“HER ŞEY BİR İNSANI SEVMEKLE BAŞLAR*”
Bazen sıcak bir gülümsemedir şefkat,bazen uçurumun kenarında uzatılan bir çift el,cebindeki son kuruşunu sana veren bir dosttur bazen de.Küçük bir çocuğun başını okşamaktır,yere düşeni kaldırmak,sabah tüm içtenliğinle “Günaydın!” diyebilmektir köşe başındaki simitçiye.
Düşüncelerimiz,savunduklarımız,yaşam tarzlarımız farklı olsa da söz konusu vatan,millet,bayrak yada din gibi ortak değerlerimiz olunca tek yürek olup,dillerde aynı sloganla aynı safta omuz omuza yürümektir dayanışma.Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi ‘bir’ olmaktır.Tıpkı Aktütün’deki şehitlerimiz için,terörü lanetlemek için en gencimizden en yaşlımıza aynı yolda yürüdüğümüz gibi.Hz. Muhammed’in karikatürünü çizenleri sosyal demokratçısıyla,sağcısıyla,başı açığıyla-kapalısıyla sokaklara dökülüp protesto ettiğimiz gibi.
Aç olanı doyurma ,açık olanı giydirmektir ya dayanışma…
Fakirin yanında olduk aşevlerimizle gıda bankalarımızla .Birçok yardım kuruluşlarımızla Açe’ye,Endonezya’ya,Filistin’e,hiç tanımadığımız insanlara yardım gönderdik biz.Kurban bayramlarında kurbanlarımızı gönderdik Afrika’daki etin tadını bilmeyen insanlara.
Her ne kadar yardım etmeyi sadece maddiyat olarak görsekte ,işin aslı sadece maddiyattan ibaretten değildir.Kimisi sevgiye muhtaçtır,kimisi sevmeye,kimisi de karnını doyuracak bir lokma ekmeğe.Kimi bilgiye,kimi bir çift güzel söze…Biz işin maddi kısmını hallediyoruz gibi de manevi kısmını ihmal ediyoruz sanki.Sadece bayramlarda gider olduk büyüklerimizin yanına.Birbirimizle ya düğün yada cenaze törenlerinde karşılaşıp sohbet eder olduk.En son ne zaman ziyaret ettik hasta olan yakınlarımızı?Çocuk esirgeme kurumlarının,huzurevlerinin varlığından haberimiz var mı?Hiç gittik mi oralara?Komşularımızdan kaçının ismini biliyoruz?
Unuttuk mu koca yürekli Yunus’un “Yaradılanı severim Yaradan’dan ötürü” sözünü.Mevlana “Ne olursan ol, yine gel” dememiş miydi?Bizler bu topraklara merhameti,sevgiyi,hoşgörüyü getirenleri ne çabuk unuttuk?
Yargılamadan düşüncelerimizi,inançlarımızı,sadece insan olduğumuz için sevip,kollamalıyız birbirimizi.Bir gün bir huzurevinin cam kenarında yakınlarını bekleyenlerden biri olabileceğimizi unutmadan yaşamalıyız.Eğer Almanya’da bir zenci yada Gazze’de bomba sesleriyle uyanan binlerce insandan biri değilsek,etin tadını biliyor ve aç karna yatmıyorsak,her şeye rağmen bir arada yaşayabiliyorsak teşekkür edip Mevla’ya bu şansı yakalayamayanların umudunun bizler olduğunun farkına varmalıyız.Elimizdeki ekmeğin yarısını bölüp,yüreğimizdeki sevgiden birazcık da onlara sunarak…
*Sait Faik Abasıyanık
YORUMLAR
Her şey bir insanı sevmekle başlar ...
Masum bir bakış , tatlı bir gülümseme ve ardından bir kaç güzel sözcük...
Aslında ne kadar da kolay bir insanı mutlu etmek !
Empati kurabildiğimiz derecede anlayabildiğimizi ve de "yok" kelimesinin ne ifade ettiğini bir yorumlayabilsek ...
O zaman açın halinden anlayacağız belki !
Acıma ile yardım etmeyi bıraktığımızda ,
Sevmenin karşılıksız olması gerektiğini anladığımızda ,
Ve de başımıza gelmeden önce gerçeği özümlediğimizde
Belki , keşke demek için çok geç olmayacak
Maddiyatın yanında maneviyata da değer verdiğimizde
Belki keşke demeye gerek te olmayacak ...
Kutlarım canım ...
Yeniden yazman sevindirdi...:)
-bir yandan terör bitse!
-şavaşlar olmasa!
-herkes barış içerisinde yaşasa!
sa!sa!sa!
Malum meşru gündem nedeniyle son günlerde en çok duyduğum slogan bu olsa gerek. Mutlak manası düşünüldüğünde muhteşem bir slogan, ama kullananlar düşünüldüğünde içinden çıkılması çok zor olan bir tezat görülmekte.
Olmuyor efendiler olmuyor. Şimdi "Dünyada barış ve huzur ortamı yok, her yer kan revan içinde "demek mi suç? Yoksa Bu savaşa sebep olanların yaptıkları mı, dünyayı kaos ortamına sürükleyenler mi??
Bu ne hazin tablodur?
Yani "Hırsızın hiç mi suçu yok " demezler mi adam olana?
Son günlerde sitemizde yayınlanan yazılardan rahatsızlık duyanlar da varmış! Edebiyata yakıştıramıyorlar mış! Mış! Mış!
Zulmün vashşetin edebiyatını yapmayı öğrenemedi isek suç bizim. Eyvallah!
Ama ya bu meseleleri kaşıyan kim! Kaşınanı kaşımak caizdir beyler. Bilmiyorsanız öğrenin derim. Fakat edebiyat yapamıyorsak, edeblice kaşırız!
Pekala bizler de tüm dünyayı pembeye boyamasını biliriz. Ama pembeyi kara görenlerin anlama yeteneklerini değiştiremeyiz! Ya da karaları bizlere "pembe" gibi sunanların!
Devekuşunun başını kuma gömmesi yaşanılan tehlikeleri bertaraf etmeyeceği gibi, bütün dünyada olan bitene göz yummak ta dünya barışına zerre fayda sağlayamacak, yaşanan/yaşatılan vurdumduymazlık, lokal savaşları da daha bir körükleyecektir..
Bize değmeyen yılan bin yaşayacaksa, Globalleşendünya da barışı kim görecek?
Şimdi bunları yazmak suç
yazmamak suç
konuşmak suç
konuşmamak suç
Bir daha yineliyorum, Be efendiler Hırsızın hiç mi suçu yok!
Gündemde olan sözde soykırım masalları için yıllarca uyutulan benlik az biraz gerçeklere dokununca "Faşizm öldü sanıyorduk" çığlıklarını duyuyoruz sayfalarımızda.
( az biraz diyorum zira bu dehşetin boyutu hayal dahi edilemez. Gerçi yirminci asırda örneği çok uzak değil, 1992 li yıllarda Hocalı’da yapılanlar, katlima en radikal kanıttır ama olsun, bizim biraz daha pembe tonlarla alakadar olmamız lazım mesela SEVGİLİ ERMENİSTAN’I (!)masum göstermek adına) ERMENİSTAN diyorum, Ermenilerin tümü demiyorum. Zira masum ermenilerin de olduğunu biliyorum. Nasıl ki dün ÖZÜR dileyen SÖZDE AYDINLAR ın türk milletini temsil edemeyeceği gibi masum ermeniler de yaşatılan vahşetin temsilcisi değildir elbet.
Fakat adama demezler mi, Onca ermeni kökenli vatandaş varken, kalkıp ta TÜRK AYDINLAR (!) özür diliyorsa ya "Demekki biz gerçekten zulme uğramışız! "Demek ki gerçekten soykırım olmuş" demez de ne derler!
Ha globalleşen dünyaya barış lazım, barışı dile getirmek adına fitne ve bölücülük emperyalizmi yapanların çığırtkanlıkları karşısında konuşmak tu kaka.. Barış lazım... barış la..
Susmak ve üç maymunu oynamak ise çok elzem. Barış Lazım!
Hele "türküm" demek, nazilikle eşdeğer bir faşistliğin simgesi!
"Müslümanım" demek asrın ayıbı! Yobazlık... Gericilik. Bilumum cik..cik
O zaman Ulu Önderimiz Mustafa Kemal "Ne Mutlu Türküm Diyene" derken acaba bunu bilmiyor muydu?
"İçimizdeki azınlıklara zulmetmek türke asla yakışmaz" derken de acaba vatan hainliğinden bi haber miydi?
Yapmayın beyler, bu millet böyle ironileri yaşamak zorunda değil. Hak etmiyor. Hem memleket meseleleri ne zamandan beri SİYASET oldu. Oysa şu konumda, sağcısı, solcusu, alevisi-sünnisi, etnik çeşitliliği ile herkesin tek yürek olması gerekir. Zira "TÜRKİYE SOYKIRIM YAPTI" deniliyor. Kısım kısım ayırmıyor halkı. Türk soykırım yaptı demiyor.
Ve o acınacak durumda olan zavallı Ermenistan (!) da "köpekler ve türkler giremez" sloganlarını öne çıkarıyor NEFRETİNİ KİNİNİ KUSARKEN ( e bu da ırkçılık sayılmaz(!)).
Uluslararası bir şarkı yarışmasında bile tüm dünyaya türklerin nasıl vahşi, barbar kan emici vampirler olduğunu haykırmaya hazırlanıyor. Ama bu amaçları da kötü değildir Ha!Aslında Ermenistan hiç faşist değil. Hele ırkçı hiç değil.
Bunlar benim memleketimin gündüz düşleri, malum(!)
Zengin yaşama hayalleri ile vatanımıza göz diken Ermenistan Diasporası, aslında bizim unutmak istediğimiz acılarımızı hiç hortlatmıyor(!) Kesinlikle (!) Onlar IRKÇI değil ki, ERMENİ! Çünkü "TÜRK" ün dışında her millete her şey mübah, ama Türk"e yağmurlu havada su bile yok.
Nedir bu "türk" korkusu anlamadım! Hala mı ortaçağ? Hala mı engizisyon?
O sebeple TOPYEKÜN SUSMAK LAZIM, DÜNYA BARIŞI ADINA(!)
Şimdi üç maymunu oynayalım.
-ABD güdümlü ve tedbirli icraatların Irakta masum canları nasıl heba ettiğini görmeyelim. (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Oyun çağındaki çocukların bombalarla nasıl harmanlandığını görmeyelim Filistinde (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Teröristlerin vatan çiçeklerini nasıl heba ettiğini de görmeyelim.(YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Dağlık karabağ’da medeni dünyanın gözleri önünde işlenen vahşeti görmeyelim, (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Hocalı’da işlenen katliamı görmeyelim. Konuşmayalım haaa! (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Çeçenistan da ve Dahi mü-slüman türk coğrafya da işlenen hiç bir şavaşı, ölümü, dehşeti ghörmeyelim, bilmeyelim. (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Biz sadece Vietnam’da, Kamboçya’da, Eritre’de olanları yazıp okuyalım konuşalım (YİNE YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Bosna d ayaşanan sırp vahşeti kimin umurunda. Zaten onlarda gerçek değilmiş, bilgisayar oyunuymuş(!)
-Marşlar söyleyelim karlı kayın Ormanlarına (Çünkü bunları konuşursak modern oluyoruz, ilerici oluyoruz.Ama başka şeylerle alakadar olunca IRKÇI’yız, FAŞİSTİZ, RUHU SAVAŞLA BESLENENİZ..
Bu gün sosyalist döküntüsü bu fikirler, her olayda her zeminde karşımıza dikiliyorsa ben orada susmam, üç maymunu da oynamam. Oynamak isteyen BUYURSUN!
KEŞKE dünyada hiç savaş olmasa.
Keşke asil ve onurlu bir milletin adı bu entrikalara çekilmese
KEŞKE yazılarımızda Ayşe’nin aşkını yazsak hepimiz.
KEŞKE Ali’nin köşe başı marifetlerini okusak boy boy!
KEŞKE az biraz EDEBİYAT yapsak!
(Aydın(!) larımızca bu sene NOBEL’i küllüm garantidik nasıl olsa. Belki bize de bir şeyler düşer. EDEBİYAT adına’)
K.E.Ş.K.E.
LAY LAY LOM!.
Unuttuk mu koca yürekli Yunus’un “Yaradılanı severim Yaradan’dan ötürü” sözünü.Mevlana “Ne olursan ol, yine gel” dememiş miydi?Bizler bu topraklara merhameti,sevgiyi,hoşgörüyü getirenleri ne çabuk unuttuk?
Yargılamadan düşüncelerimizi,inançlarımızı,sadece insan olduğumuz için sevip,kollamalıyız birbirimizi.Bir gün bir huzurevinin cam kenarında yakınlarını bekleyenlerden biri olabileceğimizi unutmadan yaşamalıyız.Eğer Almanya’da bir zenci yada Gazze’de bomba sesleriyle uyanan binlerce insandan biri değilsek,etin tadını biliyor ve aç karna yatmıyorsak,her şeye rağmen bir arada yaşayabiliyorsak teşekkür edip Mevla’ya bu şansı yakalayamayanların umudunun bizler olduğunun farkına varmalıyız.Elimizdeki ekmeğin yarısını bölüp,yüreğimizdeki sevgiden birazcık da onlara sunarak…
çok çok çok güzel bir yazıydı
...