21. YÜZYILDA LEYLA ve MECNUN OLMAK
21. yy. aşkları da yüzyılın ruhuna uygun hale geldi..19. yy. da başlayan sanayi devrimi, mekanik olanı yaşamımıza sokarken, yaşamımızdan çıkardığı gerçek duygular oldu. Yapılan buluşlar sayesinde daha da kolaylaşan günlük yaşam ve insanın kendine ayırdığı zamanın artışı, nedense duyguları öteleyivermiş durumda. Çağımızın ruhunu elektronik ve fiber optik gücün kullanılıyor olmasının rahatlığı oluşturmakta artık.
Yeniye olan düşkünlüğümüz, moda olanla içli dışlı oluşumuz ve mükemmel adaptasyon yeteneğimiz sayesinde 95’li yıllarda yaşamımıza giren interneti kısa bir süreç içinde duygusal yaşamımız için kullanılabilir hale getirdik. Türlü yazılımlarla desteklenen, modern kahvehane niteliğinde sohbet odaları kurduk. İlişkileri sığlaşmış kitleler yarattık. Batılı insanların aksine İnterneti bilgi alışverişinin sağlandığı sanal bir pazar olarak görmek yerine sanal bar, çay bahçesi, sinema, mesire yeri, pastane, postane, şeklinde algılamayı seçtik, yurdum insanı olarak. İnsanların birbiriyle tanışıp, yeni aşklara yelken açtıkları bir mecra oluverdi kısa zamanda İnternet dünyası. Evlerde ve işyerlerindeki İnternet bağlantıları bu amaca hizmet eden birer sanal çöpçatan oldu ve sanal ilişkilerin yaşandığı uçsuz bucaksız, sayısız pazarlar kuruluverdi.
Yüz yüze olanın yerini ekrandan ekrana olan aldı, konuşmanın yerini yazma aldı. Duygular artık şifahen değil resmen bildirilir oldu!!! Vakitten kazanma adına yapılan kısaltmalar da dilimize yeni bir soluk getirdi bu sayede!!! Merhabalar mrb, selamlar slm. şeklinde kısalarak kısırlaşan insanımın yaşamındaki vazgeçilmez yerlerini alıverdi... Daha içine kapanık, daha asosyal, daha az konuşan bir topluluk yaratıverdik ellerimizle.
Hal böyle olunca, aşkın olmazsa olmazları da bu değişimden payına düşeni aldı ister istemez. Ekranda farklı bir isim, farklı bir dünya kısacası öz yaşamdan bir çok farkla tanışır oldu insanlar birbirleriyle. Eskiden gözlere, sese, fiziksel görünüme, akla... vs. aşık olunurdu. Şimdilerde yazılanlara (kes-kopyala-yapıştır rahatlılığı içinde) aşık olunur oldu... Sonra aşık olunan insanla paylaşıldı bir ekran saatlerce. Konuşacak çok şey bulundu ilk zamanlar...Uzayıp giden sanal sohbetler esnasında maşuka, kahve smileyi ile sanal ikramlarda bile bulunuldu. Bu vazgeçilmez buluşmaların birinde kurt düştü içlere. Başka bir kılığa bürünüp, hafiye gibi adım adım takip edildi sevilen. Çünkü aşk kıskanmayı, kıskanma ise takibi gerektirirdi. Başka biriyle konuşulduğu tesbit edildi. Bu apaçık bir aldatma, bir sadakatsizlikti! Nasıl olur da sevdiğini söylerken başkasıyla sohbet edilebilirdi! Kızılca kıyamet koptu sanal alemde. Patırtı, gürültü sonrası sanal küsmeler, sanal kaprisler... Bir süre sonra, uzayıp giden ekran paylaşmaları azaldı. Yavaş yavaş konuşulacak şeyler azalıp, suskunluklar başlar hale geldi... Yanlış insan diye düşünüldü. Ve bir gün başladığı gibi bitiverdi sanal aşk. Aşk acısıyla dövünülürken diğer yandan da çivi çiviyi söker düsturunca yeni aşklara yelken açma adına yeniden ekran karşısındaki yerler alındı, zaman kaybedilmeden... Mücadele yeniden başladı sanal alemde...
Gelecek yy da aşk denilen olgu nasıl evirilir, yurdum insanı buna nasıl adapte olur bilinmez ama bu yy da aşklar artık sanallaştı. Çamlıca’da içilen gazozların yerini kahve smileyleri, sevgiliye hediye edilen güllerin yerini çiçek resimleri, öpüp okşamaların yerini öpücük işaretleri, kızgınlığı, sevinci, şaşkınlığı ve daha bir çok mimiğimizin yerini de noktalar, virgüller, parantezler, üst üste noktalar aldı.
Bugün eğer bir bilgisayar, bir de İnternet bağlantınız varsa artık siz de bir Leyla bir mecnun olmaya adaysınız demektir. Fakat küçük bir farkla. Sanal Leyla, sanal Mecnun...
Sevdaların özde yaşanacağı, aşk dolu günler diliyorum hepinize.
Bahar Ş. Gülşen
Demokratgazete
15 Ocak 2005