- 1638 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
SANAL AŞKLAR (GİRİŞ)!!!
21.yüzyıl,teknoloji yüzyılı.Hayatımızdaki bir numaralı etken;teknoloji.Ulaşımda teknoloji,haberleşmede teknoloji,alış-verişte teknoloji,sosyalleşmede teknoloji...Her alanda teknoloji.On beşinde bir tinerci çocuğun köprü altlarında tiner çekmesi gibi;bizde televizyon kaeşısında,telefonun yanında ya da bilgisayarın başında gizli olmasa da kokluyoruz,teknoloji denen illeti.Tek farkımız;tinerci çocuğun kafası bir müddet sonra kevgire dönüyor ve hemen halini yansıtıyor.Ama;bizim halimiz daha beter.
E madem her alanda teknolojiye bağımlılığımız var aşkta da bu durumu es geçmemek lazım.Teknolojiye olan bağımlılığımız,aşk gibi ince elenip sık dokunması gereken konularda bile kendisini gösteriyor.Ben genç ve tecrubesiz bir delikanlı olarak,kendimi size şikayet etmek için yazıyorum bu yazıyı.Ben Anadolu’nun küçük bir köyünde büyüyen mahçup ama bir o kadar da haylaz bir delikanlıyım.Aşkı on üçümde tanıdım.İlk aşkım deyişim on altımda,ilk el ele tutuşum on yedimde ve ilk öpüşmem on sekizimde olmuştu.Mahçup bir delikanlıyım dedim ya,işte her maceramda bu mahçupluk buldu beni.Mesela;ilk el ele tutuşduğumda vucudumun cehennem gibi tutuştuğunu hissettim.Gözlerim benim değil de bir ejderhanın gözleriydi sanki.Ağzımdan alevler çıkacak,burnumdan ve kulaklarımdan lavlar fışkıracak sanmıştım.İlk öpüşmemde dudaklarımın üzerinde milyonlarca karınca geziniyor sandım.Öyle ki;sanki yeni yeni terleyen bıyıklarımın cılız gölgesinde bir ağustos böceği harıl harıl çalışan karıncalara inceden inceye bir aşk şarkısı çalıyor gibiydi.Komik bir durum ama kalbimin dakikda yüz yirmi attığına yemin edebilirim.Nefessizlikten boğulacak gibi olduğumu da hiç unutmam.Şimdi o günleri hatırladığım zaman kahkaha atmaktan da alıkoyamam kendimi.Hele hele ilk buluşmamda dondurmanın üzerine küp şeker dökmeme ne demeli bilmem...
Aradan geçen onca yıldan sonra,dönüp de ardıma baktığım zaman benden ve tüm aşklardan yani aşktan ve insandan pek çok şeyin eksildiğini görüyorum.Artık eskisi gibi heyecanlanamıyorum,çok istememe rağmen.Bir çam ağacının altında elini tuttuğum sarışın bir tazenin bende uyandırdığı hissi, İstanbul’un ya da İzmir’in bilmem ne adlı kafesinde yüzünde bir kilo boya ile dolaşan bir şehirli kızın bende uyandırdığı hisle karşılaştıramıyorum.Henüz olgunlaşmamış erikcikleri henüz olgunlaşmamış bir köylü güzelinin kınalı avuçlarına bırakırken alev alev yanan parmaklarımın sıcaklığını,sigarasını yakarken elini tuttuğum tırnakları ojeli,elleri kremli bir şehirli kızın ellerini tuttuğum zaman hissedemiyorum.Aşklar mı eskidi,yoksa biz mi onları eskittik bilmem ama;ben eski aşkları özledim.
On üçümden yirmi üçüme,on yılda çok şey değişti dünyada.Önceleri, ’canım’ kelimesini bir çam ağacının altında sırtım nemli toprağa,başım on yedisinde taze bir güzelin kucağındayken söylerdim.Zaman sonra bu kelimeyi büyük şehirlerin birinde bilmem ne müzik kafesinin bir köşesinde elimde tırnakları ojeli,gözleri sürmeli bir kızın elleri avuçlarımdayken söyler oldum.Bir zaman sonra da gözlerim bir cam ekranda ellerim üzerinde harfelerin yazılı olduğu bir tuş düzeneğinin üzerinde ve sanal gülücüklerin kucağındayken söyler oldum.Belkide bu şekilsel farklılıkların pek önemi yoktu, ama benim hissettiklerim çok farklıydı.O cam ekrana ’Seni Seviyorum’ diye yazdığım zaman ya da yazmadığım zaman yüz hatlarının ne şekil aldığını göremediğim bir kızın sanal cilvelerinin gölgesinde,kendine yaptığım kurların ne anlama geldiğini anlayıp-anlayamadığını bilmemenin verdiği rahatsızlık.Göz göze gelemeyip,sadece duyumsamanın verdiği rahatsızlık.Avuç içlerimin onun avuç içlerinin sıcaklığıyla değilde,yazmanın getirdiği bıkkınlıkla terlemesi.Kalbimin dakikada yüz yirmi atmaması.Dudaklarımın karıncalanmaması.Ve geçmişe nazaran daha gür olan bıyıklarımın daha sağlam göslgesinde bir ağustos böceğinin çaldığı o ince nağmeleri duymamak.Yani sanal bir aşk yaşamak.Ama;biliyorum.Sanal da olsa bir gerçekliği var.Yeter ki biz isteyelim.Yeter ki bir ’Sanal Aşk’ı gerçeğe çevirmek için gayret gösterelim.Ya da gerçeğini istemiyorsak,samimi davranıp bu işi netleştirelim...
YORUMLAR
AŞK AŞKTIR SANALI OLURMU ............AŞKSA EĞER GERÇEKSE
AYNI YATAĞI PAYLAŞTIĞIMIZ ,
AYNI HAVAYI SOLUDUĞUMUZ İNSANLARDAN DA
ÖYLESİNE UZAĞIZ Kİ BAZEN......
BİR CAMIN ARKASINDA FAKAT AYNI RUHU BULDUĞUMUZ
BELKIDE ÇOK UZAKLARDA YANAN YILDIZIMIZ
BELKIDE RUHUNUN EŞ YANI
DİĞER YARISI AYNADAKI YÜZÜNÜN KARŞILIĞI
VARSIN OLSUN YETER Kİ ADI AŞK OLSUN.
HERŞEYE DEĞER..............
KUTLARIM GÜZEL YAZINIZI YÜREĞİNİZİ VE KALEMINIZI........
YASEMİN ÇİÇEKLERİ BIRAKTIM GÜZEL SATIRLARINIZIN ARASINA EN CİCİSİNDEN
MİSLER GİBİ KOKSUNLAR BENDEN SONRA SAYFANA UĞRAYANLAR ANLASINLAR Kİ
BİR GARİP SEVDA MİLİTANI YASEMİN GEÇMİŞ BURADAN,
BİR DAHAKİ GELİŞİME KADAR İYİ BAK EMİ ONLARA ÇOK ÇABUK SOLARLAR,SOLDURMA.........
Çok güzel ve çok doğru bir yazıydı..
Evet önemli olan dürüst olmak yoksa sanal alem yalan alem dersek aşkı baştan kaybederiz..
Bu zamanda teknoloji aşkları gündemde, eskiden mektup aşkı vardı sonraları telefon şimdide sanal alem....
Aşkı yok sayamayız şimdi böyle bizden sonrakiler kimbilir nasıl yaşayacaklar...
Önemli olan net ve dürüst olmak aşk yine aşktır bence..
tebrikler yazınıza genç arkadaşım..