- 778 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SICACIKTI ELİ ve SEVGİYLE GÜLÜMSÜYORDU 1
SICACIKTI ELİ ve SEVGİYLE GÜLÜMSÜYORDU-1
Nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Aslında en rahat babasıyla konuşurdu ama bu sefer farklıydı. Tepkisi ya olumsuz olursa..! Ya onu hiç anlamazsa..! Acaba babası da benzeri şeyler yaşamış mıydı? Yaşadıysa ne yapmıştı? Kendisi gibi heyacanlanmış mıydı? Aynı korkuları, çelişkileri olmuş muydu? Önce babasına mı yoksa annesine mi açılmıştı..? Sonra birden büyük babasını düşündü...
Çok konuşkan biri değildi. Her şeye çok ciddi baktığından olsa gerek kahkahalarla doğru dürüst güldüğünü görmemişti. Küçücük yaşında soğuk bulduğundan korkmuş uzak bile durmuştu. Sonra bir gün annesi, ’doğduğunda, ilerlemiş yaşına rağmen onca yolu üç kez kat etmiş hiç kucağından indirmemişti seni’ diye anlatmıştı... Hatta babası, ’daha kırk günlüktün, büyükbaban seni göğsüne bastırmış uyutmuştu’ diye de eklemişti ardından.
O gün büyükbabam kendi sıcaklığını bana vermenin huzuruyla benim minicik vucudumun çırpınmalarını hiç unutmadığını söylemiş yanındakilere... Belki bu yüzden mi büyükbabamı soğuk bulmama rağmen çok seviyorum... Tanımlıyamadığım bir şekilde bende onun sıcaklığını hissederim, ama yine de çekinirim... İçinde sakladığı çok önemli dertler varmış gibi gelir bana hep...
Acaba o da benim yaşadıklarıma benzer şeyler, yaşanmamışlıklar üzerine yaşadı mı ki? Belki ondandır bu durgun ciddi hali... Yada yaşamın biriktirdiği yorgunluktur, kim bilir... Tuttuğunu koparan, dizginleri elinden bırakmayan tam bir Osmanlı kadını babaannemle bir sorunları olduğunu ne duydum ne de gördüm... Sevdalı mıydılar birbirlerine? Anlayamadım. Kimsenin anladığını da sanmam. Altan alan, sakin olan, tartışmayı uzatmayan hep büyükbabam olurdu... ’Birimiz bari yangına körükle gitmeyelim’ deyip kendine böyle bir davranış belirlemişti sanki.
Ya babam? Büyükbabamın aksine daha hareketli, alınganlığı olmayan, sosyal bir o kadarda şen şakrak... Bu yönlerini hep sevmişimdir. Taviz verdiğini hiç görmediğim değerlerine dokunduğun zaman nasıl huysuzlaştığını da iyi bilirim..
Dünyaya insana yaşama bakışını annem abartılı ve ütopik bulsa da evrensel bakışı babamdan öğrendim... Bir gün akraba ziyaretinde ’sen bu çocuğu fazla dürüst yetiştiriyorsun... bu şekilde aç kalır, birazda işini aşırmayı öğret’ dediklerinde, babam, çok sinirlenmiş, ’şerefsizce tok yaşayacağına şereflice aç yaşasın daha iyi’ diye hiddetlenerek bütün salonu şaşkına çevirmişti... Ogün babamın sakin uyumlu halinin altında benim üzerimden de olsa inandığı değerlerden taviz vermediğini görünce hem şaşırmış hem de ona saygım daha da artmıştı...
DEVAM EDECEK- ( 2009)
YORUMLAR
-örnek bir dialog ve güzel bir iliski tarzi... yazini takdir edip cok begendim...
*
YaşanmamışSEVDALAR
KaralanmışSAYFALAR da... sabirla devamini bekliyorum...
________
-kusura bakma arslan, yazini ancak okudum diye...
_sürükleyiciydi, bikmadan büyük bir keyifle okudum ve arada birde düsündüm, kendi yasadiklairmla kiyasladim...
______ya Arslan, ben bunu okuyana kadar sen 2. ve 3. yüde yazmissin bile, masallah sana...
sevgilerimle...
gülüm-se tarafından 2/22/2009 10:03:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şiirini tekrar tekrar okudum,
Kah düşündüm, kah üzüldüm...
Öyküm gerçek bir öykü olup 16 yaşında ki oğlumla benim aranmdaki diyalogdan ibaretti ve sadece birinci bölümdü..
Elbette devamı gelecek, ancak böylesine donanımlı, birikimli arkadaşları görmek benim için başka bir duygu, bereberinde ise sorun olmaya başladı daha ilk günden...
Ya sizlere ayak uyduramazda güzel şeyler yazamazsam diye...
O zaman beni hoş görün olmaz mı ? Bende sadece sizleri okurum hemde keyif alarak.
Arslan Tuğrul ÖZER
BÜYÜYOR "BABAMIN" BENDE Kİ GÖZYAŞLARI
Ben babamı hep ağlarken görürdüm.
O büyük bedende kaybolup gider
Yürek ateşine verirdi de kendini
Nedenini kimse sorsun, bilsin istemezdi.
Susarsa elleri ağzında, konuşursa düğüm olur boğazında
Ne söylerse söylesin
Güneşe bile kar yağdırırdı sonunda .
Belli ki üşüyen bir şeyler vardı derininde, ardında…
Dalgınlığının içindeki hesapları neydi ki
Hangi söze esirdi, hangi göze söz verdi.
Çaresizliğinden zulüm yiyordu belli
Utanmıştı bizlerden de, hiç itiraf etmedi…
O gün giderken baktım, yine aynı soğuk, kar tipi
Küçülmüştü bize de, kendince büyütmüştü kalbini
Umdum ki, bir şeyler bırakır, yüreklerde esinti
Gözyaşlarıyla birlik, kendiyle çekip gitti
Aramıza ne girmişdi ki ,onu bize bitirdi
Ne kalbine yetiştim, ne yolundan çevrildi.
Boşuna benimkisi, 10 yıl olmuş gideli
Yıllardır süren hüznüm, bu vedanın eseri
Hiç geriye baktı mı?
Kaç pişmanlığı oldu en çok kime yaralı
Bir türlü çözemedim bendeki bu hesabı.
Anlatsaydı diyorum keşke, dökülseydi taşları
Azalan zamana baktıkça
Büyüyor, babamın bende ki gözyaşları.
saygılar.