- 606 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
surahiyi bardağa boşaltamayan...
Pazar akşamlarının o karmaşık psikolojisi içerisinde ekran karşısına geçmiş sitcomların yanında alakalı alakasız ne varsa izler ve izlediğin herşeye gülersin.
Gülesin gelmiştir; ekran komiktir diye değil. Mutlusun diye değil.
Pazartesi işbaşı yapıyor olmanın sinir sistemine uyguladığı basınçtan ibaret davranışlarına gülüyorsun. Jest-mimiklerine yansıyan anormal hareketlilik/hareketsizlik pazartesi sendromundan başka bir şey değil.
Böyle gecelerde hassastır sinirler. Biri yanlışlıkla kötü bi şaka yapsa ya da tv’de afrikanın aç çocukları ile ilgili bi haber izlesen köpürmenin eşiğine gelmek zor olmuyor.
Ya da içine attığın ,basınç ve baskı altındaki duyguların tersinden basınç uygularken en basit espri girişiminde bile kahkaha atabiliyorsun. Yerli yersiz, gereksiz bir ruh hali.
Çalıştığın konuma, ortama, işe, eşe ve dünyanın genel seyrine göre, seni bekleyen berbat pazartesiye iyimser bir armağan olsun diye bardan toplayıp getirdiğin silüetin göğüs uçları ağzında, elleri arada bi yerde ve dili hiç o kadar namussuz olmamışken yine de surahiyi bardağa boşaltamaz durumdasındır.
Zira aklında pazartesinin trafiği, havanın soğukluğu, okulun gürültüsü, 3-5 berbat öğrencin ,yatmayan/yetmeyen maaşın,seni aramayan dostların,yeni betonarme mahallen, yalnızlığın ve gereksiz kalabalıklar var.
Sonra imdadına bir başka silüet yetişir düşüncelerinin arasında; otobüs durağında gördüğün yuvarlak kalçalı sarışın ve güzel insanı anımsarsın.
Düşüncelerinle yaşantını birleştirerek, durakta gördüğün yuvarlak kalçalı sarışın ve güzel insanla sevişir gibi sevişirsin bardan topladığın esmer suratlı silüetle.
Bu sevişme seni kurtarmaz;asıl sendrom,pazartesi sabahı uyandığında, bildiğin en edepsiz ağzınla, yanındaki esmer insanla ve sokak köpekleriyle beraber istanbula küfrederken koyar adama...
Her şeyin sana küfrettiğini, eşyaların senden nefret ettiğini, suların inadına buz kesildiğini, esmer insanların bedenini sömürdüğünü düşündüğün andasın....
Biri gelsin yüzünü yıkasın,biri kıravatını taksın istersin. Biri idrarını ve bunalımını klozete işesin istersin. Biri kapıyı çalıp iyi bir şans getirsin, biri cinayet haberini üçüncü sayfaya taşısın istersin...
Gereksiz bir dünyayı yarattı diye tanrıya sataşıp dünyayı anlam(sız)landıran feylesofların felsefelerine küfrederek, yeni bir felsefe daha öğrenmek ve öğretmek üzere tutarsın okul yolunu...
fıratdicle
YORUMLAR
Zira aklında pazartesinin trafiği, havanın soğukluğu, okulun gürültüsü, 3-5 berbat öğrencin ,yatmayan/yetmeyen maaşın,seni aramayan dostların,yeni betonarme mahallen, yalnızlığın ve gereksiz kalabalıklar var.
Hayat ve yaşama şartları o kadar zorlaştıki gereksiz kalabalıklardan artık heşeyden sıkılmaya başladı insanlar
Buda demektir pazar günleri yazara kimse dokunmasın
sevgiyle kal fıratdicle severek ve beğenerek okuyorum yazılarını
Çalıştığın konuma, ortama, işe, eşe ve dünyanın genel seyrine göre, seni bekleyen berbat pazartesiye iyimser bir armağan olsun diye bardan toplayıp getirdiğin silüetin göğüs uçları ağzında, elleri arada bi yerde ve dili hiç o kadar namussuz olmamışken yine de surahiyi bardağa boşaltamaz durumdasındır.
Çok güzel ifadelerdi kuzen.. Tebrik ederim.
Şu Silüet meselesine gelirseK.. Belli ki henüz hayalgücünü yitirmemişsin.. Bu aralar bende durumlar kötü.. bırak ucunu, bende bi göğüs varsa diğeri kesin yoktur.. bazen olması hayati anlamda gerekli şeyleri bile olmuyor.. :)