- 399 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İMPARATORLUK DÜŞÜNDEN BEYLİKLER GERÇEĞİNE
Eskiler hayatın değişimine direnmeyi maharet sayar ve nasların üzerine biraz da kendi naslarını ekleyerek hayatı daha değişmez,değiştirilemez, sağlam kazıklara bağladıklarını sanırlardı. Bazen öyle kazıklar çakılırdı ki birkaç nesil sökemezdi. Bu kazıklardır ki,doğu dünyasının bugünki kıyametini hazırlamıştır.
Batı dünyası öncülüğünde aralanan değişim kapısı o denil hızlı seyreder oldu ki,şimdi de hayatı durdurmak için yeni sabiteler arayışına giren bir yeni,yepyeni dünya ve insanlıkla yüzyüzeyiz. Bu kendini tüketim çılgınlığı olarak gösteriyor. Tüketmek ama,herşeyi tüketmek ve yenisini eklemek ve yeniden hızla tüketmek.. Bu baş döndürücü tüketimdir ki,insanlığı yeni naslar-sabiteler oluşturma arayışına itti. Dinlerin güçlenmesi,batı toplumlarında yeniden ailenin kutsanması,tarihi değerleri yeniden değerli kılma,tarihten yeni kahramanları günümüze taşımak gibi arayışlara yol açtı. Bu çalışmalar devam etmektedir,edecektir...
Bu, günümüzde bizim için ne anlam ifade ediyor? Bütün yapılan değişikliklere gösterilen gerekçe;"Kardeşim dünya değişiyor" Evet dünya değişiyor da,her değişiklik değerli değildir ki. Her değişiklik yeni bir durumdur ve kucağında onlarca sürpriz taşır. Bunun sonuçlarını şimdiden tayin etmekte kimsenin tahmin edeceği bir şey değildir. Öyle ki bazen değişime neden olanlar bile onu kontrol edemez ve altında kalırlar. Ülkemiz bu eşikte bu tür değişikliklerle uğraşmakta ve gerçekten tehlikeli oynamaktadır. Yapılan değişimlerin kucağında taşıdığı tehlikeleri öteleyerek,görmezlikten gelerek,günü kurtarmaya dayalı da bir tutum sergilenmektedir.
Geçmişimizle gurur duymamız bir hak ve yadırganacak bir şey yok. Fakat bugünden geriye bakıp gözlerimizi kamaştırmamız da anlamsızdır. Her inşa kendi şartlerı içinden doğar. Bizim imparatorluğumuzda "Osmanlı" kendi şartlarından doğmuş,başarılı olmuş bir imparatorluktur. Nasıl haklı nedenlerle geldi,yaşadı ve gittiyse;yine aynı nedenlerle gücünü kaybetti ve tabir yerindeyse dağıldı. Yeniden inşayı düşleyenler aldanmaktadır. Bunun bilimsel bir temeli olmadığı gibi,yeni oluşan koşullar çok farklıdır. Bunu düşleyenler sanki o imparatorlukta yaşayan insanlar halen sağmış ve onlarla yeniden birlikte yaşayabilecekmiş gibi bir rüyayı düşlemektedirler. Bu gerçekten bir rüyadır ve kanlı bir sabahla uyanabileceğimiz ciddi bir rüyadır. Yapay bir imparatorluk hayal ederken,dikey olarak toplumu lime lime bölüp her topluluğun,gurubun,kliğin kendi kantonlarına,kalelerine,mahsenlerine dönüşünü gerçekleştirecek bir projeyi de bu hayal ile atbaşı devreye sokmak çok tehlikelidir. Buradan kimseye rahmet doğmaz. Alınan kararların çoğu yarınlarımıza döşenen mayınlardır. Bu kutlu coğrafyadaki tüm insanları ayrım gözetmeden sevmeye çalışan biri olarak,biraz da bu vakalarla kendisini ilgili olarak gören sıradan bir fert olarak, bunun bize hayır getirmeyeceğini,kimsenin kendi kantonunda mutlu olamıyacağını bugünden görüyor olmam bana acı veriyor!...
Gelin herkes ama,herkes bütün kültürel haklarını kullansın bunda bir beis yoktur. Zaten siz güç olarak rıza göstermesenizde,suları yokuşa akıtamazsınız. Şikayetim de zaten bu anlamda değil. Şikayetim suların mecrasının değiştirilmesinedir. Sular bu yataklardan akarken başını ne taşlar vuracak bunu yine bugünden görüyor olmanın üzüntüsünü yaşıyorum.
Gelin imparatorluk hayal ederken beylikler dönemine,bir fetrete neden olmayalım. Bu kucağında ciddi tehlikeler taşımaktadır. Varlığımızı kendi ellerimizle heder etmeyelim. Sizler iyi niyetle bazı şeyleri başlatırsınız ama,sonucu başkaları tayin edecektir. Bu sapan taşı fırlatmak kadar tehlikelidir. Ya gözünüzü çıkarır,ya da askariden komşularınızın camını kırarsınız... Buna hakkınız ve hakkımız yoktur. Gelin bu eksen üzerinde bir daha yeniden ve yeniden düşünelim. Hayatımız sizce düşünmeğe değer değil mi? Ne dersiniz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.