- 623 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Empati ile Dinleyen Oğlum
Sevgili oğlum,
Son zamanlarda, bilen bilmeyen herkes bir kelimeden bahsetmeye başladı. Bu kelimenin adı empati. Gerçekten de empati çok önemli bir kelime olmasına rağmen , toplum tarafından yeterince anlaşılamamış bir kelime bence . Bu mektubumda benim empatiden anladıklarımı ve gerçek empatinin ne olduğunu sana anlatmak istemekteyim.Umarım seni ve okuyanları bu konuda aydınlatmış olurum.
Canım oğlum,
Ünlü psikolog ve yazar Prof. Doğan Cüceloğlu “İçimizdeki Biz “ adlı kitabında Empati’yi şöyle tanımlamakta “ Bir insanın, kendini karşısındaki insanın yerine koyarak , onun duygu ve düşüncelerini doğru olarak algılaması. “
Aynı yazar Empatik dinlemeyi ise şöyle tanımlamakta” Empatik dinleme, kişiyi anlamak , onun temel yaşam paradigmalarına ulaşmak amacıyla , kullanılan aktif dinlemedir. Kişinin söylediği sözler, hangi deneyimleri, öğrenimleri dile getiriyor, kişi nasıl hissediyor, dünyayı ve kendini nasıl görüyor? Karşısındakinin yaşantısı, gözü ve kulağıyla dünyayı görmek ve duymaya empatik dinleme diyoruz”
Canım oğlum,
İlk bakışta , kavramları burada anlatmak ne kadar güzel gelmekte. Başkasını anlama, sevme ve onların duygularını anlama ne güzel şeyler. Ama bunları hayata geçirdiğimiz zaman hiç de kavramların sözlüklerde, kitaplarda anlatıldığı gibi olmadığını gördüğümüz zaman insan hem hayal kırıklığına uğramakta, hem de ister istemez muhatabı kendi temel ilke ve değerlerinden taviz vermez tutumdaysa sinirlenmesine sebep olmakta.
Canım oğlum,
Bu kavramları okumuş, aydın ve okumaya devam eden, okudukça dünyaya bakışı değişen insanlara anlatmak kolay olabilir ama , “dediğim dedik, çaldığım düdük” tavrı ile davranan , kendi düşüncelerinden başka düşünce tanımayan insanlara ne yapacağız. ?Kendisi sana bir şey vermezken senden her şeyi bekleyen insanlara ne edeceğiz ? Bu durumda empati neye yarayacak ? Yani demek istediğim şudur ki, kelimeler sözlüklerde anlatıldıklarından farklı olarak , hayatta uygulandıkları zaman çoğu durumda farklı olmakta . Mesela kitaplarda denir ki, “ Yolda giderken , karşında gelen insana selam ver , o da sana selam verir ve gülümser. Dostluk başlar” Bunu uyguladığımız zaman bir iki kişi sana gülümseyerek bakarken , çok insan “ acaba bu insanın ne çıkarı var ? Deli mi yoksa sapık mı acaba ? “ diyerek olumsuz bakmaya başlar insana. Bu toplum olarak çoğunluğumuzun hayata olumsuz bakmasından meydana gelmektedir.
Canım oğlum,
Empatik yaklaşıma aslında toplum olarak çok ihtiyacımız var . Bugün iletişim fakültelerinde, eğitim fakültelerinde bu ders okutulmakta ama ne kadar ciddi olarak okutulmakta olduğunu bilemeyiz. Çünkü bizde karşımızdaki insanı anlama , onların duygularına hitap etme değil, kendi düşüncelerimizi karşımızdaki insana empoze etme , kabullendirme amacı yatar. Bu yüzden Üniversite mezunu ama genç insanlara ilköğretimi bile zor tamamlamış yaşlı insanların “ Sen yanlış anlamışsın, yanlış görmüşsün, yanlış düşünmektesin” sözünü çok söylemekteler. Bu da gençlerle , yaşlıların arasının kopmasına aralarında uçurum olmasına sebep olmaktadır. Yaşlılar gençleri anlamaya gayret etmezse gençlerde yaşlılara empati ile bakarak anlamaya zorlanırlar. Çünkü gençler hiç yaşlı olmadı ama yaşlılar zamanında gençti Onlarda gençliklerini çabuk unuttular ve bu yüzden de gençleri anlamak yerine suçlamayı seçtiler. Değil mi ama ?
Canım oğlum,
Her şeye rağmen hayatta başarılı olmak , geniş çevremizin, bizleri seven arkadaşlarımızın olmasını arzulamaktaysak, bizlerin karşımızdaki insanı dinlemesi, onların pencerelerinden hayata bakmaya gayret etmesi gerekmektedir. Eğer karşımızdaki insanda iyi niyetli ve bizleri anlamaya ve empatik düşünmeye gayret ederse o zaman rahatça anlaşabiliriz. Eğer karşımızdaki insan anlamaya yanaşmazsa veya hastalıklı kişiliğe sahipse o zaman o insanlardan uzak kalmak bizlerin hayrına olur.
Canım oğlum,
İnsanları anlamak istemekteysek , önce onları dinlemek , sonra nasıl bir ortamda yetiştiklerini anlamak zorundayız .Onları koşulsuz severek sıkıntıları ile , oldukları gibi kabul ederek , onlara maddi ve manevi destek vererek onları seversek herkes olmasa da akıllı olan insanlarda bizleri sevecektir. Nankör olan , iyilikten anlamayan insanlarla bir arada olmakta bizlerin işi olmasa gerekir.
Canım oğlum,
Empati kavramı, o kadar geniş bir kavram ki , bu konuda kitaplar yazılmış , seminerler tertiplenmiş , insanlar başkalarını anlamaya ve sevmeye , onların davranışlarını anlamaya bir ömür vermişler ama çok zamanda insanı anlayamamışlardır. İnsanı anlamak için insanın önce kendisini anlaması , sevmesi, nelere karşı zayıf, nelere karşı güçlü olduklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları insanları anlamamızı güçleştirir. Şunu da bilmen gerekir ki , hayatı başkalarını küçümseme ile geçen insanlarla hayatı başkaları sevme, onları anlama ve onlara yardımcı olmak niyeti ile dolu insanların anlaşması imkansızdır. İnsanoğlu var olduğu müddetçe iyi ile kötünün savaşı hiç bitmemiştir. Bunu da unutmamak lazım.
Canım oğlum,
İnsanlar hayata her zaman gelişmekteler. Genellikle ç.ocuk yaşlarda yani, sen yaşlarda insanlar hep anlaşılmak, sevilmek , kendilerinin adam yerine konularak değer verilmesini isterler. Yani sen yaşta insanlar güçsüzdür. Anne ve babalarından , öğretmenlerinden , çevrelerinde büyük akrabalarından hep anlayış beklerler. Bu tutum ilerleyen yıllarda ergenlik çağına girmekle beraber “ Artık ben büyüdüm, geliştim ve hayatta ben de varım” düşüncesi ile yavaş yavaş başkalarını anlama , sevme , kız arkadaşlar edinerek onları anlama yoluna girer. Bu her zaman yaşla orantılı bir şey değil tabii ki.. İnsanların gelişim hızı ve edindikler bilgiler ve deneyimleri ile orantılı .Kimi insan 15 yaşında olgunlaşır ve başkalarını anlamaya ve onlara yardımcı olmaya bakarken , kimisi de 85 yaşında dahi başkalarından bir çocuk gibi hep kendilerine bir şeyler vermesini beklemektedir. Bunlara çok şahit olmuş insan olarak insanlara karşı ilişkilerinde ölçülü olmanı empati ile yaklaşmanı tavsiye etmekteyim.
Sevgili oğlum,
Hayatta ilişkide bulunduğumuz insanların bir kısmını seçebilmekteyiz. Okulumuzu , öğretmenlerimizi , arkadaşlarımızı , dostlarımızı seçme hakkımız olabilir. Mesela çalışırsak istediğimiz okulu kazanma imkanımız artar. O zaman hak ettiğimiz bilgiyi , sosyal imkanları elde ederiz. Ama bir takım ilişkiler var ki seçememekteyiz.Bunlar akrabalarımız , bir işte çalışmaktaysak iş arkadaşlarımız veya müşterilerimiz, ev değişme imkanımız yoksa komşularımızı çok zaman bizler seçemeyiz ve onlarla ilişkilerimizi mesafeli tutmak isteyebiliriz . O halde onları üzmemek için ve onlarla sürtüşmemek için ya empatik yaklaşıma geçmek ya da sonuçlarına katlanarak onlardan uzak kalmak zorundayız. Seçimlerimizin sonuçlarına katlanmak zorundayız yani.
Canım oğlum,
Mesela hoşlanmadığımız bir arkadaşımızdan yıllarda uzak kalırız. Zaman gelir o arkadaşımıza yakınlaşmak ihtiyacı hissederiz. O zaman o da haklı olarak bizleri ciddiye almayabilir ki, o zaman o insanları suçlayamayız. Çünkü insanlar biz istediğimiz zaman yanımıza gelmezler. Bizler ihtiyacımız olduğu zaman onların yanına gitmemiz lazım. Ama insanlar çok zaman “ Ben önemliyim, ben değerliyim, herkes benim yanıma gelsin” havasında olduklarından , fazla dostları olmaz. Benim yaptıklarım araştırmalarımda , hep başkalarının yanına giden ve kimseye tepeden bakmayan insanların hayatta her zaman başarılı olduklarına şahit oldum. O zaman empatik düşünmenin değerini daha iyi anladım.
Canım oğlum,
Geri kalmış yörelere baktığım zaman bilimsel çalışmalara değer vermeyen, empatik düşünmeyi önemsemeyen insanların büyük çoğunlukta olduğu yöreler olduğunu anladım.. Sende gelişmiş insan olmak ve ilişkide olduğun insanları geliştirmek istemekteysen o zaman empati kavramına daha sıkı sarılmak bu kavramı benimsemek , hayatına uygulamak zorundasın.
Hayatının hep empatik düşünceler içinde geçmesini temenni ederim.
Baban
TURAN YALÇIN-TOKAT