiş.
Güzel yüreğinizi ve be anlamlı duyguları içeren yazınızı yürekten tebrik ediyorum.
Selam sevgilerim gitsin güzel yüreğinize.
işte huzura varmanın en kısa yolu...
teslim olmak...
Yüreğine sevgiyi doldurup çıkıp meydanlara insanlar yazık etmeyin kendinize
sevginizi paylaşın diye haykırabilmek...
Hep kazanmak
daha,biraz daha kazanmak arzusu...ve ardında insanlıktan hiç nasibini alamamış ölüçüyü kaçırmış yürekler..sevememiş,paylaşamamış
bir makine gibi yaşayıp gitmiş....
sevgili dost ben şiir beklerken bir yazı ile lkarşılaştım...
iyi ki de karşılaşmışım...
martılar ve şimşek muhasebesi çok güzeldi...yazının tamamı iberet alıncak ölçüde manalarla dolu...
yüreğine sağlık diyorum dost...
kızlarınla birlikte sağlıklı sihhatlı uzun ömürler diliyorıum...
sevgi ve saygılarımla...
Hakkım olmayan bolluk ve bereket geçidir, Hak, hak edilmeyeni fazlasıyla geri almayı bilir. Hakk’ın bolluğu ve bereketi kalıcı ve doyurucudur. Bunu çok iyi biliyordum. Hakkı olmayanı isteyenlerin bunu bir an önce öğrenmelerini diliyordum. Fazlasını aldıklarında, kendi haklarına düşenden de hayır görmüyorlardı çünkü, uçup gidiyordu ellerine geçen para.
Sevgili şairim yazınızı baştan sona okudum ama ben bu parağrafta takılı kaldım. HAK, SEVGİ ve UMUT
Hangimiz Hakkı ya da sevgiyi ya da umudu biliyoruz ki ve hangimiz elimzide var olanı adaletli paylaşıyoruz ki. Ve hangimiz keser gibi HEP BANA HEP BANA" demiyoruz ki.
Ve hep keser olduğumuz sürece hiç bir zaman ne sevgileri, ne paylaşımları, ne umutları miras bırakabileceğiz çocuklarımıza ve onlar da zamanla bizim gibi düşünüp bizim cevaplayamadığımız sorularaı soracaklardır bize emin olun.
Çok özeldi yazınız teşekkür ediyorum hatırlattıklarınız için.
Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize
''Önce içimizde şimşek çakar, ışık, bilgi gelir ve ardından gök gürler, ışığın, bilginin deneyimi gelir. Gök gürlemesine, bilginin deneyimine teslim olanlar, içindeki hayrı görür, korkup telaşlananlar, kaçıp saklananlar, teslimiyeti öğreninceye kadar korku içinde yaşarlar.
..........................................................................
Hep mirası ve parayı paylaşmak için mi bir araya toplanacağız? Sevgiyi paylaşmak için bizi bir araya toplamayacak mısınız sevgili büyüklerimiz? Yoksa sevgiyi miras bırakmadı mı bize göçüp giden büyüklerimiz? ''
Çok anlamlı, güzel bir yazı..Teşekkürler.
Hep mirası ve parayı paylaşmak için mi bir araya toplanacağız? Sevgiyi paylaşmak için bizi bir araya toplamayacak mısınız sevgili büyüklerimiz? Yoksa sevgiyi miras bırakmadı mı bize göçüp giden büyüklerimiz?
..............
Sevgili Perim, Bigeperim,
çok güzel bir yazı okudum misafir olup sayfanıza. Teşekkür ederim. Umudumuz olmalı yarınlara, sevgi adına...
Biz sevgimizi bırakacağız sevgili perim, hem de kim ne kadar isterse o kadar alabilecek...
Sevgiler...
Yazının içerisinde"hak,adalet,paylaşım ve sevgi" kelimeleri üzerinde odaklaştım.Bu devirde hakkı kim düşünüyor. Soyan soyana.Fakirin elindeki ekmeğine de göz dikmişler.Bu haksızlığı giderecek "adalet" nerede.Herşey,güçlüden yana.Miras paylaşımına gelince.Hakkından feragat etmeyeceksin.Yoksa insana "keriz "derler.Bunların tamamını oluşturacak "sevgi" nerede.İşte ben de onu arıyorum da bulamıyorum.Güzel bir yazıydı.Kalemine sağlık.Yalnız yazının arkasındaki siyahlık ve yazıların parlaklığı gözlerimi kamaştırıyor..Saygılarımla efendim...
ayhansarıkaya tarafından 3/22/2009 5:50:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili bilge...
-ne desem azdir yazina... yazin destan gibi, okudukca kendini okutuyor, okudukca icinde kayboldum...okudukca sanki birazda kendim(den)i okudum...
______________________
-seninde yasadiin gibi, sebepsiz hic bir olay gerceklesmez, verilen müjde ve mesaj iyi algilanmalidir...
-egerki KUl Yaradana güveniyorsa, kendini O'nun tecellisine birakacaktir/teslim edecektir...
*
-benim bildigim korku; Allah korkusunun olmayisindan yada azligindan...
-Yaradana karsi sevgi ve korku olmayinca teslimiyette olmayacakltir, teslimiyet olmayinca da ne tefekkür hasil olur nede tevvekkül...
*
-bir cogu rizkdan bi haber yasar, ac kaliriz korkusu ile her nefesini kendine zehir eder... farkinda olmadan iki türlü zarardadir :
1. rizkin Allah'dan geldigini unutarak...
2.Allah'dan ümidini keserek...
-düsünce karmasasi yasadigindan huzursuz/mutsuz olusuda cabasi...
*
-aslinda Yaradana teslimiyeti olmayanlarin zarari sayilamiyacak kadar cok fakat bunu kendileri bilmiyorlar ve korkarim bilmedende ölüme uyanislari olacaktir....
*
-sevgi, evet sevgi insanin vazgecilmezi olmasi lazimken, bir cogu sevgiyi neden kendilerine yasakliyorlar bende henüz anlamis degilim...
-ne demisler "her seven isimsiz bir kahramandir, her seven sevebildigi kadar insandir" cok üzgünüm ama bu söz öyle bosa yazilmis bir söz degildir...
*
-fazla malda gözü olanlar yinede daha fazlasi icin daha fazla calisip didineceklerdir...
-ama kanaatkar bir KUL gönlünce zengin olanidir... ve böyle oluncadaYaradan ona ne rahmetini esirger, ne merhametini nede bereketini...
_____simdi burda iyice düsünmek gerekir, sizce en zengin olan KiM?
*
-sevgili bilge...
-yazindan cok etkilendim ve haddim olmayarak, yazindan ilham alarak bende bir seyler yazdim...
-yazinin her cümlesi harfiyen katiliyorum ve sükür Yaradana senin gibi teslim olmus bir kulunu tanimak nasip oldu...
Yaradana emanetsin, sevgilerimle...
Öncelikle elini, dilini, kalbini, kalemini kutlarım.
Böyle bir güzelliği sundukları için.
O içindeki Sevgili Işığa -ki ne kadar muhtacız biz Ona- dünyayı kavgadan, gürültüden kurtaran sahil-i selamet yapan güzel manaya selam olsun.
Yanağına dokunan su tanecikleri, rüzgar sesleri bahtiyar olmuşlardır.