- 6741 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
"EKMEK BULAMAZLARSA PASTA YESİNLER"
“Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler”
Kim derdi ki bir cana mal olup tarihin sayfalarında hiç silinmemek üzere yer alacak bu talihsiz cümle. Tabii … Fransız Kraliçesi Marie Antoinet!te bilemezdi bu talihsiz sözlerinin boynunu giyotine götüreceğini. Ve sonunda giyotinde bir ekmek gibi dilimlenerek öldürüleceğini.
Halkının yoksulluk ve açlık sebebiyle sokaklara dökülüp, “ekmek, ekmek” diye bağırdığını duyan zamanın Kraliçesi, balkona çıkıp sefil kalabalığı görünce maiyetindekilere sorar:
- “Ne istiyor bunlar?”
- “Ekmek istiyorlar “ der yanındakiler. Kraliçe şaşkın bir daha sorar:
- “ Ekmen nedir?”
- “ Bu insanlar çok açlar, halkın durumu berbat ... Yemeye ekmek bulamıyorlar, her an bir isyan çıkabilir .”
İşte o tarihi cevabın söylendiği an:
- “Ne yani ekmek bulamıyorlarsa onlar da pasta yesinler!”
Bu sözün söylendiğine dair şu an hiçbir tarihçinin elinde somut bir kanıt yoktur. kısacası bu söz aslında gerçekten söylendi mi yoksa halk o şekilde mi anlamak/anlatmak istedi orası muallaktadır. Fakat ne olursa olsun, Marie nin sonu giyotinde ekmek gibi dilimlenmek olmuştur ... Bu konuda tüm tarihçiler mutabıktır..
Aslında pek çok şeye izahat olan ve çoğumuzun bildiği tarihi bir ders niteliğindeki bu olayı hatırlıyorum son günlerde. Nasıl hatırlamayım ki? Tümüyle tüketim kültürüne hizmet eden televizyon kanallarından birisinde başlayan ve sanki matah bir şeymiş gibi diğerlerine de sıçrayan bir yarışma programından bahsetmek istiyorum. Anladınız sanırım; bizim ananevi kültürümüze döşenen mayınlardan farksız onlarca sözüm ona programdan birisi. Bir yemek yarışması (!)
Öyle bir ortam ki, misafirler birkaç kuruş kazanmak hatırına, bütün misafirlik geleneğimizi yerle bir etmekte. Ki bizler milletçe gerek misafir olarak gerekse ev sahibi olarak manen yüksek değerlere sahibiz. Temelini İslam dininden alan misafir ağırlamak, türk milletinin vazgeçilmez bir özelliğidir, bir erdemdir. Gerçi islamiyeti kabulden önce de diğer erdemlerinde olduğu gibi misafir kültüründe de yine bununla paralel değerleri bulunmaktadır. Nitekim Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır... "Sizden birinizin kurduğu yemek sofrası misafirlerin önünde bulunduğu müddetçe, melekler o kimseyi salat ve selam ederler."
Bunun yanında konuk olmanın da erdemleri vardır. Hem ev sahibi hem de konuk üzerine düşeni en güzel şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Aksi hareketler ise ancak ve ancak cahil dönemleri resmedecektir. Çünkü Cahiliye ahlakını benimsemiş toplumlarda misafir, çoğu kişi tarafından genellikle maddi ve manevi bir külfet olarak algılanır. Misafiri bir toplumsal bir gelenek ya da sosyal bir sorumluluk olarak benimseyen batı kültürü ise adeta zoraki bir ev sahipliği modeli sergiler. Tıpkı son günlerde ekranlarda gördüğümüz bu soytarılıklar gibi!
Bir yanda evinde gösteriş ile beraber bir ağırlama telaşı içerisinde olan sözüm ona yarışmacının, benzersiz bir savurganlık içerisinde hazırladığı yiyecek mönüsü (!). Diğer yanda kazanılacak olan üç beş kuruş hatırı için ayaklar altına alınan nezaket, hoş görü ve samimiyetle birlikte kültürümüz. Öte yandan hangi misafir ev sahibinin ikramı sırasında riyakar ve zoraki tebessümler takınıp, o mutfağa gidince de arkasından dedikodu yapar? Bunu hangi ahlaki değerler onaylar? Ve hangi ev sahibi ikramından sonra mutfağına gidip misafirlerini irdeler,çekiştirir. Bakınız Kuran’da dikkat çekilen noktalardan biri, misafire sunulacak olan manevi güzelliğe ilişkindir. Mümin, ağırlayacağı kimselere öncelikle saygı, sevgi, huzur ve güleryüz sunar. Bunlar olmadan yalnızca yiyecek-içeçek ikramına dayalı bir ağırlama hoşnut edici olmaz. Kuran ahlakında güzel davranışlarda bulunma konusunda bir yarış söz konusudur. Müminin daha misafiri karşılarken verdiği selam da bunun bir örneğidir.
Eğer bu ikram belirli bir maddi menfaate endekslenirse sonucunda böyle rezilce gösterimlerin de seyredilmesi elbette kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda ne ev sahibi olması gereken gibi ev sahipliğini yapamıyor ne de misafir üzerine düşeni edebi ile yerine getirmiyorsa sırf para için böylesi rezaletlere göz yumulmamalıdır. Bir misafirin evinize gelip sizin ikramlarınızı beğenmediğini gözünüze baka baka haykırması, o kadar lezzetli şeyin tadında “Damak tadıma uymuyor” diyerek kusur bulmak için azami gayret harcaması, yok tabakta kıl, yok bardakta leke, yok masa düzeninde bir mum eksik gibi suni bahanelerle sizi rezil etmesi, ağzındakini peçeteye tükürmesi, bu da yetmiyor gibi sanki bir hakkı varmışçasına masadan kalkıp rezillikte tavan yapması kimin hoşuna gider ve hangi türk aile yapısı bu durumu onaylar? Ve misafir kültürümüz bunları seyretmeyi nasıl hoş görür?
Hele de Ashab-i Kiram "Bir sofraya toplanıp birlikte yemek, ahlâkın üstünlüklerindendir." buyururmuş ilken.
Konunun bir diğer ama daha da önemli yanı ise yukarıdaki rezilliklerin yanı sıra dünyada o kadar aç insan varken ve bu gerçek her gün devasa boyutlara ulaşmakta iken açlık ile adeta dalga geçilerek bunların, yukarıda ifade ettiğimiz türk insanına program diye sunulmasıdır. Dahası bu programların kanallarına izlenme patlaması yaşatmasıdır.
Oysa İngiliz aristokratlarını taklit edercesine kurulan o sofralar için harcanan emek ve paralar fakir bir ailenin bir aylık geçim nafakasıdır . Ve çoğu insanın hayal edemeyeceği o yiyeceklere kedinin ciğere baktığı gibi bakacağı aşikardır. Ve bu çok büyük bir günahtır.
Savurganlığın, şükürsüzlüğün, ve acımasızlığın tavan yaptığı bu gösterimlerin kimseye bir faydası olmadığı gibi, açlık çeken insanların bir lokma ekmek arayışlarında umutsuzluk yaratacak toplumun psikolojik yapısını da bozacaktır. Hem bozulan/bozdurulan toplum değerlerimiz hem de yaşanan psikolojik eziklik sonucunda nasıl sağlıklı toplumlar olabiliriz ki? Ve nasıl sağlıklı bir geleceği umut edebiliriz?
Ekranlardan adeta “ekmek bulamazsanız pasta yiyin” diye seslenen bu programları izlememek bu sorulara en iyi cevap olsa bile, onların adı ve varlıkları dahi geleceğimize bırakacağımız kültür mirasımız için en büyük tehlikedir.
Sevim ÇAKICI
Kargülü ALMILA
YORUMLAR
Muhterem Bacım.
Bu haklı tesbitlerinize bütün kalbimle katılıyorum. Allah sizden razı olsun. Bu tv proğramlarının tutulur hiçbir yanı yokki. Hemen her proğramı rezalet. Ben bunları musluğundan necis akan çeşmelere benzetiyorum.. Ama bunlların bir kaynağı var. Sizin de işaret ettiğiniz Batı Medeniyeti(!) ...
Ben müsaadelerinizle ve affınıza sığınarak bu batı medeniyeti denilen nemenem şeyin tarihi temeline dikkat çekmek istiyorum.
Batı medeniyetinin temeli, Yunan, yani Roma medeniyetidir. Onun temeli de Mısırdan Yani Firavunlardan gelir. Batı medeniyeti dediğimiz medeniyetin asıl adı firavun medeniyetidir.
Bunu içindir ki; Zulum, adaletsizlik, ve her türlü edepsizlik Normal sayılır. Güçlü olan haklıdır. Bizim medeniyetimizin temeli peygamberler medeniyetidir.
Bunun için bizim medeniyetimizde de haklı olan güçlüdür. Zaten dünyada bu iki rakip görüşten başkası da yoktur.
Biz inanan insanların ömür boyu mücadelesi firavun sistemini bütün insanlara anlatmak olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Siz Bacım da bu mücadalada en ön safta olanlardansınız. Rabbim yardımcınız olsun ve razı olsun.
Seyfeddin Karahocagil
KargülüALMILA tarafından 2/25/2009 1:36:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
" .....gerçek her gün devasa boyutlara ulaşmakta iken açlık ile adeta dalga geçilerek bunların, yukarıda ifade ettiğimiz türk insanına program diye sunulmasıdır. Dahası bu programların kanallarına izlenme patlaması yaşatmasıdır. "
ŞİİR SAYFANIZA UĞRAMIŞTIM,HALA DEĞİŞEN BİR DURUM OLMAYINCA ,GELMİŞKKEN Bİ SELAM VERELİM ANLAMINDA YAZILARINIZA UĞRADIM İYİDE ETMİŞİM.." burjuvazinin tuzağındakı iştah kabarıcı yemleri.." İZLEYEN VE İZLETMEK İÇİN BİR YİĞİN SÖÜM ONA (Türk toplum ahlak ve geleneğine ters düşenT..)ERBİYESİZLİĞİMÜBAHMIŞ GİBİ GÖSTEREN GÖRSL BASIN REZALETİNİN GELECEĞİMİZİN TEMİNATI OLAN YAVRULARIMIZA DEĞİL SADECE ERİŞKİNLERİMİZİDE BU FANTEZİNİN İÇİNE NASIL ÇEKTİĞİNİN YANLIŞLIĞINI ŞAMAR GİBİ VURAN ,YAZI DEĞİL SANKİ RESMİNİ GÖRDÜM SAYFANIZDA..
BÖYLECE KALEMİNİZDEKİ DONANIMIN TESCİLİDE YAPILMIŞ OLDU BÖYLECE..KUTLUYORUM DUYARLI BEYNİ VE YÜREĞİ
Yerinde tesbitler
Yüzde dosan beş yapılan proğramlar her biri birer bomba
malesef / kültür, ahlak, sanat, ziraat, ticeret, mimari herşeyimiz tarumar edilmiş Rabbim encamımızı hayreylesin.
Elbette kıyamet alameti fakat insan yinede üzülüyor bunca akıllı geçinen insan eli boş gidecek menziline yazık
RABBİM UYANIKLIK İHSAN ETSİN BİZLERE
SAYGILAR SELAMLAR
Değerli yazar ; ülkemizde uygulanmakta olan sistemi kuran yönetici ve politikacılardır. Bu sistemin gereği olan ''İktisat na - ahlâkidir '' kuralını uygulayanların da ,halkın isteklerine göre program yapmaları doğaldır. Çünkü bu sistemde amaç para kazanmıktır. Devletin bile millî piyango v.b. oyunları oynattığını düşünürsek, dahası yok zaten. Ülkedeki açlıkları yaratanlar da yine yöneticilerdir.
Yazınızın içeriğine bu güne uyarlı söylenecek sözler ise şunlardır :
- Okulunuz yoksa, çek yat verelim
- Elektriğiniz yoksa, buz dolabı,
- Suyunuz yoksa, bulaşık makinesi verelim.
Allah bunları söyleyenlerin kaderini Kraliçeye benzetmesin..
Öyle güzel bir konu seçmişsiniz ki Helal olsun size, ne zamandır izlemem tv.Geçen gün rastladım, gördüklerime üzüldüm..
Yediler, içtiler, sofra başında birbirlerine binlerce iltifat şaşa ettiler,daha sonra sofradan kalktılar, kamere arkasında birbirlerini yerdiler... yedikleri kaba pislediler..
Bu mudur?
Böyle mi eğitiliyor halk ...Nankörlük, nimete ve milyonlarca insana karşı.Saygısızlık diz boyu !
........
Diğer bir kanalda Doktor M.B programında kamera gizleyip evin içine, işkence tespiti yapan bir program, yaşlı anneye ,babaya hor davranan gelin ve oğul, insanlık ayıbından prim yapan bir kanal...Biraz daha farklı işlene bilir bu konular ama malesef, mesaj vermeyi ve almayı bilmeyen bir toplumuz vesselam.
Yapıcı olayım derken, kırıcı ve yıkıcı olmamayı bilemiyoruz..
Bir ağrı için alınan ağrı kesicinin yan etkileri fazla ise o yarardan çok zarar verir.Alınmamalıdır.Ben buna benzetirim bazı olayları...
Emeğe saygılar...
mrb. evet son dönemlerin en parlak trendli programları sözünü ettiğiniz. yazınızı okuyunca şunu düşündüm. " helal- haram ver Allah" ım, fakir kulun yer Allah"ım..." kanaatimce hakim yaklaşım şudur; bu karakterdeki bir kitleye ne versen yerler. haksız da sayılmazlar. en popüler programlar kadınları konu alan , ilişkilerin artık yozlaştığını tematize eden programlar olunca bize dayatılanlar da bunlar oluyor. tv. bizi kumanda etmemeli, edememeli. bence çözüm topluma, eve katma değeri olmayan bu cümleden yayınları izlememek ve hayat hakkı tanımamak. ve dahi kırmak kumandaları. şöyle dedirtmek" TV İZLEYEMİYORLARSA SOHBET ETSİNLER..."
yüreğine sağlık Sevim abla...
normalde televizyon izlemiyorum, özellikle sizin de dediğiniz gibi tamamen bizi ifade etmeyen, toplumun ahlakını bozan, değerleri küçümseyen bu televiyon programlarını ki aslında program da denmese daha iyi olur kanımca...
maalesef insanlarımız öyle bir hal aldılar ki, televizyon bağımlısı olmayı kenara koydum, eleştirel bir gözle de bakılmıyor, ne sunulursa en doğrusu oymuş gibi alınıyor. ve bu da kültürümüzü, ahlakımızı, bizi yozlaştırıyor... kuklaya dönüyoruz tabiri caizse... oynatılıyoruz ve oynatılırken tarihimizden kültürümüzden koparıldığımızı farkedemeyecek kadar güzel idare ediliyoruz...
durumun ehemmiyetinin farkında olan ne kadar insan vardır tartışılır... kendi ailemden biliyorum... televizyon öyle bir bağımlılık ki...hani saçma olduğunu bildikleri ve söylediğim halde esiri olmuşçasına yine izliniyor... aslında bu bir başka eksikliği ortaya çıkarıyor... insanlarımızda okuma alışkanlığı, bir şeyler üretme alışkanlığı yok... ne büyüğümüzde ne de küçüğümüzde... herkes gün bugün, bugünü yaşa gerisine karışma fikrine kapılmış durumda... ama biz bugün varsak yaptıklarımız yapacaklarımız da yarının insanlarının güzelliklerini belirlemede rol oynayacak... ama bu fikri herkes unutmuş durumda... biraz da bencillik sanırım... ben öldükten sonra banane gerisinden!!! böyle olmamalı ama olmamalı...
inşaAllah gerçeklerin farkında olan bir gençlik yetişir ve bu çirkeflikleri toplumumuzdan, hayatımızdan, siler götürür... ahlakımızla kültürümüzle yücelmeye devam ederiz...
çok uzattım sanırım abla, yüreğinize sağlık. Allah´a emanetsin. dua ile...