- 669 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ÜSTÜN İNANÇ ÜZERİNE SESLİ DÜŞÜNCELER
M.NİHAT MALKOÇ
Bazı insanlar vardır ki eski tabirle ismiyle müsemmadırlar. Yani adının anlamını karakterlerinde taşırlar. İşte bu isimlerden biri de pek çok işi bir arada götüren değerli gazeteci-yazar Üstün İnanç’tır. Üstün İnanç, adı gibi üstün özelliklere, soyadı gibi temiz bir İslam inancına sahip sanatkârdır. Zira adı gibi birbirinden üstün meziyetlere sahiptir. Sıfatları pek çoktur bu değerli yazarın. Öte yandan Türk-İslam kültürü onun kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. O, bir koltuğunda birçok karpuz taşıyabilen ender insanlardan biridir. Üstün İnanç aktördür, senaristtir, hocadır, gazetecidir, yazardır, romancıdır. Bir insanın bu kadar çok işi bir anda yapabilmesi takdire şayandır doğrusu. O da bu özelliklerinden dolayı hep takdir ve iltifat görmüştür. Gördüğü yakın ilgiler ve övgüler onun üretkenliğini daha da artırmıştır.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in bir döneme damgasını vuran Büyük Doğu dergisinde ilk eserlerini yayınlayan Üstün İnanç, daha sonra yayın çevresini daha da genişletmiştir. Onun Necip Fazıl’la ilgili nice hatıraları vardır. Üstün İnanç bugünlerde bu hatıraları da içeren bir Necip Fazıl kitabı kaleme almaktadır. Bu kitap Necip Fazıl sevenler tarafından heyecanla beklenmektedir. Yine o yıllarda Yelken, Durum, Sanatkâr gibi dergilerinin sayfalarında Üstün İnanç imzasını görüyoruz. Kültür, sanat ve edebiyata meraklı bir gencin yazılarıdır bunlar…
Üstün İnanç da hemen her yazar gibi şiirle başlamıştır edebiyat işlerine… Fakat şiirde bir derya olan ve bu işi hakkıyla yerine getiren Üstat Necip Fazıl’ı okuyunca şiir yazmayı bırakmış, hatta yazdığı bütün şiirleri yırtıp atmıştır. O herkesin meyilli olduğu işleri yapması gerektiğine inanmıştır. Onun bu davranışı kabiliyeti olmadığı halde şiirde ısrar edenlere ders niteliğindedir. Hakikatte de herkesin yeteneğine uygun işler yapması en doğru davranıştır.
Üstün İnanç, Basın Yayın ve Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun olmuştur. Yani o, gazetecilik eğitimi almıştır. Okulunu bitirdikten sonra 1956’da Tercüman gazetesinde mesleğine ilk adımını atmıştır. Daha sonra Babıâlide Sabah, Bugün, Son Havadis, Tercüman, Zaman ve Yeni İstanbul gazetelerinde çalışmıştır. Yalnız Değilsiniz (1988), İnsanlar Böyleydi (1988), Ayıp Uşakları (1989) ve Bir Kimlik Lütfen (1994) onun romanlarıdır. Bunların yanında Kurt Kapanı(1970), İlk Kurşun (1974) adlı tiyatro eserleri de kaleme almıştır.
Üstün İnanç, 1967–1969 yılları arasında Necip Fazıl’ın “Sultan Abdülhamit” isimli oyununu yönetmiştir. Bu oyunu yönetmekle kalmamış, aynı zamanda 517 kez oynanan oyunun 300’ünde başrol oynamıştır. Yani onun oyunculuk yönünü de yabana atmamak lazımdır; aksine bu yönüne daha çok vurgu yapmak gerekir. Zira o, 1970’de ‘Kurtkapanı’ isimli bir oyun yazdı, yönetti ve başrolü oynadı. 1974’de ‘İlk Kurşun’ isimli oyunu yazıp yönetti. Bunlarla birlikte İbret Sahnesi’nin ‘Çar Tabancası’ oyununda çar rolünü oynadı.
Onun gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkarak yazdığı “Yalnız Değilsiniz” adlı romanı Türk roman okuyucusu tarafından çok sevilmiştir. Yazar bu romanında inançlarını yaşamaya karar veren genç bir kızın çevresinden gördüğü tepkileri dile getirmiştir. Romanın kahramanı Serpil, en başta kendisine kardeşi kadar yakın olan Füsun’dan tepki görür. Fakat ailesi, yakın arkadaşları ve çevresi tarafından dışlanan Serpil, inancı uğruna bütün bu sıkıntılara göğüs gerer. Bu roman konusu itibariyle hâlâ güncelliğini korumaktadır. Romandaki Serpil’in hikâyesiyle bugün üniversite kapılarından içeriye alınmayan başörtüsü mağdurlarının hikâyesi benzerdir. Söz konusu kitap belki bunun için çok fazla ilgi görmüştür.
“Yalnız Değilsiniz” romanı sadece roman olarak kalmamış, daha sonra Mesut Uçakan tarafından beyaz perdeye de aktarılmıştır. Bu filmin gösterime girmesiyle birlikte bütün zamanların kanayan yarası olan başörtüsü meselesi, gündemin ortasına düşmüştür. “Yalnız Değilsiniz” romanının sinema filmi beklenenin çok üzerinde büyük bir ilgi görmüştür. Filmde Gamze Tunar ‘Serpil’ rolünü oynamıştır. Bu filmde Haluk Kurtoğlu, Murat Soydan, Efgan Efekan gibi önemli isimler de rol almıştır. Bu film herkes gibi beni de derinden etkilemişti. Bu filmi seyreden genç kızlarımızın önemli bir kısmı da bundan sonra tesettüre bürünmüştü.
Türk kültürüne, edebiyatına ve sanat hayatına önemli katkılarda bulunmuştur Üstün İnanç… Bunu bazen yazdığı romanlarla, bazen sahneye koyduğu tiyatrolarla, bazen de bizzat oyunculuğuyla gerçekleştirmiştir. Çalışmaktan daima büyük bir haz almıştır. Çalışmak, yeni eserler üretmek onun enerjisini daha da artırmıştır. O, aşağı yatarak değil, çalışarak dinlenmiştir; hiçbir zaman boş vakti olmamıştır. Zira ancak boş adamların boş vakti olur.
Üstün İnanç belli ki roman yazmaya biraz geç başladı. O, bu işe gençlik yıllarında başlasaydı eşsiz bir külliyata sahip olurdu. Onun okunması gereken romanlarından birisi de ‘Makedonya Gamzesi’dir. Okul Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan bu kitap 242 sayfadır. Tarihinden haberdar olmak isteyen herkesin okuması gereken bu eserin arka kapağında şu ifadeler yer almaktadır: “Kaybettiğinin farkına varmak… Eskiler İstanbul’a Dersaadet derlerdi. Yani mutluluk yuvası, huzur yeri... Birinci cihan harbinde kaybettiğimiz birçok şey gibi, ona ait güzellik ve ihtişamı da kaybettik. Koskoca imparatorluğun kalbi olan İstanbul, her şeyin olup bittiği yerdi de aslında. Yemen’de olanlar İstanbul’u etkiliyor, İstanbul’da alınan bir karar Makedonya’nın kaderini değiştiriyordu. ‘Makedonya Gamzesi’, işte bu çalkantılı dönemi hüzünlü bir öyküyle romanlaştırıyor. Okuyucusuna etkileyici bir dille kaybettiklerini hatırlatıyor. Belki de yeniden bulmanın şifresini değiştiriyor.”
Üstün İnanç roman yazmaya geç başlasa da, yazdığı romanlar sayıca az olsa da okuyucuyu etkilemesi bakımından dikkate değer bir roman yazarıdır. “Makedonya Gamzesi” Üstün İnanç’ın ses getiren belgesel romanlarından biridir. Bu romanda İnanç, Jön Türklere, Hareket Ordusuna ve düzmece 31 Mart Vakası’na değiniyor; tarihî gerçekleri tarafsız bir gözle ele alıyor. Osmanlı tarihinde önemli bir dönemeç olan bu vakayı, Sultan 2. Abdülhamid’e karşı kurulan tezgâhları gerçek kişilere ve olaylara da sadık kalarak yeniden kurgulayarak anlatıyor. Bu roman tarihî romandan öte bir dönem romanı olma özelliği taşıyor.
Üstün İnanç, “Makedonya Gamzesi” romanını yazmaya başlamadan önce bu konuyla ilgili ne varsa okumuş, tabir caizse bir sentez yapmıştı. Zira bu hadise aydınlarca çok tartışılmış bir konuydu. Romanda anlatılanlara bakınca yazarın konuyu iyi kavradığını görüyoruz. Fakat anlatılanlar gerçek olsa da roman kurgusu içinde verildiği için okuyucuyu sıkmıyor. Bu romana bakarak Üstün İnanç’ın iyi bir gözlemci ve tasvir ustası olduğu kanaatine varıyoruz. Öte yandan “Makedonya Gamzesi” adlı romanın bir nehir roman zincirinin ilk halkası olması bundan sonra bu zincire yeni halkalar ekleneceği beklentisini doğuruyor okuyucuda. Keşke tarihî vakaları bir de onun kaleminden okuma şansımız olsa!...
Okumak dolmak, yazmak boşalmaktır kanaatimce. En iyi yazarlar aynı zamanda en iyi okurlardır. Üstün İnanç da iyi bir okuyucudur her şeyden evvel… O, düşüncesi ne olursa olsun, yazar ayırt etmeden kaliteli olduğuna inandığı bütün eserleri okur, onlardan kendine pay çıkarır. Onun geçmişteki okuma hevesiyle ilgili söylediği şu sözler dikkate şayandır: “İlk gençlik döneminde üç roman birden okuduğumu hatırlıyorum. Şiir de öyle. Gerek Divan edebiyatını, gerekse Cumhuriyet dönemi şiirlerini büyük merak ve sevgiyle okurdum.”
Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) vefa duygusunun ölmediğini, canlılığını hâlâ koruduğunu ispatlayan birbirinden özel ve güzel programlara imza atıyor. Bunlardan birisi de geçenlerde değerli yazar Üstün İnanç için düzenlendi. Üstün İnanç için Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde saygı gecesi tertip edildi. Bu programda Üstün İnanç’ın arkadaşları bu büyük kültür, sanat ve edebiyat adamını çeşitli yönleriyle ve hatıraların doyumsuz çeşnisiyle anlattılar. Mesut Uçakan, Yücel Çakmaklı gibi isimler dostları Üstün İnanç’a dair hatıralarına yer verdiler. Onları Mustafa Özdamar, Ali Nar, Abdurrahman Şen ve Hüseyin Goncagül gibi Türkiye’ye mal olmuş önemli yazarların etkili konuşmaları takip etti.
Yaşayan yazarları, kültür, sanat ve bilim adamlarını anarak onure etmekten daha güzel ne olabilir ki!..Yazar Üstün İnanç dünya gözüyle bu büyük mutluluğu görüp yaşadı. Ustalara yaşarken saygı gösterenler, onları değişik vesilelerle hatırlayanlar aslında geleceğe yatırım yapıyorlar. Zira ‘vefa gösteren vefa bulur’ hakikati gereği onları da gelecek nesiller hatırlayacaklar. Bu işi çok iyi beceren vefakâr Mehmet Nuri Yardım’ı yürekten kutluyorum.
YORUMLAR
Ben rahmetli NFK üsdadım için değerli bir HİCRET eri diyorum..Başkalarına da diyorum ki senin dinin sana benim ki bana..Ama edebiyat dünyasına katkıları bakımından, mertçe iyiye iyi... güzel güzel demek lazım.Doğru yolu bulanlar doğru yere gider..Bazı inanç düşmanları ise çarpık sapık zigzaglı yolardan çıkamışlardır.Gözü beyni doğru yolu görmeye yetmemiştir.Rabbim hidayet versin.Selam ve saygımla..
...benden önceki iki yorumcununda söylediklerini beğendim. alanı, düşünce ve konuşma alanını geniş tutarsak. ufkumuzun önü açılmış olur. ben dünyanın neresinde olursa olsun düşünceye katkısı olanı takdir ederken vatanımdan olanı niye sevmeyeyim.
hele bu necip fazıl olursa.
ben nazımla, necip fazılı ayırmadım.
....tebrikler.
Necip Fazıl Kısakürek ile alakalı
Bu format
yorum olmamalı,
şayet yorum ise
benim diyeceğim de budur.
evet islama göre de dönektir necip fazıl... kötüden iyiye dönen bir dönektir. hem de sağlam bir dönek.
Allah herkese onun gibi döneklik kısmet etsin.
nereden nereye dönmüş iyi tahlil edilmeli. tabii at gözlüğüyle oynadığı çamuru göremeyenler Necip Fazıl'ın nereden nereye döndüğünü bilemezler.