- 1004 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖNDER VE ÖNDERLİK
ÖNDER VE ÖNDERLİK: Doğuştan gelen,sonradan öğrenilmeyen ruh yapısının esnek ve geniş görüntüsüyle,özelden genele doğru insanları örgütleyebilen,inisiyatif sahibi olarak cesur ve girişimci yönlerini siste matize ve disiplinsize ederek insanları yönetme sanatına önder veya önderlik denir.
İnsanlık tarihinden bu yana her dönemde önder kişilikler belirmiş ve yetişmiştir.Toplumlar üzerinde etkin olarak askeri,siyasi,sosyal ve dinsel yapılarda ön plana çıkmış; peygamberler,komutanlar,devrimciler ve seçkin önderler gibi doğuştan üstün donanımlı asil insanlar, bozuk ve savruk olan yönetimleri,sosyal yapıları değiştirmiş, halk yığınlarını ortak amaç uğruna örgütleyerek, birleştirmiştir.Bugünün toplumları asil önderlerin başarılı, özverili ve cesur çabalarının ürünü olarak vardır.
Önder veya önderliğin bugün ki geldiği konum kişisel gelişim süreci içerisinde,bireysel gelişimini tamamlayarak,doğuştan getirdiği önderlik ruhuyla,KENDİNİ BİR ATOM BOMBASI HALİNE GETİREBİLECEK kadar etkileyici bir potansiyele sahip olmasıdır.
Önder demek maddi imkanlarla kurulu şirket veya holdingleri yada devletin kurduğu siyasi,askeri ve sosyal sistemleri yönetmek değildir.Önder demek,halkın içinde bulunduğu kötü durumları görerek,sezerek onları iyileştirebilen,değiştirebilen girişimlerde bulunabilendir.Önder, hazırcı,yönetici ve yürüten değildir.ÖNDER BİR İLKİ BAŞLATANDIR.YENİDEN YARATANDIR.
Önder veya önderlik anlayışının en önemli özelliği potansiyel gücünü yerinde kullanabilen,elindeki imkanları maksimum değerlendiren,yeni gelişen oluşumlara ayak uydurabilen,vizyon-misyon sahibi,karizma tik kişilikte,elit,cesur olabilendir.Onur,sabır ve duyu görü sahip önderler bu zamanda çok zor yetişen değerlerdendir.
Önderlik ve yöneticilik çoğu zaman birbirine karıştırılmaktadır.Post modern zihniyet önderlik ve yöneticiliği birbirine benzetse de,aslında yöneticilik,önderlik karşısında çok basit bir aksiyon gösterir.Metafiziğin yeni ontoloji sistemindeki önderlik anlayışının günümüz yaşam felsefesinde oluşan yöneticilik+önderlik=başarı anlayışını eleştirir.Yeni ontolojinin totolojik paradoksuna göre herkes yönetime katılabilir fakat herkes önder olamaz ve önderlikte yer alamaz.Bir varlığın önder olabilmesi için gerekli koşulların hepsini taşıması gerekir.
1. Formel,sosyal ve dinsel bilimleri aşma
2. kültürel değerlerde entegrasyon(birleşme)
3. kişisel gelişim ve bireysel sorumluluk
4. geniş düşünme yetisi ve imajinasyon
5. karizmatik yapı,vizyon,misyon ve hitabet sanatı
6. spiritüal (ruh) birleştiriciliği
7. onur,sabır,cesaret,akıl,erdem,inanç,sorumluluk,anlayış
8. doğuştan getirdiği(fıtrat) ruh ve yönetme gücü
9. geleceği görme yetisi(parapsikoloji-öngörü)
10. Sempati,empati,telepati özellikleri
11. Metafiziksel bakış açısı
Önderlik ,yöneticilik gibi sonradan kazanılmış statü veya parasal güç ile idame edilen güç ve kudret değildir.Önderlik kendiliğinden gelen ve kendiliğinden oluşan fatalist (kadersel) bir yapıdır.
Örgütsel işleyiş şekline göre ise; önderlik ideolojik veya doktrinsel felsefe kuramları ile halk üzerinde temellendirilmiş,ortak amaç uğruna kurulu askeri veya siyasi yapıların sistemleştirilerek yürütülmesini sağlamak ve bu etkin güçler ile potansiyel gücü birleştirerek kurumsallaşmaya yönelik hareketi başlatan kişiliğe önder denir.
Örgütsel işleyişin yürütülmesi ve koordinasyonu için önder devamlı çağın yenilikleri ile örgütü ayakta tutabilmek için, örgüt içinde ve dışında yenilikler,tasfiyeler ve yeni kararlar almakla yükümlü olduğunu bilir.Önder ancak ,halk gereksinimlerine göre örgütün plan ve programında değişikliklere gidebilir. Önderin amacı sadece halkın yararını gözetmesiyle evrensellik kazanır.Bir örgütü ayakta tutan en önemli özellikler.4 ana unsurdan oluşur.
1. Halk
2. içsel bütünlük
3. potansiyel güç
4. lojistik destek
Parti yönetimlerindeki önderlik anlayışı ise halk yararını gözeterek,devlet içinde kurulacak hükümetin yürütülmesini sağlayacak aktivitede, seçmenlerin oy sayısına göre belirlenecek parti ve parti başkanının, iktidara gelerek o ülkedeki mecliste yönetecek halkı temsil etme gücünü kazanması ve yürütmesidir.Demokrasi ile yönetilen ülkelerde,temsili,yarı temsili,çoğulcu vb gibi...Demokratik süreçler işler.Her ülkenin demokrasiyi yaşama şekli farklı olduğundan ,o ülkede gerçek demokratik hakların olup olmaması tartışılır.Bu bağlamda çok partili süreci yaşayan ülkelerde çeşitli barajlar gibi anti-demokratik engellerin olması,demokrasinin o ülkede tam oluşturulamadığını ve sağlanamadığını gösterecek kadar açıktır.Demokratik anlayışı içine sindirememiş ülkelerde,belli bir halk çoğunluğunun oy kullanmasıyla,hükümeti kurma görevine seçilen parti başkanlarının Önderliğinden bahsedilemez.Parti başkanı hükümeti yönetme politikasını, belirli plan ve programa göre uygulayarak, yürütse bile,halk yönetiminde sadece parti başkanı ve yöneticisi olarak kalır.Parti başkanlarına önder denilmez.Üstelik partiyi kurma aşamasında partide yer alacak kişilerin feodal ağa,hoca,şarkıcı,televizyoncu veya parası olan ama siyaset felsefesini bilmeyen şahıslarla doldurulması.O ülkenin yönetiminde asil Önderliğin gelişemediğini ve gelişi mininde önünün kapatıldığını gösterir.
Önderlik kısaca ilki başlatan,halk üzerinde etki bırakan,doğuştan getirdiği asalet ve yönetim kabiliyetiyle kendini gösteren kişiliktir.Yada halkı kandırarak elindeki güçlerle,onu yapacam ,bunu yapacam palavraları artık demode olmuştur.Gerçek önderlerin çıkamadığı toplumlarda,kapatılan yamalar devamlı açılarak,çok büyük zararlar verecektir.
Metafizik Uzmanı Gökhan Hani.
BİLİMSEL SİYASET DİYALEKTİĞİ:Bilimsel siyaset diyalektiği insanı,toplu halde ve yerleşik düzene geçmiş bir konum içinde yaşayan varlık olarak ele alan doktrinler bütünlüğüdür.Bilimsel siyaset,siyasal otoriteyi,bu otoritenin oluşumunu,kaynağını,gücünü,işleyiş fonksiyonlarını,siyasal otoriteyle bireyler arasındaki ilişkiyi ve ideolojik gelişmelerini inceler.Başka bir değişle bilimsel siyaset gelişen ve değişen global dünyanın ideolojik yapılarına uygun zemini kuran,çağdaş ve aktüel sorunlara analitik yaklaşan fonsiyonel işleyiş dimamizmidir.Bilimsel siyaset diyalektiği epistemolojik ve pozitivist temelli bilgi felsefelerinden doğması,geleneksel siyaset anlayışının tıkadığı birey,toplum,sivil toplum,devlet,iktidar,yönetim,hukuk ve bürokrasi gibi siyaset kavramlarının yeniden yapılanmalarına olanak tanıyan ekol olarak gelişmiştir.İlkel ve geleneksel siyasal işleyiş mekanizmalarının bilimsellikten uzak doktrin ve ideolojik anlayışlar içerisinde kalması, proğramatik ve motodolojik açılımlarının halka gerçek dışı yansımasına ve halkın siyasete küstürülmesine neden olmuştur.Bu bağlamda bilimsel siyaset diyalektiği plan-proğram ve sistemini halkın aktif olarak katılacağı bilimsel platformlarda hayata geçirecektir.
Geleneksel ve rutin siyaset anlayış mekanizmalarını sürdürmeye çalışan hükümetler;ekonomik,sosyal,siyasal ve toplumsal işleyiş proğramlarını,yönettikleri ülke halkına mecburi ve zorlayıcı yasalarla empoze etmeleri,o ülkeyi ve ülke halkını gelişmiş ülkelerin gerisinde bırakmıştır.
Gelişmeye açık ülkeler,geçmişte yaşanan siyaset anlayışlarının başarısızlıklarını görüp,yeni gelişen global dünya anlayışının bir modeli olan bilimsel siyaset diyalektik öğretilerini, hazırlayacakları hükümet proğramına alıp,aktif hale getirmeleri,siyasal anlamda hükümetlerin başarılı olmalarını sağlayacaktır.Eski felsefi sistemler gibi eski siyasi doktrin ve ideolojiler de yeni gelişen ve büyüyen dünya yönetim anlayışının gerisinde kalmışlıklarını görerek,terminolojik aksiyon biçimleriyle de reformize olmaya gayret gösterme çabasındadır.
Bilimsel siyaset diyalektiği ise;felsefi, bilimsel ve siyasi doktrin ve ideolojik terminolojiler ile bütünleşerek temellemesini kurmuştur.Terminolojik işleyiş temelinde halk ile iktidar arasında uygun dönüşümlü demokratik süreçler oynar.Halkın oylarıyla iktidara gelen parti veya partileri ve millet meclisine taşıdıkları muhalefet parti veya partileri demokrasinin kendi kendini yönetim anlayışıyla denetleme fırsatını yakalayacaktır.
Bilimsel siyaset diyalektiği terminolojisini teorikte bütün plan-program ve sistemsel işleyişleriyle birlikte ele almamızdaki amaç; Halkın siyasal yönetim sürecinden,uzak tutulmuş bir ferdi olarak,demokrasi ve toplumsal örgütlenme biçiminin,her bireyin yönetim sürecinde eşit oranda yetki ve sorumluluk almasına uygun zemini hazırlamaktır.
Demokrasinin uygulanış şekli ile siyasal denetimi doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla seçtiği temsilcilerle, toplumsal ve ekonomik durumları ne olursa olsun bütün yurttaşların eşit sayıldığı toplumsal örgütlenme biçimini bilimsel siyaset diyalektiğinde yeniden yaratmaktır.
Bilimsel siyaset diyalektiğindeki öğretiler:
1.Demokrasilerde siyasal denetim hakkı, halka verilmeli bu sebeple halk siyasi anlayışında kayıtsız, şartsız egemen sayılmalıdır.
2.Demokrasilerde vatandaş olan her bireyin, eşitlik ilkesi gereği, siyasal kurumları denetleme hakkına sahip olması gerekir.
3.Temsilci belirleme ve seçme işinde, her birey eşit haklara sahip olmalıdır.
4.Demokrasi ve toplumsal örgütlenme gereği her bireyin yönetim sürecinde eşit oranda yetki ve sorumluluk alacak ve yönetim sürecine eşit haklarla katkı yapacak ortamlar oluşturulmalıdır.
Geleneksel ve rutin siyaset anlayışlarının tıkandığı noktaları, bilimsel siyaset diyalektiği doktrini ile inceleme altına alarak şu çıkarımları ortaya çıkardık.
a-)Siyasi partiler, halk dinamiklerini demokrasi kültüründen uzak tutan bir yapıdadır.
b-)Siyasi partiler merkezi ve dikey bir yapılanmayı benimsemektedir.
c-)Siyasi partiler feodal bir yapı görünümündedirler.
d-)Siyasi parti davranışları, devlet örgütü anlayış amacına örtüşmeyecek konumdadır.
e-)Siyasi partiler devlet örgütü kapısında ihale bekleyen sermayenin müteahhitlik firmaları görünümündedir.
Demokrasiyi kendi içlerinde tam olarak yaşatamayan ülkelerdeki geri kalınmışlık, bilimsel siyaset diyalektik öğretisini bağlamaz. Bu açıdan geleneksel siyaset anlayışındaki yönetimlerin uygulama yanlışlıkları şöyledir:
1.Yönetim sürecinde uygulanan baraj sistemi ile halkın büyük bir kesiminin temsil edilme hakkı elinden alınmaktadır.
2.Yönetim süreçlerinde halkın özgür iradesi ile temsilcisini belirleme ve seçme olanağı yoktur.
3.Mevcut yönetim sürecinde halka karşı sorumlu olması gereken bürokrat, partilere sorumlu ve onların uzantısı olması gerekir.
4.Medya, yönetim sürecinde, bazı çevreler tarafından özgünlük ve tarafsız değerini kaybetmektedir.
5.Mevcut yönetim sürecinde gençliğin önü kesilmekte ve ülkenin gelecekleri ipotek altına alınmaktadır.
6.Mevcut yönetim süreçlerinde kadınların temsil oranı siyasi partilerin inisiyatifine bırakılmamalıdır.
Bilimsel siyaset diyalektiği bütün öğretileri ile yönetim ile halk arasında dönüşümlü demokrasinin yaşanmasına olanak tanıyan bir işleyiş sistemidir. Bu işleyiş sisteminin tüm verileri ve uygulama şekilleri ülke halkı ve yönetiminin anlayışına daha fazla demokratik anlayış kazandıracaktır.
Bilimsel siyaset diyalektiğinin tüm işlev ve öğretilerinin plan-program ve fonksiyonel aksiyon yapıları Metafizik Uzmanı Gökhan Hani tarafından üretilmiştir. Demokratik siyasal yapıyı evrensel anlamda tüm ülke halklarının yaşaması adına, bilimsel siyaset diyalektiği doktrini geliştirilmiştir. Bu siyasi sistemin açılımları çok geniş olduğundan, site formatında yayınlanmayacaktır. Bilimsel siyaset diyalektiği doktrini bizimle irtibata geçecek tüm ulusal siyasi partilere tüm yönleriyle paylaşılıp, eksik yönleri eleminize edilerek, siyasi parti yönetimlerinde kullanılması sağlanacaktır.
Bilimsel siyaset diyalektiği formatında yer alan dil ve siyaset felsefe yapıları eklektik anlayışla yeni gelişen global dünya siyasi anlayışlarına uygundur.
Değişmeyen tek şey değişimdir anlayışıyla hareket eden tüm siyasi otoriteler başarılı olmaya hazırdır.Modern ve çağdaş görüşlerin birleştiği tüm siyasi aksiyonlar tarihten bu güne kadar,ülke yönetimlerinde söz sahibi olarak,siyasi partileri iktidara taşımıştır.
<<Siyasi partiler nasıl yönetmesi gerektiğini,halkın nasıl yönetilmek isteğinden almalıdır.>>
Metafizik Uzmanı Gökhan Hani.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.