- 1204 Okunma
- 21 Yorum
- 0 Beğeni
Beynimizi Yaşama Isıtalım
Yazı yazmak çok keyifli iştir; haa, karşı taraftan kabul görmesiyse ki bu keyfi katlayan önemli bir unsurdur, okurdan söz ediyorum canım, yoksa kendi kendine doyumun sosyeteye yani halka ne kadar katkısı olabilir ki?
Bilmemezlikten gelmeyin canım, yukarıdaki sosyete’nin meali literatürde toplum, dar anlamıyla halk demektir de dış nifaklar bunu elit ve imtiyazlı tabaka olarak anlayışımıza sokmuşlardır; ama benim sosyetem harbidir, okuru da bu tabakaya layık görürüm, güle güle kullanın!
Okurun sövgü dağarcığına katkı yapmak gibi bir işlevi de olduğu varsayımından hareketle, yazı yazılabilir mi? Böyle bir sipariş ilişkisi kurul(a)maz, diyor içim, lanet-ötesi kuşkucu yanım ikircikleniyor, bir kurt mesaisini dolduruyor beynimde
Beyin ne çetrefil bir organ mirim, tüm insanlığı yönettiğini düşünürsek ve kendi beynimizi bu minvalde ölçme-değerlendirmeye sokarsak kendimizi ne kadar eskitiriz, beyin yukarıdan hakim pozlarla müstehzi sırıtmaz mı bir sönümlük, hem de kuşbakışı?
Konuya gireceğim de ısınmayı iklime göre uzun tutuyorum, malum kafalar de merkezi sinir sistemine koşut, yumuşamalı biraz; bu sertliği salt iklime fatura etmek abukluğuna da sığınamam elbet, yaşam gailesi atlanamaz bir gerçek elbette!
Kafalar hala sert olmalı, yapay yumuşatıcıyla istediğimiz kıvama getirmek ne mümkün, çamaşır mı bu?
Kafaları yumuşatmayı kas ve iskelet sistemine de uyarlayamıyoruz ki dostum, hafif bir koşunun ardından açma-germe’ler yaptırıp, organizmayı hazırlayıp, yük altına sokalım; aman ha, önemli konudur, sakın atlamayın!
Sabah kalktığınızda beyninizi nasıl hazırlarsınız? “Buyur, buradan yak”, dediğinizi duyar gibiyim, böyle bir soruyla bile karşılaşmamışken, nereden çıktı şimdi beyni bütün bir günün yüküne hazırlamak, efendim, duyamıyorum… İşte, şimdi tam sırası ve yeridir; “Hadi buyurun, buradan yakın”!
Spor yapmayan sosyeteye yaptığım zulüme bakın, siz…
“Her normal insan günde yarım saati bulan hafif bir yürüyüş yapsa yeter” mantığından hareketle ki üstüne de biraz kültür-fizik ekleyebilirse ki tadından yenmez, böylece değil yeni bir güne tüm yaşama hazırlıklı olursunuz ve en azından bilinçli ölürsünüz, hiç olmazsa böyle bir kazanımınız olur, yaşama zulüm olmazsınız/yapmazsınız!
Isındınız mı biraz, hala bu yazıyı okuyor musunuz?
Neyse, sabır gösterip okumayı sürdürenlerle, okunma oranımı riske ederek, biraz daha beyne ilişkin derinleşelim derinleşmesine de bunu, sonraki yazılarıma bırakıyorum…
Beynin ısınmasını salt solunum ve dolaşım sistemleriyle sınırlamadan, sosyal hazırlığı göz ardı etmeyelim. Sabah kahvaltısının beslenmenin yanı sıra güne hazırlanma işlevini ıskalamayalım, bir gazetenin ucundan tutuverelim, ne havadisler var memleketten ve kavanoz dipliden, hafif sesleyelim, hem kendimizi, hem de bizi çeken beynimizi sürelim yaşamın tam gözünün içine, gözbebeğine.
İnsan genelinin sakar olduğundan hareketle ki bunu disipline eden spor kültürüdür ve yaşamın yükü atkındaki insan, ekmek derdine düştüğünden ötürü spor yapacak kadar boş süreci, yeri ve olanakları bulamaz.
Yanı sıra, fiziksel bu çabaya yetişemezken, belleğimizin bizi utandırmamasını sağlamak için çoğu alışkanlıklarımız da ezbere alınmış otomatik bir izlencedir. Her şeye mantıkla yönel(e)meyiz, gereği de yoktur, rutin işler böyledir. Beyin, gerekeni yapar ve yaptırır.
“Herkesin beynindeki nöron sayısı eşittir. İnsan beyninin bir milyar nörondan(sinir hücresinden) oluştuğu bilinmektedir. Bilgilerimizi bu nöronlara depolarız. Bir milyar nörona dünyada üretilmiş tüm bilgileri depolayabilirsiniz. Bir tek kişinin kapasitesi buna yeter”.
Şimdilik bu kadarla yetinelim, malumunuz ben de yeniden ısınıyorum, köşe yazılarıma henüz döndüm… Önümüzdeki yazılarımda konunun iki muhabbetle belini kıracağız!
Dostçakalın.
YORUMLAR
her şeyden biraz tat almak lazım dünyada öğrenmemiz çok bilgi var boş olan beynimizi doldurmak gerekmektedir(doğru olarak kullanmak)
beyin kullandıkça gençleşir doğru algılanmayı,doğru düşünmeyi,öğrenmeyi,mantıklı çalışmasını sağlar
Üstün Dökmenin söylediği bir söz var dünyada bütün dilleri öğrenecek kadar geniş bir beynimiz var fakat bunun için yeterli ömrümüz yok
bu yüzden beyinizi doğru kullanmalı
yürekten tebrikler candostum güzel bir yazı kalemine sağlık
Beyini ve beyinli insanı oldukça fazla irdelemişsiniz. Yazı ha koptu kopacak derken yeniden konuya bağlanıyor, anlatımına devam ediyor...
Beyini hazırlamak diyorsunuz birde güne... Kimse kalktığında "acaba beynim bu güne hazır mı?" diye bir soru sormaz kendine, olağan kendiliğince beynini rahatlatmaya çalışır bilinçsizce ama bu soruyu sormaz kendine... Bilinçli olarak beyni güne nasıl hazırlanacağı ve bir yazının nasıl okutulabileceğini sağlam bir şekilde işlemişsiniz ve de algıya hazır olan bir beynin neler yapabileceğini net bir şekilde koymuşsunuz ortaya.
Elinize, Emeğinize, Kaleminize sağlık Hocam...
meco tarafından 1/30/2009 4:43:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Beyin bence bizi biz yapan, düşüncemizi, degerlerimizi her seyi anatomik acıdan ortaya koyan, oluşturandır... YAni tüm bunları oluşturan bir yapıya yazıda da bahsedildiği gibi iyi davranmak, güne, yıla, yaşama hazırlamak cok da zor gelmemeli... Ha bunu diyoruz da yapabiliyor muyuz? -Tartışılır...
Çok güzel bir yazıydı hocam...
Hocam eline kalemine sağlık desem...Kültür...Kültür..
Her şeyin bir kültürü var değilmi ?
Yemenin içmenin, yatmanın kalkmanın
ve spor yapmanın...Bizim çocukları spora bi alıştıramadım gitti...Yıllar önce bunun için rüşvet bile teklif ettim. Sabahleyin benimle spora kalkana şu kadar para..Ihh..Fayda etmedi. En sonunda yine tek başıma spor yapar oldum...Fakat bu günlerde biraz tembelleşmiştim. Sizin yazıyı okuyunca bana antibiyotik gibi geldi..
Dediğiniz gibi spor yaşamın kaymağıdır. Spor sonrası kahvaltının lezzetini ve o günün güzelliğini spor yapanlar bilir. Doyumsuzdur.
Sizde de böyle bir zevk, kültür olduğuna sevindim.
Ben kış günleri hafif koşu ve yürüyüş biraz kültür fizik,
Yaz günleri ise bir saat yüzüyorum
ve üstüne kahvaltı.
Müthiştir..Doyumsuzdur.
Ah ! Bu yüzden Kemer'i bırakıp başka yere gidemiyorum ya...
Spor dediniz ya..
Aklıma bunlar geldi
Sağ olun...Var olun..
Ne yaparsak yapalım aynanın gösterdiği gibi algılarız kendimizi.İçsel aynamızla dışsal aynamızın kesişebilmesi için aynı yöntemlerle üretilmiş olmalıdır beynimiz.Ki asla bu üretim aynı yöntemle olsada kalıpların kenarların etkisiyle her beyin kendine has üretimde bulunur.Güzeli de budur.Önemlisi dalın her gövdede çatladı yerdir.Sevgili müjdat nerelere alıp getirdin bizi.Önümüzdeki gelecek yazıların nerelere götürecek bizi kimbilir.sevgi ve saygılarımla.
münir.
Her yandan müthiş bir yazı, Gülşah'ın da dediği gibi tiyatro çalışması öncesi bu yazınızı okumuştum ve beyne ne kadar değer verdiğinizi açtığınız formlardan ve derslerden çok iyi biliyorum.
Yazı hem güldürüyor, hoş bir yazı diliniz var, hem öğretiyor ve ben şanslıyım,öğrencinizim; topyekün çok güzel bir yazıydı hocam, hep yazın da okuyalım sevgili hocam.
Atakan Kaynak
balaban Kent Şairleri.
sayın hocam, tüm yorumcu arkadaşlar beyinle ilgili hoş şeyler söylemişler, ama sizin müthiş ironik dilinizi, nefis akıcılığı, bir solukta okunan eğlendiren, gülümseten, öğreten ve araştırmaya yönelten düşünce gücünüzü biraz pas geçmişler gibi...
neyse hocam, zaten gazete köşe yazarı da olduğunuz için bence bunun pek önemi olmamalı, her gün yazan adam bu işlerle uğraşamaz!
sayın hocam, nefis bir yazıydı, kaleminle birlikte Allah sizi başımızdan eksik etmesin, sağolun hocam.
Osman Erken.
Kafaları yumuşatmayı kas ve iskelet sistemine de uyarlayamıyoruz ki dostum, hafif bir koşunun ardından açma-germe’ler yaptırıp, organizmayı hazırlayıp, yük altına sokalım; aman ha, önemli konudur, sakın atlamayın!
Sabah kalktığınızda beyninizi nasıl hazırlarsınız? “Buyur, buradan yak”, dediğinizi duyar gibiyim, böyle bir soruyla bile karşılaşmamışken, nereden çıktı şimdi beyni bütün bir günün yüküne hazırlamak, efendim, duyamıyorum… İşte, şimdi tam sırası ve yeridir; “Hadi buyurun, buradan yakın”!
Spor yapmayan sosyeteye yaptığım zulüme bakın, siz…
“Her normal insan günde yarım saati bulan hafif bir yürüyüş yapsa yeter” mantığından hareketle ki üstüne de biraz kültür-fizik ekleyebilirse ki tadından yenmez, böylece değil yeni bir güne tüm yaşama hazırlıklı olursunuz ve en azından bilinçli ölürsünüz, hiç olmazsa böyle bir kazanımınız olur, yaşama zulüm olmazsınız/yapmazsınız!
Hocam siz hem profesyonel spor adamısınız, hem de profesyonel bir sanat adamısınız; ayrıca, gazeteci-köşe yazarısınız, bu yazıyı da tiyatro çalışmasından önce gazetedeki köşenizden okumuştuk ve yanı sıra daha önce beyin eğitimi konusunda tiyatro kursunda da beyin konusunda bir dersinize girmiştim.
Yani şanlısıyız ki sizinle çalışıyoruz, bütün yazılarınızı ve şiirlerinizi değerlendirme şansı doğuyor!
Bu yazıyı burada görünce diğer dostlar adına da sevindim, her birlikte paylaşıyoruzi ne güzel...
Kaleminiz hiç susmasın sevgili hocam, kutlarım.
Gülşah Yücel
balaban Kent Şairleri.
Gazeteden bahsediyorsunuz, sipordan vs hepsi bana yabancı yada hepsi benim eksik yanım. Çünkü hangi gazeteye baksam hep düzene hitap ediyorlar hep tüketime yönelik çabaları. Aynı ekranda verdiklerinin tekrarı ve nedense benim istediklerimi değil hep kendi söylemlerini söylüyorlar.ve biraz olan beynimide yemiş oluyorlar. yani bu benim bozulmasını istediğim düzeni onlar ellerinden geldiğince yaşatmaya sürdürmeye çalışıyorlar. dün benim beğendiklerim yarına kalmıyor başka daldan konuşuyorlar.Böylece benim yaşamımdan kopmuş oluyorlar. benim gibi beyinlerin yaşamı ise onlara göre basit kalıyorlar, dudak büküyorlar sokağımdan geçmiyorlar, binbir bahanelerle yaşamlarını farklılaştırıyor özelleştiriyorlar ama lüks beyinlerinin lüks harcamaları yüzünden yine benim beynimi sorumlu tutuyorlar. Haksızlık bu. bunları düşündüğüme göre demek ki benim beynim , sanıyorum hala sağlıklı.
Çok güzeldi...Derinlemesine düşündüren yazınız.
bu yazıda iki şey dikkatimi çekti hocam.
birincisi her sabah kalktığımızda beynimizi güne hazırlamak.halk olarakı alışık olmadığımız bir şey.fakat denersek üstüne gidersek yapamayacağımıoz bir şey değil.bir de her gün kitap okursak bundan iyisi şam'da kayısı.
ikincisi ''İnsan beyninin bir milyar nörondan(sinir hücresinden) oluştuğu bilinmektedir. Bilgilerimizi bu nöronlara depolarız. Bir milyar nörona dünyada üretilmiş tüm bilgileri depolayabilirsiniz. Bir tek kişinin kapasitesi buna yeter”.bu konuda pek bilgim yok fakat dünya kurulduğundan bu yana sonsuz bilgi üretimine ev sahipliği yapmış hatta yetmemiş uzaya gidilip araştırma yapılmıştır.bu bilgilerin tümü nasıl 'BİR' beyine sığdırılır.neyse bunu bir araştırayım.
Birkan BULUT
balaban Kent Şairleri
nasıl sağlıklı bir vücut için sabah sporu yapılırsa beyinin de sağlıklı bir şekilde çalışması için bazı egzersiz gerekir ee tabi bu vücut için yapılanlar gibi değil...beynimizin işlevini kaybetmemesi için onu boş brakmamak gerekir yoksa onu abuk sabuk şeylerle dolduran çook...beynimizi kendimiz bilinçli bir şekilde dolduralım her gün yararlı bir bilgi ile doldurunca bakın beyniniz nasıl dinç olur... al sana beyin sporu...
hocam çok güzel ve anlamlı bir yazı okudum yazınızdan anladıklarım bunlar...
emeğinize sağlık hocam...
Gülce Göçer
balaban Kent Şairleri
Beyin boşuna en önemli organımız değildir. Tabi bunu bilene ve faydalanana...Boş geçen her an ,beynimize katkı yapmamamız ve hayata sağlılklı ve bilinçli olmak için bir engel olur.
Duygusal anlamda güçlü olmalı beynimiz.Her kötü yaşanmışlıklarda dik durucak kadar güçlü olmalı.Bazen insan beyninin dediğini yapar.Buna iç güdü mü desek ne kadar doğru olur ? Ama sağlıklı bir beyin sağlıklı hareket etme demektir.
Kutlarım hocam.Elinize emeğinize sağlık.
Sevgilerimle;
Yazgülü TUNAR
"balaban Kent Şairleri"
Beynimizi soğutmayalım ama nasıl olur bu? Elbette senin de yazında belirttiklerinle olur benim can arkadaşım...
Oldukça karışık gibi görünsede aslında kendi içerisinde oldukça bağlantılı, kollektif bir çalışma şekli var beynimizin . Bence beyni çalıştırmaz duruma getiren veya değişik şekiller veren insanın kendisidir diye düşünüyorum. Eğer bir insan doğuşdan beyin özürlü değilse bana göre ''beyinsiz'' insan yoktur . İçerisinde yaşamış olduğumuz toplumların da etkisiyle bu beyinler ne yazık ki aptalaştırılmaktadır .. Senin de yazında belirttiğin gibi beyni ısıtmanın bir çok yöntemi vardır ki bunların başında elbette kişinin kendisini yetiştirmesi geliyor ama o zaman da nasıl sorusu takılıyor insanın beynine ister istemez... Elbette bunun için uyanık olmalı yani çok fazla uyuyup da beyni haşlamamalı ve beynimize her gün taze, gerçekçi, bilimin doğrultusunda bilgiler aktarmalı ama beyinimizi fazla dağıtmadan ve beyin salatası yapmadan ve olur olmaz ucube şeylerle beynimizi yıkmadan ve en önemliside beynimizi fazla sulandırmadan, bulandırmadan ve de karıncalandırmadan yapmalı derim ben de kısaca...
Çok güzel bir yazı Müjdat , yazına her an geri gelebilirim :))) Beyin bu ne de olsa, her an yeni bir şeyler takılabilir aklıma :))
Sevgilerim dostça...
Sabahları kahvaltı öncesi okunmalı yazınız.Kahvaltıdan sonra istemesekte spor yapabilir beden.İstemesekte yatana dek ne demek istedi diye düşünüp nöranlar rota değiştirebilir.Açık olursak anlayana sivrisinek saz hesabımı güdülmeli.He ya! Uzaktan davul sesi bilirik klasikte neki hemi gardaş? Sevgiyle.....:-)))
Sabah kalktığınızda beyninizi nasıl hazırlarsınız? “Buyur, buradan yak”, dediğinizi duyar gibiyim, böyle bir soruyla bile karşılaşmamışken, nereden çıktı şimdi beyni bütün bir günün yüküne hazırlamak, efendim, duyamıyorum… İşte, şimdi tam sırası ve yeridir; “Hadi buyurun, buradan yakın”!
Yani hocam biz bunca zorluklara rağmen yaşam çabası verirken bize beynimizi hazırlamaktan bahsediyosunuz.
Aslında böyle bi çabam oldu kimi zaman. Sabah insan kendini motive ederek kalktığında yani nasıl bir düşünce içerisindeyse öyle sürdüyor günün devamını.
Ama bu da her baba yiğidin harcı değil işte. Kimin aklına gelir sabah sabah beynini hazırlamak :)
Yani ''buyur, buradan yak''.
Emeğinize sağlık hocam.
Kaleminizin daim olması dileğiyle;
Simge Arık
''balaban Kent Şairleri''
Simge Arık tarafından 1/29/2009 4:43:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
Beynin ısınmasını salt solunum ve dolaşım sistemleriyle sınırlamadan, sosyal hazırlığı göz ardı etmeyelim. Sabah kahvaltısının beslenmenin yanı sıra güne hazırlanma işlevini ıskalamayalım, bir gazetenin ucundan tutuverelim, ne havadisler var memleketten ve kavanoz dipliden, hafif sesleyelim, hem kendimizi, hem de bizi çeken beynimizi sürelim yaşamın tam gözünün içine, gözbebeğine.
İnsan genelinin sakar olduğundan hareketle ki bunu disipline eden spor kültürüdür ve yaşamın yükü atkındaki insan, ekmek derdine düştüğünden ötürü spor yapacak kadar boş süreci, yeri ve olanakları bulamaz.
Yanı sıra, fiziksel bu çabaya yetişemezken, belleğimizin bizi utandırmamasını sağlamak için çoğu alışkanlıklarımız da ezbere alınmış otomatik bir izlencedir. Her şeye mantıkla yönel(e)meyiz, gereği de yoktur, rutin işler böyledir. Beyin, gerekeni yapar ve yaptırır.
“Herkesin beynindeki nöron sayısı eşittir. İnsan beyninin bir milyar nörondan(sinir hücresinden) oluştuğu bilinmektedir. Bilgilerimizi bu nöronlara depolarız. Bir milyar nörona dünyada üretilmiş tüm bilgileri depolayabilirsiniz. Bir tek kişinin kapasitesi buna yeter”.
Şimdilik bu kadarla yetinelim, malumunuz ben de yeniden ısınıyorum, köşe yazılarıma henüz döndüm… Önümüzdeki yazılarımda konunun iki muhabbetle belini kıracağız!
iyi ki varsın
...
Her şeye mantıkla yönel(e)meyiz, gereği de yoktur, rutin işler böyledir. Beyin, gerekeni yapar ve yaptırır.
“Herkesin beynindeki nöron sayısı eşittir. İnsan beyninin bir milyar nörondan(sinir hücresinden) oluştuğu bilinmektedir. Bilgilerimizi bu nöronlara depolarız. Bir milyar nörona dünyada üretilmiş tüm bilgileri depolayabilirsiniz. Bir tek kişinin kapasitesi buna yeter”.
Hocam siirlerinizden sonra makalelerinizi de okumak zevk olacak.
Beyin bu kadar kapasiteye sahipken neden"bey" in dedigini yapar ? Kendi düsündügü ve bildigini yapamaz :))
Yüreginize emeginize saglik hocam.
Taskin Uzel tarafından 1/29/2009 3:57:22 PM zamanında düzenlenmiştir.