- 1091 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TRAFİK PİYESİ -----KURBAN KESECEĞİM
( Sahnede üç adet masa ikisi kısa aralıklı yan yanadır. Masa üzerinde telefon ve telsiz masa başında nöbetçi vardır. Diğer masada bir polis başını masaya yaslamış vaziyettedir. Üçüncü masa boş. Üzerinde alkol metre, kroki çizim malzemeleri mevcuttur. Arka tarafta trafik huni ve levhaları vardır. Telefon çalar. Polis telefonu açar )...
1.POLİS - 155 polis imdat, buyurun
.
Beyefendi, sakin olun sakin olun.
.
Beyefendi, söylediğinizden bir şey anlamıyorum. Lütfen sakin olun.
.
Beyefendi. Sakin olmazsanız anlaşamayız. Ben de size yardımcı olamam.
.
Evet evet, biraz daha sakin olun.
.
Nereden telefon açıyorsunuz?
.
Tam mevkii verebilir misiniz?
.
Balıklı mahallesi, balıkçılar lokali karşısı.
.
Tek taraflı kaza.
.
Yaralı var öyle mi?
.
Tamam tamam. Duyarlılığınıza teşekkür ediyorum. Ben arkadaşları sevk ediyorum. Orada onlara da yardımcı olabilir misiniz?
.
Çok teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. Geçmiş olsun...
1. POLİS - (başını masaya yaslayan arkadaşına seslenerek) Muharrem Bey
MUHARREM - (yavaş yavaş başını kaldırarak) Efendim
1.POLİS - Balıklı mahallesi, balıkçılar lokali karşısında tek taraflı trafik kazası olmuş. Yaralılar varmış, Vahyet Bey’i yanına alıp, olay yerine intikal edebilir misiniz?
MUHARREM –Emrin olur Mustafa Bey, emrin olur. Neden yalvarıyorsun ki? (ayağa kalkar) Git de gidelim, öl de ölelim.
1.POLİS - (gülerek)Her ne kadar asli görevimiz olsa da emir değil, bizim ki ricadır.
MUHARREM - Böyle kibar polislere de hasta oluyorum vallahi. Senin için yapamayacağım iş yok biliyor musun?
1.POLİS - Çok teşekkür ederim Muharrem Bey.
MUHARREM – Devrem, nöbetçi trafik polisi kim ?
1.POLİS - Fevzi Bey
MUHARREM – Telefon aç, geçerken onu da alıp, öyle gidelim.
1.POLİS - Gerek yok Muharrem Bey, kaza yerinde yaralı varmış zaman kaybetmeyelim.
Siz intikal edin. Ben Fevzi Bey’e telefon açıyorum. O, hazırlanana kadar Ümit Bey, onu da evden alarak kaza mahalline intikal eder.
MUHARREM - (elini göğsüne koyarak) Anlaşıldı efendim anlaşıldı (nöbetçiye hitaben) Otonun anahtarını verir misin?
1.POLİS - (masanın üzerindeki anahtarı uzatarak) Buyurun efendim.
MUHARREM - Teşekkür ederim. (diğer arkadaşına dönerek)Vahyet Bey, haydi çıkalım. Hunileri almayı unutma.
VAHYET - Muharrem Bey, gerek var mı huniye?
MUHARREM – Cahil cahil konuşma! Kaza mahalline gidiyorsun huni almadan gidilir mi hiç?
VAHYET - Biz trafik polisi değiliz ki ne yapacağız huniyi?
MUHRREM - Sabah sabah benimle kafa mı buluyorsun, arkadaşım (!)
VAHYET - Bizler karakol ekibiyiz olay mahallinde emniyet tedbiri alır, trafik ekibini bekleriz.
MUHARREM - Bizim yapmak istediğimiz emniyet tedbiri için zaten. Benim güzel kardeşim, polisin karakolu trafiği olur mu?
VAHYET - Olmaz mı yani?
MUHARREM - Olur mu?
VAHYET - Neden onlara trafik polisi, bizlere de karakol polisi diyorlar?
MUHARREM - Vahyet Bey iyi misin sen?
VAHYET - Bomba gibiyim ağabeyciğim, bomba gibi.
MUHARREM - Polisin ayrısı gayrisi olur mu hiç... Bunun adı görev paylaşımı görev paylaşımı.
VAHYET - Onu ben de biliyorum.
MUHARREM - Öyleyse neden beni kızdırmaya çalışıyorsun?
VAHYET - Uykun kaçsın diye ağabeyciğim, uykun kaçsın diye...
MUHARREM - Allah iyiliğini versin. Uykuyu kaçırmak için başka yöntemin mi yok?
VAHYET - Benim yöntemlerim adamına göre değişir.
MUHARREM - Güzel kardeşim, herkes sıcak yatağında mışıl mışıl uyku çekerken bizler hala ayaktayız. (eliyle işaret ederek) Kendi halini görmüyorsun. On saattir gözümüzü kapamadık; bırak o kadar da olsun...
VAHYET - İşte ben de uykun kaçsın diye seni kızdırmaya çalışıyorum.
MUHARREM - Sen bir alemsin !...
VAHYET - Öyleyimdir öyleyim.....
MUHARREM - Uykumu kaçırdın, acele et şimdi. Bize ihtiyacı olan insanlar vardır, acele et...
VAHYET - (hunileri almaktadır) Ağabeyciğim hunileri aldım. Trafik kazası levhasını da alıyorum.
MUHARREM .- İyi olur, iyi olur acele et !...
VAHYET - Acele işe şeytan karışır, Muharrem Bey...
MUHARREM - (sesini yükselterek) Vahyet !Vahyet!..
VAHYET - Tamam ağabeyciğim, tamam kızma (der sahneden birlikte çıkarlar)
Kısa bir zaman sonra bir polis ve vatandaş içeri girer.
2.POLİS - (Vatandaşa hitaben diğer masayı göstererek) Arkadaşım sen şöyle otur
1.VATANDAŞ - (masayı göstererek)Buraya mı polis abi?
2.POLİS - Evet evet...
1.VATANDAŞ - Sağol abi...
2.POLİS - Sen de sağol...
Polisi masaya oturur ve kroki çizmeye başlar
2.POLİS - Şu kazayı bir anlatsana arkadaşım. Nasıl oldu kaza?
1.VATANDAŞ - Akşam saat sekiz gibi Samsun’dan yola çıktık. Rahat rahat geliyorduk ne oldu ise kaza yerinde oldu bende anlamadım.
2.POLİS - Olay mahallinde doksan metre sürüklenme izi vardı. Biraz hızlı mıydınız, yoksa, aceleniz mi vardı ?
1.VATANDAŞ - Yok yok normal seyrediyorduk. Acelemiz de yoktu.
2.POLİS - Normal seyrettiğinden emin misin?
1.VATANDAŞ - Çok eminim...
2.POLİS - Alkol kokuyorsun ama...
1.VATANDAŞ - Abi, akşam yola çıkmadan içmiştik.
2.POLİS - Demek ki kafa dumanlı yola çıkmıştınız.
1.VATANDAŞ – Abi, şişeye ben fazla vurmadım ancak, hastanede yatan arkadaş vurdu.
2.POLİS - (eliyle işaret ederek) Gel yanıma bakayım. Biraz da kafanıza vursaydınız.(vatandaş yanına gelirken polis alkol metreyi çıkarır alkol ölçümü yapar ölçüm bir iki defa tekrarlanır )
2.POLİS - (sesini biraz yükselterek) Üfle arkadaşım, üfle!
1.VATANDAŞ - Nefesim yetmiyor polis abi...
POLİS - Bir fasıl daha üfle (cihazdaki işareti göstererek) Şu yeşil ışığı yakalım.
1.VATANDAŞ - Abi benim yerime sen üfle de yak.
2.POLİS - Güldürme beni. Ben alkollü değilim ki.
1.VATANDAŞ - Olsun. Ha sen ha ben, fark eder mi hiç?
2.POLİS - Artist!
1.VATANDAŞ - Yakışıklıyım değil mi polis abi?
2.POLİS - Başlarım senin yakışıklılığına (!)Dünyada benden yakışıklı kim var oğlum?
1.VATANDAŞ - Şaka yaptım ağabeyciğim şaka...
POLİS - Ben de şaka yaptım. Üfle bakayım.
1.VATANDAŞ - (derin nefes alarak üfler ve) Oldu mu ağabeyciğim?
2.POLİS - Şimdi oldu. (sonra alkol metre ekranını göstererek)Oku bakayım ne yazıyor?
1.VATANDAŞ - Yüz yirmi yazıyor.
2.POLİS - Gördün mü?
1.VATANDAŞ - (sağına soluna bakarak) Neyi gördüm mü polis abi?
2.POLİS - Rezilliğin belgesini...
1.VATANDAŞ - Rezilliğin belgesi de mi var ?...
POLİS - Evet evet (!)
1.VATANDAŞ - Bu yaşıma kadar çok belge görüp duydum, ama rezilliğin belgesini hiç duymamıştım...
2.POLİS - Aradan on iki saat geçmesine rağmen halen 120 promil alkollü olduğu tespit edilen sürücünün yaptığı rezillik değil midir ?...
1.VATANDAŞ - (başını öne eğer ve susar)
2.POLİS - Şimdi geç yerine otur...
1.VATANDAŞ - Baş ütüne polis ağabeyciğim. (yerine oturmamıştır)
2.POLİS - Yüzünde yara bere yok. Yaralı değil misin sen?
1.VATANDAŞ - (omuzlarını açıp gösterir) Buralarımda sıyrıklar var ağabeyciğim.
2.POLİS - Kazanın şekline bakarsanız daha kötü olabilirdiniz. Ayakların, kolların kırık, kaşın gözün yarık olabilirdi. Hatta (elini sallayarak) öte tarafa bay bay etmiş olabilirdin
1.VATANDAŞ - (Başını öne eğerek) Çok doğru polis ağabey.
2.POLİS - Şu anda karakolun önünde, yakınlarının feryatlarını dinliyor olabilirdik
1.VATANDAŞ - .
2.POLİS - (başını sağa sola sallayarak)Yazık yazık! Bir anlık zevk için insanları üzmeye gerek var mı? Bir dünya maddi, manevi zarar ziyan...
1.VATANDAŞ - Doğru söylersin polis abi.
2.POLİS - (sesini hafifçe yükseltir)Çok doğru söyleriz de, sesimizi duyan yok. Senin alkolün yüzünden hem karakoldaki görevli arkadaşlar rahatsız oldu, hem de beni sabahın beşinde yatağımdan kaldırarak rahatsız ettin.
1.VATANDAŞ - Özür dilerim ağabeyciğim.
2.POLİS - Özür dilemene gerek yok, bu bizim görevimiz. Ancak şu anda annen ve baban ağlıyor olabilirlerdi. Onlardan nasıl özür dileyecektin?
1.VATANDAŞ - (başını eğer susar)
2.POLİS - Geç yerine otur. Ben, raporu hazırlayım.
1.VATANDAŞ - (başını öne eğerek) Tamam tamam ağabeyciğim.
Vatandaş masada otururken, bir başka vatandaş gelir.
2.VATANDAŞ - (selam vererek içeri girer masada oturan vatandaşa yönelerek) Masum kardeş, şimdi telefon açtılar bana, kaza yapmışsın diye, hayırdır inşallah !...
1.VATANDAŞ - Öyle önemli bir kaza değil.
2.VATANDAŞ - Kaza yerine uğradım. Aracın haşatı çıkmış, sen önemli değil diyorsun.
1.VATANDAŞ - Bizlere bir şey olmadı ya, sen ona bak.
2.VATANDAŞ - Gerçekten olmadı mı?
1.VATANDAŞ - Kötüye bir şey olur mu hiç?
2.VATANDAŞ - Doğru söylersin de (yüzüne dikketli dikkatli bakarak) Gerçekten yaran beren yok mu ?O araçtan yara almadan mı çıktın ?
1.VATANDAŞ - (Omuzlarını göstererek) Şu omuzlarımda önemsiz sıyrıklar var; ancak Kel Hasan, hastanede yatıyor. Onda kırık çıkık olabilir.
2.VATANDAŞ - Sizi Allah korumuş arkadaşım. Büyük geçmiş olsun. Nasıl oldu kaza?
1.VATANDAŞ - Kel Hasan’la akşam biraz demlendik.
2.VATANDAŞ - (hayret etmişçesine) Yola çıkacaksınız, alkol alıyorsunuz (!)...
1.VATANDAŞ - Cahilliğin ölçüsü mü var arkadaşım?
2.VATANDAŞ - Adın Masum, yaptığın işe bak hele...
1.VATANDAŞ - Zaten bu adımı da değiştireceğim.
2.VATANDAŞ - Neden değiştireceksin ki?
1.VATANDAŞ - Adım Masum, yaptığım iş hiç masum değil de ondan...
2.VATANDAŞ 2 - İyi iyi, normal düşünüyorsun. Hele şu kazayı anlat.
1.VATANDAŞ - Saat sekiz gibiydi vurduk şişeye, çıktık yola...
2.VATANDAŞ – Oğlum, desene cellât niyetine çıktınız.
1.VATANDAŞ - Hiç sorma gitsin. Gayet güzel güzel seyrediyorduk. Ancak ne oldu ise kaza mahallinde oldu.
2.VATANDAŞ - Nasıl oldu?
1.VATANDAŞ - Uyudum herhalde.
2.VATANDAŞ - Doğrudur doğrudur. Alkol insanda uyuma isteği uyandırabilir. Sen bunu bilmiyor musun?
1.VATANDAŞ - Biliyordum biliyordum da, ancak acı bir şekilde tecrübe ettim.
2.VATANDAŞ - Daha da acı olabilirdi.
1.VATANDAŞ - Çok doğru söylersin arkadaşım. Aklım başıma geldi. Buradan çıkar çıkmaz hemen gidip büyük bir kurbanlık koç alıp keseceğim.
2.VATANDAŞ - O da nereden çıktı?
1.VATANDAŞ - Böyle büyük bir kazayı ancak kurban temizler.
2.VATANDAŞ - İyi iyi paşa gönlün bilir. Kurbanını al ve kes ihmal etme...
Masada kroki ile meşgul olan polis konuşmaları dinlemektedir
1.VATANDAŞ - Hiç vakit kaybetmeden kurbanımı keseceğim.
2.POLİS - Benim güzel kardeşim, büyük sözü dinlemek ister misin?
1.VATANDAŞ - Buyur polis ağabeyciğim. Sizin tecrübelerinizden istifade etmek isterim.
2.POLİS - Sen, kurbanı kesme de alkolü kes, yeter...
1.VATANDAŞ - (kısa bir sessizlikten sonra) Onu düşünemedim polis abi...
2.POLİS - (vatandaşın yüzene bakarak) Nasıl (!) (başını sallayarak) İşine gelmedi, değil mi?...
2.VATANDAŞ - Memur Bey, kazanın kaynağı alkol, öyle mi?
2.POLİS - Sadece kazanın mı kardeşim, bütün kötülüklerin anasıdır alkol.
1.VATANDAŞ - (mahcup şekilde başını eğer) Ben dışarıda biraz hava alıp geleyim. (der dışarı çıkar)
2.VATANDAŞ – Bu kafayla çok daha hava alırsın (!)...
2.POLİS -(gülümseyerek) Gülerim ağlanacak halimize. İç iç yollara düş, hem kendini hem insanları incit, devleti ekonomik olarak zarara uğrat. Sonra ağzı dili olmayan hayvanı boğazla ki rezilliklerimiz örtbas olsun, olur mu hiç...
(MASADAN KALKILIR SAHNEDE BİRLİKTE ÇIKILIR)