Gittin Zannederken Ben ...
Önceleri salt bir serzenişti yokluğun. Sonra inceden sızmaya başladı kalp kapakçığının aralığından. Sen susuyordun, göç mevsimi geliyordu kırlangıçların, sen gülüyordun, kader temize çekiyordu sayfalarını bir bir. Parmaklarının çizgilerini ezbere biliyordum, kader çizgisi dedikleri şeyin keder çizgisine ne kadar kısa mesafede olduğunu gözlerinden okuyordum o sıralar. Yapraklar düşmesinler düşlerinden diye susuyordum.
Önceleri oyalanılabilir birşeydi yokluğun. Bir bulmaca çözüyordum, bir kaç mektup yazıyordum, bir kaç satır okuyordum, aklımı işgal ediyordum. Sonra zaman adını seninle değiştirdi. Seninle nefes alıyor, seninle yiyor, seninle yaşıyordum. Sen dokunuyordun, coşuyordu dalgalarım, filikaları üzerinden fırlatıp. Sen ellerini çekiyordun üzerimden, ıssız sahile dönüyordum, ırak gözlerinden...
Önceleri yerine yenilerini getirerek ertelenebiliyordu yokluğun. Onun saçında, bunun kaşında, diğerinin titrek telaşında olmasaydın, unutmuştum bile seni. Ha bir de kokun... Çocukların bayram yeri sevincini taşıran kokun...
Şimdi her filmde giden adamsın sen, kalan kadınınım senin. Her uçakta ayırtılmış yerin, her otobüste salladığım ellerim, her adımda takip ettiğim gölgenim. Bir bardak suyum artık ardına saçılan, bir damla gözyaşı, elinin tersi ile silinen. Ve her gün bir bir dökülen saç tellerin, üşüyen çarşafların, sararmış, puslanmış aynalarınım. Adını unuttuğun şehir, anımsamadığın yüz, yüzünü okşayan güzüm... Farkında olmadığın her anında koruyan dualarım seni, iyi niyetlerim...
Önceleri kabullenebilir bir süreçti yokluğun. Ömrüme yayıldın, yok oldum...
Elif SEZGİN
YORUMLAR
Önceleri yerine yenilerini getirerek ertelenebiliyordu yokluğun. Onun saçında, bunun kaşında, diğerinin titrek telaşında olmasaydın, unutmuştum bile seni. Ha bir de kokun... Çocukların bayram yeri sevincini taşıran kokun...
Şimdi her filmde giden adamsın sen, kalan kadınınım senin. Her uçakta ayırtılmış yerin, her otobüste salladığım ellerim, her adımda takip ettiğim gölgenim. Bir bardak suyum artık ardına saçılan, bir damla gözyaşı, elinin tersi ile silinen. Ve her gün bir bir dökülen saç tellerin, üşüyen çarşafların, sararmış, puslanmış aynalarınım. Adını unuttuğun şehir, anımsamadığın yüz, yüzünü okşayan güzüm... Farkında olmadığın her anında koruyan dualarım seni, iyi niyetlerim...
Önceleri kabullenebilir bir süreçti yokluğun. Ömrüme yayıldın, yok oldum...
elifi
eliflemişsin
çok
mina
...
Şimdi her filmde giden adamsın sen, kalan kadınınım senin. Her uçakta ayırtılmış yerin, her otobüste salladığım ellerim, her adımda takip ettiğim gölgenim. Bir bardak suyum artık ardına saçılan, bir damla gözyaşı, elinin tersi ile silinen. Ve her gün bir bir dökülen saç tellerin, üşüyen çarşafların, sararmış, puslanmış aynalarınım. Adını unuttuğun şehir, anımsamadığın yüz, yüzünü okşayan güzüm... Farkında olmadığın her anında koruyan dualarım seni, iyi niyetlerim...
Kurulan cümlelerin oluşturduğu mısranın sıcaklığı yalnızlığı hala içimde .. çok güzel olmuş tebrikler!