- 470 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HÜZÜNLE BESLENEN SEVDALAR...(Denemelerim)
DENEME
Önceki gün olacak. Evet, evet önceki gün... Vedalaşmadan gittiğin gece. Yalnız dünyama beni terk edip, veda bile etmediğin o gece... Saat kaçtı biliyor musun? Hatırlıyor musun o saati? Tamı tamamına 00.20 idi. Evet, gecenin ikinci yarısı ve saatin zaman ibresi 00.20’yi gösteriyordu... Sen... Sen. Sense, veda bile etmedin giderken. Bekledim... Bekledim. Seslendim ardından defalarca... Ama, yoktun. Duyuramıyordum sana sesimi... Bir ölüm sessizliği kaplamıştı geceyi. Umutların bittiği andı... Sevdalımın ise, terk ettiği an... Bir veda etmeden. Hoşça kal bile demeden... Acı geldi bana bu ayrılış... Çok ama çok acı geldi. Sana öyle alışmıştım ki artık.. Veda etmeden ayrılman bile, o anımı zehir etmeye yetiyordu.
O an; sanki gözlerim dolu dolu oldu. Akacak sandım yanaklarıma... Ama akmadı. Akamadı... Çünkü, kendini tutuyordu. Bu sevdaya güvenemiyordu... Çok acı vermişlerdi ömründe. Yeniden bir acı çekmeyi kaldıramazdı, zayıf yüreği... Ondandı akmayışı. Fakat... Fakat sen, dönüp gitmiştin aniden. Ardına bile bakmadan... Bir veda bile etmeden.
Kalktım monitörün başından. Boynumu büktüm. Fişini söktüm bilgisayarın.. Evet... Yalnız dünyamda, yalnız odama, yalnız ve soğuk yatağıma dönecektim. Başka çare mi bıraktın bana..?! Hayır.. Bırakmadın. Canın sağ olsun güzelim. Sen, sağ ol... Ben alışkınım, bu tür yalnızlıklara. Buna benzer acılara... üzülme sen. Hiç üzülme... Buna da katlanırım nasılsa... Yüreğim, eski acılarına yeniden döner. Tekrar yaşarız, o özlem dolu saatleri... Üzülme sen. Sen üzülme sevdalım. Haaa, bir sorayım bakalım. Fena alıştım ben bu “Sevdalım” kelimesine... Sana “ Sevdalım” diyebilir miyim? Bu duygulara ne ad vereceğimi bilemiyorum da... Hani sana sorup, bir izin alayım dedim. Ne de olsa bizimkisi, aşk değil... Onulmaz yara... Olması mümkün olmayan bir iş... Bir umutsuzluk şarkısı..
O şarkının adını, senin koymanı isterdim. Onun için sordum... “ Sevdalım “ diyebilir miyim sana? Gizli de olsa, zaten çok kez söyledim ya... Bunu sen de anla-dın. Çünkü sen de bana, birkaç kez “ seviyom ya, canım benim..” dedin. Ama ben başka yorum yaptım... İlle de bir isim vermek şart değil. Öyle de kalabilir. Sana acı verip, sıkıyorsa arkadaşlığımız, sıkılıyorsan, hemen noktalayabiliriz... yeter ki sen, acı çekme, üzülme.. Kendini suçlu hissetme. Ben alışkınım, böylesi buruk vedalara... Onun için sevmem vedaları.
O geceye dek; seni başka duygularla hiç düşünmedim. O gece, yatağa girince farkına vardım bunun... Meğer ben sana, ne çok bağlanmışım..!? Alışmışım...O, aniden gidişin, vedalaşmadan ayrılışın etkilemiş olacak beni... Aldın, götürdün uykumu benden... Uyuyamadım sabaha dek.
Sabah ezanı okunurken ben, hala seninleydim... Ve, seni düşünüyordum güzeller güzelim.. Sevdalım. Ne çok da alışmışım farkında olmadan sana. Tiryakin olmuşum... Bağımlın olmuşum da, hiç haberim yokmuş. Ezan okunurken bile; sana yazacağım sözleri düşünüyor, dudak ucunda biriktiriyor, dilimle tekrarlıyordum. Ne yaptın sen bana, söyler misin? Ve, o andan itibaren, bir roman tasarlamaya başladım, usumun derinliklerinde... İçindeki kahramanları biz olacağız. Hadi hayırlı-sı... Bakalım bu serüven, bizleri nerelere sürükleyecek?! Bugüne kadar hiç olmadı ama, bu kez hayırlı olur inşallah. Bekleyelim, görelim. Belki ben; yalnız başıma yaşarım bu sevdayı da...
Senin mutlu geleceğin var önünde. Er ya da geç bu kesin... Onu etkilemeye kimsenin hakkı yok. Benimse, hiç yok... Tabii, bana göre... Onun için; tek taraflı ve de yalnız yaşanan, bir sevda olmaya mahkum benimki... Sana ve sizlere kıyamam. Fakat, tarafsız olarak düşünürsek, “sevmek “ ne haram, ne yasak, ne de günah... Hele bu benimki gibi, tek taraflı garip, zararsız bir sevgi olursa... Zaten ömrümün son baharını yaşıyorum.. Başka baharları soldurmaya hakkım yok.
Eveeeeet!!... Bugünlük bu kadar... Sabah oldu. Gün, iyice ağardı... Rüya bitti. Şimdi, gerçek hayatı yaşama zamanı... Sen, veda etmedin ama ben edeyim sana. Hoşça kal sevdalım.. Hoşça kal tatlım, bir tanem. Hoşça kal güzeller, güzelim... yanlış karar verme emi?! Beni hiç düşünme... Ama, düşün!? İyi düşün e mi? Hoşça kal... Sonra yine devam edeceğim. Bir roman oluncaya dek... Ya da bir kitap. Sana adanmış bir kitap...
06. 12. 2007
Suat TUTAK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.