- 693 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
‘ERKEK SİYASET’E, KAPAK OLSUN.
(AKP, CHP, MHP, DSP, DP) Yerelde meclis üyesi olarak seçimlere katılan, bayanlara tam destek.
“Kadın adaylar o partinin aydın ve demokratik yüzüdür”.
“Erkeğe rağmen” ben varım diyerek, hizmet dışında başka hiçbir gaye gözetmeksizin yerel yönetiminde olmak için;
“Kendine ait sorumlulukların farkına varıp, verilen hakları, fırsatları kullanarak,
hizmet yolunda adım atan, bilgili donanımlı cesur kadınları kutluyorum.
Hangi siyasi partiden olursa olsun, öncelikle seçilebilecek konumda olan kadınlara, sonra da diğer kadınlara desteğimiz tam olmalı. Çok yorucu bir maraton onları bekliyor.
Yerel yönetimlerde kadının olması, kentimiz ve ülkemiz için çok önemli.
Partilerin meclis üyelikleri listesinde yer almış, “kadınlarımızın,” birçoğu ile sivil toplum örgütleri çatısı altında veya sosyal hayat içinde tanışma ve çalışma imkânı buldum.
Siyasi Partileri dışında bile, her zeminde ülkesi ve toplumu için; faydalı çalışmalar içinde olma gayretlerini gördüğüm bu arkadaşlarımın, bilgi ve becerileri ile yerel yönetim de, Kentimize yakışır çalışmalarda bulunacaklarına inancımız tam olmalı…
Tabiî ki, bu mücadelesinde kadına “en acı eleştirileri de, en büyük desteği de” hemcinsleri yapacaktır…
Bu eleştiriler ve sitemler; diğer kadınlarımızın gelecekteki çalışmalarını yönlendirme, eksiklerimizi giderme, kentimize daha iyi hizmet etme , “kadın olarak” daha fazla çalışmamız gerektiği ifadesini taşır.
Seçilen kadınlarımızın,;
“Tek bir konuda bile kendini geliştirip programlandıramamış, partisinin “Siyasi söylemlerini ve günlük politikaları”nı takip etmekten başka bir şey yapmamış insan “erkek” modeli yerine…”
Korkusuzca, doğru kararların altına imza atan insan modellerinden olması, benim ve diğer kadınların beklentisi. Bu yarışta Allah yardımcıları olsun.
Geçtiğimiz günlerde, “KADINA GÜVEN” başlığı ile yayınlanan yazımın bir kısmını, aşağıda tekrar yayınlıyorum.
“Kimliğimizin kuşaktan kuşağa aktarılması, yeni değerlerin topluma mal edilmesi sorumluluğunu ” kadına vermişken, onun liderliği konusunda şüphe taşımak, hele hele kadını seçimlerde göz ardı etmek, ona güvenmemek; ön yargı ve kompleks den başka nedir ki?
Kadın, evdeki önemli kararların liderliğini yapabiliyorsa,”aydın kadın “ yerelde ve ulusalda büyük ve zor kararların liderliğini de yapabilecektir.
Bütün bu vasfı ve cesaretine rağmen, gerek sosyal hayatta, gerek siyasette kadına olan erkek tavrı, yine aynı ve içler acısı…
Özellikle siyasette “bizden biri” mantığı sürdüğü müddetçe;
”kişilerin” görevlerini en iyi şekilde yerine getirmedeki kabiliyet ve vasıflarına değil de; yalnızca kendilerini atayanlara hizmet etmedeki kabiliyetlerine bakıldığı sürece; bu keşmekeşlikte “kadın,” kendine zor yer bulacak gözüküyor.
Peki, bunun sonucunda yaşanacak olan, siyasi yarıştaki başarısızlığın ve yitirilen toplumsal güvenin, sorumluluğunu! kim alacak merak ediyorum.
Hâlbuki üye Seçiminde ki kriterimizin, “bizden biri” olması yerine ,“bilgi ve kabiliyeti ile görevini en iyi şekilde gerçekleştirecek kişiyi bulma, ” olması gerekmez miydi?
“Bizden biri” mantığı ile liyakatten çok sadakat arayanlara, siyasette yaşanan erozyonu iyi görmelerini tavsiye ederim.
Şimdi, bunca gereklerden ve vasıflardan sonra erkeklere soruyorum; “kadın lidere/üyeye rahatsızlığınız neden? di”, “neden kadını listelerde göstermelik yerlere yazıp, resmen sakladınız?”
SİZ ERKEKLER, siyasette kendini var etmeye çalışan “kadın”ı, çoğu zaman mücadeleden vazgeçme noktasına getiriyorsunuz.
Ama yanıldınız, artık kadın, “her seferinde ben varım” diyecek, haberiniz olsun.
“BU DA ‘ERKEK SİYASET’E KAPAK OLSUN.”
YORUMLAR
Sayın ionia,
"bir partinin, belli bir politikası, ideolojisi, bir tüzüğü vardır. Bugüne kadar hangi kadın milletvekili bunun dışına çıkabilmiştir?"diyorsunuz, doğru.
Erkek siyasiler "parti liderleri" parti tüzüklerinin,parti politikalarının dışında dolaşırken kadınlara sıra gelmedi.,partilerde tüzük mü,prensip mi ,ilkemi kaldı?
Yanlış anlamayın ben kadın üstündür, demiyorum. Sadece eşite biraz saygı, erkek açlığı “artık yeter” dedirtti…
Listeler hazırlanırken, gördüklerim yaşadıklarım bana bunu söyletiyor:)
sevgiler
önyargılı davranmıyorum. bir partinin, belli bir politikası, ideolojisi, bir tüzüğü vardır. bugüne kadar hangi kadın milletvekili bunun dışına çıkabilmiştir. hem böyle bakarsanız, en çok kadın milletvekili dtp'de bulunuyor. kadına en fazla adaylık veren parti o. peki -sizin bu partiye olan yaklaşımınızı tahmin edebiliyorum- bu durum partiyi ne kadar etkiledi?
benim düşüncelerimi bilmiyorsunuz. bilmeden de yanlış yorumluyorsunuz. ben kadınlar meclise girmesin demiyorum. tam tersi, kadınlar, erkeklerin yaptığı "her işi" yapabilirler diyorum. ben sadece "kadın siyaseti temizler" aldatmacasına karşıyım. karşı olmanın ötesinde, bu fikrin tamamen kadınların aleyhinde kullanıldığına inanıyorum.
"İnsan olarak erkeğin eşiti kadına bu şansı vermemek için bu kadar mazeret üreten...." tam aksine nurcan hanım, ben de şöyle düşünüyorum:
tüm partileri ve egemen devlet anlayışını, meclisteki kadın sayısına indirgemek, eşitlik denen kavramı, içeriğinden soyutlayarak eşitsizliğe kılıf uydurmanın başka bir yoludur...
sayın ionia,
Özellikle yerel yönetimlerde kadının “kent ”yönetimine eli değmesi gerekir.
Kent rant’larının erkekler tarafından paylaşılıp, bunu ticaret alanlarını geliştirmek için nasıl kullandıklarını TV’lerden izliyoruz.
Bu artık AKP, MHP, CHP olayı değil.
Aklı, yüreği, vasfı bu tür kirliliği çok zor kabul edecek olan kadınının siyasete girmesi ile belki siyaset biraz olsun temizlenecektir. Yâda bir görsek bakalım."akp ya da mhp'li bir kadın milletvekili, erkeğinden iyi midir? ne farkı vardır ki"derseniz bende evet farkı vardır derim,ön yargılı olmayın.
İnsan zihniyeti partilerle değişmiyor, ahlak neyse o...
Partilerin hepsinin içinde çok değerli insanlar var. Sizi bir çatı temizleyemiyor ya da kirletemiyor.
İnsan olarak erkeğin eşiti kadına bu şansı vermemek için bu kadar mazeret üreten başka ülke var mıdır? varsa bizden farkı yoktur.
çok teşekkür ederim güzel bir sohbetti.
sevgiyle kalın
nurcan hayriye tarafından 2/22/2009 4:58:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Atatürk devrimleriyle Türk kadını, birçok gelişmiş ülke kadınından daha önce haklarına kavuştu. Medeni kanun ile kazanılan hakların ardından, Türk kadınına, önce 1930’da belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı ve 1935 yılında yapılan milletvekili seçimlerinden önce (5 Aralık 1934 tarihinde) de milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı (1935-1939 döneminde TBMM’de bulunan kadın milletvekili sayısı 18 idi). Kadınlar, İtalya’ da 1948, Japonya’ da 1950, İsviçre’ de 1971, Fransa’da 1944 yıllarında bu hakları kazandılar.
Sadiye Hanım, 1930 yılında Yusufeli’nin Kılıçkaya Belediyesine Belediye Başkanı seçilerek, “Türkiye’nin İlk Kadın Belediye Başkanı” oldu ve iki yıl bu görevi yürüttü (1930-1932). 1950 yılında Mersin’den Belediye Başkanı seçilen Müfide İlhan, Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı olarak bilinse de bu doğru değildir. 1930 yılında çıkarılan Belediye Yasası ile kadınlara da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınması ile aynı yıl Sadiye Hanım, Kılıçkaya (eski adı: Ersis) kasabasında belediye başkanı seçilmişti ve dolayısı ile “Türkiye’nin İlk Kadın Belediye Başkanı” unvanı Müfide İlhan’ın değil, Artvin’in Yusufeli ilçesinden Ersisli Sadiye Hanım’ındır.
İstanbul’da yetişen Sadiye Hanım’ın babası, Çıldır Kaymakamı iken Ermeniler tarafından şehit edilen Ersisli Arslan Bey’dir. Babasının mezarı Ardahan’dadır. Sadiye Hanım, Ardahanlı malül gazi Binbaşı Atabey ile evlendi. Gazeteci Ali Babür Ata Ardahan, Sadiye Hanım-Binbaşı Atabey çiftinin oğludur. Sadiye Hanım’ın ağabeyi Kadri Bey, Oltu Milletvekili Şavşatlı Hamşioğlu Rüstem Bey-Nafikâr Hanım çiftinin kızları olan Vasfiye Hanım ile evlendi. Halen Kılıçkaya’da yaşamını sürdüren ve “Paşa” diye anılan Vasfiye Hanım, Kılıçkaya Belediyesi Eski Başkanlarından Tuncay Özarslan’ın annesidir.
Sadiye Hanım’ın Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde Belediye Meclis Üyesi olan teyzesinin kızı Mediha Hanım da Türkiye’nin ilk kadın belediye meclis üyelerindendir. Kosova ve Trablusgarp valilikleri yapmış olan ünlü valilerden Hafız Mehmet Paşa’nın kızıdır. Mediha Hanım, Kılıçkaya kasabasından olan Kaymakam Adil Bey’in oğlu Muhlis Bey ile evlenerek Savcı soyadını aldı.
Ve yıl 2007 son genel seçimlerde yanlış hatırlamıyorsam Kadın vekil sayısı 48 idi ve 1935-1939 döneminde TBMM’de bulunan kadın milletvekili sayısı da 18 idi.İrdelenmesi gereken bir konu tüm siyasi kimlikler bir kenara bırakılmalı ve pozitif ayrımcılık yapılmalı diye düşünenlerdenim.Kadın siyaseti temizler diye düşünenlerdenim.
DİP NOT:Gülay Atığ ve Tansu Çiller gibi olumsuz örneklere inat vurgulamak isterim KADIN SİYASETİ VE KİRLİ ZİHNİYETİ TEMİZLER.
Güzeldi.Yeniden gelebilirim siyasetle yakından ilgilenen bir KADIN olarak.Saygımla.
ben şunu anlamıyorum: kadın siyasetçi, iyi siyasetçi midir? kadın hakları ile ilgili daha mı iyi kararlar verir? bu ülke bir kadın başbakan gördü! daha mı iyiydi? :))
tamam, elbette, kadınlar evlerinden, mutfaklarından, tüm o kutsal(!) mekanlarından çıksınlar, tüm mesleklerde çalışabileceklerini göstersinler, politika gibi, diğer mesleklere de el atsınlar, her alanda erkek egemenliğini kırmak için mücadele versinler... bunların hepsini ben de -bir kadın olarak- elbette savunuyorum. fakat anlamadığım, şu "kadın politikacıdan medet umma" olayı. yani şimdi, örneğin akp ya da mhp'li bir kadın milletvekili, erkeğinden iyi midir? ne farkı vardır ki? zihniyet aynı olduktan sonra, cinsiyetinin ne önemi var?
unutmayın ki, iran parlamentosunda ve iran üniversitelerinde türkiyeden daha fazla sayıda kadın var. ee?