- 749 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Cinayet İşleme Sanatı(bölm 1)
Bazı insanlar belli psikolojik sıkıntı ve baskılardan sonra bir anlık öfkeyle başkalarını öldürebilirler.Bunların hemen hepsi zekadan yoksun,zavallı işlerdir.Cinayet, öfke gibi insanca bir duyguyla işlenmez.Bu cinayet değil,olsa olsa bütün ömrünü bir anlık öfkenin vicdan azabıyla mahvedecek bir geri zekalılık olur.Bir cinayet mutlaka zeka dolu ve eğer vicdan azabı istemiyorsanız planlanmış olmalıdır.En azından benim işlerim öyledir.Başkalarını öfkeleriniz için öldürmek çok bencilce bir harekettir.Ben bazı insanların yaşamayı hak etmediğini,daha da önemlisi diğer insanlara da hayatı yaşanmaz kıldıklarını düşünüyorum.Yani ben cinayetlerimi herkesin iyiliği için işlerim,tüm insanların iyiliği için.Bu da demek oluyor ki hepiniz benim işlediğim cinayetlerin suçlarına ortaksınız;ama merak etme yakalanırsam adınızı vermeyeceğim.Aslına bakarsan planlarım arasında yakalanmak da yok.Ben zeki bir insanım,o geri zekalı hantalları atlatmak benim için çocuk oyuncağı.Ama bir gün istersem belki olabilir,yakalayabilirler beni.
-Sen,sen tam bir delisin,DELİ!Bana bütün bunları ne diye anlatıyorsun?
“Kurban loş ışıklı,kirli duvarlı,hücreye benzeyen bir odada kocaman siyah bir deri koltuğa emniyet kemerine benzer bir şeyle bağlanmıştı.Odaya bakılırsa koltuk gerçekten de büyük bir lüks sayılırdı.”
Dahilikle delilik arasında çok ince bir çizgi vardır ,derler.Bilmem bilir misin?Bütün bunları sana niye anlatıyorum?Sanırım benim ne kadar zeki ve profesyonel olduğumu anlamanı istedim.Ben insanın hangi işi yaparsa yapsın çok iyi yapması gerektiğine inanırım.Ben de işimde iyiyimdir,umarım sen de artık elimden kurtulamayacağını anlamışsındır.Lütfen direnerek beni sinirlendirme,biliyorsun salak işi duygular ,insanın zekasını tam kapasite ile kullanmasını engeller.Ve ben bundan hiç hoşlanmam.Çırpınma ki bütün hayatın boyunca yaptığın salakça işleri,zekice bir ölümle taçlandırabilesin.
“Katil, kurbana doğru bir adım attığında loş ışık elindeki satırın parlak çeliğine vurmuştu.Kurban çığlıklar atmaya başladı.Kimse söylemese de biliyordu ki sesini kimse duyamazdı,bu tamamen iç güdüsel bir şeydi.”
Sakın kıpırdama, eğer elimdeki satır kayarsa yanlış bir damarı kesebilirim,o zaman da çok kolay ölürsün.O zaman ben de sinirimi karından ve kızından alırım.Ne dersin?İyi bir fikir değil mi?Senin gibi bir adamla kim evlenir gerçekten aklım almıyor.
“Kurban çığlık atmayı kesmişti,nefesi kesilmişti.Karısı ve kızı gözlerinin önüne geldi.Katilin diğer elindeki fotoğraftan.Güzel bir aile fotoğrafı,3 beden ve 2 kafa.Adam en azından tek kesik kafanın kendisininki olmasıyla biraz rahatladı.Mantıksızca bir rahatlama.”
-Bak ,tamam.Ne istersen yapacağım;ama lütfen kızıma zarar verme.
Tek istediğim sessiz olman.O zaman o güzel kızına hiçbir zarar gelmeyecek.Yani umarım gelmez;çünkü ben de insanım ve ben de öfkelerime yenik düşebiliyorum zaman zaman.O yüzden lütfen işimi bitirmeden ölmeye kalkma.
“Katil fotoğrafı bir köşeye savurdu.Kurbana doğru hızlı adımlarla yürüdü.Sağ kolundaki kelepçeyi çıkardı ve kurbanın kolunu dirseğinin altından tek bir hamleyle ayırdı.Bu işi daha önce çok yaptığı belliydi.Hiç tereddüt etmemişti.Tüm bunlar çok kısa bir süre içinde oldu , kurbanın bu olanları bir ömür olarak algılaması katilin umurunda değildi.Kurban tekrar çığlık atmaya başladı;bu çığlık sandığınız gibi acıdan çok,katilinin neler yapabileceğini anlamasından kaynaklanıyordu.”
Hey,çığlık atmayı kesersen sana bu yaptığımın gerçekten de çok mantıklı bir sebebi olduğunu anlatacağım.O işe yaramaz kolunu neden kestiğimi mutlaka merak ediyorsundur.Senden öncekiler hep merak etmişti.
“Kurbanın çığlıkları kesildi,gözleri merakla yuvalarından fırladı.Daha sonra deşilmemesini ümit ettiği gözleri.”
Bundan önceki deneyimlerim bana yazı yazmak için en uygun kanın insanın kollarından aktığını gösterdi.Niye biliyor musun?Çünkü ömrün boyunca ellerinle yaptığın pislikleri o kanda görebilirsin.Ölmeden önce bunu bilmek hakkın diye düşündüm.Herkesin bazı hakları mutlaka vardır,ölülerin bile.
“Loş odada kurbanın gözünü alan bir ışık yandı.Işık, kurbanın önünde,yerden yukarı doğru ışık yansıtan kare şeklinde bir lambadan geliyordu.Kurban yansıyan ışığı göremese bile arkasındaki duvarda dörtgen bir alanı aydınlandığı anlayabiliyordu.Katil kurbanın yanından yavaş adımlarla arkasındaki duvarın önüne geçti.Kurban katilin gözlerine mümkün olduğunca bakmamaya çalışıyordu.Ne olduğunu bilmediği bir şeyden koruyordu kendini sanki.”
Kanının bir kısmının ziyan olması ne kadar kötü;ama bu benim suçum değil.Senin gibi kansız bir adamdan bu kadar kan çıkması beni şaşırttı.
“Katil, kurbanının kanını ağzı özensizce kesilmiş bir pet şişeye doldurmuştu.”
Ne yaptığımı merak ediyor musun?İşim biraz uzun sürecek o yüzden beklemen gerekiyor,umarım sıkılmazsın.
“Ses kanın pet şişenin içinde sert bir cisimle karıştırıldığına işaret ediyordu.Duyduğu sesle adamın kolu da sancımaya başlamıştı,kendi kanının sesi.Acı giderek artıyordu,artık dayanılmaz bir hal almıştı.Yavaş yavaş gözleri karardı.Ne kadar süre baygın kaldığını bilmiyordu,yüzüne serpilen bir kova suyla uyandı.Daha doğrusu kurban su olduğunu sanmıştı,gerçeği öbür kolunun da kesik olduğunu görünce anlamıştı.”
İnsanın kendi kanıyla uyandırılması nasıl bir duygu?Bu fikir bana her zaman çok ilginç gelmiştir.Gerçekten de çok ilginç.
“Adam konuşacak halde değildi.”
Demek benimle konuşmuyorsun.Tamam, öyle olsun.
“Katil koltuğu kaldırdığı gibi tek seferde yazı yazdığı duvara doğru çevirdi.Çok güçlü ve çevik olduğu belliydi.Dev cüssesinden beklenmeyecek bir çeviklik.Kurban o sırada düşünülecek pek çok şeyi es geçerek şunu düşünüyordu: “Neden bu kadar pahalı ve rahat bir koltuk?”.Sormak istedi;ama sormadı.Bir daha konuşmayacağını bilse eminim sorardı.Duvara döndüğünde,daha doğrusu döndürüldüğünde parlayan kanıyla yazılmış şu yazıyı okudu:
‘Aptallar erken ölür’ ”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.