- 618 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
OLMUYOR İŞTE!..
Giderken ardında neler bıraktığını biliyor musun?
Bilemezsin!
Bilemezsin tabii ki.
Arkana bile… Bırak Allahaısmarladık bile demedin ki giderken!
Gittin…
O gün bu gündür hasret kapımda nöbet tutuyor. Hem öyle böyle bir nöbet değil. Daha bir artan, daha bir donanımlı ve daha bir kuş uçurtmaz.
Olmuyor işte. Ne yaptımsa olmuyor seni unutmak. Aslında pek yaptığım bir şey de yoktu seni unutmak adına. Ne yaptınsa sen yaptın unutulmalara ulaşmaya. Doludizgin koştun unutulmalara.
Benim beceriksizliğim bu. Olmadı. Beceremedim. Unutamadım seni. Daha bir öfkelendim, daha bir hırslandım ama daha da çok sevdim. Hiç düşünmemiş, hiç düşlememiştim bu süreci, böylesi paylaşımı oysa. Neydi beni o noktaya getirenler, payının büyüklüğü yadsınamasa da çözemiyorum hâlâ.
Olmamalıydı!..
Böyle olmamalıydı. Keşke yön değiştirmeseydi duygular, keşke hiç tanımasaydım, keşke hiç izin vermeseydim yavan, yalın, yalnız yaşamıma girmene!
Aslında hiç gelmemeliydin. Gelmemeliydin ki bilmemeliydim senin var olduğunu yaşadığım dünyada.
Mademki geldin, mademki uyandırdın kırk yıllık uykumdan. Madem öğrettin yeniden sevmeyi ve aşık olmayı. Madem hatırlattın yaşamak denen şeyi. Mademki en günahkâr rüyalarıma konuk oldun, rüya görmeleri unutmuşken,
Gitmemeliydin…
Hiç gitmemeliydin daha beter karanlığa gömüp de beni.
Bilemezsin ne acılar bıraktın geride ve ne denli kanamakta yüreğim.
Oysa düşlediğimin yerine koymuş, düşlediklerimi yaşarım umut etmiştim seninle.
Her bir adım yaklaşışımda öylesi ketledin ki adımlarımı. Umut tarlalarımda, güzün ayazında mutluluk çiçekleri dermeye hazırlanan avuçlarımda koca boşluklar ve çaresizlikler buram buram tüter kaldı.
Avaz avaz bağırıyordu yüreğim gitme diye, kal diye, yapamam, yaşayamam sensiz diye. Duymadın. Gözlerimde görebildin mi bilmem çaresizliği ve de yüreğimin haykırışını. Sanmam; görebilse, duyabilseydin çaresizlikle sarmal haykırışımı dayanamazdı yüreğin, dönerdin, döner koşarak sarar sarmalardın sımsıcak ve gitmez, gidemezdin kalırdın yanımda.
O gün bu gündür, bu şehrin üzerine güneş doğmadı hiç. Yaz gelmedi bu şehre, yaz ne ki, bahar bile uğramadı buralara.
Üşüyorum!..
Isınamadım o gün bu gündür. Sıcacık sarmalayanım olmadı hiç.
Olamazdı da.
İstemedim ki senden başka kolları.
Daha bir üşüteceklerdi, ısıtmak şöyle dursun. Daha fazla üşümelere de dayanamazdım ki.
Ya böylesi fütursuz girmemeliydin yaşamıma, ya da hiç çıkmamalı!
Olmuyor, yapamıyor, beceremiyorum unutmayı!
Çünkü…
Çünkü son bakışın gözlerime,
Mevsim hazana takılı kaldı!
YORUMLAR
Neden büyük aşkların yerini büyük nefretler bilir misiniz? Çünkü ikisi de yani aşkta nefrette aynı şeyden yapılmıştır,ateş... İkiside yakar içinizi... Ve sadece sahibi bilebilir bu ateşin hararetini... İnsan nefret etmeyi de bilmeli.... Nefret edebilmeli.... ki eğer nefret etmek gerekmez olmasaydı Allah'ta yaratmazdı nefreti... Bilirsiniz hiç bir yaratılmış boşa yaratılmamıştır... Gerektiğinde nefret etmesini bilmeniz temennisiyle kutlarım güzel bir yazıydı...