- 533 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKÇE
BİZİM D İ L İ M İ Z
Tahmin ediyorum. Bu mevzu sizi sıkıyor. Sevmediğinizi, okuma sayısından tahmin ede-
biliyorum. Amma n’apalım? Türkçe, bizim ailenin değil, sâdece Türkiye’nin de değil, bütün
Türk Dünyası’nın lisanıdır. Belki hiç bir dil, Türkçe kadar tuzaklarla karşı karşıya değil-
dir. Bir tarafta uydurukça, diğer tarafta, Batı’dan gelen yabancı kelimeler. Bütün bunlar
yetmiyormuş gibi, bir de kelimeleri yanlış yerlerde kullanıyoruz..
UYDURUKÇA
Biz senelerce Doğu Ülkeleri’yle bir arada yaşamışız. Onlardan bâzı kelimeleri almamız
kadar normal bir şey yok. Çünkü, dinimiz bir, örf ve âdetlerimiz birbirine yakın.. Kaldı
ki, hiç bir ülke bize, "şu kelimemizi alın kullanın" dememiş. Biz isteyerek, seçerek ve
hattâ severek almışız. Edebiyatçılar umûmiyetle şu misâli verirler: Meselâ; "minâre" keli-
mesini ele alalım. Biz "minâre" yi olduğu gibi almamışız ki.. O’nu inceltmişiz, uzatmışız,
âdeta aslına uygun hâle getirmişiz. Şimdi minâreye, "ezansal yer" diyeblir miyiz? Diyeme-
yiz! Çünkü "minâre", "minâre"dir. ..Ve artık birçok kelime gibi Türkçe’leşmiştir.
Yine meselâ, en çok kullandığımız "meselâ" kelimesini, Arapça menşeli diye "örneğin"le
değiştirmek istiyorlar.. E.. "örneğin"de Ermenice.. Bize göre "meselâ" kelimesi, diğerine göre çok
çok daha iyidir. Allah’tan bazı uydurukçalar tutulmadı. Mesela "defter"in, "kalem"in
"kitap"ın, "istiklâl marşı"nın uydyrukçaları tutmadı.. "Olanak," "olasılık".. kelimeki ise çok fena hâlde tutul-
du. Türkçe’yi seviyorsak (ki şüphem yok) bu uydurukçalarla mücadele edlim. En iyi müca-
dele yolu da, galiba o kelimeleri kullanmamaktır. Lütfen, "olanak"la ne olur, "olasılık"la
Türkçe mi fakirleşirmiş.. demeyelim. Dil kelimelerden meydâna gelir. Ve bizim için her
kelime mühimdir. Sadece bizim için değil, her millet için bir kelime mühimdir. İnanın,
dilimizden bir kelime kaydığı zaman, anarşitler tarafından şehit edildiği hissine kapılıyo-
rum. Çok acı bir durum. Bugün Türkçe kelimelerin hepsi -sel’len miş, sal’lanmış.. Şöyle bir
düşünüyorum da: Madde gitmiş, maddesel gelmiş; "zaman"ımız "zamansal" olmuş; bin se
nelik "belge", "belgesel" olmuş; "çevre"miz "çevresel" .. hâline gelmiş. Neredeyse isimleri-
mize de -sel ve -sal tkacaklar. Türkoloğumuz çok isâbeteli söylemiş:" Türkçe’yi sal’a koyup,
sel’e verdiler."
YABANCI KELİMELER
Türkçe, adeta yabancı kelimelerin istilasına, işgaline.. uğramıştır. Mesela " final"in,
"mersi"nin, "van münit" ne işi var bizde? Mesela, "hello"nun, "bonjur"un, "sezon"un ne
işi var Türkçe d e? Ve meselâ "bravo"nun .. ne işi olabilir bizzim lisanımmızda. "Olanak"-
çıların esas bunlarla mücâdele etmesi lâzım, "imkân"la, "ihtimâl"le mücâdele etmesi
gerekmez. Çünkü bunlar âdeta Türkçe’leşmiş.
YANLIŞ YERLERDE KULLANMALAR
"Meselâ" yerine, " örneğin meselâ" demeleri geçiyoruz.. Lisedeyken "... örneğin, bir misâl
verelim meselâ ..." diyen psikolojiciyi de geçelim. Çünkü bunlarınki, yeniyi beğenip de, eski-
den de vazgeçememe hastalığı. Amma.. "teklif" imizin yerine uydurulan bir kelimeyi
"tavsiye"nin yerine kullanmıyorlar mı, deli oluyorum. "Teklif" ile "tavsiye"nin aynı mânâda
olmadıklarını kör ebem de bilir. Meselâ, diyorlar ki: "Hocam, başka öneriniz var mıı?"
Kıymetli uydurukçacı kardeşlerim, döktorlar; "teklif" te bulunmazlar; onlar " tavsiye" ederler,
hastalar da riayet etmeye gayret ederler.
Devam ederiz, inşaallah.
[ /kalin ]
YORUMLAR
Konuya çok güzel değinmişsiniz... Tebrik ederim... Bu bilincin herkeste olması gerek... Sevgi ve saygılarımla...
kübrabekmez tarafından 3/20/2009 7:01:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
Vehbi Okur
Sözlerinizi iltifat olarak kabul ediyorum.
Dilimize hassasiyet gösterdiğiniz için de teşekkür ederim.
Allah'a Emânet Olunuz.
Selâmlar.