- 1456 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ALDANIŞIN ORTASINDA BİR AĞAÇ
Onlar yokken de vardım ben. Hiçbiri bilmezken ağacın dalındaki çiçeğin büyüsünü , ben oturur saatlerce ağaca bakardım. Onlar yoktu! Olsalar da neye baktığımı nereden bileceklerdi ki. Dışarıdan bakanlara göre boşluğa , bomboş gözlerle bakardım. Deliydim ben. Onlar bilmezdi bu dünyada aslında yeri olmayan taş duvarların çevrelediği kaygısız ağacı. Sadece kaygısız da değil. Öyle bir emin ki kendinden… En cehennem kaçkını yıldırımda bile bir kuş uçmaz dalından. İşte o kadar güvenilir hem de. Nasıl anlatsam. O kadar dik duruyor ki o taş binaların önünde… Sanki meydan okuyor bir şeylere. Kendinden emin duruşunun altında çok anlam kaynaşıyor aslında gizli gizli. Tabii görmesini bilirseniz. “Siz burada geçicisiniz taş binalar , arabalar , sokaklar ve hattâ insanlar! Ne kadar ev sahibi gibi kasıla kasıla otursanız da aslında misafirsiniz…” der gibi. Belki de bu yüzden dikkâti çekmiyor ağaç. Bir tek ben fark ediyorum onu. Belki de insanlar işgalci olduklarını hatırlamaktan korkuyor ağaca baktıklarında. Kim bilir?..
Bense ağaca ilk bakıştan hayran. Arkasında , çatısı bulutların arasında bir gökdelen , ayaklarının altında paçalarını çekiştiren kaldırım taşları… Belki de önünden hayatımda göreceğim tüm insanlar bir günde geçer gider… Şatafatını tahmin bile edemeyeceğim , ömrümün sonuna kadar çalışsam da parasını denkleştiremeyeceğim arabalar. Ve içlerindeki insanların taşıdığı yalanlar , maskeler , ızdıraplar , hileler , düzenler , oyunlar , hayaller , kısacası dünya üzerinde sadece insanla beraber varolabilecek , yüzlerce , bir düşünüşte hepsini hafızama çağıramayacağım çoğu bomboş meşgaleler. Arabaların kendilerini taşıdığını sanıp koltuklarında kasılan ama aslında sırtında arabanın onlarca katı yük taşıyan , taşımış ve taşımaya mahkûm , aldanmış insanlar… Aldattıkça tükenmiş , tükendikçe aldatmış , en sonunda birbirlerini tüketmiş insanlar…
Ağaçsa bîhaber ya da umursamaz. Onu ancak ben bilebilirim! Ne arabaların markası ne etrafındaki binaların kat sayısı ne de insanların saydam bir buz kadar soğuk ve kırılgan hayatları. Ağaç sadece ağaç. Kendine verilene kanaatkâr , ondan ötesineyse sonsuza kadar itaatkâr. Hayata karşı tepkisi , tek tepkisi ; sadece kız olan bir kızın ona dikkât bile etmeden geçip gidişi… Ardından kuşların ağacı terk edişi , birkaç yaprağın sessizce dikişlerinden kurtulup çöpçülerin süpürgelerine boyun eğişi…