- 1208 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİ BEYLER!
Sevgili beyler!
Bir sevgililer günü daha yaklaşıyor, şimdi siz olayın en kalın duvarından bakıyorsunuz doğal olarak. Hediye alacaksınız, saçma bulduğunuz o kırmızı güllerden bir buket almak zorunda kalacaksınız, romantik bir akşam yemeği vs…
Eminim ki bir çoğunuz kim çıkardı bu yıl dönümlerini, sevgililer günlerini, doğum günlerini diye düşünüyorsunuz. Bir çoğunuz diyorum, çünkü; istisnalar kaideyi bozmaz.
Tabi siz de haklısınız. Ne gerek var değil mi, insan sevgisini illa kırmızı gülle, tek taşla, romantik bir yemekle ya da herhangi bir hediyeyle mi göstermek zorunda?
Evet, belki sevgi bu kadar küçümsenmemeli.
Hem insan her gün sever, yılda bir güne ne gerek var değil mi?
Bu konuda insan milyonlarca bahane uydurabilir.
Şimdi olaya bir de şu açıdan bakalım. Evlisiniz, çoluk çocuk, para derdi, ekonomik kriz, stres almış başını gidiyor. Bu ortamda bir de sevgililer gününü düşünecek haliniz yok, değil mi? Evet, dediğinizi duyar gibi oldum. Tamam, siz işe hiç başlamadan vazgeçin o halde. Hem yaş gelmiş kırka, sevgililik mi kalmış canım, amma yaptım bende yani. Ne zırvalıyor bu kız, olayı nereye getirecek acaba?
Bu yazıyı yazmamdaki en büyük etken, benim biricik sevdiğim oldu. Geçenlerde aramızda bir konuşma geçti. ‘Sevgililer günü geliyor canım’, ‘Ya sorma ne önemli, alırız bir hediye geçer işte’. Evet, işin bu kısmı çok trajik değil belki, ama sonrasında beni günlerce düşünmeye iten bu iki cümlelik konuşma oldukça trajikomik bir hâl almaya başladı. Akabinde gelen günlerde, aklımda onlarca soru belirdi? ‘Acaba, bizim sevgimiz bitiyor mu? Yok canım, o hep böyleydi.’ ‘Ben neden bu kadar önemsiyorum da o önemsemiyor?’ ‘Ben mi fazla hayalciyim, o mu fazla gerçekçi?’ ‘Ne vardı biraz daha duyarlı olsaydı?’ ‘Acaba evlenmem gereken erkek o mu?’ ‘Onunla evlenirsem yanlış bir evlilik mi olur?’ ‘Biz sıradan bir çift mi olduk’ falan filan derken soru listesi oldukça uzadı…
Şimdi, sevgili beyler!
Üç yüz altmış beş gün içerisinde bir gün ayırarak hazırlayacağınız bir sürpriz, siz ne kadar kabul etmeseniz de hem size, hem de karşınızdakine iyi gelecektir. Eskiyen bir ilişkiyi tazeleme açısından, karşınızdaki insanı önemsediğinizi hatırlatmak açısından ve bunun gibi bir çok şeyde fayda sağlayacaktır.
İşin maddi kısmı inanın bana, bir çok bayana göre çok önemli değildir. Siz yeter ki onun neyden gerçekten hoşlandığını bilin ve bunu baz alarak sürpriz yapabilin.
Düşünün ki ilişkinin ilk başlarında bir çok şey bayanlar için daha önemlidir, yıldönümleri, doğum günleri, özel günler… İlerleyen yıllar içerisinde, ne yazık ki bayanlarda da bu heves (alınma gücenme yok) siz beyler sayesinde körelip gider. Neticesinde birbiriniz için yaratıldığınızı düşündüğünüz ikiziniz, zamanla sizin için çok yanlış bir seçim hâlini almaya başlar. Aslında iş böyle değildir. Siz ve partneriniz alışkanlık neticesinde, geçip giden yıllara ayak uydurarak, eskimeye başlarsınız. Ve yazık ki bunu farkına varamaz, varsanız da kendinize bile itiraf edemezsiniz.
Yıllardır bayanların erkeklere, erkeklerin bayanlara karşı söylediği espri içerikli ve gerçek payı taşıyan karşılıklı atışmaları süregelmiştir. Geçenlerde bir bayan arkadaşımdan aldığım bir mesaj beni oldukça güldürdü. Şöyleydi: ‘Erkekler, kalem gibidirler. Ne kadar narin ve kibar olurlarsa olsunlar, hammaddesi odundur.’ A a a, alınmak gücenmek yok demiştim, biz sizlerin ne ithamlarınızı kaldırıyoruz değil mi ama? Hem espri niteliği taşıyan bu mesaj, acaba biraz da gerçeği yansıtıyor mu ki, ne dersiniz? Çiftler arasında doğan tartışmaların genelde bayanlar için, erkeğin düşüncesizliği, romantizmden anlamaması, ince olmaması ve bunun gibi nedenlerden kaynaklandığı düşünülürse, sanırım doğruluk payı var.
Şimdi eminim ki itiraz edenler olacak, belki de okuyanlar içinde gerçekten ruh inceliğine sahip beyler de çıkacaktır. Aklıma gelmişken eklemeden geçemeyeceğim. Bir de bu var. Biz bayanlar gerçekten biraz karmaşığızdır sizlere göre, ilgi isteriz ama ilginin fazlasından bunalırız. Hep bizi sevin isteriz, ama üstümüze gelmenize tahammül edemeyiz ve bunun gibi nicesi…
Siz, gerçekten bizi anlamak da zorluk çekersiniz! Ama, iş sandığınız kadar da karmaşık değildir aslında. Biz biraz ondan, biraz bundan isteriz. Örneğin, tamamıyla maço bir erkekten de hoşlanmayız, tamamıyla kılıbık bir erkekten de. Yani kısacası, biz yerine göre davranan, bizi anlayan, ruh halimize göre bizi idare edebilen erkeği arar dururuz, sahi var mı öyle biri?
Elbette ki, her istediğimizin olmayacağını, daha küçükken elma şekerlerimiz yere düştüğünde ve neticesinde gözlerimizden gelen yaşlar sayesinde öğrendik. Ama hayat, elma şekeri kadar kırmızı değil ve yaşanan hiçbir şey de o kadar basit değil ne yazık ki.
Şimdi beyler! Bir sevgililer günü daha yaklaşıyor, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, kendinizde o gücü bulabiliyorsanız eğer, sevdiğinizi anlamaya çalışmak adına bir adım atmaya hazır mısınız?
Yoksa siz, hala kalem olamadınız mı?
YORUMLAR
değerli arkadaşım belkide haklısın bilemiyorum ama..
ben sevgilimi,eşimi 365 günde bir gün hatırlıyacaksam hiç hatırlamıyayım daha iyidir..
hediye veya bir GÜL her neise artık verilecekse her zaman verile bilir..
sevgiler..
Aman aman amannn neler olmuş burada Sevgili Ömer ağabeyim sen beni bilirsin zaten, yorumunda da yazmışsın canım abim.
Şimdi Fikret bey, yazının bel kemiğini o paragraf oluşturuyor ben hiç bir zaman kimseye yazının şu bölümünü silseniz gibi bir laf etmedim, etmem de. Çünkü yazar ya da şair uygun düştüğünü düşünmüştür ki yazmıştır ve bunu söylemenin ona saygısızlık olacağını düşünür haddim olmadığını da buna ekleyerek sesimi çıkarmam. Olumlu ya da olumsuz yorumumu yapar, susarım.
Elbetteki herkes ben değil, o paragrafta esprili bir dil vardı. Gönül isterdi ki o espriyi alınız. Hem kaldı ki bunun bir kabalık olduğunu düşünüyorsanız, oradaki ruh inceliğinden bahsettiğim erkeklerden de sayabilirdiniz kendinizi :)
Neyse üç günlük dünyada tartışmak güzel de onun tartışmanın üstüne çıkması kötü olur. Bedduanıza gelince, saklamam ki zaten :) Nitekim okudu hatta bedduanız fazlasıyla tuttu aramızda oldukça büyük bir gerginlik de yaşandı. KAlbiniz mi temizmiş ne :)
Sevgili Burcu kardeşim,
sevgiller günü mü dedin?
Gerçek sevgiyle seven sevgili ne kadar kaldı ki bu dünyada?
Gerçek sevgililer içinse her gün sevgili için değil mi?
Bir de "odun" meselesi var ya!
Neyse!
Senin o güzel yüreğini bilmesem, bu ağabeyinden çok laf gelirdi ya sana... Yine "neyse" diyerek geçelim hadi.
Tebriklerimle...
Çok güzel bir yazı tebessümler eşliğinde okudum.Kutlarım.
Sevgililer günümü bunalımda geçireceğim çünkü maalesef bir sevgilim yok.
Ama bir sevgilim olsaydı inanın 365 gün hep aynı değerde olurdu.
Ne maçolukla nede kılıbıklıkla onu üzerdim.
Ama erkekleride yetiştirenler yine kadınlardır bunuda unutmayalım.
Ben annem ve babam yönünden çok mutluym.
Bu konuda bayanlar kalemtraş oldukça erkeklerin odunluğu azalır diye düşünüyorum.
Anneler ve oğulları psikolojisini ilerde bir oğlunuz olduğunda ve sizde gelin beğenmemeye başladığınızda anlarsınız.
Gelinlerede söylenecek çok şey var bence.
Sevgili Yazar ; kadınlarımız her şeyin en güzelini kesinlikle hak ediyorlar. Onlara gereken özeni,sevgi ,saygı ve ilgiyi göstermek boynumuzun borcudur. Onları ne kadar mutlu edebilirsek sonunda bizler de fazlasıyla mulu ediliriz / oluruz. Bu belirli günler, her ne kadar kapitalistlerin icadı olsalar da bir yerde bizim onları hatırlamamıza sebep oldukları için, yararlı da oluyorlar. Bu konuda hatırlatmanıza ve tavsiyelerinize de teşekkür ederiz.
Fakat ,erkeğin hamurunun odun olduğu sözünü kullandığınız paragrafa, bir erkek olarak alındığımı da söylemeden duramayacağım. Biz böyle bir sözü kadınlar için kullansak, maazallah, toplu hücuma geçer bütün kadınlar..haklı olarak tabii. Bence o paragrafı silmek inceliğini mutlaka gösteriniz.
Bir de Emel Sayın'ın eski eşi İsmet Kasapoğlu'ndan boşanma nedeni diye söylediği söz aklıma geldi : '' Her şeyime evet dediği için sıkıldım, ondan boşandım '' demişti..
Bir kere bu kalem benzetmesi yazıya ne kadar uygun bilmiyorun. Bir bayanın yani ruh inceliğine sahip olan bir kişiden duymak ve bunu bir genelleme gibi göstermek biraz düşündürücü. Bu arada bir soru sormak isterim. Size sevdiğiniz kişi ocak ve mart ayında iki defa sevginsini belirten hediyelerle gelse ve sevgililer günü olarak bilinen zamanda diğer günler gibi davransa sizce makbul sayılmaz mı? yani o gün şart mıdır. Sıradan ve sürüden olmak istemeyen o kadar fazla kişi var ki? neyse efendim biz yine bildiğimiz minval üzere sevdiklerimize yılda bir kere değil de her ay veya her gün güzel muamelede bulunalım. Ama sevgililer günü "sıradan" olmamak adına istirahatta bulunmak istiyorrum. Bir gün dinlenmeme müsade ederler değil mi?