- 697 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SICACIKTI ELİ ve SEVGİYLE GÜLÜMSÜYORDU 2
SICACIKTI ELİ ve SEVGİYLE GÜLÜMSÜYORDU 2
Benimle küçücükken diyaloğu hep iyi olmuştu... Annemle konuşamadığım bir çok şeyi onunla daha rahat konuşmuş hatta annemin engeline rağmen isteklerime, babamın bana olan güveni ve desteği ile ulaşmışımdır... Daha sekiz yaşındayken kimseye haber vermeden altı kilometre yürüyerek gittiğim teyzem ’baban çok kızar’ dediğinde, ’sen babamı boşver teyze, asıl annem öldürmekten beter eder beni’ dediğimi çok iyi hatırlıyorum... Öyle de olmuştu, annem hiddetlenip üzerime gelmiş, babam ise annemi sakinleştirip uzaklaştırmış sonra sekiz yaşında ki beni karşısına alıp bir büyük insanla konuşur gibi artıları eksileriyle yaptığımın doğru olmadığını, sonra da annemin tepkisinin aslında bana olan sevgisinden kaynaklandığını espiriler katarak anlatmıştı... Kendimi o kadar iyi hissetmiştim ki anneme sarılarak ‘bir daha olmayacak’ diye özür dilemiştim.
Çok sonradan babam, yönlendirmesi olmadan annemden özürdilemiş olmamı defalarca taktir etmişti... Aramızda ki ilişki böylesine sağlam ama en önemlisi güvene ve karşılıklı dürüstlüğe dayanıyordu...
Yine de babam, babası gibi yalnız kalmayı çok seviyordu... Fırsat bulduğu her ortamda yalnızlığı seçmesi çözemediğim bir muamma olmuştur... Zaman zaman sorduğum da ’bir derdinin olmadığını, her insanın kendini yenilemesi için yalnızlığa, düşünmeye ihtiyacı olabileceğini’ anlatmıştı... Babam söylemese de iç dünyasının derinliklerinde hesaplaştığı, çözemediği bir şeyler var gibi gelir bana... Yaşamadığı sevdalara özlem miydi onu durgunluğa iten ya dayaşama ütopik bakışından kaynaklanan beklentiler mi? Kim bilir...
Benim son zamanlarda ki değişkenliğimi de ilk fark edenin babam olması da onun bu yönüyle de ilgisi var sanırım... Son günlerde yalnızlığı seçmemden dolayı ’bir sorunun varsa istediğin zaman konuşabiliriz, ama senin gerçekten istemen önemli,’’ demişti...
Bu sefer çok farklıydı... Konuya nasıl gireceğimi, nereden başlayacağımı bir türlü kestiremiyordum. En önemlisi bu konuda babamın yaşadıkları var mıydı ki? Bunu dahi bilmiyordum. O da gençti bir zamanlar. Eminim benzeri şeyleri yaşamıştır... Beni en iyi o anlar diye düşünüyor yine de cesaretimi toplayıp konuşamıyordum...
Bir gün ne olursa olsun dedim cesaretimi topladım, notalara gömülmüş babamın yanına gittim... Başını kaldırıp göz göze geldiğimizde elindekileri bıraktı. Sıcacık ses tonuyla ’’otur’’ dedi. Yanına oturmak istediğimde, beklediği an gelmiş, içimi okumuş bir edayla ’’hayır karşıma otur,’’ dedi. Babam oldum olası benimle konuşurken göz temasımızın devamlılığını ve seviyemizin aynı olmasını önemserdi. Bu yüzden olacak ki konuşmaya başlamak, sorunlarımın çözümünü babamda aramak hep kolay gelmiştir...’ İş bu safhaya gelene kadarmış demek ki’ diye geçti içimden... Bir an rahatladım... Dedim ya önemli bir şey konuşacağımı anlamış olmalı ki merakla bakıyordu yüzüme... Hatta içten içe bıyık altı tebessüm mü ne vardı yüzünde? Yoksa ne konuşacağımı anladı mı? Anlamıştır anlamıştır..! İlgisiz göründüğü konularda bile çok sonradan fark etmişizdir annemle. Belli etmeden ilgilenmiş ve sezgisiyle bizden çok önde olduğunu, konuyu bildiğini ama kendisiyle paylaşacağımız anı beklediğini söylemiştir sonradan... Galiba babamın bu davranışı, bizi yönlendirmek istemediğinden olsa gerek...
DEVAM EDECEK (2009)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.