Küçük Hediye
Daha kapıda fark ettim onları,
Yabancı bakışlarla girdiler mekândan içeri.
Önce etrafı süzdüler bir süre,
Daha sonra siparişlerini verdiler.
Uzaktan sağ tarafımdaki,
İki kişilik masayı kestirdiler gözlerine.
Önce kız oturdu, montunu çıkartıp.
Ardın çocukta geldi.
Ve siparişleri getiren garson,
Söylenen sıcak çaylar gelmişti masaya,
İçlerini ısıtan.
Çocuk fincana sımsıkı sarılmış.
Besbelli üşüyen ellerini ısıtıyor.
Kızda bir isteksizlik var sanki
Çayın sekeri bile atılmamış öylece duruyor.
Çocuk bakışlarından anlaşılan ürkek tavrıyla kıza bakıyor.
Bir şeyler anlatıyor.
Kız başka şeylerle uğraşıyor susuyor.
Bir kırgınlık var belli aralarında,
Çocuk konuşmak için ısrarla uğraşıyor.
Kız gözlerini kaçırıyor, sadece susuyor.
İncinmiş belli, gözleri değil ama bakışları ağlıyor.
Çocuk bir şeyler söyleyip kıza,
Biranda dışarıya çıkıyor.
Bir kaç dakika geçmeden,
Elinde bir hediye paketiyle içeri giriyor.
Kızda hala bir umursamazlık,
Çocuk paketi uzatıyor.
Kızda aynı isteksiz tavırlar
Meraksız bir şekilde paketi açıyor.
İçinden güzel özenle seçilmiş bir kolye çıkıyor.
Kız; elini bile sürmeden sadece bakıyor.
Çocukta kızın gözlerine bakıyor, susuyor.
Kız; hediyeyi çocuğa geri veriyor.
Aniden masadan kalkıp montunu giyiyor.
Çocuk; duyulur bir sesle gitme diyor.
Gitme...
Kız bakmıyor bile arkasına,
Tek bir cümle dökülüyor,
Giderken kızın dudaklarından,
Bazen küçük bir hediye,
Açılan büyük bir yaranın kapanmasına yetmiyor…
Ferhat TOKMAK
10.10.2007